Normalde bölümü dün gece ansızın atacaktım ama kafam kötü olduğu için şimdiye kaldı.
Fazla konuşup kafanızı şişirmiyim. Hadi bölüme geçelim ↴
⎯⎯⎯⎯⎯⎯⎯⎯⎯⎯⎯⎯⎯⎯⎯⎯⎯⎯⎯⎯⎯⎯⎯⎯⎯⎯⎯
Bir insanın ağzından çıkacak bir kelime bile onlarca insan için aynı anda bu kadar önemli olabilir mi ?
Ben söyleyeyim olur.
Herkes doktorun ağzından çıkacak bir kelimeyi beklerken doktor konuşmaya başladı,
"Öncelikle geçmiş olsun. Bahar hanım şu anda iyi. Çok zor bir ameliyat geçirdi, çok kan kaybetmiş ama onu hayata bağlayan çok güçlü nedenler var" dedi
Ardından derin bir nefes alıp devam etti,
"Bahar hanımı tedbir amaçlı yoğun bakıma alacağız"
Herkesin yüzünde bir gülümseme oluşurken doktor üzüntüyle devam etti,
"Ama malesef ki söylemem gereken üzücü birşey var"
İşte insanın mutlu olmasını sağlayan bir kelime varken, birden içinin korkuyla dolmasını sağlayan bir kelimede vardır.
Herkesin yüzündeki gülümseme silinirken Yavuz korkudan titreyen sesiyle "Ü..üzücü mü ? " diye sordu
Doktor başıyla Yavuzu onayladı kan sonra "Bahar hanım çok kan kaybetmişti. Bu yüzden bir komplikasyon gerçekleşti ve bebeği almak zorunda kaldık" dedi
Herkes şaşkınlıkla doktora bakarken Yavuz titremesi dinmeyen sesiyle "B..bebek mi ? " diye sordu
"Bilmiyor muydunuz ? Bahar hanım 3 haftalık hamileymiş" dedi doktor
Yavuz dolan gözleriyle başını hayır anlamında sağladı. Doktor tekrar geçmiş olsun dileklerini ilettikten sonra giderken Yavuz yan taraftaki duvardan destek alarak sırtını yasladı.
Belki karısını kaybetmemişti ama daha varlığından bile haberdar olmadığı bebeğini kaybetmişti. Sevdiği kadınla onun mucizesini.. parçalarını kaybetmişlerdi.
Daha onun kokusunu içine çekemeden, elinden tutup parka götüremeden gitmişti..
◈
1 saat geçmişti. Yavuzun karısının iyi olduğu ama bebeklerini kaybettikleri haberini almasının üstünden sadece 1 saat geçmişti.
Yavuz Feyzullahın uzattığı su bardağını alırken Feyzullah,
"Daha iyi misiniz komutanım ? " diye sordu
"Değilim Çaylak, değilim. Baharı da alıp evimize gitmeden de olmayacağım" dedi Yavuz
Feyzullah ne konuşacağını bilmezken Yavuz gelen Bora'yı görünce hemen ayaklandı.
Diğerleri de Boranın etrafına toplanırken Yavuz,
"Dermandan haber var mı ? " diye sordu
"Az kaldı kardeşim. Bulacağız" dedi Bora
"Hayatının tadını biraz daha çıkartsın. Çünkü bundan sonra bir hayatı olmayacak. Gırtlağına çökeceğim o şerefsizin" dedi Yavuz öfkeyle
"Kendine gel Yavuz. Sen bir askersin. Bunu sakın unutma" dedi Erdem kızgın çıkan sesiyle
"N'apayım komutanım ? Benim karım burda can çekişirken, daha varlığından bile haberdar olmadığımız bebeğimiz ölmüşken o adı pislik cezasını bulmadan mı kalsın ? " dedi Yavuz
"Sağlıklı düşünemiyorsun Yavuz. Düşünene kadar otur oturduğun yerde" dedi Erdem
"Siz söyleyin komutanım. Allah korusun Nazlıya birşey olsaydı veya Güler ablanın karnındaki, daha kendini koruyamayan, o ufacık cana birşey olsa siz n'apardınız ? " dedi Yavuz dolmuş gözleriyle
Yavuzun çaresiz çıkan ses tınısı herkesin bir kez daha üzülmesine neden olurken Yavuz devam etti,
"Ben şimdi Bahara nasıl diyeceğim komutanım ? Ben ona bu acıyı nasıl yaşatacağım ? " dedi
Erdem, dolu gözleriyle paramparça olmuş konuşan askerini kendine çekip sarıldı. Yavuz hıçkırıklarını zar zor tutup komutanına sarıldı.
Erdemden sonra herkes Yavuza sarılırken Yavuz böyle bir aileleri olduğu için Allaha şükretti.
Beklemek...
Beklemek daha bitmemişti. Demin ameliyatın bitmesini beklerken şimdi Baharın gözlerini açmasını bekliyorlardı.
Zaman...
Hiç durmadan akıp gidiyordu. Aynı ömrümüzden akıp gittiği gibi..
Bu ağır kokan hastane koridorunda bir kişiyi daha beklemek çok zordu. Acı vericiydi...
Şimdi kimi hava almak için dışarıya çıkarken, kimi kafeteryaya gitmişti. Yavuz, Nazlı ve Eylem dışında kimse kalmamıştı Baharın yattığı yoğun bakımın önünde.
Yavuz yüzün sıvazlayıp kol saatine baktı. Buraya geldiklerinde saat öğleden sonra bir'di. Şimdi ise yedi...
Burda böyle saatlerce çaresizce bekleye gücü kalmamıştı Yavuzun.
Yavuz oturduğu yerden kalkıp yoğun bakım penceresinin önüne gitti. Öyle, hareketsizce uyuyan karısına baktı.
'Ne kadar da huzurlu görünüyorsun sevgilim. Sanki hiç canın yanmamış, hiç kötü şeyler yaşamamış gibi... Ne kadar da güzel uyuyorsun. Biliyor musun ? Burdan yüzüne dikkatlice bakınca dudaklarındaki o minik tebessümü görebiliyorum. Şu anda o minik tebessümün nedenini çok merak ediyorum ama bilmesem de olur. Yeter ki sen iyi ol, mutlu ol. Ve bir an önce uyan birtanem'
◈
Bahar 1 günün sonunda normal odaya alınmıştı. Daha Yavuz görmek için yanına girememişti. Ama sonunda girecekti.
Yavuz gözlerini kapatıp derin bir nefes aldı ve çok sevdiği karısının odasının kapısını açtı. İçeriye girip kapıyı kapattı.
Bahar Yavuzu görmenin verdiği sevinçle yüzünde bir gülümseme oluşmuştu. Sağ elini havaya kaldırdığında Yavuz gülümseyerek karısının elini avuçları arasına aldı.
Baharın elini dudaklarına götürüp derin bir öpücük kondurduktan hemen sonra,
"İyisin di mi bitanem ? " diye sordu
"İyiyim. Sen iyi misin ? " diye sordu Bahar Yavuzun yüzüne oturmuş hüznü fark edince
"Sen iyisin ya ben de iyiyim" dedi Yavuz
Yavuz avuçları arasındaki eli okşadıktan sonra tekrar öptü ve "Bana kızgın mısın ? " diye sordu
"Kızgınım" dedi Bahar
Yavuz tüm pişmanlığıyla başını öne eğerken Bahar devam etti,
"Ama neden kızgınım biliyor musun ? İçinde zaman geçtikçe büyüyen intikam duygusu olduğu için kızgınım sana. Ve senden tek birşey istiyorum Yavuz. Sakın aklından geçeni yapma. Kendini, askerliğini, bizi bitirme sevgilim"
Bahar baş parmağıyla Yavuzun elini okşarken Yavuz bir elini Baharın yanağına koydu.
"Cezasını bulmalı Bahar" dedi Yavuz
"Türk adaleti var Yavuz" dedi Bahar ve gözleri dolarken "Benim için Yavuz. Onu sakın öldürme" dedi
Yavuz Baharın saçlarını okşayarak "Tamam yorma kendini. Kapa gözlerini ve dinlen" dedi
"Birşey soracağım" dedi Bahar
"Sor canım"
"Doktor bana tam bilgi vermedi. Yada verdi de ben yeni uyandığım için hatırlamıyorum. Elimi yine kullanabileceğimi biliyorum. Kurşunun isabet ettiği yerden dolayı yürümekte zorlanacağımı da " dedi Bahar dolu gözleriyle.
Ardından asıl merak ettiği şeyi sordu,
"Ama karnımdan neden ameliyat olduğumu bilmiyorum" dedi soru sorarcasına
Yavuz hüzünle başını öne eğerken Bahar gözünden akan bir damla yaşla beraber "B..bir rüya gördüm. İnsanların ameliyatta gördüğü rüyalar hep gerçekleri anlatır derler. Benim rüyamda gerçekti di mi ? " dedi
Yavuz cevap vermeden dolu gözlerle yere bakarken Bahar elini Yavuzun elleri arasından kurtardı. Elinin ameliyatlı olmasını aldırmadan ellerini saçlarına geçirdi ve "Doğru di mi ? Doğru. B..biz daha varlığından bile haberdar olmadığımız bebeğimizi kaybettik di mi ? "
Baharın sesi sonlara doğru yükselirken hıçkırıklarını serbest bıraktı.
Yavuz gözünden akan bir damla yaşla oturduğu yerden kalktı. Baharın yüzünü avuçlayıp alınlarını birleştirdi.
Kelimeler Yavuzun boğazında bir düğüm olurken konuşamadı. Sadece gözünden akan yaşlarla durdu.
Bahar titreyen ellerini saçlarından çekip Yavuzun yanağına koydu. En az elleri kadar titreyen sesiyle "Gitti işte. Daha onu öğrenmeden gitti Yavuz, bebeğimiz gitti" dedi
Yavuz Baharın yanağındaki yaşları silip "Şşş, tamam" dedi
Yavuzda biliyordu şu ana göre yeterli kelimelerin bu olmadığını. Gerçi şu an için yeterli kelimede yoktu ki. Ne dese olmayacak, ne yapsa yine olmayacaktı..
"Tamam değil. Değil işte" diye bağırdı Bahar
İkisinin de göz yaşları durmazken acılarında yine birbirlerine sığındılar. Her zaman olduğu gibi yine birbirlerine liman oldular.
Eskiden farklı denizlerin büyük dalgalarını yaşarken şimdi aynı denizin dalgalarını yaşıyorlardı.
O şiddetli dalgalarla koca denizde ayrı ayrı kaybolmamak için birbirlerine tutunup beraber kayboldular.
Bahar kalbinden daha az acıyan ama yine de acıyan yaralarını aldırmadan sırtını yataktan kaldırıp Yavuzun boynuna sarıldı. Yüzünü Yavuzun boynuna gömüp hıçkırıken Yavuz Baharın yaralarına dikkat ederek belinden tuttu.
Baharın hıçkırıkları arasından duyulan feryatlar herkesin içini parçalarken kimse içeriye girmeye cesaret edemiyordu. Herkesin gözleri yaşlı kapının önünde bekliyorlardı.
Aralarında en soğukkanlı olanı olan Erdem, hemşireye durumu özet gerçi. Hemşire Baharın yanına girip büyük uğraşlar sonucu Bahara sakinleştirici yaptı.
Bahar hâlâ Yavuza sıkı sıkı sarılırken, Yavuz onun saçlarını okşuyordu. Bahar kaç günün yorgunluğu, hüznüyle ve yapılan sakinleştiriciyle kapanan gözlerine direnemedi.
Yavuz Baharın sırtını usulca yatakla birleştirdikten sonra alnına bir öpücük kondurup odadan çıktı.
Yavuz dışarıya çıktığı anda hastanede olanlar başına toplanırken Nazlı üzüntüden titreyen sesiyle "Söyledin mi ? " diye sordu
"Ben birşey demedim ki. Kendisi anladı" dedi Yavuz
Eylem yanağındaki yaşı elinin tersiyle silip "Nasıl ? " diye sordu şaşkınlıkla
"Bir rüya görmüş. Karnındaki ameliyat yerini de görünce..." dedi Yavuz ardından bitip, tükenmiş olan bedenini koltuğa atıverdi.
"Aga benim yengem ne zeki kadın bee. Leb demeden leblebiyi değil l- demeden leblebiyi anlıyor" dedi Mücahit
Herkes Mücahite kızgın bakışlarını yollarken Fethi ,
"Leblebinin falan yeri mi şimdi abicim" dedi
"Ben şey etmek için demiştim aga"
"Etme dayıoğlu, etme"
Eylem konuyu değiştirerek "Yavuz sen daha iyi bilirsin ama acaba Funda hanımı arasak mı ki ? Sonuçta kızı" dedi
"Haber verdim. Gelecek" dedi Yavuz
Eylem başını anladım der gibi sallarken Aşık'ın koşarak gelmesiyle dikkatler ona döndü. Aşık,
"Dermanın yerini tespit ettik komutanım" dedi
Yavuz içinde tekrardan büyüyen öfkesiyle ayağa kalkıp "Bu iş fazla uzamıştı zaten" dedi
Eylem Yavuzu kolundan tutup "Baharı düşün Yavuz. Ama onun yaralı halini değil. Sen kötü birşey yaparsan ona ne olacağını, nasıl üzüleceğini düşün. Zaten ikinizde kolay şeyler yaşamıyorsunuz" dedi
"Onu düşünmeseydim şimdi burda olmazdım" dedi Yavuz ve hızlı adımlarla hastaneden çıktı. Tim üyeleri de arkasından giderken komutanlarını öfke anında dizginlemek için hazırda beklemeye başlamışlardı bile.
◈
3 gündür Baharına hasret kalmıştı Yavuz. Daha onun tamamen iyi olduğunu göremeden operasyona çıkmıştı.
Ne kadar sürekli telefonda konuşuyor olsalar bile yanında olup, ona sarılmanın, öpüp kokusunu içine çekmenin yerine geçmiyordu.
Yavuz elindeki silahı sıkıca tutarken temkinli adımlarla ormanın içinde Dermanı aramaya devam etti.
"Derman! Çık ortaya! Seni gebertmeden kurtuluşun yok benden! " diye bağırdı Yavuz
Sesi ormanın içinde yankı yaparken ensesinde hissettiği soğuk metalle olduğu yerde durdu. Gözlerini kapatıp derin bir nefes aldı ve aklına onu hayata bağlayan kadının görüntüsünü getirdi.
"Güya sen beni gebertecektin Yavuz Karasu. Ama bak şimdi ben seni geberteceğim" dedi Derman
Yavuz sıktığı dişlerinin arasından "O kadar emin olma" dedi ve çevik bir hareketle arkasını döndü. Dermanın silahını düşürmesini sağladıkları hemen sonra sert bir yumruk geçirdi yüzüne.
Derman yere düşerken Yavuzda beklemeden onun üzerine çıktı. İki eliyle birden yakasını tutup bağırmaya başladı,
"Ne istedin lan ondan ?! Ne ?! Benim karımdan, daha doğmamış bebeğimizden ne istedin ?! "
Derman pişkince sırıtarak "Biz büyük komutanın karısı hamile onun bebeğini öldürelim derken senin karında mı hamileydi ? Aahhh, aahhh! Hayat işte Yavuzcum. Ama biliyor musun ? Anneyle bebeğinin ayrılmasına çok üzüldüm. Keşke karını da gebertebilseydim" dedi
Yavuz tüm öfkesiyle Dermanın yüzüne bir yumruk daha geçirip "Sus!" diye bağırdı
Ardından,
"Ne istedin bizim bebeğimizden ?! Daha bizim ondan haberimiz bile yoktu lan! Bahar gelip bana hamile olduğunu söyleyecekti! Beraber kalp atışlarını duyacaktık! Tekmelerini hissedecektim onun! Büyüyünce elinden tutup parka götürecektim! Bisiklet sürmeyi öğretecektik! " diye bağırarak ardı arkası kesilmeyen yumruklar atmaya devam etti.
Tim üyeleri Yavuzu Dermanın üzerinden büyük çabalar sonunda almayı başarırken ağzı yüzü dağılan Dermanı olduğu yerden kaldırıp helikoptere götürdüler.
Yavuz bir türlü bitmek, tükenmek bilmeyen öfkesiyle helikopterin biraz ilerisinde büyük bir taşa yaslandı.
Yavuz Baharın sesini duymanın kendine iyi geleceğini düşünürken tam telefonunu eline aldığında Baharın aradığını gördü.
Yüzünde oluşan gülümsemeyle telefonu açıp kulağına götürdü.
"Tam da aklımdan seni aramak geçiyordu doktor hanım"
"Kalp kalbe karşı derler sarı komutan" dedi Bahar
Yavuz yüzündeki gülümsemeyle gözlerini kapattı. Sanki Baharın kokusunu duymak istemişcesine derin bir nefes alıp,
"Şu anda yanında olmayı o kadar çok isterdim ki Bahar... Sana sarılmak, saçlarını okşamak, kokunu içime çekip boynundan öpmeyi, dudaklarını öpmeyi o kadar çok isterdim ki bilemezsin" dedi
Baharın duydukları karşısında yüzünde gülümseme oluşmasına rağmen Yavuzun daha gelemeyeceğini düşündüğü için hüzünle çıkan sesiyle,
"Daha gelmiyor musunuz ? " diye sordu
"Geliyoruz. En fazla 2-3 saate kadar yanındayım ama o saatler bana bir ömür gibi geliyor. Geçmek bilmiyor" dedi Yavuz
"Yavuz senin kafana birşey falan düştü mü ? " diye sordu Bahar
Yavuzun kaşları çatılırken "Hayır. Niye sordun ki ? " diye sordu
"Yanii, senin ağzından romantik şeyler duymaya pek alışık değilim de" dedi Bahar
"Aşk olsun Bahar. Hiç mi güzel şeyler söylemiyorum ben sana ?" dedi Yavuz bozularak
Bahar Yavuzun sesinden bozulduğunu anlayınca gülerek "Tamam hakkını yiyemem. İstediğin zaman gerçekten romantik bir adam olabiliyorsun ama içinde o hödük hep oluyor" dedi
"Ben ona hödüklük değil aşk diyorum doktor hanım" dedi Yavuz
"Bende hödüklükle aşk arasında incecik bir çizgi vardır diyorum sarı komutan" dedi Bahar
"O ince çizgi hakkında sonra konuşuruz sevgilim. Şimdi bir an önce sana gelebilmek için helikoptere binmem gerek" dedi Yavuz
"Gelmeni dört gözle bekliyorum" dedi Bahar
Yavuzun yüzündeki gülümseme bir an olsun silinmezken "Seni seviyorum" dedi
"Bende sana karşı boş değilim sarı komutan" dedi Bahar ve arkasından güldü
"Vayy, intikam diyorsun ha ? " dedi Yavuz
"Ehh, biraz öyle diyorum" dedi Bahar ve ekledi,
"Daha alacağım intikamlar bitmedi Yavuzcum. Ona göre "
"Yanına bir geleyim, sonra bir kez öpeyim seni. Sonra alırsın intikamlarını" dedi Yavuz
"Çabuk gel o zaman. Hatta ben seni tutmayayım. Kapat ve hemen gel" dedi Bahar. Ardından Yavuza konuşma fırsatı vermeden telefonu kapattı.
Yavuz önce şaşırsa da sonradan ağzından bir kahkaha kopuverdi. Baharın bir hareketi bile onu güldürmeye yetiyordu...
◈
"Ben çok sıkıldım artık yatmaktan. Yavuzda yok zaten. Offf" dedi Bahar dudak sarkıtarak
"Biz yetemiyor muyuz sana Bahar hanım ? " dedi Funda
"Sıkıldım anne, sıkıldım. Yatmaktan çok sıkıldım. Hayır Yavuz olsa onu ikna edip yürümeye falan çıkardık. Ama siz tuvalet haricinde yataktan çıkmama bile izin vermiyorsunuz" dedi Bahar
Günlerdir bu hastane odasında yatıp durmaktan çok sıkılmıştı. Hep aynı şekilde durmaktan da vücudu kasılmıştı. Nazlı, Güler ve Funda Baharın yataktan çıkmasına izin vermezken arada Eylemle gizlice adımlıyordu. Baharın yataktan çıkmasına tek izin veren Eylemdi..
"Kızım yaran daha çok taze" dedi Funda
"Biliyorum anne ama çok sıkıldım" dedi Bahar
Bir yandan annesinin izin verip yataktan çıkması için yalvarır gibi annesine bakarken bir yandan da dudaklarını 'lütfen' der gibi hareket ettiriyordu.
Odanın kapısının açılmasıyla Bahar bakışlarını annesinden çekip gelene baktı. Eylemi görmesiyle sevinçle gülümseyip "Aşkım kurtar beni bu odadan" dedi
Bu 3 gün içinde annesi Baharı nasıl yalnız bırakmadıysa Eylemde hiç gitmemişti. Annesi onu ne kadar sıksa Eylem onu kurtarmıştı. Hatta annesiyle kavga bile etmişti. Birbirlerini sevmişlerdi ama yinede tatlı tatlı didişmeleri yok muydu birde ?..
Eylem Bahara gülerek "Siz yeter ki isteyin Bahar hanım. Ben sizi odadan çıkartmayı geçtim, Nirvana'ya bile çıkartırım" dedi
Bahar Eyleme havadan öpücük atıp "Birtanesin" dedi
Eylem gülerek odadaki dolaba ilerledi ve kapağını açıp Baharın ince ceketini aldı.
Dolabın kapağını kapatıp Baharın yanına yönelirken Funda Eylemin elindeki ceketi tutup "Onu bu halde dışarıya çıkartmayacaksın umarım" dedi
Eylem omuz silkip "Yoo, çıkaracağım" dedi
"Yarası daha taze" dedi Funda
"Yürümesi lazım. Böyle yat yat iyileşemez" dedi Eylem
"Doktor musun sen ? Nerden bileceksin ? " dedi Funda
"Doktor değilim ama sizin yaşınız kadar kurşun yedim ben" dedi Eylem çatılan kaşlarıyla. Sonra kaşlarını havaya kaldırıp "Yok yaa, o kadar çok vurulmamışımdır" dedi
Funda bozulup Eyleme yaşı hakkında konuşurken Bahar gülmemek için alt dudağını ısırdı. Eylemse bir yandan Fundaya laf yetiştirirken bir yandan da Bahara üşümemesi için ceketini giydirdi.
"Ben sizinle baş edemiyorum artık" dedi Funda pes ederek
Eylem ve Bahar kıkırdarken Bahar yavaşça yataktan çıktı. Yaraları hafifte olsa sızlarken ayağa kalkmak bile iyi gelmişti.
Kurşunun isabet ettiği yerden dolayı yürümekte biraz zorlansa da Eylemden destek alarak minik adımlarla odadan çıktı.
"Ayy, Eylem iyi ki geldin yaa. Yoksa bu odada çıldıracaktım" dedi Bahar
"Çıldırma, sakın çıldırma Bahar. Sen çıldırırsan Yavuz da bizi çıldırtır" dedi Eylem sesinin sert çıkmasına rağmen gülen yüzüyle
Bahar gülerek yürümeye devam ederken attığı her minik adımda özgürlüğe adım attığını hissetti. Mutluluğa biraz daha yaklaştığını hissetti.
Bahar kendini attığı adımlara odaklamışken Eylemin konuşmasıyla ona döndü,
"Diyorum ki en yakın zamanda bir daha mı çikolatayla kafayı bulsak"
"Buluruz tabii. Hatta hemen Karabayıra gidip yapabiliriz bunu" dedi Bahar gözleri parlarken
"Eve gitmek istiyorsun di mi ? " diye sordu Eylem
"Evet. Çok istiyorum. Evimde olmak, yatağımda uzanmak, Yavuzla beraber film izlemek..." dedi Bahar
Eylem karşıdan gelen kişiyi görünce gülerek "İyi insan da lafının üstüne gelirmiş" dedi
Bahar Eylemin baktığı yöne dönünce neredeyse koşar adımlarla yanına gelen kocasını gördü.
Yüzünde kocaman bir gülümsemeyle, yanına ulaşan kocasının boynuna kollarını doladı. Yavuz Baharın yaralarına dikkat ederek sarılırken karısının burnunda tüten kokusunu içine çekerek boynunu öptü.
Bahardan ayrılmadan,
"İyisin di mi ? " diye sordu
"Şimdi daha iyiyim" dedi Bahar burnunu Yavuzun boynuna sürterek
"3 gündür yanında olamadığım için özür dilerim. Burda olmayı, senin yanında olup sana destek olmayı, o kadar çok isterdim ki bilemezsin" dedi Yavuz hüzünlü çıkan sesiyle
"Öncesinin önemi yok. Şimdi burdasın" dedi Bahar
Eylem ortamın atmosferini değiştirmek için "Amann, ayrılın be. Bu kadar vıcıklık fazla bana" dedi
Bahar kaşlarını çatıp Yavuzdan ayrıldı. Yavuz düşmemesi için Baharı belinden tutarken Bahar,
"Şimdi biz mi vıcık vıcık olduk. Çok fenasın Eylemmm" dedi
"Arkadaş ormantik takılıyor Baharcım. Boş ver sen onu"
Gelen sesle bakışlar sesin geldiği yöne dönerken Bahar gelen diğer aile üyelerini de görünce yüzündeki gülümseme büyüdü.
Mücahit sevinçle "Heyt bee! Yengeme bak. Kalkmış bile ayağa" dedi
"Abi tabii kalkar. Vücudunda 3 tane farklı ama hepsi birbirinden güçlü kuvvetli olan kanlar taşıyor" dedi Feyzullah
"Bahar yoruldun artık hadi odana"
Bahar Feyzullahın dediği şeyi anlamazken annesinin sesiyle başını arkaya çevirdi ve,
"Anne attığım iki adımı mı çok görüyorsun ? Daha ayağa kalkalı 5 dakika bile olmadı" dedi Bahar
Funda Baharın yanına gelip konuşacakken Mücahit lafa atladı,
"Selamünaleyküm hanım teyze. Sonunda Bahar yengem gibi bir kadını bu dünyaya getiren güzel insanı tanıma fırsatımız oldu. Bu arada ben Mücahit"
Hemen ardından Fundanın elini tutup önce dudaklarına götürüp öptü, sonra da alnına koydu.
Bahar annesinin yüz ifadesine gülerek başını Yavuzun omzuna koydu. Eylem de kahkaha atarken Funda "H..hanım teyze mi ? " dedi şaşkınlıkla
"Hee, hanım teyze" dedi Mücahit
Funda elini alnına koyup "Ay, bana birşeyler oluyor" dedi
Eylem gülerek "3 gündür o birşey olamadı Funda teyze. Olacaksa olsun artık" dedi
"Dengem şaştı senin yüzünde deli kız" dedi Funda
Funda ve Eylem tekrar tatlı atışmalarına başlarken herkes gülerek onları izledi.
Baharsa başı hala kocasının omzundayken gözlerini herkes üzerinde gezdirdi.
Bu güzel ailenin bir parçası olduğu için kendini çok ama çok mutlu hissediyordu.
⎯⎯⎯⎯⎯⎯⎯⎯⎯⎯⎯⎯⎯⎯⎯⎯⎯⎯⎯⎯⎯⎯⎯⎯⎯⎯⎯
Devamı gelecekkk
Bölüm 2800+ kelimelik olduuu 🎉
Bu bölüm sonunda çok konuşmayacağım. Sadece iki şey isteyeceğim.
Biri bölüm hakkındaki düşüncelerinizi belirtmeniz.
Diğeri yarın olan ve benim daha hiç çalışmadığım sınavımda bana başarı dilemeniz. Sizin de sınavınız varsa istediğiniz notları alın İnşallahhh.
Cümleten amin.
Diğer bölüm ne zaman gelir bilmiyorum. Ama hızlı yazıp atmaya çalışacağım. Çok erken gelemese bile gelecek..
Yeni bölüme kadar kendinize iyi bakın 💋 💕