63. BÖLÜM

12.2K 874 104
                                    

## İyi geceler arkadaşlar. Vize haftam da yazmak bir hayli zor olsa da anca toparlayıp bölümü ekliyorum. Umarım beğenirsiniz. Yorumlar tekrardan düştü ve açıkcası bu beni çok üzüyor ve yazarken modumu da düşürüyor. Lütfen hikayeye olan ilginizi kaybetmeyin. Zaten finale çok az bir bölüm kaldı. Son kısımlarda daha da artsın yorumlar voteler. Rica ediyorum. İYİ OKUMALAR... ###














Gözleri şaşkınlıkla açılıvermiş öylece susmuştu. Tahmin etmesine rağmen şaşırmıştı. Demek ki gerçekten beklemiyordu böyle bir cevap. Ya da olanların üstüne bu ağır gelmişti.

"Demek öldüler ha?" dakikalardan sonra bu sözleri söyleyebilmişti. Kafamı salladım onaylarcasına. Daha ne diyebilirdim bilmiyordum. Tek duam o kadın yüzünden Şule'ye de tavır almamasıydı. Şule'nin olanlarda hiçbir suçu, günahı yoktu. Böyle bir bedel ondan çıkmamalıydı.

"O zamanlar yemin etmişti öldüreceğim diye. Peki senin evlenmene bir şey demedi mi? Ya da karının peşine düşmedi mi? Böylece bırakmış olması hiç onluk değil."

"Evlenmeme karışacak bir durum yoktu. Şule'den bile gizli hallettim ben. Sonrasında çok peşine düştü ama. Sürekli Şule'yi öldürmeye çalıştı. Sürekli önüme engel koydu. Ben de her defasında engellemeye çalıştım. Tabi Şule bu süre zarfında çoğu şeyini de kaybetti. Elinde tutunacağı bir şey kalmadı. Zaten çok bir şeyi de yoktu. Yıllarca okul dışında bir yere gitmesine izin vermemişler. Aniden bu olayların içine girince de afallayıverdi. Tabi bende çok yardımcı oldum diyemem. O adama olan hırsım gözümü kör etti. Onu sevene kadar baya çekti beni. Sonra da olanlar oldu. Yalçın bulduğu fırsatta Şule'ye darbeyi indirdi." Sözlerimle sessiz kaldı ve bakışlarını denize çevirdi. Şu anda aklından geçenleri bilmek istiyordum. Ne düşünüyordu, ne hissediyordu, ne yapmak istiyordu her şeyi bilmek istiyordum. Bu anlatılanlar ne hissettirmişti onu ya da Şule'nin ailesine karşı neler düşünüyor bilmek istiyor. Daha da önemlisi Şule hakkında ne düşünüyordu. Hala sessiz kalması beni tedirgin edince elini tuttum. Bence uyarmak daha iyiydi.

"Ailesinin yaptıklarında Şule'nin bir suçu yok anne. O kadının gerçek ismini bile yeni öğrendi. Her konuda yalan söylemişler ona. Aylarca kabuslarla yaşadı. Gözünün önünde öldüler birde. Benim hatalarıma rağmen hala yanımda. Bundan sonra hep birlikte mutlu olalım ne olursun. Aranızda hiçbir sorun olsun istemiyorum. O da farkında zaten ailesinin suçlu olduğunun hem." Gözlerinden de bir şey anlayamıyordum ne olduğunu. Yine sessiz kalmıştı üstelik. İçim sıkıntıyla dolarken elimi sıktı usulca.

"Beni Hatay'a götür Ali. Ablama gitmek istiyorum." Ne anlamalıydım bundan şimdi? Ne demek oluyordu? Kafan iyice karman çorman olmuştu. Kafamı onaylarcasına sallasam bile o kadar konuştuklarımız sonucu ne olmuştu anlayamamıştım. Sanırım yılların bilinmezlikleri üzerimizde etki kuracaktı hala. Ayrıca annemin de zamana ihtiyacı olduğu belliydi.

Çok uzatmadan biraz daha yanında kaldım ve alnından öptükten sonra yanından ayrıldım. Tamamen sessizliğe bürünmüştü. Ona bu gece uyku yok gibi görünüyordu. Sanırım teyzem benden bile iyi gelecekti ona. Güç vereceğine, onu en iyi teyzemin anlayacağı kesindi. Tam yukarı çıkacakken önce mutfağa inip bir bardak süt aldım. Şule çoktan uyumuştur belki ama yine de başucunda kalsın. Sabah kalktığında içerdi. Hatay'a götüreceğim demiştim annemi ama doğuma da az kalmıştı. Şule'yi bir daha yalnız nasıl bırakırdım? Üstelik Hatay'a gitmem bu kadar kısa da sürmezdi. Acaba teyzemleri mi buraya çağırsam? O zaman da burada büyük karışıklıklar olurdu. Şule ile de Hatay'a gidemezdim. İçim sıkıntıyla dolmuş bir şekilde odaya girdim. Sorunlar bir türlü bitmek bilmiyordu. Ne kadar düzeldi gibi görünse de.

DÜRÜST YALANCI: KISADIR AŞKIN BOYUHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin