Elli Dokuzuncu Bölüm

15.5K 972 146
                                    



Biraz gecikmeli olsa da herkese Merhaba!

Çok hasta olduğum için bölüm yazamadım ve hala da tam olarak iyileşmedim ama yine de kendimi zorlayarak bölümü yazmaya calıstım, umarım beğenirsiniz.Çoook uzun bir bölüm oldu. Tam dokuz sayfa ;)

Keyifle okuyun...

Gençler eğlencelerine devam ederken büyükler bir yandan sevgiyle onları izliyor diğer yandan düğün tarihini belirlemeye çalışıyorlardı. En sonunda Leyla ile Önder'in düğününden hemen sonra yapılmasına karar verdiler. Ömer Bey Kütahya'ya döner dönmez düğün için yer aramaya başlayacaktı. Nilüfer ve Türker'e sadece gelinlik ve damatlık alma işi kalıyordu. Saat gece yarısını gösterdiğinde büyükler kalkalım deyince, gençler de bunu bekliyormuş gibi ayaklandılar onlar için gece daha uzundu. Erşan Abi'ye önceden haber verilmişti, o da küçük bir kutlama hazırlamıştı.

Şahika hanım ablasının koluna girmiş arabaya doğru yürürken, Nadide hanımın elindeki torbayı fark etti. Yürüdükçe de bir metal sesi geliyordu. Merakla:

-Abla elindeki torbadan ne var? Diye sordu.

-Hiiiç hiç bir şey yok dedi Nadide hanım.

-Var işte, kocaman torba! dedi.

-Gözünden de hiçbir şey kaçmıyor. Torbada örgüm var.

-Ayy, istemeye örgü mü getirdin? Hem de bu sıcakta?

Tabii ki örgü örmeyecektim. Örgü ipini koltukların altına yuvarlayacaktım yanlışlıkla. Temizler mi değiller mi bakacaktım ,ama yapamadım dedi Nadide Hanım.

-Aman abla. İyi ki çıkaramamışsın dedi Şahika hanim.

-Neyse kaşla göz arasında pencere kenarlarına baktım toz var mi diye ,tertemizdi. Ellerimi yıkamak için banyoya gittiğimde de yanlışlıkla bir odaya girdim derli toplu tertemizdi.

-Eminim yanlışlıkla girmişsindir abla.

-Vallahi yanlışlıkla deyip göz kırptı Nadide hanım.

Herkes kendi nişanlısı ile Ersan abi'nin yerine gelmişti. Bu arada Nilüfer'in ve Türker'in bir kaç arkadaşı daha davet edilmişti. Nilüfer ve Türker tebrikleri kabul ettikten sonra eğlence kaldığı yerden devam etti. Nilüfer ve Türker'in dansı ile başlayan gece, Önder'in DJ'yi yönlendirmesi ile her telden devam ederken, mutsuz olan tek kişi Vural'dı. Simay'in babası yine evlilik tarihi konusunda mırın kırın ediyordu.

-Asma artık suratını !dedi Cihan.

-Nasıl asmayayım Cihan? Ulan hepinizden önce nişanlandım, hepinizden sonra evleneceğim hatta evlenebilirsem, diye sitem etti.

-Kısmet. Ben de evleneceğimi düşünmüyordum ama bak; Allah izin verirse Nilüfer den sonra biz de evleneceğiz, dedi.

-Evlen, sen de evlen çocuğunla da benim düğüne gelirsin.

-Hadi hadiii. Asma suratını  oluuuur dedi Cihan ve sırtına vurdu Vural'ın.

Nilüfer ve Türker artık yorulmuş bir şekilde yerlerine oturduklarında gözlerinin içi gülüyordu. Nilüfer aldığı peçete ile Türker'in terlemiş yüzünü silerken Türker ona aşkla bakıyordu.

-Bu gece seni kaçırsam olur mu? Dedi Türker.

-Türker! Dedi Nilüfer şaşkınlıkla bir yandan da gülümsüyordu.

-Ne olmuş?Nişanlımsın artık.

-Bak, kendinde söylüyorsun nişanlıyız evli değil.

- O halde hemen evlenmeye gidelim.

İyi Ki Geldin!Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin