30. BÖLÜM

18.3K 1K 198
                                    

## Merhaba arkadaşlar. 😙😙 10K'yı geçtik sonunda. Aramıza yeni katılan okuyucularım. Hoş geldiniz. 😇😇 Bunun şerefine yoruma ve oya abanın lütfen. Bölümde bir hayli uzun hani 😉😉 Hikayeyi hep birlikte yükseltelim. Bu konuda size güveniyorum. Hikayeyi ben yazsam bile sizin destekleriniz sayesinde yükseliyor. Okuyucular olmazsa hikaye eksik kalır sonuçta. 😉😉 Diğer bir konuysa bu hafta geç geldi bölüm. Ama artık bölümler haftasonu değil pazartesi akşamı gelecek. Nedenleri bana kalsın. Burada uzun uzadıya söylenilecek bir şey değil. 😉😉 Bu bölümü de Ali Yalman'ın ağzından okuyacaksınız. Belki bir iki ipuçları sizi bekliyordur. İyi okumanızı tavsiye ederim. Zira gerçeklerin ortaya çıkmasına daha bir hayli var 😉😉 neyse ben çok konuştum. Size iyi okumalar 😙😙 ##




“Kim koruyacak seni? Baban bile yok senin.” Acımasızca dalga geçerek, ettikleri sözlerden sonra öne atıldım hızlıca. Büyük bedenlerine karşı gücümün olmadığını bilsem de karşı gelmeden de edemiyordum.

“Ben kendi kendimi korurum. Şimdi al pis arkadaşlarını da defol yanımdan.” Dalga geçerek gülmeye başladıklarında daha da sinirlenmeye başlamıştım. Her fırsatta ailemin olmayışını yüzüme vurup, benimle uğraşıyorlardı. Omzumdan ittirdiğinde geriye doğru savruldum. Kenarda korkuyla bana bakan Asya vardı. Onun gözünün önünde yenilmek istemiyordum.

“Elimizde kalmadan sen defol git. Sonra anne diye ağlayacağın kimsende yok bak.” Sözlerinden sonra tekrardan kahkaha attıklarında daha fazla duramadım ve küçük bedenimde ki bütün öfkeyi Ethem babanın öğrettiği gibi yumruğuma toplayıp gözüne savurdum. İnleyerek yere eğildiğinde diğer arkadaşları hepsi birden üstüme çullanmıştı. Birine tekme, birine yumruk atmaya çalışsam da benden çok güçlülerdi ve bir kişi de değillerdi. Asya’nın korku dolu çığlığı etrafta yankılandığında başım yere değmişti. Artık yerde iki büklüm olmuş karnıma ve bacaklarıma gelen tekmeleri savuşturmaya çalışıyordum. Güçsüz görünmemek için ağlamamaya özen gösterdim. Güçlüydüm ben. Onları yenebilirdim. Birden bir gümbürtü kopup üstümden kalktıklarında kafamı kaldırdım. Ali abi gelmiş hepsini döverek kovmuştu. Yerimden kalkacağım sıra hep annemin kokusu dediğim koku sardı ve tanıdığım minik kollar boynuma dolandı.

“Ali’m iyi misin?” daha çok güçlü durmaya çalıştım ve olabildiğince onu sarmaya çalıştım.

“Beni kim yenebilir ki Asya’m?” dediğim anda ensemden tutulup kaldırıldım. Ali abi sinirle bana bakıp kafama vurdu.

“Gelmesem yeniliyordun salak. Birde hava atıyor kıza.” Kalçama da ayağıyla vurduktan sonra Asya’yla ikimizin elini tutup zorla yürütmeye başladı.

“Hey Ya Rabbim ya! Küçücük boyuyla gitmiş kendinden büyüklere kafa tutuyor. Lan mal, şu vücuduna bak inceciksin. Kime karşı koyacaksın bu cücük halinle? Ben gelmesem sümük gibi yere yapışacaktın!”

“Abi ayıp oluyor ama. Demesene öyle!” sinirle dönüp elimi bıraktı ve tekrardan kafama vurdu.

“Birde ben döverim sinir etme adamı. Birine kafa tutacaksan gel bana, abi böyle böyle de. Ne tek başına karışıyorsun? Birlikte hallederiz ne halledilecekse.”

“Aileme laf söyledi. Ne yapsaydım? Kenara mı çekilseydim?” Bu sefer daha sakin bir şekilde bana döndü.

“Sen benim kardeşim değil misin oğlum? Senin ailen benim ailem değil mi? Bana gel ben ağzını burnunu kırarım onun. Kafanı yarmışlar şuna bak.” Elini yüzümde, hissettiğim ıslaklığa götürdü. Acımıyordu aslında. Sadece kalbim acıyordu. Her gün yüzüme vuruyorlardı ailesizliğimi. Alışmıştım ama yine de acıyordu işte. Doğruydu çünkü. Ne annem vardı ne de babam.

DÜRÜST YALANCI: KISADIR AŞKIN BOYUWhere stories live. Discover now