41. BÖLÜM

17.2K 862 91
                                    

### iyi geceler arkadaşlar. Bölüm gecikti diye düşünenler var ama en başından beri söylüyorum size. Haftada bir yeni bölüm geliyor. Yeni bölüm beklemeniz beni çok sevindirik yapsa da elimden daha fazlası gelmiyor malesef. Bu aralar çok fazla yoğunum. Tatilde gibi değilim anlayacağınız. O yüzden haftada bir yetiştirebildiğime dua edin 😉😉 hepinizi çok çok çok seviyorum. İyi ki varsınız. 😘😘😘 ###

















Beynim karıncalanmış gibiydi. Küçük bir fanusun içine hapsolmuşum gibi, uğuldayıp duruyordu etraf. Gözlerimi açmak istesem de ağrıdan yapamadım. Kemiklerim sızlıyordu. Dahası kafamın içinde biri sürekli bağırıp duruyordu. Susturmak istesem de beceremedim. O kadar gücüm yoktu.
Tekrar gözlerimi açmaya çalıştığımda beynimde daha büyük bir ağrı hissettim ve istem dışı inledim. Canım acıyordu. Neden böyle oluyordum? Neler oluyordu böyle? Elimde sıcak bir baskı hissettim. Ne olduğunu kavrayamadım ama. Hemen ardından da sesler duymaya başladım. Beynimin içinde ki uğultular arttı sadece. Susun demek istedim. Yine beceremedim.
Tamamen kendimi bıraktığım anda gözlerimi acıtan bir ışıkla bedenim tekrar gerildi. Işık bir anlığına gitse de sonra tekrardan gelmişti. Canım acıyordu. Çekin şunu. Bu sefer konuşmak için ağzımı açtığımda boğazım yanmıştı. Aman Allah’ım! Kendimi tam anlamıyla berbat hissediyordum. Her tarafım ağrıyordu. Her tarafım sızlıyordu. Neler olduğunu kavramaya çalıştım. Ama o kadar çok beynimin içi doluydu ki onu da yapamadım.
Gözlerimi açmaktan da, neler olduğunu anlamaya çalışmaktan da vazgeçtim ve kendimi huzurlu bir uykuya bıraktım

************


“Şule?” gözlerimi açar açmaz Ali’nin telaşlı karalarıyla karşılaşmam bir oldu. Derin bir nefes koy verip, elimi sıkıca kavradı.

“Sonunda uyandın. Allah’ım şükürler olsun!” sesi o kadar telaşlı geliyordu ki istem dışı kaşlarım çatıldı. Ne olmuştu? Niye böyle telaşlıydı ki? Etrafıma baktım. Hastanedeydik. Neler oluyordu böyle?

“Beni nasıl korkuttun haberin var mı?” kaşlarım daha derin çatıldı. Neler olduğunu ben de bir anlasam cevap verecektim ama! En son neler olduğunu bile hatırlayamıyordum. Evde bulmaca çözüyorduk. Sonra ne olmuştu ki?

“Neler oluyor? Neden buradayız?” konuştuğumda biraz boğazım ağrısa da birkaç defa öksürdükten sonra acısı da geçmişti.

“Hatırlamıyor musun?” kafamı iki yana salladım. Hatırlamıyordum. Nasıl ve neden hastaneye geldiğimizi hatırlamıyordum. Gayet güzel gidiyordu her şey. İkimizde mutluyduk. Yine bir olay mı çıkmıştı? Yine o şerefsizler peşimize mi takılmışlardı?

“Çatışma mı çıktı yine?” yüzünde ki telaşlı ifadenin yerini kafa karışıklığı almıştı. Kaşları derince çatılırken, yüzümü incelemeye başladı. Evet, kesin bir şey olmuştu. Durduk yere buraya gelmezdik değil mi yoksa? Tekrardan konuşacakken benden önce davranıp ayağa kalktı.

“Bunu doktorla konuşmam gerek. Bu çok garip.” Daha bir şey diyemeden de odadan hışımla çıktı. Kafayı yiyecektim şimdi. Neler oluyordu? Neyi unutmuştum ben? Yine ne olmuştu?
Etrafa bir kez daha bakındım. Saat dördü gösteriyordu. Dışarıya bakılacak olursa akşam olmamıştı daha. Ne zamandan beri uyuyordum acaba? Kahvaltıyı geç yapmamıştık. Çok uzun süredir olmuş olamaz.
Ben saati düşünürken içeri Ali ile birlikte doktor girmişti.

“Merhaba Şule Hanım.” Kafamı salladım. Ali de çoktan yanıma gelmişti.

“Panikatak geçirdiniz, o yüzden buradasınız.” Ali’ye döndüm. Hala kaşları çatıktı. O da neler olduğunu anlamaya çalışıyordu her halde. Bana vermesi gereken bir sürü cevap vardı ama. Durduk yere atak geçirmiş olamazdım. O yüzden ona bakarak konuşmaya başladım.

DÜRÜST YALANCI: KISADIR AŞKIN BOYUHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin