31. BÖLÜM

20.2K 981 178
                                    

## Bu güzel bölümü herkesten yorum bekliyorum. Artık iyice yükselelim arkadaşlar. Genel kurguda #130 olmuşuz. İlk #50 ye girebiliriz bence. İyi okumalar 😘😘 ##





Dudaklarımın üstünde ki baskıyı hisseder hissetmez gözlerim kapanıvermişti.
İlk öpücük.
İlk dokunuş.
İlk heyecanımdı.
Usulca kıpırdamaya başladı dudakları. Sıcacık ve heyecan vericiydi. Gözlerinde gördüğüm duygu yoğunluğundan sonra bunu beklemiyordum. Sözlere dökmemişti. Ama hissetmiştim sanki onu. Bana değer veriyordu. Daha fazlası bile vardı hatta. Titrediğimi hissettiğimde ellerimi koluna sardım. Ayaklarımın bağı çözülüvermiş, yere düşecekmişim gibi hissediyordum. Ilık nefesi özlemle ulaşıyordu bana. Geri çekilmeye niyetim yoktu ama karşılık verecek gücü de bulamıyordum. Uzaklaştı usulca. Bende gözlerimi açtım. Gözlerinde alev vardı sanki. Duygu yoğunluğuyla parlıyordu o alev. Anlamıştım sanırım. Konuşmak için ağzımı açtığım zaman tekrardan kapanmıştı dudaklarıma. Bu sefer biraz daha vahşiydi. Dudaklarımı ısırmaya başladığında bende farkında olmadan karşılık vermeye başlamıştım. İlk defa öpüşüyordum ve bu hissi tanımlamak mümkün bile değildi. Göklere çıkarıyordu beni. Düşecek gibi bir his vardı içimde. Daha sıkı sarıldım Ali’ye. Beni kendine çekiştirip duruyordu. Daha ne kadar yakın olabilirdim ki ona? Nefesimin boğazımda tıkandığını hissettiğimde, sarılmamı kesmeden dudaklarımı çektim. Nefes nefese göğüslerimiz birbirine çarpıyordu. Konuşamadım. Konuşacak gücü bulamadım. Böyle bir şeyi hiç beklemiyordum. Buraya getirmesini, duygularını açmasını, beni öpmesini… Hiç birini…

Yanaklarımın kızarıklığından emin olarak gözlerinin içine baktım. Konuşsun istiyordum. Bir şeyler söylesin. Ama konuşmadı. Sadece gözlerime bakıp alnıma bir öpücük koydu. Bundan sonra istese de artık kaybedemezdi ki beni. Resmen kendinin kılmıştı beni. Kırgınlıklarını geçirmişti. Böyle çabuk olmasını beklemiyordum. Bir öpücüğüyle tamamen ona yöneleceğimi beklemiyordum. Ama artık ondan ayrılmam daha da zordu. Kalbim kanat çırpış gibi ona yönelirken bırakamazdım artık onu. Dünkü sözlerimin hepsini bir bir yutmuş gibi olsam da umursamadım. Bu öpücüyle sözünü de vermiş gibi olmuştu zaten. Anlatmak istediği çok başka bir şey olsa da. Bakışlarımı kaçırdığımda kollarını omzuma sarıp kendine çekti ve fısıldamaya başladı.

“Bile bile tehlikemi göğüslenmeyi kabul ettin güzelim. Artık benden kaçışın yok!” cevap veremedim. Sadece kollarımı beline sardım. Ne demek istediğini anlamıştım. Sevgiden bahsediyordu. Beni sevmekten. Benim onu sevmemden.
Beni sevmeye başlamıştı. Beni tamamen kabullenmeye başlamıştı. Asya’ya dediğimin aksine bundan hoşnuttum. Beni sevmesini istiyordum. Gerçekten de kaderimizin bir olmasını istiyordum. Yılmışlığımı kabul etmişken aniden buna dönmek garip olsa da en başından beri hiçbir şeyimiz normal değildi zaten. Benim duygularım çok karışıktı. Aklım çok karışıktı. Belki alışkanlık, belki yalnızlık korkusu, belki de onun gibi sevgi… Bir şekilde ona bağlanmıştım işte.

“Hadi bakalım madem buraya geldik. Burada aşçı sensin. Yemekler senden. Acıktım ben.” konuşarak benden uzaklaşınca bende gülmeye başladım. O da eski haline dönmüştü demek ki. Kabanımı ve atkımı çıkardıktan sonra koltuğun kenarına koydum. Bu şekilde bu evde oturulmazdı. Havasız ve tozdu.

“İlk önce içeriyi havalandıralım ve biraz etrafın tozunu alayım. Hasta oluruz yoksa. Sen pencereleri aç, bende bez falan getireyim.” Sözlerim bittikten sonra salon kapısına ilerleyecektim ki bana hızla dönerek tek kaşı havada bakmaya başladı. Boğuk sesiyle

“Sen bana emir mi verdin?” diye sorunca gülerek omzumu silktim.

“Kocam değil misin? Bana yardımcı olacaksın.” Kendi sözlerime kıkırdayarak salondan çıktım.

DÜRÜST YALANCI: KISADIR AŞKIN BOYUWhere stories live. Discover now