35. BÖLÜM

18.3K 1K 143
                                    

## merhaba arkadaşlar. Biliyorum bölüm gecikti ama önceden açıklamada yaptığım gibi sınavlarım geçene kadar yani bir süreliğine böyle idare edeceğiz artık. Aman sakın Yalmanları unutayım demeyin. Fırsat buldukça yazacağım ben size çünkü. 😇😇 gelelim hikayemize. Arkadaşlar neredeyse 30k olduk. Okuyan herkes oy verse hikayemiz daha da yükselip daha çok tanınacak belkide. Bunu hepimiz yapmalıyız. Lütfen okuyan herkes yıldızı doldursun. Ve bu bölüme yorum üstüne yorum istiyorum çünkü büyük bir SÜRPRİZ bekliyor sonunda. 😈😈 iyi okumalar 😘😘##




Yüzümü iyice yıkadıktan sonra saçlarımı sıkıca tepemde topladım. Açıldıkça gün içinde rahatsız ediyordu beni. Elimi yüzümü kurulayıp, ameliyat kıyafetlerimin üstünden önlüğümü geçirdim. Yarın akşama kadar hastanedeydim zaten. Tekrardan kıyafetlerimi giymeyecektim. Bonemi dolabımın içine koyacağım sırada gözüme kadife kutu ilişmişti. Ali'nin hediyesiydi. Geçen hafta gelmişti ama aramız oldukça soğuk olduğu için vermeye gerek bile duymamıştım. Elime alıp, kapağını açtım. Tam istediğim tarzda, Ali'yi yansıtacak şekilde olmuştu. Kapağını kapatıp geri yerine koydum. En kısa zamanda hediyesini versem iyi olacaktı. Takmasını çok istiyordum. Umarım beğenirdi. Gülerek dolabımı da kapattım ve cebime telefonumu ve acil çağrı cihazımı da koyarak odadan çıktım. Bir şeyler atıştırsam iyi olacaktı. Çok fazla aç değildim ama öğleden sonra bir sürü hastam olacağı için yemek yemeye öğlen arası dışında vakit bulamazdım. Şimdi yemek en iyisiydi. Yemekhaneye girip hızla göz gezdirdim ve en iyisinin meyveli yoğurtla kahve olacağına karar verdim. Yoğurt tok tutardı, kahve de ayakta. Bol bol kafein şarttı zaten.

Yoğurdumu ve kahvemi aldıktan sonra en yakın masaya oturup, yorgunluk dolu bir nefes koyarak telefonumu çıkardım. Fazlasıyla yorucu bir hafta olacağını biliyordum. Ve daha bu başlangıçtı. Son arananlardan hemen Ali'yi arayarak açmasını bekledim. Programımı hemen bildirmem gerekti. Ona göre kendini ya da adamlarını ayarlardı. Bu aralar aramız iyiyken bir daha sinirlenmesini, hırçınlaşmasını istemiyordum.

"Alo!"

"Naber? Nasılsın?" kahvemden bir yudum alıp sandalye de geriye yaslandım.

"İşlerim var şu anda." öküz herif. Bir iyiyim de bari. Gözlerimi devirince karşıma Seda oturmuştu. Hafifçe gülümseyerek yerimde doğruldum.

"Bende iyiyim, teşekkür ederim." iğneli sözlerimden sonra arkadan kağıt sesleri gelmişti. Anlaşılan gerçekten de işleri vardı. Ama nöbetimi söylemezsem de bana kızacaktı. Sinirini çekemezdim ben onun.

"Şule gerçekten işlerim var."

"Tamam tamam sinirlenme. Akşama nöbetim var diyecektim. Yarın akşam gelirim ancak eve."

"O nedenmiş? Ne diye sürekli nöbetlerin değişip duruyor senin? Kafalarına göre mi ayarlıyorlar bu nöbetleri?" sinirlenmesini engelleyememiştim. Her şeyden huysuzlanıyordu gerçi. Ona kalsa evden bahçeye bile çıkmamam gerekti. Aman Allahtan o konuda düşüncelerini diretmiyordu. Kavgasız günümüz geçmezdi o zaman.

"Cumartesi günü ameliyatıma giremedim ve hastaneye bile haber veremedim Ali. Bunu telafi etmem gerek. Bir gün arayla nöbet tutacağım bu hafta. Bir salı akşamı birde perşembe akşamı evde olacağım. Onun dışında ful mesai." tıslama sesini duymuştum. Bundan hiç hoşlanmamıştı. Benim elimde olan bir şey değildi ama. Başhekimin verdiği cezaya uymak zorundaydım. İşimi seviyordum hem benim için nöbetçi kalmak sıkıntı değildi. Sadece Ali huysuzlanacağı için hoşuma gitmiyordu bu durum. Onun da bir şekilde alışması gerekti gerçi. Doktorluğu bırakmayacağıma göre...

"Uykusuzluk dolu bir hafta bizi bekliyor yani?"

"Seni değil beni bekliyor." aslında ne demek istediğini anlamıştım ama anlamazlığa gelmek daha iyiydi. Ağzından güzel bir çift laf alabilmek zaten zordu. Anca böyle dürtükleyebiliyordum onu. Tabi oyunumu da yerse!

DÜRÜST YALANCI: KISADIR AŞKIN BOYUHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin