İyi Ki Geldin!

Por Nevinturgut

1.3M 74.3K 6.1K

Doğmadan önce anne babasını kaybeden bir bebek,onu kabul etmekte zorlanan ama ona sımsıkı bağlanan bir teyze... Más

İyi ki Geldin!
İkinci bölüm
Üçüncü Bölüm
Dördüncü Bölüm
Beşinci Bölüm
Yedinci Bölüm
Sekizinci Bölüm
Dokuzuncu Bölüm
Onuncu Bölüm
On Birinci Bölüm
On İkinci Bölüm
On Üçüncü Bölüm
On Dördüncü Bölüm
On Beşinci Bölüm
On Altıncı Bölüm
On Yedinci Bölüm
On Sekizinci Bölüm
On Dokuzuncu Bölüm
Yirminci Bölüm
Açıklama
Yirmi Birinci Bölüm
Yirmi Ikinci Bölüm
Yirmi Üçüncü Bölüm
Yirmi Dördüncü Bölüm
Yirmi Beşinci Bölüm
Yirmi Altıncı Bölüm
Yirmi Yedinci Bölüm
Yirmi Sekizinci Bölüm
Yirmi Dokuzuncu Bölüm
Otuzuncu Bölüm
Otuz Birinci Bölüm
Otuz ikinci Bölüm
Otuz Ücüncü Bölüm
Duyuru
Otuz Dördüncü Bölüm
Otuz Besinci Bölüm
Otuz Altıncı Bölüm
Otuz Yedinci Bölüm
Otuz Sekizinci Bölüm
Otuz Dokuzuncu Bölüm
Kırkıncı Bölüm
Kirk BIrinci Bölüm
Kırk ikinci Bölüm
Kirk Ücüncü Bölüm
Kırk Dördüncü Bölüm
Kırk Beşinci Bölüm
Kırk Altıncı Bölüm
Kırk Yedinci Bölüm
Kırk Sekizinci Bölüm
Kırk Dokuzuncu Bölüm
Ellinci Bölüm
Elli Birinci Bölüm
Elli Ikinci Bölüm
Elli Ücüncü Bölüm
Elli Dördüncü Bölüm
Elli Beşinci Bölüm
Elli Altıncı Bölüm
Elli Yedinci Bölüm
Özür
Elli Sekizinci Bölüm
Elli Dokuzuncu Bölüm
FiNAL
FiNAL(Ikinci Kisim)
TEŞEKKÜR
Özel Bölüm
Özel bölüm
Selamlar

Altıncı Bölüm

29.4K 1.6K 64
Por Nevinturgut

Türker ne yapacağını bilemez halde çakıldı kaldı. Yangından kaçmaya çalıştıkça alevler her yanını sarıyordu. Öyle böyle değildi bu alev. Kalbi kavruluyordu duyguları isyan ediyordu ve vücudu da bu duruma tepki veriyordu. Yeni yetme ergenler gibiydi. Tam Önder'in koluna dokunup "Gidiyorum." diyecekti ki Nilüfer'in sesiyle masaya döndü.

“Oturmaz mısınız Türker Bey?”, deyip yanını işaret etti. Bu teklifle kafasındaki tüm olumsuz düşünceleri geriye itti Türker. Bu gece sadece onun gözlerine bakacak, onun kokusunu doya doya içine çekecek ve sonra deliriyor mu yanıyor mu çaresine bakacaktı. İçinden "Aklımı koru Allah’ım! "dedi ve Nilüfer'in yanına oturdu.

Kalabalık bir gruplardı. Nilüfer'in arkadaşları Cenk, Buğra, Selim, Suna, Gaye, Simay ve Leyla. Hepsi çocukluk arkadaşıydı. Bir de Behçet vardı: Nilüfer'e aşık. Gruptaki herkes biliyordu da bir Nilüfer bilmiyordu. Aslında bilmediğini zannediyorlardı, Nilüfer de bu durumun farkındaydı ilk başlarda heyecanlanmış olsa da olmadı. Sevgili gibi göremedi onu ve hep bu durumu bilmiyormuş gibi yaparak Behçet’i yaralamamış, grupta karışıklık olmasını engellemişti. Zaten Nilüfer'in bildiğini sadece grubun erkekleri bilmiyordu. Kızlar bu konuyu birçok pijama partisinde enine boyuna konuşmuşlardı. Önceleri Nilüfer'i ikna etmeye çalışmışlar ama olmayacağını anlayınca onu desteklemişlerdi.

-Behçet’i aramadınız mı? dedi Buğra

-Aradım, kız arkadaşını alıp gelecekti dedi Cenk. Kızlar bir an birbirlerinin gözlerine baktılar. Nilüfer hepsine "Sakin olun." der gibi baktı ve sohbete daldılar. Nilüfer'in göz doktoru olduğunu duyunca Türker çok şaşırdı.

-Ne o benden doktor olmaz gibi mi görünüyorum?

-Yo’ hayır sadece meslektaş olabileceğimizi hiç düşünmemiştim. Hangi hastanede çalışıyorsunuz?

-Önce aramızdaki sizi kaldırabilir miyiz? Bu güzel ortama pek de yakışmıyor

-Tabii nasıl istersen, dedi Türker gülümseyerek.

Nasıl da güzel gülüyordu bu adam saatlerce bu gülüşü seyredebileceğini düşündü Nilüfer. Sonra kendini toparlayıp,

-Burada çalışmıyorum Kanada'da  bir Hastane'de çalışıyorum.

-Kanada mı? (Ah evli olması yetmiyordu bir de uzaktaydı."Oğlum Türker evli olmasa bile mesafeler sizin ayrı olmanız için bir nedenmiş."dedi içinden)

-Evet.

-Ya bu Kanada'da Kanadaca mı konuşuluyor? dedi dahi Önder.

-Ben de ne zaman sohbetin içine edeceksin diye merak ediyordum diye kulağına fısıldadı Türker.

-Gerçekten bu bir soru mu? Diye araya girdi Leyla.

-Elbette.

-Kaçıncı sınıfa gidiyorsun? 6 mı?

-Anlamadım?

-Ha yaştan dolayı anlamadın. Senin zamanında ortaokul vardı değil mi? Orta 1’e mi gidiyorsun?

Önder'in renk değiştirdiğine bizzat bütün masa şahit oldu. Neredeyse kulaklarından duman çıkacağını sandı Nilüfer. Leyla'ya doğru eğilip

-Fazla ileri gittin bence, dedi.

-Bırak ya. Sabahtan beri vır vır kafamızı beynimizi s.. derken Nilüfer ağzını kapattı, etrafa gülümsedi ve Leyla’yı dürttü "Özür dile" der gibi baktı. Leyla omzunu silkti bana ne dercesine. Nilüfer koluna bir çimdik attı "Ayy" diye bağırdı. Herkes ona döndü. O da Önder'e dönüp

 -Affedersin biraz ileri gittim, dedi.

-Önemli değil. Anaokuluna giden bir çocuğun ortaokulu bilmesi gerçekten takdire şayan dedi Önder sonra Türker'e dönüp kısık sesle "Goooool!" dedi. Türker gülmek istedi ama gülemedi öksürmekle yetindi.

-Ne dedin sen?

-Benimle dans eder misin? dedi Önder. Anlamaz gözlerle Önder'e bakan Leyla soruyu anlayınca

-Hayır, dedi

-Hadi ama dans ederken atışmaya devam edebiliriz. Masadakileri rahatsız etmeye hakkımız yok değil mi? dedi ve ayağa kalktı Önder. Elini uzattı. Şaşkın şaşkın bakarken yine Nilüfer'in dürtmesi ile birden kendini ayakta buldu Leyla içinden saya saya Önder'in yanından geçti Önder de onu takip etti. Dans etmeye başladılar.

Anlamaz gözlerle bakarken Nilüfer, Gaye yanına geldi.

-Bu o.

-Kim?

-O işte. Leyla’nın Garrick'i(İlk defa kitabinin erkek kahramanı)

-Neeeeeeee? diye nerdeyse haykırdı Nilüfer. Türker ona baktı ve gülümsedi. Nasıl olur? dedi sessizce

-Oldu işte.

-Ayrıntıları istiyorum. Hemen cevap ver

-Gece anlatırım daha doğrusu Leyla Hanım anlatır, nasılsa sendeyiz.

-Tamam dedi ve Türker’e döndü Nilüfer.

-Onların tanıştığını biliyor musun?

-Kimlerin?

-Önder ve Leyla’nın

-Hayır.

-Önder üniversitede öğretim görevlisi değil mi?

-Evet

-Leyla geçen yıl ondan 1 dönem ders almıştı.

-Nasıl? Yoksa o "Demir Leydi mi?”

-Anlamadım?

-Neyse dur biraz şimdi anlarız geliyorum ben, deyip Türker yerinden kalktı. Dj 'in yanına gidip bir şeyler söyledi Nilüfer'in yanına döndü."Şimdi onları izleyelim." dedi.

Hala ağız dalaşında olan Önder ve Leyla şarkının değişmesiyle birden dondular, birbirlerinin gözlerine bakmaya başladılar. Birden bütün herkes silindi sadece onlar kaldı yeryüzünde. Gözleri birbirine kenetli, kulaklarında o an çalan şarki "Lady in Red"...

-Evet, kesinlikle Demir Leydi o dedi Türker ve Nilüfer'e gülümsedi. Nilüfer’in kalbi kuş oldu ve uçtu. Ne güzel gülüyordu bu adam ve hep kendine böyle gülseydi ahh ahh. Derin bir nefes alıp kuş olup uçan gönlüne "Geri gel." dedi içinden.

-Artık bir şeyler an…

-Nilüfer!

-Behçet, Merhaba! Nasılsın? deyip sarıldı Nilüfer. Behçet de ona sarıldı, uzunca bir sarılma faslından sonra birisi boğazını temizledi. Birbirlerinden ayrılıp sesin geldiği yöne baktılar.

-KIZ arkadaşım Bahar dedi, Behçet. Nilüfer memnun oldum derken kız biraz çekinikçe selam verdi ve oturdular. Türker fırsattan istifade Nilüfer'i dansa kaldırmak istedi

-Dans edelim mi?

-Bilmem ki dedi Nilüfer.

-Bir dans dedi Türker. Hem pistteki çiftin yardıma ihtiyacı varmış gibi görünüyor dedi sırıtarak.

Nilüfer piste bakınca Önder ve Leyla’nın yine atışmaya başladıklarını gördü, hızla ayağa kalktı ve piste ilerledi Türker'le dansa başladılar. Onlardan hariç birkaç çift daha vardı. Nilüfer ne kadar Leylaların olduğu tarafa gitmek istese de kontrol Türker'deydi ve Türker onu gitmek istediği tarafın aksine yönlendiriyordu. Çalan şarkının sonlarına doğru Nilüfer bu adama yakın olmanın verdiği hararetten kurtulma çabasıyla:

-Artık Leyla’ların yanına gitsek dedi.

 Türker'i de ateşler basıyordu ama onun yanında olmaktan çok büyük keyif alıyordu. Nilüfer'in isteğiyle zor da olsa diğer tarafa ilerlediler. Leyla ve Önder hala kavga ediyorlardı ve birden Leyla topuklularıyla Önder'in ayağını geçici olarak kullanılamaz duruma getirdi.

-Bu senin aklını başına getirir, dedi Leyla.

-Ya ne diyorsun sen? Ahhhh nasıl da bastın ya, gidip çürük raporu alacağım seni mahkemelerde süründüreceğim dedi Önder. Sonra etraftaki herkesin kendisine baktığını fark edince "Şaka yaptım olur mu öyle şey. Hem acımadı kiiii!" deyip sekerek masaya ulaştı.

Oldukları yerde donup kalan Nilüfer-Türker çifti de koşar adım arkalarından geldi. Tam Nilüfer Leyla'ya neler olduğunu soracakken:

-Nilüfer yanındaki arkadaş kim çıkaramadım dedi Behçet. Nilüfer:

-Naz’ın doktoru Türker Bey, dedi.

-Naz mı? demeye kalmadan Buğra Behçet’e gerekli açıklamayı yapmıştı. Türker bu çocuğun tavırlarından hiç hoşlanmadı. Hesap sorar gibi Nilüfer'e kendisini sorması uzun uzun sarılması Türker'i rahatsız etti. Birasından bir yudum alıp Önder'e döndü.

-Ne oldu oğlum?

-Sorma, sert kayaya denk geldim dedi Önder.

-Demir Leydi değil mi o?

-Hemen de anlarmış benim kardeşim. Hep derim zeki olduğunu. Aferin!

-Bırak tatavayı da neler dönüyor sen onu anlat.

-Anlatırım anlatırım, dedi Önder. O sırada herkesten bir “Oooooooo!” sesi çıktı Önder ve Türker ne olduğuna bakmak için döndüklerinde yakışıklı birinin gülerek masalarına geldiğini gördüler. Herkesle kucaklaşan kişi kendilerine doğru gelince kendini tanıttı:

-Merhaba ben Cihan, dedi.

-Türker, memnun oldum.

-Ben de.

-Ben de Yaralı Önder.

-Anlamadım?

-Sorun değil kime beni göstersen, ne oldu diye sorsan açıklarlar dedi ve gülümsedi. Cihan da omuz silkip gülümsedi ve Nilüfer'e döndü.

-Ne haber canım? dedi ve sarıldı.

-İyilik seni bekliyordum dedi Nilüfer ve yanağından öptü Cihan’ı. Cihan arkadan bir sandalye çekip Nilüfer ve Türker'in arasına girdi ve kolunu Nilüfer’in omzuna attı. Türker’in midesi buruldu, kalbinde derin bir sancı hissetti. “Demek kocası bu." dedi. Gerçek hayata hoş geldin dedi kendine ve derin bir iç çekti. Nilüfer eğilerek Cihan'a Türker'i göstererek:

-Naz’ın doktoru, dedi.

- Öyle mi? Çok memnun oldum. Ben de Naz’ın…

“Söyleme!” dedi içinden Türker. Babası olduğunu, Nilüfer'in kocası olduğunu söyleme; hançeri kalbime sokma, kanayan yaramı daha fazla deşme diye düşünürken Önder Cihan’ın lafını Türker’in de düşüncelerini böldü.

-Kalk oğlum kalk, dedi.

- Ne oldu ayağın mı? dedi Türker.

-Ne ayağı? Azrail geliyor, kalk şimdi anlatamam. Erşan Abi nerede acaba, buranın arka çıkışı var mı? Kalksanaaaa!

-Ne olduğunu söylemezsen kalkmam.

-Vural, dedi Önder.

-Nerede?

-Kapıdan girdi az önce, buraya gelmesi an meselesi kalk hadi. Helvamı yemeye mi heveslisin? Hadisene oğlum.

-Tamam, kalkıyorum dedi Türker. Yavaşça ayağa kalktı ve herkese iyi akşamlar diledi. Herkesin daha erken olduğunu belirtmesi karşısında yarın önemli işleri olduğunu söyledi.  Nilüfer ile vedalaşırken

-Görüşmek üzere, dedi. Nilüfer de ışıldayan gözlerle:

-Umarım görüşürüz, dedi. Evli olduğunu bilmese gözlerindeki ışıltıdan ve verdiği cevaptan onun da görüşmek istediğini çıkaracaktı. Neler diyordu böyle, çıkışta kendisine okkalı bir tokat atacaktı. Hızla Erşan Abi’nin yanına ilerlediler ve arka kapının yerini öğrenip kaçarcasına cıktılar.

O sırada hızla Vural masaya geldi. Sinirliydi, öyle ki konuşursa neredeyse ağzından alevler çıkacaktı. Leyla’ya döndü:

-Nerede o? dedi.

Selamlar, altıncı bölümle karşınızdayım. Okuyan herkese teşekkür ediyorum. Gönül isterdi ki bolca vote olsun. Ondan da önemlisi bolca yorum olsaydı da yanlışımı ya da beğenmediğiniz yerleri söyleyip hikayemin inşaasında bana yardımcı olsaydınız. Yine de sağ olun. İmla ve yazım yanlışlarımı her bölümde düzeltip sizlere sunan Sevgili Yeğenim Merve'ye, beni her bölüm sonunda yorumuyla yalnız bırakmayan “asuaktug”a özel teşekkürlerimi sunuyorum. İyi ki varsınız canlarım benim! :)

Seguir leyendo

También te gustarán

274K 22.8K 23
"Kalmam için bir sebep olması lazım." dediğinde, Leyla'nın sesi titriyordu. O Leyla'ydı, başka kimse değil. Daha on sekizinde tazeyken, Kınalıtepe'ye...
68.5K 3.9K 29
TAHASSÜR Cihan ve Kamerin hikayesi... Yıllar önce birbirine verilmiş sözler... Yıllarca birbiriyle kavuşmayı bekleyen iki insan. Yıllar sonra tekrard...
1.9M 31.7K 53
- Ahh...abim gelicek yapamayız.. Üstümdekileri delice yırtarak çıkardı. - Abini boş ver gece. Bugün gelmeyecek güzelim Erkekliğini boxer'ından çıkar...
216K 3.8K 20
༺༻ Bütün hakları saklıdır "Ben geldim" Gülümseyerek ve son harfi uzatarak kurduğum cümle ile o da gülümsedi. Sandalyesini biraz masadan geri çekti...