Halikarnas'ta Bir Gece | Gece...

By -BuzlarKralicesi

3M 144K 13.7K

❝ Her şey o gece başlamıştı. Bardan içeri girdim, içkiyi fazla kaçırdım, sahneye çıkıp şarkılar söyledim ve i... More

⚝ Halikarnas'ta Bir Gece | ÖNEMLİ AÇIKLAMA
⚝ Halikarnas'ta Bir Gece | PROLOG
⚝ Halikarnas'ta Bir Gece | 1/1
⚝ Halikarnas'ta Bir Gece | 1/2
⚝ Halikarnas'ta Bir Gece | 2/1
⚝ Halikarnas'ta Bir Gece | 2/2
⚝ Halikarnas'ta Bir Gece | 3/1
⚝ Halikarnas'ta Bir Gece | 3/2
⚝ Halikarnas'ta Bir Gece | 4
⚝ Halikarnas'ta Bir Gece | 5
⚝ Halikarnas'ta Bir Gece | 6/1
⚝ Halikarnas'ta Bir Gece | 6/2
⚝ Halikarnas'ta Bir Gece | 7/1
⚝ Halikarnas'ta Bir Gece | 7/2
⚝ Halikarnas'ta Bir Gece | 8
⚝ Halikarnas'ta Bir Gece | 9/1
⚝ Halikarnas'ta Bir Gece | 9/2
⚝ Halikarnas'ta Bir Gece | 10/1
⚝ Halikarnas'ta Bir Gece | 10/2
⚝ Halikarnas'ta Bir Gece | 11/1
⚝ Halikarnas'ta Bir Gece | 11/2
⚝ Halikarnas'ta Bir Gece | 12/1
⚝ Halikarnas'ta Bir Gece | 12/3
⚝ Halikarnas'ta Bir Gece | 13/1
⚝ Halikarnas'ta Bir Gece | 13/2
⚝ Halikarnas'ta Bir Gece | 14/1
⚝ Halikarnas'ta Bir Gece | 14/2
⚝ Halikarnas'ta Bir Gece | 15/1
⚝ Halikarnas'ta Bir Gece | 15/2
⚝ Halikarnas'ta Bir Gece | 16/1
⚝ Halikarnas'ta Bir Gece | 16/2
⚝ Halikarnas'ta Bir Gece | 16/3
⚝ Halikarnas'ta Bir Gece | 17
⚝ Halikarnas'ta Bir Gece | 18
⚝ Halikarnas'ta Bir Gece | 19
⚝ Halikarnas'ta Bir Gece | 20
⚝ Halikarnas'ta Bir Gece | 21
⚝ Halikarnas'ta Bir Gece | 22/1
⚝ Halikarnas'ta Bir Gece | 22/2
⚝ Halikarnas'ta Bir Gece | 23/1
⚝ Halikarnas'ta Bir Gece | ALINTI
⚝ Halikarnas'ta Bir Gece | 23/2
⚝ Halikarnas'ta Bir Gece | 24/1
⚝ Halikarnas'ta Bir Gece | 24/2
⚝ Halikarnas'ta Bir Gece | 25/1
⚝ Halikarnas'ta Bir Gece | 25/2
⚝ Halikarnas'ta Bir Gece | 26/1
⚝ Halikarnas'ta Bir Gece | 26/2
⚝ Halikarnas'ta Bir Gece | 27
⚝ Halikarnas'ta Bir Gece | 28/1
⚝ Halikarnas'ta Bir Gece | 28/2
⚝ Halikarnas'ta Bir Gece | 28/3
⚝ Halikarnas'ta Bir Gece | 29/1
⚝ Halikarnas'ta Bir Gece | 29/2
⚝ Halikarnas'ta Bir Gece | 29/3
⚝ Halikarnas'ta Bir Gece | 30
⚝ Halikarnas'ta Bir Gece | 31/1
⚝ Halikarnas'ta Bir Gece | 31/2
⚝ Halikarnas'ta Bir Gece | 32/1
⚝ Halikarnas'ta Bir Gece | 32/2
⚝ Halikarnas'ta Bir Gece | 32/3
⚝ Halikarnas'ta Bir Gece | 33/1
⚝ Halikarnas'ta Bir Gece | 33/2
⚝ Halikarnas'ta Bir Gece | 34/1
⚝ Halikarnas'ta Bir Gece | 34/2
⚝ Halikarnas'ta Bir Gece | 34/3
⚝ Halikarnas'ta Bir Gece | 35/1
⚝ Halikarnas'ta Bir Gece | 35/2
⚝ Halikarnas'ta Bir Gece | 35/3
⚝ Halikarnas'ta Bir Gece | 36/1
⚝ Halikarnas'ta Bir Gece | 36/2
⚝ Halikarnas'ta Bir Gece | 36/3
⚝ Halikarnas'ta Bir Gece | 37/1
⚝ Halikarnas'ta Bir Gece | 37/2
⚝ Halikarnas'ta Bir Gece | 38/1
⚝ Halikarnas'ta Bir Gece | 38/2
⚝ Halikarnas'ta Bir Gece | 39/1
⚝ Halikarnas'ta Bir Gece | 39/2
⚝ Halikarnas'ta Bir Gece | 40/1
⚝ Halikarnas'ta Bir Gece | 40/2
⚝ Halikarnas'ta Bir Gece | 40/3
⚝ Halikarnas'ta Bir Gece | 41/1
⚝ Halikarnas'ta Bir Gece | 41/2
⚝ Halikarnas'ta Bir Gece | 42/1
⚝ Halikarnas'ta Bir Gece | 42/2
⚝ Halikarnas'ta Bir Gece | 43
⚝ Halikarnas'ta Bir Gece | 44/1
⚝ Halikarnas'ta Bir Gece | 44/2
⚝ Halikarnas'ta Bir Gece | 45 | FİNAL
⚝ Halikarnas'ta Bir Gece | Özel Bölüm | 0.1
⚝ Halikarnas'ta Bir Gece | Özel Bölüm | 0.2
⚝ Halikarnas'ta Bir Gece | Özel Bölüm | 0.3
⚝ Halikarnas'ta Bir Gece | 2. KİTAP : Napoli'de Bir Gece
⚝ Halikarnas'ta Bir Gece | Serinin Devamı: Napoli ve Rio
⚝ Halikarnas'ta Bir Gece | 3 MİLYON ve Nikolai Miloradov

⚝ Halikarnas'ta Bir Gece | 12/2

43.2K 2.2K 119
By -BuzlarKralicesi

-12/2-

❝Lâl❞

Ayaklarımı havuz suyuna sokmuş hiçbir şey olmamış gibi keyfime bakıyordum. Yani dışarıdan öyle görünüyordu. Sonuçta bir noktada Valentino'yu çıldırtmalıydım değil mi? Beni buralara kadar sürükleyip ne olduğu belli olmayan o kadınla yakınlığını gördükten sonra onu kızdırmak en büyük zevkim olmuştu. Ancak iç dünyam pek de çiçekli böcekli bir gökkuşağını andırıyor sayılmazdı.

Valentino'yu düşünüyordum. Beni öfkelendiren, canımı yakan o adamı. Farkında mıydı acaba? Beni küplere bindirdiğinin farkındaydı, buna şüphe yok ama canımı yaktığının farkında mıydı? Merak ettiğim nokta buydu. Gerçi ne fark edecekti ki? Sonuç olarak o bana iyi gelmiyordu, gelmeyecekti. Vahşi bir kurt gibiydi. Birbirimize yasaktık. Bu koca bir klişeden ibaretti biliyordum ama Valentino içime sinsice sızan bir hastalıktı. Şu çok belirgin bir gerçekti ki birbirimize iyi gelmeyecektik.

Karşıdaki cam kaplı binadan Pietro'nun dışarı çıktığını görünce eyvah yerine işte bu dedim. Bana doğru geliyordu ve geliş sebebini çok iyi biliyordum. Gelir gelmez de kendisi bunu saklamaya niyetli olmadığını açıkça göstermişti.

"Sen bizi öldürtmek mi istiyorsun? Valent'in tersini bilmiyorsun herhâlde. Bu hâlin ne?"

"Ne varmış hâlimde?" Umursamaz bir ifadeyle kollarımı ikiye açmış ayaklarımı suyun içinde öne arkaya sallıyordum. "Hem merak etme, Valentino sana kıyamaz. Sen onun kuzenisin."

"Bu dünyada herkes herkese kıyar."

Omuz silktim. Ciddiye almaksızın ayaklarımı şıpırdatmaya devam ediyordum. Yeterince karanlık bir dünyanın istemsiz de olsa bir parçası olduğumu görmezden geliyordum.

Pietro ise az önceki sözünden sonraki dalgın bakışlarından çoktan kurtulmuş ve olayın ciddiyetine dönmüştü bile. "Lâl, hemen üstünü değiştirmeni öneririm, aksi hâlde buralar çok fena karışacak."

Kendimden emin bir ifadeyle adamın gözlerine baktım. "Pietro, git kuzenine söyle ben üstümü falan değiştirmiyorum. Burada onu bekliyorum, gelsin ne yapacaksa yapsın."

"Korkusuz tavrını takdir ediyorum hatta ayakta alkışlıyorum ama sen henüz Valent'in tersini görmedin. Ve görmeni de hiç tavsiye etmem, inan bana." Uzlaşmacı bir ifadeyle gözlerini kısıp yumuşak ses tonunu takındı. "Lütfen üstünü değiştir Lâl, lütfen." Duymazdan gelen umarsız tavrım üzerine iki adım geriledi. "Pekâlâ, seni tanımak güzeldi Lâl. Ölümüme sebep olacak olsan da seninle tanışmak güzeldi."

Hafifçe üfledim. "Allah aşkına olayları dramatize etme Pietro. Git patronuna, kuzenine söyle ondan korkmuyorum! Ha prestijini zedeliyorsam da bu işin basit bir çözümü var, beni serbest bırakır, yoluma giderim."

Çaresizliği gözlerinden okunan adamcağız ise -adamcağız diyorum çünkü Valent'in ona yapacaklarından korktuğunu gözlerinden okuyabiliyorum- başını iki yana sallayarak "İkiniz de bu kadar zor olmak zorunda mısınız?" diye sordu. Ses tonundaki isyanı sezmek hiç de zor değildi. Geri geri yürüyüp arkasına dönerek cam kaplı binaya girmesi üzerine keyfime bakmaya devam ettim.

Valentino denen o... O... O yakışıklı şeytan köpeği öyle kızdırmak istiyordum ki içimdeki bu intikam duygusu beni, kalbimdeki sevgiyi bile ele geçirmişti. Bu öyle zararsız gibi görünen yanıltıcı bir bağımlılıktı ki tıpkı vücudumuzun herhangi bir yerinde baş gösteren tatlı bir kaşıntı gibiydi. Acı veren bir tatlılık gibiydi. Bağımlılıktı. Tıpkı... Tıpkı aşk gibi.

Aşk gibi.

Tövbe estağfurullah! Allah korusun! Ne diyordum ben öyle? Tamam, seviyordum onu ve sevmek başkaydı. Ama aşk... Aşksa bambaşkaydı. Hayır, hayır bu olamazdı. Ona âşık olamazdım. Valentino, bu dünyada âşık olabileceğim en yanlış kişi olabilirdi. En yanlış ve en tehlikeli kişi. Şuna bak! Uçakla beni buraya kaçırıp lobide eski sevgilisiyle öpüşen o pislik adam vücudumu etkisi altına aldığı yetmiyormuş gibi kalbimi de etkisi altına alıyordu. Ben delirmeyeyim de kimler delirsin?

Gözlerimi cam kaplı binaya dikmiş hayal meyal onu görüyordum. Toplantıda masanın başına oturmuş gergin gergin konuşuyordu. Sağ elinin parmaklarıyla elindeki kalemi döndürüp dururken çatık kaşlarından ve otuz saniyede bir bana dikilen öfkeli gözlerinden duygusunu alabiliyordum. Toplantı bitse de canıma okusa diye bekliyordu muhtemelen. O toplantı masasını dağıtıp yanıma gelmemesi bile şaşırtıcıydı doğrusu. Pietro'nun anlattığı Valent profiline göre büyük bir gelişmeydi bu.

Ayaklarımı havuzun içinde keyifle sallamaya devam ederken plaj çantamdan telefonumu çıkardım. Hattı takarken otelde geçirdiğim son güne kadar gizemli telefon arkadaşımla görüşmediğimi fark ettim. Onu arayıp başımdan geçenleri anlattığımda kim bilir nasıl şaşıracaktı. Daha Halikarnas'ta yaşadıklarımı bile şaşkınlıkla karşıladığını göz önünde bulunduracak olursak bu kez şoka gireceği daha çok şey var gibi görünüyordu. Çalar çalmaz sanki telefonun başında beni bekliyormuş gibi açtı. "Nihayet! Bir ara öldün sandım!"

Onun bu tepkisine güldüm. "Sanki yıllardır tanışıyor gibiyiz, ha?"

"Ah, evet. Yalnızca bir kez telefonda konuşmuş olmamıza rağmen sana çok alışmışım. Ve elbette hız kesmeyen macera dolu hayatına!" Telefonun ucundan hafif bir poflama sesi duyuyordum. "Zira benimki o kadar heyecanlı sayılmaz."

Bakın bu konuda haklıydı. Hayatımda heyecan bitmek bilmiyordu. "Adını seçtin mi? Telefonu kapatırken birbirimize hitap etmek için bir isim seçeceğimizi söylemiştik."

"Seçtim. Wendy." Kısa bir sessizliğin ardından amaçsız bir umursamazlıkla konuşurken telefonun diğer ucunda omuz silktiğine yemin edebilirdim. "Şu sıralar en çok izlediğim Esrarengiz Kasaba çizgi filminde favori karakterim. Hoşuma gitti ne yapayım."

Güldüm. Çocuk ruhlu biriyle konuşmak iyi geliyordu. Hele ki etrafın ne yapman ve ne yapmaman gerektiğini söyleyen insanlarla doluyken insanın buna öyle ihtiyacı oluyordu ki. "Peki, Wendy memnun oldum. Ben de Lâl." Açık konuşmak gerekirse ben de takma ismimi kullanmayı tercih ediyordum. Bu yola çıkarken kendime koyduğum yepyeni isimle yeniden var olmuştum ve kartları açık oynamaya pek de niyetim yoktu. Zaten olmak istemediğim, olmaktan kaçtığım biriyken neden tekrar o kişinin kimliğine geri dönecektim ki? Saçmaydı. "Nasılsın Wendy?"

"Evde boş boş oturup deli gibi sıkılmak dışında iyiyim."

"Çalışmıyor musun?"

"Hayır. Açıkçası bir süre önce işten ayrılmak durumunda kaldım." Kendi hakkında konuşmaya pek de niyeti yok gibiydi. "Senin şu mafyayla nasıl gidiyor bakalım? Ya da gidiyor mu? En son ayrılmıştınız galiba." İnsanların bazen kaçtığı dünyaları oluyordu. Ve bu dünyalarından kaçmanın en iyi yolu da karşısındakinin hayatına odaklanmaktı. Bunun insana ne kadar iyi geldiğini bildiğim için onu anlıyordum. Belki de anlatmak kadar dinlemek de en büyük terapiydi insanlar için. "Nereyi geziyorsun bu sefer? Hangi ülkenin yakışıklısını tavlıyorsun ateşli dudaklarınla?"

Başımı arkaya atıp güldüğümde son cümlesini ne kadar komik bulduğumu düşündüm. Kim bilir şimdi yaşananları anlattığımda nasıl bulacaktı? Karşımdaki cam binada hararetli bir biçimde toplantıya katılım sağlayan Valent'i seyrederken keyfim yerine geldi ve her şeyi baştan aşağı anlatacak gücü kendimde buldum. Gitmek istediğimi, gitmeye çalıştığımı, giderken Valentino'nun arabasıyla karşılaştığımı, çatışmayı, gözlerimi bir uçakta açtığımı ve ikinci kadın skandalını... Her şeyi anlattım. Her şeyi. Tüm bunları anlatıp bitirdiğimde derin bir nefes alıp verdim. "Anlayacağın, aksi İtalyan mafyayla işler pek iyi gitmiyor."

Wendy ise oldukça coşkulu bir ses tonuyla "Ama çok romantik değil mi?" dedi çığlık atarcasına. "Nereye baksan onu görüyorsun, naz yapıp geri çekildiğinde tam onu bir daha göremeyeceğim diye üzülürken karşına çıkıyor ve seni jetiyle alıp çok uzak diyarlara götürüyor! Tam bir beyaz atlı prens gibi. Modern peri masalı!"

"Hayır, Wendy. Romantik falan değil." Tamam, bir parça romantik olabilirdi ama kulağa daha çok zorbaca geldiğine emindim. "Hiç tanımadığın bir adam seni jetine atıp kaçırınca aiiiyyy ne kadar romantiiiiik demezsin, psikopat manyağın teki beni kaçırdı Allah'ım ne yapacağım dersin ve ödün bokuna karışır. Polise haber verirsin."

"Birincisi, hiç tanımadığın bir adam olsaydı belki haklısın ama barda karşılaşıp dudaklarından öptüğün yani hukuken taciz ettiğin bir adamsa bu konuda çok da şikâyet etmeye hak sahibi sayılmazsın ha?" Lafları bana hiç acımadan sokup yargı dağıtırken ben ağzım açık onu dinliyordum çünkü verecek bir cevabım yoktu. "İkincisi, madem böyle düşünüyorsun neden polise gitmedin?"

"Bana haddimi bildirmek hoşuna gidiyor değil mi?"

"Hem de nasıl." Bundan inanılmaz haz aldığı ses tonundan belli oluyordu.

"Peki bayan her şeyi çok bilen Wendy Hanım, sizce lobide öpüştüğü kadın da bu hesaba dâhil midir? Beni jetiyle Beyrut'a kaçırıp lobide başka bir kadınla öpüşmesi, yakınlaşmasına ne diyorsun?"

Açıklamaya dünden hazır bir biçimde sakince söze girdi Wendy. "Bir kere o işte bir iş olduğu kesin. Bir adam çapkınlık yapıyor olsa neden iki kadını da aynı yere getirsin ki? Ya eski sevgilisidir ya da adama kancayı takmış başka bir kadın. Offf Lâl, hiç mi film izlemedin? En klişe yanlış anlama hikâyesidir bu!"

Telefonun başında çaresiz bekleyen Hakan Altun ve telefonun başında içimi rahatlatmaya çalışan Wendy'ye çaresizce inanmaya hazır ben... Şuan düşündüm de Hakan Altun'la ne çok ortak yönümüz varmış. "Adamın mafya olması ve lobide gözlerimin önünde başka kadınlarla öpüşmesi bile senin bu ilişkiye inancını yıkmıyor yani öyle mi?"

"Evet, ben sonuna kadar LâLentino diyorum!"

"LâLentino mu, o da ne?"

"Ya, yok mudur hani dizilerin fanları başrol çiftlerin adını kısaltarak kod adı falan yakıştırır."

Başımı yana yatırıp gülmeye başlamıştım. "İlâhi Wendy, bizi yakıştırdığın şeye bak. Ama şu konuda katılıyorum, bir mafya ve bir sıyrık kızın hikâyesi dizi olsaydı çok tutardı emin ol."

"Ha sıyrık olduğunu kabul ediyorsun yani?"

Bu kez omuz silken ben oldum. "Hiç inkâr etmedim ki." Cam binadan adamların yavaşça çıktığını görünce "Celladım geliyor, kapatmam lazım." dedim hızla.

"İtalyan enişteme selam söyle. Ayrıca onu kızdırıp sinirleriyle oynamaktan da vazgeç!"

"Wendy, enişteci kız kankalardan olmayacaksın değil mi?"

"Oldum bile! Hadi kapatıyorum!"

Telefonu kapattığımızda ilk seferki kadar uzun konuşmamamıza rağmen oldukça rahatlamış hissettim. Valentino'yla savaşacak gücü de toplamış hissediyordum. Bana doğru yürüyen adama meydan okuyan bir ifadeyle gülmek de buna dâhildi sanırım. Karşımda çatık kaşlarla dikilip beni seyreden adama "Ah, su çok güzel gelsene!" dedim gayet keyifli bir şekilde.

"Lâl."

"Valent."

"Sen beni çıldırtmaya mı çalışıyorsun?"

Zeki bir mafyaya göre geç anlıyorsun Valentino. Olmuyor böyle. "Ne bağlamda?" Aptalı oynamak çok hoştu ama kabul etmeliyim.

"Hemen üstünü değiştir."

"Sen bana emir mi veriyorsun?"

"Evet."

Utanmadan bir de evet diyebiliyordu! Ne kadar kaba ve geri kafalı bir yaklaşım! Gerçi ben niye şuan buna kızdıysam. Amacım zaten onu zıvanadan çıkarmak değil miydi? Muradıma etmiştim işte. Kutlamalara başlamam gerekirken neden onun sinirlenmelerine eşlik ediyordum? "Bak Valentino, sen bana emir vere-"

"Lâl hemen üzerine düzgün bir şeyler giy. Yoksa olacaklardan ben sorumlu olmam." Oldukça kısık bir sesle söylemesine rağmen içi öyle dolu ve tehlikeli bir cümleydi ki o sıcak havada bile tüylerim ürpermişti. İtalyanlarla çok fazla ortak yönümüz vardı ve bunlardan birinin de erkeklerinin kıskançlığı olduğunu yeni öğreniyordum. Bakışlarından alevlerin yükseldiğini görmesem durumu ciddiye almayacaktım ama evet o yükselen öfke alevleriydi.

Ayağa kalkıp korkusuzca karşısına dikildim. Aslında korkusuzca kısmı ne kadar doğruydu bilemiyordum. Tatar Ramazan gibi delikanlı durmakla altıma doldurmak arasında gidip geliyordum ama bu deli cesareti sanırım bana zarar vermeyeceğini biliyor olmamdan geliyordu. "Senin bana karışmaya hakkın yok! Git o lobide öptüğün kadına geçir sözünü! Ben zaten gideceğim buradan, görürsün!"

"Hiçbir yere gitmeyeceğini ikimiz de biliyoruz." Geri adım atmaya niyeti yoktu. Bir şey de açıklayacak gibi durmuyordu. Bakışlarını üzerimdekilerde ve derin dekoltemde gezdirdi ve tane tane tekrarladı. "Lâl, hemen üzerini değiştir. Lütfen." Onu ilk defa böyle görüyordum. İşte bahsettiğim karanlık yanı buydu. Her şeyden bu kadar emin olması ise beni delice bir öfkeye sürüklüyordu. "Akşam ortağımla yemeğe katılacağım, uğraştığım şeylere bak! Çocuk musun sen?"

"Çocuk değilim, aksine kendi kararlarını verebilen genç bir kadınım! Bir yetişkinim! O yüzden artık giydiğime çıkardığıma karışmaktan vazgeç!" Sertçe omzuna çarptım ve yanından geçip giderken isyankâr bir ergen gibi görünmekten her ne kadar uzak dursam ve havalı görünmeye çalışsam da Valentino'da planladığım etkiyi bıraktığımdan emin değildim. Ancak oyun bitmemişti ve daha yeni başlıyordu. Onun beni çıldırtmasındansa ben onu çıldırtacaktım. Ve bunu öyle incelikli yapacaktım ki ruhu bile duymadan kontrolden çıkacaktı. Dahası, o böyle bir dersi çoktan hak etmişti.

...

*

YAZAR NOTU: 30 Bin okunmaya özel kapağımızı gördünüz mü? Canım veyl02 gözünün nurunu bizim için akıttı yine. 😍
Ellerine sağlık bebeğim! 💖

Bugün 50 Bin okunma olmamızın şerefine bir yeni bölüm yetiştirmek istedim! Arkadaşlar, gerçekten çok teşekkür ederim! Okuyan, yorumlayan, satır arası yorumlarıyla şenlendiren, destek veren herkese sonsuz teşekkürler! Aylarca aklımda dönüp duran bu hikâyenin bu kadar ilgi göreceğini bilmiyordum, keşke daha önce yazmaya başlasaydım. Sizleri seviyorum! Ve son olarak, yorumlarınızı ve hikâyenin ilerleyen bölümleri için tahminlerinizi eksik etmezseniz çok mutlu olurum. Sevgiler, bol kokulu öpçükler! 💖

Continue Reading

You'll Also Like

5.7K 114 5
Şimdi bana seni anlat, içinde sevgin olsun...
3.8K 298 13
Zincirlere mühürlenmişti çocukluğumuz, sessizce ölümü bekliyorduk... Şuan iyi miyim? Bilmiyorum... Ellerimde zincirler sessizce onun bana vereceği c...
706K 1.4K 1
KURTARICIM serisinin 3.ve son kitabıdır. İki el arasında oluşan sevgi, Beyna. Herdem yayınları ile kitap oldu.
429 88 6
"Vedalar acıtsa da Bazen gitmek gerekir."|Can Yücel "Biliyor musun sevdiğim insanlara karşı çok iyi biriyimdir. Onlara kıyamam, kalplerini kırmaktan...