12. BÖLÜM

17.2K 1K 36
                                    

“Eve geçerken ben sana bırakırım dosyayı. Sen buraya gelme birde. Sesin baya yorgun geliyor çünkü.” Yorgundum. Hem de feci derece de yorgundum. Nöbetlerimin hepsi üst üste gelmişti ve ben uykusuzlukla birlikte kendi sorunlarımla uğraşmaktan bitap düşmüştüm artık. O yüzden çok fazla itiraz etmeden Leyla’nın dediğini kabul ettim.

“Tamam o zaman. Ben seni bekliyorum. Çıkacağım çünkü birazdan.”

“Ben ofisten çıktım bile. Beş dakikaya oradayım. Görüşürüz.” Benim bir şey dememi beklemeden kapattı telefonu. Ofisi yakın olduğu için gerçekten de birazdan burada olurdu. O yüzden bende nöbet dosyasını imzalayıp üstümü değiştirmeye başladım. O sırada da tekrardan telefonum çalmaya başlamıştı. Pantolonumu üstüme çektikten sonra ekrana bakmadan telefonu kulağımla omzum arasına koydum.

“Alo!”

“Oraya geliyorum. Beni bekle.” Tanıdık sert sesi duymamla telefonu elime almıştım. Ama telefondan gelen kapanma sesiyle olduğum yerde şaşkınlıkla kalmam bir oldu. Gerçekten bu kadar öküzlük olabilir miydi? Karşısındakinin de bir insan olduğunu farkında değildi resmen. Kendi istedikleri doğrultusunda başka hiçbir şeyi umursamıyordu. Ama bende her dediğine boyun eğecek değildim. Ona karşı olan korkum bir nebze de olsa dinmişti. Benim olduğu kadar onun da bana ihtiyacı vardı. Bu evlilik tek taraflı değildi sonuçta. Hatta beni kendisi ikna etmişti. O yüzden ona bağlı olarak yaşamayacaktım. Beni insan yerine bile koymazken, onun dediklerini yapmayacaktım. Hızlıca üstümü giyindikten sonra çıkışa doğru yürümeye başladım. O sırada da Leyla hastaneden içeri girmişti. Yorgunca gülümseyip yanaklarından öptüm.

“Merhaba. Nasılsın?” o da yorgunca gülümsedi. Tek bizim işimiz zor değildi tabi.

“Feci derecede yorgunum. Ama görünen o ki sen benden daha betersin. Gözlerin kıpkırmızı olmuş. Gözaltlarından bahsetmiyorum bile.” Tekrardan zorla gülümseyerek, omzumu silktim. Kişisel sorunlarım olmasa bu kadar bitkin düşmezdim aslında. Her şey üst üste geldiği için bu kadar yoruluyordum. Nöbete kalıp, uykusuzluk çekmeye alışıktım. Ama birde eve gidip kâbuslardan uykusuz kalınca bu kadar yorgun oluyordum. Yürümeye başlayarak çıkışa yöneldim.

“Al bakalım dosyayı. Umarım işinize yarar.” Uzattığı dosyayı alıp, bakmadan çantama koydum. Ben içindekileri biliyordum. Önemli olan Ali’ye yardımcı olmasıydı.

“Umarım yarar. Yoksa bu gidişle Ali Yalman bile zor bulacak gibi.”

“Üzerinden aylar geçti Şule. Hak veriyorum zorlanmasına. Biz birde tek başımıza bulmaya çalışıyorduk. Kabul etmelisin ki Ali Yalman fazlasıyla işine yarayacak.” Kabul etmek istemesem de etmek zorundaydım. İnsanlıktan nasibini almamış olabilirdi, korkutucu da olabilirdi ve kesinlikle emredici de olabilirdi ama gerçekten işime yarayacak kadar güçlüydü.

“Umarım en kısa zamanda bulur ve kendi işini de halleder de tamamen ilişkimiz kesilir.”

“Umarım.” Dışarı çıktıktan sonra çok fazla uzatmadan vedalaşıp ayrıldık. İkimizde yorgun olduğumuz için biran önce evlerimize gitmek istiyorduk. O hızla arabasıyla uzaklaşırken bende kendi arabama doğru yürüyordum. Tabi ki de o kaba herifi beklemeyecektim. Bu tavrıma da istediği kadar sinirlenebilirdi.
Tam arabanın yanına gelmiştim ki kulakları sağır edecek şekilde fren sesi duymamla kafamı çevirmem bir olmuştu. Siyah bir araba biraz uzağımda durmuş ve bana doğru ateş açmaya başlamıştı. Kısa süreli şaşkınlıktan sonra hızla arabanın arkasına saklanmıştım. Etraftakiler çığlık çığlığa kaçarken ben eğilmiş, kurşunlardan kurtulmaya çalışıyordum. Bunlarda kimdi böyle? Neler oluyordu Allah aşkına?

DÜRÜST YALANCI: KISADIR AŞKIN BOYUHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin