33. BÖLÜM

19.3K 934 71
                                    


## sonunda bölümü düzenleyip paylaşabildim. Bu hafta fena yoğun bir hafta olduğu için çok zorlandım aslında ama daha fazla gecikmesin diye de elimi olabildiğince hızlı tuttum. Umarım beğenirsiniz. Bu bölüm hem bir nevi vuslat, ama bir nevi, hemde hüzün ve duygu dolu bir bölüm oldu. Oldukça zorlandığım bir bölümdü bu. Ve yazarken bazı yerlerde ağladığım bir yerdi. Evet kendi hikayesine ağlayan yazar yapmışlar ne yapalım 😇😇 lütfen bu bölüme yorumlar artsın. Yorum istiyorum sizden. Yorum yorum yorum 😎😎 şimdi sizi hikayeyle baş başa bırakım. İyi okumalar. Umarım çok beğenerek okursunuz.
UFAK NOT: 5000 kelimelik bir bölümdü yorumu hak ediyor hani 😉😎😇😇##


"Seni ailemle tanıştırmak istiyorum!" şaşkınlıkla gözleri açılmıştı. Ali benim için birçok şey yapmıştı. Evet kalbimi kırdığı, gerçekten de yenildiğimi hissettirdiği zamanlarda olmuştu. Ama çoğu zaman Ali bana karşı özenliydi. Öküz olsa bile çoğu şeyde beni düşünmüştü, beni korumuştu, yaralarımı sarmaya çalışmıştı, sıcacık kollarıyla sarıp bana güveni vermişti. İlk öpücüğümün sahibiydi o. Ve gerçekten de kocam olabilecek tek kişiydi.
Belki onu babamla bedenen tanıştıramayacaktım, beni asla onlardan isteyemeyecekti, babamın rızasını almaya çalışamayacaktı. Ama ruhen de olsa onu tanıştırmak istiyordum. Ailemi tanısın istiyordum.

"Mezarlarına gidelim yarın. Tanış onlarla. Bedenen yapamam bunu ama ruhen de olsa yapmak istiyorum. İlk ve tek değer verdiğim erkeği babamla tanıştırmak istiyorum." oturduğum yerden hızla kaldırıp bacaklarına oturtturdu ve kulağım ile boynum arasına aklımı başımdan alacak, sıcacık bir öpücük koydu. Dudaklarımı öptüğü gibi şehvet yoktu. Duygularını hissettiriyordu.

"Çok isterim bunu. Babanın rızasını almak çok isterim. Ama yapmayalım. Gitmeyelim onlara." bedenimde ki etkisi son sözleriyle uçup gitti. Sözleri çok çelişkiliydi. İstiyorsa neden gitmiyorduk ki? Aklımda dolanan soruları görünce tekrardan konuşmaya başladı. Kafa karışıklığından konuştukça kıpırdanan dudaklarının temasını göz ardı etmek daha kolay oluyordu.

"Mezarlığa gidersek yine çok yıpranacaksın. İstemiyorum bunu. Senin yıkılmış halini görmek istemiyorum. Ben varım yanında ama yine de gözlerine yerleşen acıya artık ben sebep olmak istemiyorum." gülümsedim usulca ve gözlerimi gözlerine çevirdim. Kara gözler içime işlemiş, kalbimin pır pır uçmasına sebep olmuştu. Asya'nın sözlerini yaşıyordum sanki. Ali'ye sahip olmak bu dünyada cenneti yaşamak demişti. Öyleydi. İki gündür, dile vurmasak da, ona sahip olmaya başladığımı hissediyordum ve o iki gündür bana öyle güzel şeyler yaşatıp, hissettiriyordu ki aylardır ilk defa mutluluğu gerçek anlamda tadıyordum. Geri vermişti mutluluğumu. Gidenlerin yerini doldurmasa da boşluğunu yeni hissettiğim yeri en iyi şekilde dolduruyordu. Elimi usulca yüzüne koydum ve sakallarını okşadım. Gülümsedi. Takip ettim gülüşünü. Seviyordum gülüşünü. Seviyordum bana gülen gözlerini. Seviyordum merhametini. Ben galiba bu adamın her şeyini seviyordum.

"Dedin ya bana senin gücün benim diye. Bunu artık iliklerime kadar hissediyorum Ali. Benim gücüm sensin. Eğer elimi sıkı sıkı tutarsan düşmem ben. Gitmek istiyorum. Bu sefer acıyla gitmeyeceğim onlara. Kocamla tanıştırmak için, mutluluğumu paylaşmak için gideceğim." daha çok güldü ve usulca dudakları dudaklarımı buldu. Bu farklıydı işte. Şehvet ya da yanma yoktu. Tutku yoktu. Bende onun gibi yavaşça karşılık verdim ona. Ağır ağır dudaklarıma hüküm sürüyor, bana kalbini açıyordu. Onu ilk defa karanlık görmedim. Kalbinde ki çıkmak için zorlanan duygular bir bir ortaya çıkıyordu. Kendime verdiğim sözü tutuyordum. Onun duygularını ortaya çıkarıyordum. Ve o duygularını da bir bir test ediyordum. İşte bu muhteşemdi. Dudaklarımın üstünse ki dudaklara rağmen gülümsedim düşüncelerime. Harika ötesi saklanmış duyguları vardı. Bunun bana açılması ise çok özeldi. Bir süre daha ağırca öpüştükten sonra dudaklarını çekip alnını alnıma yasladı. Elim hala yüzündeydi.

DÜRÜST YALANCI: KISADIR AŞKIN BOYUHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin