Yirmi Ikinci Bölüm

26K 1.2K 87
                                    

Herkese Merhabalar,

Beğenerek okumanızı umduğum yeni bölümümüz geldi. Bu bölüm, uzun ve harika yorumlarıyla beni yalnız bırakmayan "keremsena" ya ithaf edilmiştir. Yorumlarınızı bekliyorum. Keyifle okuyun.

Türker eve geldiğinde mutfakta masaya oturmuş kafasını kollarının arasına almış, önünde şeker ve telefona bakan bir Önder buldu.

-Hayırdır? "Hangisi yenilebilir" diye düşünüyorsan, "şeker" diyorum ben.

-Ha, ha. Çok komik!

-Komik işte.

-Lütfen, seni ve aşk böcüğü ruh halini hiç çekemeyeceğim.

-Aşk böcüğü mü?

-Evet.

-O nasıl oluyor?

-Senin gibi ağzı kulaklarında mutlu, musmutlu biri.

-Öyle mi? diyen Türker gülümsemesine mani olamadı.

-Öyle.

Arkadaşındaki bu bariz mutsuzluğu fark eden Türker endişeyle sordu:

-Neyin var? Söylesene.

-Yok bir şeyim.

-Var bir şeyin; nedir?

-Pekala, deyip derin bir iç çekti Önder. " Biliyorsun bugün yemeğe gittik ve bir sürü de olay yaşadık"

-Evet, biliyorum. Oradaydım farkındaysan.

-Dinleyecek misin?

-Off, tamam! Dur; bir kahve yapayım kendime. Ancak kahve eşliğinde dinleyebilirim seni.

-Kahve içme; çarpıntı yapar şimdi. Çay demledim yeni. Bir bardak da bana ver hayrına.

-Oldu, paşam! Başka?

-Dolapta piskevit vardı.

-Hasbinallaaaah...

Türker çayları hazırlayıp bisküviyi tabağa koyuncaya kadar bekledi Önder. Türker oturdu nihayet. Önder konuşmak için ağzını henüz açmıştı ki Türker şekerlere elini uzatınca

-Dokunmaaaa! diye bağırdı.

-N'oluyo? dedi Türker eli havada.

-O şekerler okunmuş.

-Ne okuması? Kim okumuş?

-Hoca okudu.

-Ha, sınav şekeri yani. Kim giriyor sınava?

-Ya arkadaşım; sınav şekeri falan değil.

-Ne şekeri öyleyse?

-Muhabbet şekeri.

-Kim için? Sakın "ikimiz" için deme; bizim muhabbetimiz bana yetiyor da artıyor bile!

-Bırak dalga geçmeyi. Bu şekerler Leyla bana aşık olsun diye okundu. Şimdi sen de çaya katıp bana aşık olma yani. Senin aşkın bana fazla.

-Bir kere ben Nilüfer'e aşığım ve ne yersem, ne içersem bu aşk değişmez abicimmmm. Bu böyle biline! Şekeri de öyle ortalıkta bırakma o zaman, dalgınlıkla alıp yer merim, sonra "Öndeeeeeeer" diye peşinde koşmayayım.

-Sen geç dalganı, geç. 

-Hadi; çok nazlandın! Şu derdini dökül; işim var.

-Ne işin var?

-Benim artık tatlı mı tatlı, nazlı mı nazlı bitanecik sevgilim var. Onunla görüşeceğim.

Birden Önder gülmeye başladı

İyi Ki Geldin!Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin