Otuz Birinci Bölüm

17.8K 1K 58
                                    

Merhabalar

Sıcaklar ve oruç ile geçen bu zorlu günlerimizde yeni bölüm ile sizinle beraberiz yine. Geçen haftaki bölüm yorumlarını hemen cevaplamıştım ama galiba herkese ulaşmadı ve ben de birkaç gün sonra bu durumu fark ettim, tekrar cevapladım. Her birinizin; tek kelime olsa bile yorumları çok değerli, her zaman yanıtladığımı bilin :) Arada gözden kaçıp cevap veremediğim varsa özür dilerim. Bu bölümü liz_zy'ye ithaf ediyorum. Bana çok güzel kapaklar yaptığı için çok teşekkür ediyorum kendisine :)

Bir de Dogum günün kutlu olsun Merve :)

Ve gelelim bölüme bakalım bölümümüzü beğenecek misiniz? Keyifle okuyun...

Akşam aldıkları haber ile ne Türker ne de Önder uyuyabilmişti. Hala Nuh diyor Peygamber demiyordu ve görüşmeye gidilecekti verdiği tek taviz Nilüfer ve Leyla'nın görüşmesinin aynı saatte olmasıydı. Türker bunları Nilüfer'den duyduğu andan itibaren sinir krizleri geçiriyordu neredeyse. Önder ise önce sakin kalıp sonra Leyla ile görüşünce sazı eline almış, olmaz şekilde senaryolar üretip bir yandan ağlıyor bir yandan komplo teorileri üzerinde kafa patlatıyordu. O kadar içine işlemişti ki; ara ara Cengiz Kurtoğlu'nun "Gelin olmuş gidiyorsun" şarkısını söylüyor, sesi yetmediği yerde telefonundan şarkıyı açıyordu. Hatta telefon sesi ve uyarı tonlarını bu şarkı yapmışt,ı acısını doya doya yaşamak istiyordu. Türker de ondan geri kalmıyordu bu gece, hatta bir ara kendini o kadar kaptırmıştı ki gözleri dolmuştu. Bunu fark edince Önder'e çıkıştı:

-Yeter be yeter! Beni de iyice çıkmaza sürükledin. Bir şey olmayacak, kızlar dedi değil mi?

-Sen erkekleri bilmezsin Türker. Onlar ne şeytanlardır. Kaşla göz arasında yüzüğü takarlar.

-Ne saçmalıyorsun sen, onlar erkek de biz neyiz acaba?

-Ya sen bize bakma biz çok efendi erkekleriz ama o erkekler var ya hamile bile bırakırlar işi sağlama almak için. Gerçi Nilüfer doktor, önlemini alır da Leyla öyle mi? Ah benim saf sevgilim.

-Aman be Önder tanışmaya gitmeden hamile de kaldılar. Ben daha fazla senin bu teorilerini dinleyemeyeceğim. Nilüfer'e güveniyorum, nokta bitti.

-Hıı sen güven. Güvendiğim dağlara kar yağdı, diye bir cümle duymadın mı sen?

-Duymadım dersem ne olacak?

-Sana bu cümleyi açıklamamı bekleme, kaç yasına gelmiş adamsın öğrenseydin ve Türker...

-Neee!

-Beni acımla baş başa bırak.

-Acın batsın Önder, yatıyorum ben. Sakın o şarkıyı bir daha açma yoksa yanına gelir, o gelinliği sana giydirir, seni gönderirim.

-Hangi gelinliği, bu evde gelinlik mi var? Nilüfer'e mi aldın neden haberim yok benim?

-Ne hata yaptıysam özür dilerim Allah'ım, beni affet. Beni Önder ile sınama.

-Amiiiiin!

-Bela olduğunu kabul ediyorsun yani.

-Yoo Allah seni affetsin diye âmin dedim.

-Sağ ol. Yatıyorum artık.

-Sen yat. Sadece benim sevgilimi hamile bırakıyor, nişanlanıyor elin oğlu.

-Ya hala hamile diyor yaa. Tövbe tövbe, diyerek odasına gitti Türker. Önder'in bu kurgularıyla bakalım sabah nasıl olacaktı. Olmazsa gider Önder'i boğardı, bu eziyetten de kurtulurdu. Tam yatağa uzanmıştı kı kapı tıklatıldı.

İyi Ki Geldin!Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin