On İkinci Bölüm

23.8K 1.3K 39
                                    

Selam!

İşte  yine yepyeni bir bölüm daha, umarım beğenirsiniz. Bu arada sizlere okumaktan keyif aldığım birkaç hikâyeden bahsetmek istiyorum. Sevgili @eyvana´nın "Bir Parça Masal", @ilksen’in "Tatlı Kaçıklar" ve @asosyal_kitap kurdu´nun "Seher Vakti" adlı hikâyeleri; vaktiniz varsa okuyun derim.

Aranızda hikâye yazan arkadaşlarım varsa bana hikâyelerinin linklerini yollarlarsa okumak isterim.

Bu bölümü @asosyal_kitap kurdu´na ithaf ediyorum. Seher Vakti adlı hikâyesinden önce "Bir Yalnız Günebakan" adlı hikâyesiyle gönlümde taht kuran nadide bir yazar ve şu an "Bir Yalnız Günebakan" kitap oluyor çok mutluyum. Öyle naif öyle güzel ve büyük bir aşkı bizimle paylaştığı için teşekkür ediyorum. Kitabı çıktığı zaman hemen alınacak ve her zaman başucu kitabı olacak. Yazarımız beni tanımaz ,yorumlarımla desteğimi her zaman verdim ve güzel hikâyeleri için küçük bir jest olarak bölüm ona ithaf olunmuştur.

Oo çok uzattım değil mi? Hadi keyifli okumalar ve yorumları unutmayın. Beni çoook mutlu ediyor yorumlarınız.

Türker, Nilüfer ile yaptığı uçak yolculuğundan sonra arkadaşının düğününe katılmış ve düğün boyunca arkadaşının annesinin gösterdiği birçok gelin adayı ile merhabalaşmak zorunda kalmıştı. İşin garibi bekâr olarak Önder de orada olmasına karşın kadıncağız Önder´e bir aday bile göstermemişti. Bu durumu fark eden Türker:

-Teyzeciğim biraz da Önder´e gösterseniz, o da bekâr dediğinde.

-Oğlum sana her şekilde kefil olurumda, Önder´i biliyorsun işte iyi çocuk, hoş çocuk da biraz şey…

-Ne? diye sorup kadını köşeye sıkıştırınca:

-Ahh bak yeni misafirler gelmiş diyen kadıncağız Türker´in yanından ayrıldı ve bir daha uğramadı. Bu durumdan çok memnun olan Türker rahatça yerine oturdu ve içeceğini yudumlamaya başladı ve gözlerinin ve kalbinin tek gördüğü Nilüfer´i düşünmeye başladı. Tam derin düşüncelere dalacakken aynı masada ve yan yana oturduğu Önder´in sandalyesini çekip oturduğunu ve kendisine doğru eğildiğini gördü:

-Türker.

-Hıım?

-Bana telefonunu versene. Elini cebine atan Türker "Ne oldu?" dedi

-Ben benimkini tuvalete düşürdüm de; çıkardım ama ıslak, çalışmıyor kartımı senin telefona takayım da arayan olursa merak etmesin.

-Ben telefonu sana verirsem beni merak eden nasıl ulaşacak sivri zekâlı arkadaşım? Hem sen nasıl düşürdün tuvalete telefonunu?

-Şey…

-Ney?

-Ya sıkıştım, tuvalete gittim klozet tabii, baktım bir tane alaturka var oraya gireyim şimdi herkesin totosunun değdiği yere benim de totom değmesin dedim. E pantolonu indirip oturunca cüzdan düştü önce, onu alayım derken gömlek cebimdeki telefonum düştü neyse ki ikisini de çıkardım. Veriyor musun şimdi telefonunu? diye ıslak ellerini uzatan Önder´e Türker tiksintiyle baktı:

-Veremem, seni bulamayan beni arar zaten ama beni bulamayan seni tanımıyor, arayamaz deyip kestirip attı.

-Ama Leyla ararsa senin numaranı bilmiyor ki?

-O günkü tekmeden sonra seni hayatta aramaz bence.

-Ya ararsa…

-Varsayımlarla işim olmaz, hayır telefonumu vermiyorum nokta bitti dedi Türker. Önder´e ise offlayıp yemeğine dönmek düştü. Eline bir dilim ekmek aldı ve Türker´e sordu:

İyi Ki Geldin!Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin