İyi Ki Geldin!

By Nevinturgut

1.3M 74.3K 6.1K

Doğmadan önce anne babasını kaybeden bir bebek,onu kabul etmekte zorlanan ama ona sımsıkı bağlanan bir teyze... More

İyi ki Geldin!
İkinci bölüm
Üçüncü Bölüm
Dördüncü Bölüm
Beşinci Bölüm
Altıncı Bölüm
Yedinci Bölüm
Sekizinci Bölüm
Dokuzuncu Bölüm
Onuncu Bölüm
On Birinci Bölüm
On İkinci Bölüm
On Üçüncü Bölüm
On Dördüncü Bölüm
On Beşinci Bölüm
On Altıncı Bölüm
On Yedinci Bölüm
On Sekizinci Bölüm
On Dokuzuncu Bölüm
Yirminci Bölüm
Açıklama
Yirmi Birinci Bölüm
Yirmi Ikinci Bölüm
Yirmi Üçüncü Bölüm
Yirmi Dördüncü Bölüm
Yirmi Beşinci Bölüm
Yirmi Altıncı Bölüm
Yirmi Yedinci Bölüm
Yirmi Sekizinci Bölüm
Yirmi Dokuzuncu Bölüm
Otuzuncu Bölüm
Otuz Birinci Bölüm
Otuz ikinci Bölüm
Otuz Ücüncü Bölüm
Duyuru
Otuz Dördüncü Bölüm
Otuz Besinci Bölüm
Otuz Altıncı Bölüm
Otuz Yedinci Bölüm
Otuz Sekizinci Bölüm
Otuz Dokuzuncu Bölüm
Kırkıncı Bölüm
Kirk BIrinci Bölüm
Kırk ikinci Bölüm
Kirk Ücüncü Bölüm
Kırk Dördüncü Bölüm
Kırk Beşinci Bölüm
Kırk Altıncı Bölüm
Kırk Yedinci Bölüm
Kırk Sekizinci Bölüm
Kırk Dokuzuncu Bölüm
Ellinci Bölüm
Elli Birinci Bölüm
Elli Ikinci Bölüm
Elli Ücüncü Bölüm
Elli Dördüncü Bölüm
Elli Beşinci Bölüm
Elli Altıncı Bölüm
Elli Yedinci Bölüm
Özür
Elli Dokuzuncu Bölüm
FiNAL
FiNAL(Ikinci Kisim)
TEŞEKKÜR
Özel Bölüm
Özel bölüm
Selamlar

Elli Sekizinci Bölüm

15.1K 1K 173
By Nevinturgut

Herkese Selamlar!

Yeni bölümümüz hazır. Sonunda bu bölümde isteme kısmına gelmiş bulunuyoruz. Aslında isteme kısmının bugüne denk gelmesi de güzel oldu. Çünkü bugün benim doğum günüm. Bu güzel günde yanımda olan herkese çok çok teşekkür ediyor ve doğum günü çocuğu olarak kendim ve sizler için kalbimizdeki dileklerin gerçekleşmesini diliyorum. Çok güzel bir şarkı ekledim, gençliğimin şarkılarından. Dinleyin derim. Yaşasın 90'lar. Çok konuştum. Hadi artık Nilüfer'i isteyelim ve Türker'e alalım.

Keyifle okuyun...

-Su yeşili mi? Dedi Önder.

-Evet, su yeşili.

-Gerçekten mi?

-Oğlum sana yalan borcum mu var?

-Seni tebrik ediyorum Türker.

-O neden?

-Nilüfer çok zevkliymiş vallahi, seçtiği renkten belli. Harika biriyle evleniyorsun.

-Biliyorum.

-Ben giyemedim ama o giysin. Ha ben ha o ne olacak ki? Türker Önder'in kulağına iyice yaklaşıp kimsenin duyamayacağı şekilde:

-Öndeeer! Ne demek ha o ha ben?

-Türker bugün hepinize bir haller olmuş; ne desem yanlış anlıyorsunuz. Lütfen alıcınızın ayarlarıyla oynayın çünkü karlı duyuyorsunuz.

-Karlı gösterir.

-Ama siz karlı duyuyorsunuz. Kır sen kardeşini; şurada hepinizin babası yanında. Ben bir gariban, binin üstüme. Vurun Önder'e. Galiba ben gitsem iyi olacak. Fazlalığım burada dedi Önder.

-Saçmalama! Ne dedim şimdi ben ya?

-Tabii, hep ben saçmalarım zaten.

-Kardeşini böyle bir günde yalnız bırakacaksın, doğru mu anladım?

-Öyle söyleyince suçluluk hissettiriyorsun ama Türker.

-Sen soruma cevap ver Önder gidiyor musun, kalıyor musun?

-Offf kalıyorum tabii.

-Güzeeel, Hadi o zaman bizim evin Nur Yerlitaş'ı bana su yeşili kravat ve mendil bulalım.

-Cemil ipekçi'ye ne oldu?

-Sıkıldım ondan, bugün de Nur Yerlitaş ol. Çok kaprislisin zaten. Hele bir de damardan parça açsam ağlayacaksın onun gibi.

-Hadi fazla konuştun Türker. Gel bak ben bir su yeşili takım görmüştüm onun yakınında kravatlar da vardır. Beraber su yeşili renginde takımın olduğu yere gittiler ve Önder'in gözü yine o takıma kaydı. Türker dayanamayıp:

-İstersen Leyla ile bir de ben konuşayım su yeşili takım için, dedi.

-Sağ ol Türker, gerek yok. Ben başka bir çözüm yolu buldum.

-Aman düğün günü son anda giyinip ortaya çıkmayacaksın değil mi?

-Deli misin Türker? Öyle bir şey yaparsam Leyla'ya kavuşmak hayal olur. Başka planlarım var benim, deyip göz kırptı Önder.

-Bana söylemeyecek misin peki?

-Söylerim tabii. Leyla takıma karıştı ama iç çamaşırına karışamaz herhalde. Onları su yeşili alacağım.

-Önceden görmezse karışamaz herhalde.

-Nerde görecek Türker Allah aşkına.

-Haklısın, kafa mı kaldı bende. Hadi şunları alıp çıkalım. Daha nişan yüzüğü seçmedik. Nilüfer'i alıp onu seçmeliyiz.

Kravat ve mendil işini de hallettikten sonra hep beraber hanımların olduğu yere gittiler. Oradan kuyumcuya geçerken Nilüfer ve Türker'e anne babaları eşlik etti. Diğerleri ertesi güne hazırlık yapmak için ayrıldılar. Anne ve babalar bir köşeye geçip sohbet ederken Nilüfer ve Türker nişan yüzüklerini beğendiler. Sade ama şık bir yüzükte karar verdiler. Yüzük çeşitleri çıkarıldığında ikisinin elleri de aynı yüzüğe gitti birbirlerine bakıp yüzükleri denedikten sonra:

-Bu olsun, dediler. Bu arada Şahika Hanım da ayağa kalkıp Gülfem Hanımı da yanına alarak nişan için uygun olacak diğer altın çeşitlerine baktılar. Nilüfer'e de sorarak bir kaç parça daha seçtiler ve alışverişlerini tamamladılar. O sırada Türker'in telefonu çalmaya başladı. Arayan elbette ki Önder'di.

-Alo!

-Türker?

-Söyle kardeşim.

-Oğlum pasta işini unuttuk, Yarın nişan, hadi tatlıyı tepsiyle hemen alırız da pasta ne olacak? Şimdi pastaneler yapar mı ki? Ben diyorum ki; olmazsa ben bizim hak dostlarıyla pasta işine girişeyim. Ne dersin?

-Sahi pasta işini unuttuk, dedi Nilüfer'e bakarak Türker. Nilüfer de annesine dönüp:

-Anne pasta ısmarlamadık biz, dedi?

-Biz dün Ömer Bey ile hallettik o işi, dedi Zafer Bey. Nilüfer ve Türker şaşırmış olarak birbirlerine baktılar telefonda:

-Ya cevap versene biz yapacaksak birkaç koli yumurta ve bir çuval un alayım anca yeter, diye konuşmaya devam ediyordu Önder.

-Pasta işi tamammış Önder. Babam ve Zafer Bey halletmiş.

-Görüyor musun? Şu dünyada benim gibi düşünceli başka erkekler de varmış. Ama benim canım pasta istedi şimdi. Siz gelene kadar bir tane yapayım. Hadi size kolay gelsin, deyip telefonu hemen kapattı Önder.

Alışveriş işini tamamlayınca erkekler bir yerde oturup akşam yemeği yemeyi teklif ettiler ama Nilüfer Naz'ı yalnız bıraktığını ve çok özlediğini söyleyince eve gitmeye karar verdiler. Türker'ler evlerine gidecekken Zafer Bey bırakmadı.

-Siz de Naz'ı özlemişsinizdir, hadi gidip torunumuzu hep beraber sevelim. Hem de Allah ne verdiyse hep beraber yeriz, deyince Ömer bey ve Şahika hanim çok memnun oldular. Türker zaten havaya uçmuştu Nilüfer ile birlikte. Cihan arabasını babasına bırakıp gittiğinden büyükler aynı arabada gitmeye karar verdiler. Böylece Nilüfer ve Türker'e bu özel günde daha çok yalnız kalma şansı verdiler.

Eve geldiklerinde hemen kapı açıldı ve ağlayan Naz göründü. Elinden tutan Emel abladan kurtulup küçük adımlarıyla onlara doğru gelmeye başladı. Herkes birden telaşlandı. Ne olduğunu soran Zafer Bey'e:

-Yarım saattir çok huzursuz hep ağlıyor ne yaptıysam susturamadım, dedi kadıncağız. Nilüfer ve Türker Naz'a doğru ilerlemeye başlayınca Naz kollarını Türker'e uzatıp:

-Baba, dedi. Nilüfer haricinde herkes şaşırmış onları izliyordu. Türker eğilip Naz'ı kucakladı.

-Ne olmuş benim kızıma, anne baba gecikti mi? Kızdın mı sen bize, dedi ve sarıldı Naz'a. Şahika Hanım ve Gülfem Hanımın gözlerinden yaşlar akarken Zafer Bey ve Ömer Bey gözleri dolmuş kendilerini tutuyorlardı.

-Bahçeyi gezdireyim sana Ömer Bey, bu taraftan, dedi Zafer bey.

-Tabii tabii çok severim ben bahçeleri diyerek kaçarcasına oradan ayrıldılar. Gülfem Hanım da Şahika Hanıma sarılıp:

-Hadi içeri geçelim, dedi ve beraber kol kola içeri girdiler. "Emel, masayı kuralım da yemeğimizi yiyelim" dedi Gülfem hanim.

-Hemen kurarım abla.

-Beraber hazırlayalım, dedi Şahika Hanım da. Bu arada Naz da içeri geçince Türker'in kucağından inmiş kendi krakerlerinden bir Türker'e bir Nilüfer'e veriyor ve onlara gülümsüyordu. Bahçedeki erkekler dönmeyince Türker onlara bakmak için kalkınca Naz bırakmamış elinden tutmuş onunla bahçeye gitmişti. Nilüfer mutfağa geçerken mutfakta annelerin konuşmasına şahit oldu.

-Naz iyice alışmış anne babaya düğünü de bir an evvel yapmak gerek, dedi Şahika hanım.

-Çok haklısın Sahikacigim, yapalım hemen, dedi Gülfem Hanım da. Oh oh Nilüfer zaten dünden razıydı. Hiç duymamış gibi içeri girip yardım etmeye başladı. Erkekler gelince yemekler yenip çaylar içildikten sonra ertesi güne işlerinin çok olduğunu söyleyip erkenden kalktı Türker'ler.

Ertesi sabah Nilüfer yatağın sarsılmasıyla uyandı. Tek gözünü açınca Leyla'nın pijamalarıyla yanına sokulduğunu gördü.

-Hayırdır,saat kaç?

-Abim, saat 6,dedi Leyla.

-Hayır yaa, yine mi?

-Evet yine.

-Ama bu benim nişanım onunla ne alakası var.

-Kız veriyoruz, elbette alakam olacak, kalkın çabuk, dedi Vural kapıdan.

-Ya bi git yaa.

-Kızım nişanı olan insan böyle uyur mu? Nilüfer oturup:

-Bu saatte kalkıp ne yapacaktım acaba? Hayvanları mı otlatacağım avluyu mu süpüreceğim. Ateş yakıp ekmek mi pişireceğim?

-Sanki yapabilirsin de?

-Öyle bir hayatım olsa yapardım elbet.

-Sabah sabah pabuç kadar dil. Allah Türker'e yardım etsin.

-Kimin kuzeniyim? Sana çekmişim, huysuz.

-Kız ben seni...

-Anneeeeeeee! Vural abim beni dövüyor.

-VURAL!

-Geliyorum baba. Bittin kızım sen.

-Lan sen kimin kardeşini bitiriyorsun?

-Uyandın mı Cihan hadi kahvaltı edelim, dedi Vural.

-Saat kaç?

-6.15.

-Meltemlerin gelmesine daha varmış. Biraz daha yatayım ben.

-Oğlum ne bu kış uykusuna mı yatıyorsunuz siz?

-Babaaaaa abim bize Ayı dedi, diye bağırdı Leyla yataktan.

-Vural in çabuk aşağı, beni oraya getirme, diye bağırdı Muammer Bey.

-Ya tamam yaaa, derken hepsi gülüyordu.

-Hadi kalkın kızlar, bu huysuz bizi yatırmaz. Amcamdan fırsat bulduğu an geri gelir, dedi Cihan

-Uyku mu bıraktı ki? Diye huysuzlandı Leyla da.

Bol atışmalı ve bol kahkahalı kahvaltının ardından saat daha sekiz bile olmamıştı. Herkes eline bir gazete alıp oturdu. Leyla ve Nilüfer gelinlik dergilerine bakıyorlardı. Üç kişi oradan oraya koşuşturuyordu. Gülfem Hanım, Firdevs Hanım ve Emel abla. O sırada kapı çaldı. Kapıyı açtıklarında karşılarında Halide Hala vardı.

-Halaaaaa diye kızlar sevinç çığlıkları atarken Halide hala:

-Vural nerde, diye sordu.

-Buradayım hala.

-Oğlum sen beni bu sabah havaalanından almayacak mıydın?

-Evet.

-Niye gelmedin o zaman?

-Nasıl ya hala; sen saat 7' de gelmeyecek miydin?

-Saat kaç oğlum?

-8 dedi mahcupça Vural. Hep bu cadılar yüzünden akıl mı bıraktılar bende.

-Suçu kızlara atma. Şimdi al şu bavulları akşama kadar da gözüme görünme.

-Ohhh! nasıl da hakkından geldi halam, dedi Leyla Nilüfer'in kulağına.

Önder de erkenden kalkmış misafirleri için kahvaltıyı hazırlamış kalkmalarını beklerken kapı çaldı. Gelen Önder'in anne ve babasıydı. Sarılıp hasret giderirken ev halkı da uyandı onlar da birbirleri ile kucaklaştıktan sonra hep beraber kahvaltıya oturup güle oynaya kahvaltılarını ettiler.

Öğleden sonra Türker ve Önder çiçek almaya gittiler ve döndüler. Saatler geçmek bilmiyordu. Ara sıra Türker Nilüfer'i arıyor ne yaptığını öğreniyordu. En son kuafördeydi. Artık vakit yaklaşıyordu. Herkes hazırlanmaya başladı. Önder Türker'in yanına geldi ve ceketinin astarına bir nazar boncuğu yerleştirdi, kendisinde olanı da gösterip:

-İkimize de nazar değmesin, Pot mot yok değil mi takımında. Şöyle bir bakayım. Maşallah benden sonra en yakışıklı erkek sensin vallahi, hadi çıkalım. Geç kalmayalım, dedi.

-Hadi! Dedi Türker ve evden çıktılar.

Kapıyı Nilüfer açtı. Türker su yeşilinin bu kadar güzel bir renk olduğunu bilmiyordu şu ana kadar. Önder çok haklıymış, Nilüfer bir içim su olmuştu Çok güzel bir kızdı ama bugün başka bir güzeldi. Gözlerindeki ışık bile daha parlaktı.

Nilüfer de Türker'i görünce kalbi daha hızlı atmaya başladı. Çok yakışıklıydı, giydiği takımıyla daha bir göz alıcıydı ve en önemlisi o sadece Nilüfer'indi. Tıpkı Nilüfer'in onun olduğu gibi. Büyükler içeri girerken Nilüfer tek tek ellerini öptü Nadide teyze ve eşi de gelmişti. Sıra Türker ile selamlaşmaya geldiğinde araya Önder girdi.

-Ev ayakkabılarını giy Türker, ben de giyeyim öyle girelim içeri.

-Tamam, dedi Türker ve ayakkabılarını giyip Nilüfer'e çiçeğini verip sarıldı. "Çok güzelsin"

-Sen de çok yakışıklısın dedi Nilüfer ve Türker'i öptü. Hadi içeri buyurun, bir an önce kahveleri yapayım yoksa heyecandan bayılacağım, dedi Nilüfer.

-Merak etme ben seni ayıltmak için suni teneffüs yaparım sana dedi Türker.

-Aman Türker sen de. Bir de doktorsun. Oğlum suni teneffüs aslında burundan yapılır. Dudaktan yapılan suni teneffüs değildir. Aşk filmlerinin vazgeçilmez klişesidir, dedi Önder ve güldü.

-İyi ki söyledin aşkım dedi Leyla kızarak. "Hadi içeri geçelim"

-Peki, aşkım dedi Önder ve içeri girdiler.

-Haklıydı, dedi Nilüfer gülerek.

-Ama biz de romantizm yaşıyoruz şurada; bunu anlayamadı o, dedi Türker ve kaçamak olarak çaldığı öpücük ile içeri girip tek tek büyüklerinin elini öpüp yerine oturdu.

Herkes oradaydı Türker ve ailesi, teyzesi ve eniştesi,Önder ve ailesi, Meltem ve ailesi, Simay ve ailesi, Füsun ve Harun, Nilüfer'in halası, amcası ve yengesi epeyce kalabalıklardı. Sohbetler edildikten sonra artık isteme faslı gelmişti. Nilüfer ve kızlar kahveleri yapmak için mutfağa geçtiler. Kahveler yapılırken Önder de cebinden bir hap çıkardı.

-Al bunu?

-Bu ne?

-Hap?

-Onu anladım da ne için bu?

-Oğlum o kahveyi içtikten sonra kaç saat miden bulanıyor biliyor musun? Sana iyilik ediyorum, sen bana etmedin ama neyse.

-Bilmediğim hapı yutmam ben ve gerek de yok. Bir günlük Nilüfer için acı çekmeye razıyım ben. O sırada Naz gelip kucağına oturdu Türker'in. Nilüfer büyüklerin kahvelerini dağıttıktan sonra Türker'e kahvesini verdi. Naz kucağından kalkmayınca dikkatle aldı Türker kahvesini. Önder kahvesini önce kokladı ve Leyla'ya baktı. Tekrar tuzlu kahve vermiş olabilirler miydi acaba? Kaş göz etti Leyla'ya ama o anlamadı. Mecburen tattı kahvesini ve derin bir "oh" çekti. Çok güzel olmuştu kahve.

Türker kahvesinden bir yudum aldıktan sonra gülümsedi. Önder:

-Vallahi bravo, bilmesem benim içtiğinden içiyorsun sanacağım, dedi. O sırada Ömer Bey izin isteyerek konuşmaya başladı:

-Efendim gençler görüşmüş anlaşmış; Naz da onay vermiş. Allah'ın emri peygamberin kavli ile kızınız Nilüfer'i oğlumuz Türker'e istiyoruz.

-Eh Naz izin verdiyse bana da verdim gitti demek düşer. Hayırlı uğurlu olsun, dedi Zafer bey.

Bu arada Naz da Türker'in kahvesinden istiyordu.

-Baba bum bum.

-Nilüfer su istiyor Naz, dedi Türker. Nilüfer Naz'a su şişesini getirdi. Naz şişeyi itti ve kahveye uzandı. Ne yaptılarsa ısrarla istedi Naz.

-Aman tuzdan çocuğu çatlatacak mısın? verme Türker, dedi Önder.

-Tuz yok kahvede Önder.

-Tuza alternatif ne koymuşlar peki; pul biber, sirke?

-Hiçbir şey yok Önder, senin içtiğin kahvenin aynısı.

-Nasıl ya. Bu adet sana niye yapılmadı.

-Aşkım bana kıyamamış, dedi Türker sessizce.

-Leyla, dedi Önder herkes kendisine bakınca "Bir bardak su alabilir miyim acaba?"

-Hemen getiriyorum dedi Leyla ve kalktı. Bu arada da Türker kahveyi kahve tabağına döküp soğutarak Naz'a içirdi. Naz çok beğendi.

-Annesinin isteme kahvesini de içti Naz, dedi Önder ve herkes güldü.

Nilüfer ve Türker ayağa kalktılar Leyla tepsi ile geldi babalar ayağa kalktı ve anneleri çağırdılar Gülfem hanım Türker'e, Şahika hanım da Nilüfer'e yüzüğünü takıp tebrik ettiler. Sonra Türker kucağında Naz yanında Nilüfer ile büyüklerinin ellerini öptüler. Sıra gençlerin tebriklerine gelince ıslıklar çığlıklar birbirine karıştı.Herkes birbirine sarılıp hem Nilüfer ve Türker'i hem de bu güzel günü kutladılar.

Sıra pastaya gelince çok katlı bir pasta geldi. Nilüfer ve Türker pastayı kestikten sonra dansa davet edildiler, diğer çiftler de onlara eşlik etti. Sonra birden müzik hızlandı. Herkes kurtlarını dökmeye başladı. Sonra Önder Leyla'nın kulağına:

-Aşkım mezdeke yok mu?

-Olmaz mi, hemen açıyorum dedi ve mezdekeyi duyan Önder başladı kıvırmaya. Karşısına Halide hala geçti o da fena kıvırmıyordu. Sonra Nadide teyze geldi pek kıvıramasa da:

-Sözüm vardı; Türker nişanlanırsa oynayacaktım, dedi ve etrafında iki tur dönüp oturdu. En son karşısına Leyla geçti. Önder ne ise Leyla on katiydi. Sonunda Önder pes etti.

-Aşkım senden öğreneceğim çok şey var benim, dedi Leyla'ya.

-Öğretirim aşkım, dedi Leyla da.

O sırada Nilüfer ve Türker Naz'ı yatırmaya gittiler. Onu yatırdıktan sonra birbirlerine sarıldılar.

-Çok şükür sonunda benimsin Nilüfer. O kadar mutluyum ki; Allah bu mutluluğumuzu bozmasın.

-Âmin dedi Nilüfer de. Salona geldiklerinde masa hazırlanıyordu.

-Hayırdır? derken Nilüfer; kocaman bir tencere ile iki aşçı girdi içeri.

-Sana istemende kavurma sözüm vardı, dedi Cihan.

Zafer Bey kardeşine:

-Bu kebap, işkembe, kavurma bizim istemelerde vazgeçilmez oldu. Hadi midemize bayram ettirelim bu güzel günde, dedi ve misafirlerini kaldırdı.

Beğendiniz mi? Gelecek bölüm Önder ile Leyla'nın düğününe gidiyoruz. Ben su yeşili giyeceğim, ya siz???

Continue Reading

You'll Also Like

609K 5.2K 20
"Bakışlarındaki isteğe daha fazla dayanamadım, ama bakışlarından çok altındaki asıl harikanın ıslak ve muhtaç isteğine dayanamadım." "Konuşmak yerin...
1M 45.5K 42
0545* Sizi "MAFYA" adlı gruba ekledi #Romantizm kategorisinde 1.Sıra✨ #3Ay kategorisinde 1.Sıra✨ #Siyah kategorisinde 1.Sıra✨ #Esir kategorisinde 1.S...
5.1M 281K 29
Sarhoş olduğu gece bir adamla birlikte olan Kayra, sabah uyandığında kendini tanımadığı bir adamla bulur. Evden apar topar kaçan Kayra, birlikte old...
70.9K 178 11
Hikayede sık sık +18 ve şiddete yer verilecektir! Yaş sınırını göz önünde bulunduralım.