kötü KIZLAR

dermanhas

218K 11.1K 536

Önce ruhundaki lekeyi temizle! Tüm yaptığın yanlışlar için bir mum yaksaydın alev olur muydu tüm hayatın? ... Еще

Tanıtım
Bölüm 1
Bölüm 2
2011 Baharı
Bölüm 4
Bölüm 5
Bölüm 6
Bölüm 7
Bölüm 8
Bölüm 9
Bölüm 10
Bölüm 11
Bölüm 12
Bölüm 13
Bölüm 14
Bölüm 15
Bölüm 17
Bölüm 18
Bölüm 19
Bölüm 20
Bölüm 21
Bölüm 22
Bölüm 23
Bölüm 24
Bölüm 25
Bölüm 26
Bölüm 27
Bölüm 28
Bölüm 29
Bölüm 30
Bölüm 31
Bölüm 32
Bölüm 33
Bölüm 34
Bölüm 35
Bölüm 36
Bölüm 37
Bölüm 38
Bölüm 39
Bölüm 40
Bölüm 41
Bölüm 42
Bölüm 43
Bölüm 44
Bölüm 45
Bölüm 46
Bölüm 47
Bölüm 48
Bölüm 49
Bölüm 50
Bölüm 51
Bölüm 52
Bölüm 53
Bölüm 54
Bölüm 55
Bölüm 56
Bölüm 57
Bölüm 58
SON 3
SON 2
SON

Bölüm 16

3.3K 258 5
dermanhas

YEŞİM ÖZGÜR

Fırtına misali bir oraya bir buraya sallanan düşüncelerimi toparladım. İliklerime işleyen bu nefretin sebebini sordum kendime. Haklıydım. Benim yerimde kim olsaydı ölmesini isterdi. Acılarımın, Rüya'nın intikamı için tek yol kan akmasıydı. Adalet ne üvey babası tarafından tecavüze uğrayan Cemre'de ne de öz kızını öldüren Pınar'ın babasında başarılı olmuştu. Ben ve benim gibiler adaletini kendisi bulmalıydı. 

Yatağımdan kalktıktan lavaboya girdim. Sinem ve Cemre'nin yoğun istekleri üzerine sadece depoda bekleyecektim. O adamın gelmesiyle ilgili her şeyi onlar yapacaktı. Sadece o adamın kafasına sıkacaktım. Yanımda da bekçi olsun diye Oğuz'u bırakmışlardı. Yüzümü yıkadıktan sonra uzun bir süre aynaya baktım. Gözlerimin yeşiline baktım. Yanlarında uykusuz kaldığım için morluklar olmuştu. Saçlarım dağınık ve özensiz bir topuzdu. Kendimi tanıyamıyordum.

"Bakıyorsun ama göremiyor gibisin." dedi arkamda bir ses. Hızla arkamı döndükten sonra nefes verdim. Karşımda bornozuyla duran Oğuz tepkisizdi. İçimde bir sinir dalgası oluşurken "Senin ne işin var burada?" diye sordum sinirle.

"Banyoda olduğumu fark etmedin yani?" dedikten sonra bana baktı.

"Tabi kide fark etmedim."

"Buna inanabilirim." dedikten sonra gülümsedi.

"Bana bak ben böyle sevimsiz şakalardan hoşlanmam. Adam gibi söyle ya da sus." dedikten sonra kapıya yöneldim. Aptal şakalarıyla uğraşacak vaktim yoktu. Odama yöneldikten sonra saçlarımı tarayıp düzelttim. Altıma siyah bir pantolon giydim. Üzerime de beyaz bir askılı geçirdim. Hava serin olduğu için siyah deri ceketimi de giymiştim.

"Hazır mısın?" dedi Oğuz.

"Pişman olacağımı düşünüyorsun." dedim. Biraz konuşmak iyi gelebilirdi. Karşımda Oğuz gibi birisi olsa da biraz konuşmak rahatlatırdı.

"Bunu biliyorum."

"Nereden biliyorsun?" dedim kafamı kaldırarak.

"Gözlerinden anlıyorum. Bir kararsızlık var. Vicdanlı birisin. Bir insanı ne olursa olsun gözünü kırpmadan öldüremezsin."

Buna inanması veya inanmaması umurumda değildi. Ben kötü biriydim. Bunu yakında anlayacaktı.

"Gidebiliriz." dedikten sonra kapıyı açtı. Arabanın ön koltuğuna oturdum. O da sürücü koltuğuna oturduktan sonra çalıştırdı. Depoya yaklaşıncaya kadar hiçbir şey söylememiştik ikimizde. Ruh gibi göründüğümün farkındaydım. Yanıldığını ona ispatlayacaktım. Arabayı durdurduktan sonra hemen kapıyı açmak için elimi uzattım. Diğer elimi tuttuktan sonra kısa süreli bir şok geçirdim. Elimi hemen çektim. Hiçbir erkek bana dokunamazdı. Buna asla izin vermezdim.

"Buna katlanmak benim için de zor olacak." dedikten sonra ne dediğini anlamamıştım. Gözlerinde çaresiz bir ifade vardı. Aslında ne dediği umurumda değildi. Kafamı çevirdikten sonra kapıyı açtım. Depoya doğru ilerlerken Oğuz'da yanımdaydı. Eski kapıyı gıcırdatarak açtım.

Gözlerime ilk takılan sağda duran Sinem ve Cemre'ydi. Uzakta duruyorlardı. Ben gelmeden bir şey olsun istememişlerdi. Eren'de Cemre'nin biraz uzağında duruyordu. Pınar görmeyi beklediğim yerdeydi. Gözleri kapalı olan adam ise yıllarımı çalmış o adamdı. 

Pınar kafasına bir kaç defa vurmuştu. Bunu Yusuf denen o itin başından akan kandan ve Pınar'ın elinde tuttuğu sopadan anlamıştım. Nefes alış verişlerimi düzene soktuktan sonra sessizlik olduğunu hissettim. Bunu hisseden sadece ben değildim.

"Ne oldu? Ne yapacaksınız bana?" dedi. Sesi kulağımda çınlarken geçmişimi hatırladım. Rüya'ya saldıran bu it şuan yıllar sonra buradaydı. Karşımda gözleri kapalı bir şekilde duruyordu. Bir adım attıktan sonra Cemre ile göz göze geldik. 

Gözlerinde anlam veremediğim bir korku vardı. Pişman olacağımdan korkuyordu. Pınar dışındaki herkes pişman olacağımı sanıyordu. Yanında duran Sinem'in gözlerinden anlamıştım böyle düşündüğünü.

Ben onun gibi değildim. Tımarhaneye kapatınca dinmeyecekti acım. Benim acımdı bu, intikamım istediğim gibi olacaktı. Buradaki kimse bunu engelleyemeyecekti. 

Bir adım daha attıktan sonra Pınar'a gözlerini açmasını işaret ettim. Onunda gözleri açık olacaktı. Rüya gibi acıyı sonuna kadar hissedecekti. Gözleri açıldıktan sonra bir an bakamadı. Sonra çevresine ve tam karşında duran bana baktı gözleri. Tanıyamamıştı. Hayatını becerdiği bu kızı tanıyamamıştı.

"Kimsin sen?" dedi. Ne kadar kolay bir soru. Kimim ben? Acı çeken bir kız, kötü bir kız, katil?

"Beni tanımadın mı? Oysa ben senin yüzündeki her çizgiyi hatırlıyorum. O iğrenç gülümsemeni, nasıl iyi koştuğunu, nasıl bir şerefsiz olduğunu çok iyi hatırlıyorum." dediğimde gözleri dalmış gibiydi. Yoksa aklına mı geliyordum?

"Pişman olacağın bir çok şey yapmışsındır. En çok pişman olduğun şey neydi?" dedim. Aslında buraya gelirken onunla konuşmak gibi bir niyetim yoktu. Onu direk öldürecektim. Ama yıllardan beri içimi kemiren soruların susmaya niyeti yoktu.

"Kim olduğunu bilmiyorum ama ben değiştim. Artık eskisi gibi değilim."

"Bende. Bende eskisi gibi değilim." Yerden aldığım çiviyi bacağına aniden sapladım.

"Eskisi kadar merhametli değilim." dedi. Çiviyi bacağında oynattıktan sonra "Eskisi kadar güçsüz değilim." dedim. Dişlerimi sıkarak konuşuyordum. Pınar yanımdan biraz uzaklaşırken alanımı genişletiyordu. 

"Bak ne kadar çaresizsin. Ellerin bağlı, sandalyeye bağlanmışsın. Çevrende kaçtığında seni tutacak kişiler var. Hepsi senin yok olmanı istiyor ama benim kadar değil. Çünkü bende çaresizdim Allah'ın belası! On beş yaşımda ben de çaresizdim. Benimde ellerim kollarım bağlıydı, bende acı çekmiştim. Siz o gece bir kız öldürmediniz, siz o gece beni de öldürdünüz duydun mu Allah'ın belası?" diye bağırdım. 

"Sen o kızsın." dedi. Tanımıştı beni. Gözlerindeki ifade yerini gülümsemeye bırakırken "Sen o küçük kızsın." 

Gülümsemesi beni iğrendirmişti. 

"Arkadaşın için üzgünüm. Ama bana bir şey yapmayacaksın." Söylediklerine inanamazken arkamı döndüm ve silahı vermesi için Oğuz'a baktım. Tepkisizce belindeki silahı uzattı. Herkes yapamayacağımı sanıyordu. 

İki el silah sesi patladıktan sonra gözlerimi sabitledim. Her şey saniyeler içinde olmuştu. Silahı aldıktan sonra ona ateş etmiştim. Sandalyesi yere düştükten sonra içimden tekrar ettim. 'Hak ettiği gibi, her şey hak ettiği gibi.'


Продолжить чтение

Вам также понравится

147K 8K 26
17 yıl önce annesi tarafından ölü olarak bildirilen Neva... Yıllardır onun hasretiyle yanıp tutuşan Akay ailesi... Ama... Ortada bir sorun vardı.Neva...
6M 263K 61
Her şey abimin düğününde beğendiğim çocuk yerine abimin arkadaşının numarasını almakla başladı. Liya; ANALAR NELER DOĞURUYOR Liya; KAYNANAM ABARTMIŞ...
KARMAŞIK ✮⋆˙

Чиклит

446K 29.5K 11
Melis, annesinin kaderini yaşayan bir genç kızdı. Babası ve abisi tarafından evin hizmetlisi gibi görülür ve onlar için para kaynağı olmaktan ileri g...
517K 26.1K 26
Not: Kitapta +18 unsurlar mevcuttur.. Kına yakmak kendini adamaktır ; Bir gelinlerle damatlara yakarlar ; kendilerini birbirlerine adasınlar diye. B...