İyi Ki Geldin!

By Nevinturgut

1.3M 74.3K 6.1K

Doğmadan önce anne babasını kaybeden bir bebek,onu kabul etmekte zorlanan ama ona sımsıkı bağlanan bir teyze... More

İyi ki Geldin!
İkinci bölüm
Üçüncü Bölüm
Dördüncü Bölüm
Beşinci Bölüm
Altıncı Bölüm
Yedinci Bölüm
Sekizinci Bölüm
Dokuzuncu Bölüm
Onuncu Bölüm
On Birinci Bölüm
On İkinci Bölüm
On Üçüncü Bölüm
On Dördüncü Bölüm
On Beşinci Bölüm
On Altıncı Bölüm
On Yedinci Bölüm
On Sekizinci Bölüm
On Dokuzuncu Bölüm
Yirminci Bölüm
Açıklama
Yirmi Birinci Bölüm
Yirmi Ikinci Bölüm
Yirmi Üçüncü Bölüm
Yirmi Dördüncü Bölüm
Yirmi Beşinci Bölüm
Yirmi Altıncı Bölüm
Yirmi Yedinci Bölüm
Yirmi Sekizinci Bölüm
Yirmi Dokuzuncu Bölüm
Otuzuncu Bölüm
Otuz Birinci Bölüm
Otuz ikinci Bölüm
Otuz Ücüncü Bölüm
Duyuru
Otuz Dördüncü Bölüm
Otuz Altıncı Bölüm
Otuz Yedinci Bölüm
Otuz Sekizinci Bölüm
Otuz Dokuzuncu Bölüm
Kırkıncı Bölüm
Kirk BIrinci Bölüm
Kırk ikinci Bölüm
Kirk Ücüncü Bölüm
Kırk Dördüncü Bölüm
Kırk Beşinci Bölüm
Kırk Altıncı Bölüm
Kırk Yedinci Bölüm
Kırk Sekizinci Bölüm
Kırk Dokuzuncu Bölüm
Ellinci Bölüm
Elli Birinci Bölüm
Elli Ikinci Bölüm
Elli Ücüncü Bölüm
Elli Dördüncü Bölüm
Elli Beşinci Bölüm
Elli Altıncı Bölüm
Elli Yedinci Bölüm
Özür
Elli Sekizinci Bölüm
Elli Dokuzuncu Bölüm
FiNAL
FiNAL(Ikinci Kisim)
TEŞEKKÜR
Özel Bölüm
Özel bölüm
Selamlar

Otuz Besinci Bölüm

13.9K 979 104
By Nevinturgut

Herkese sağlıklı, mutlu, huzurlu bayramlar...

İnşallah hepinizin elini öpecek büyükleriniz, şeker ve çikolatalarla ve en önemlisi kocaman bir tebessümle sevindireceğiniz küçükleriniz vardır. Onlarla bayramın keyfini çıkarmanız dileğiyle... Bu bölüm mlk_frkn a ithaf edilmiştir.

Keyifle okuyun :))

-Yaa, Türker ne giyeceğim ben?

-Sen daha giyinmedin mi Allah aşkına. Önder?

-Kandırdııım! Tabii ki giyindim; hatta akşamdan giyinip yatacaktım da, biliyorsun deli yatıyorum, kırışmasın dedim.

-Bilmez miyim? Kuzenini devirdiğin gün dün gibi aklımda.

-Kimin kuzeni

-Talha.

-Haa, Talha; ya, nerden hatırladın ki şimdi? O salak da benimle yatmak istemeseydi.

-Ne bilsin çocuk? Senin akrabandı; yer de olmayınca "Beraber yatarız," dedi. Nerden bilsin gece senin tekme atacağını ve yatağın kenarındaki komodinin sivri ucuna alnını geçireceğini.

-Gitmeseydik o kavgalı filme bir şey olmazdı. Bilinçaltıma işlemiş, ne yapayım? Filmdeki kötü karakter üzerime geliyordu, ben de uçan tekme atıyordum. O salak da ayak ucumda yatmasaydı.

-Sen demişsin ya, "Ne olur, ne olmaz; gece çok yakınlaşmayalım," diye.

-Orası öyle tabii, rüyamda güzel kız mız görüp öpsem daha mi iyiydi? İki dikişle kurtardı vallahi.

-Sahi, nasıl? İyi mi Talha?

-İyi, iyi. Ortopedik yatak satıyor.

-Neee?

-Valla ben de anlamadım. Üniversiteden sonra bu ise girmiş.

-O geceyle bir ilgisi olabilir mi acaba?

-Yav, Türker; bugün sanki çok boş konuşuyorsun sen.

-Kırk yılda bir de ben boş konuşayım, olmaz mı?

-Olmaz; sen mantıklı tarafsın.

-Sen de mantıksız mı?

-Hayır. Ben zeki, akıllı olan tarafım. Hadi, geç kalmayalım. Ev ayakkabısı almayacağına emin misin?

-Patik aldım, o da yeter herhalde, ama şal mı alsaydım acaba? Üşümeyeyim, romatizmalarım artmasın şimdi.

-Türker, bu hala olayı sende iyi kafa yaptı ha!

-Yürü, yürü!

-Şal alacaktın.

-Önder, hadi koçum; zorlama.

-İyi yaa, dur çıkmadan bir nazar duası okuyayım. İkimiz de çok yakışıklıyız, maşallah tü tü tü tü, dedikten sonra başladı içinden duasını okumaya Önder. Dudakları hızlı hızlı oynarken gözleri kapalı, kafasıyla daireler çiziyordu. "Allah'ım kazasız belasız gidip gelmeyi nasip et" dedi.

-Âmin, dedi Türker.

-Yâ Rabbiii, vatanımızı, milletimizi, bizi koruyan askerimizi, polisimizi koru.

-Âmin, dedi yine Türker.

-Elini açmış, kapına gelmiş kullarını geri çevirme. Borçlulara edâ, dertlilere deva...

-Lan oğlum, n'apıyorsun?!

-N'apıyorum?

-Ulan, TRT' nin kandil programındaki hocalara döndün. Hayır mı?

-Dua ediyorum. Her gece böyle dua ederim ben.

-İyi ki gece ediyormuşsun, yoksa araya bir kaç ilahi de sıkıştırır sonra da bir şeyler dağıtırdın valla.

-Bak, hiç düşünmedim onu ama, iyi fikir, sağ ol Türker. Sen olmasan ne yapardım ben?

-Bilmem. Ne yapardın acaba, Önder?

-Seni arar bulurdum yine. Sen benim can dostum, abim, ailemden sonraki ailemsin, derken sanki sesi titremiş, Türker'i de duygulandırmıştı.

-Ateş basıyor mu? Terleme var mı, Önder? Önder kendi kendini kontrol edip,

-Yooo, neden ki? diye sordu.

-Bu duygusallık eğer ateş basması falan da varsa sanki menopoz gibi de.

-Olabilir mi?

-Olur valla.

-O zaman hemen bir randevu alayım ben.

-Al, al. Hangi bölümden randevu alacağını biliyor musun?

-Sen de beni iyice kör cahil ettin! Tabii ki biliyorum- kadın doğumdan randevu alacağım.

Türker gülse mi, ağlasa mı bilemedi. Zaten yeterince heyecanlıydı; gülmeyi seçti. Epeyce güldükten sonra Önder,

-Rahatladın mı, kardeşim? dedi. Biraz olsun stresini atabildin mi?

Türker o an Önder'in kendisini rahatlatmak için kafa bulduğunu anladı ve,

-Rahatladım, dedi.

-Sevindim, zira menopoza girince kulak burun boğaza gideceğimi elbette biliyorum deyip göz kırptı. Türker aptal aptal bakarken "Tamam yaa; hadi gidelim. Bir şaka da yapılmıyor ağız tadıyla" dedi ve evden çıktı.

-Halayı görünce de böyle espri saçabilecek misin acaba? dedi Türker Önder'in arkasından yürürken.

-Oğlum, şeytan tüyü var bende.

-Bir o tüyün eksikti zaten. Kimin arabasıyla gidiyoruz?

-Şimdi benim elim ayağıma dolanır, seninki ile gidelim. Dönüşte ben taksiye binerim.

-Taksiye mi? Niye ki?

-Ne bileyim; ayyy çıldırıciiiim! Türker, bir sakinleştirici mi yapsaydın bana?

-Kelin ilacı olsa kendi basına sürermiş, Önder. Allah yardımcımız olsun.

-Âmiiiin. Dur, dua edeyim yine.

-Aman, sakın. Sessizce gidelim, olur mu?

-Olmaz! Sence ne soracak hala bize?

-Masanın üzerine sandalye koyup, "Bana bu masa üzerinde sandalye olmadığını kanıtla," demeyecek herhalde, Önder!

-YYYok demez. Adımızı, soyadımızı, yaşımızı, işimizi, kimlerden olduğumuzu, hobilerimizi sorar elbet; başka ne soracak ki?

-Taaabiii canıııııım, Gine Bissau'nun başkentini soracak değil ya!

-Bissau.

-Efendim?

-Bissau, başkenti Bissau, dedi dalgınca Önder.

-Sen nerden biliyorsun?

-Ya Türker, bırak nerden bildiğimi; keşke sorsa böyle sorular. Ya da matematik sorsa keşke; bu kadar gerilmezdim yaaaa!!

-Gerilimimizi yok etmek için hadi bir an evvel gidelim de boyumuzun ölçüsünü alalım.

-Leyla için her şeyi alırım ben. Bas gaza, Türker!

Diğer tarafta da Nilüferlerde hummalı bir hazırlık vardı. Halide hanım her şeyi inceliyordu, bir kusur bulamıyordu ama yine de eksik bir şey olsun istemiyordu; annesinden öyle öğrenmişti, kendinden sonrakilere de bunu aşılamaya çalışıyordu. Leyla üzerini giymiş peşinde dolaşıyor, eksik bir şey bulmaması için nefesini tutmuş dua ediyordu.

Nilüfer ise geldiğinde Naz'ı almış odasına çekilmişti. Naz'a "Geldim anneciğim" dediğinde herkes ağlamış, ne diyeceklerini bilememişlerdi. Nilüfer gözünde yaşlar, kucağında Naz odasına gitmişti. Herkes, "Acaba odasından çıkar mı bugün?" diye merak ediyordu ta ki merdivende onu ve Naz'ı görünceye kadar. Nilüfer gelen baharı müjdeler gibi toz pembe dizde bir elbise giymişti ve güzel kızı Naz da aynı elbisenin minnacık versiyonunu giymişti. O kadar güzel görünüyorlardı ki, Cihan hemen fotoğraflarını çekti. Leyla dayanamayıp,

-Aşkolsun; Nilüfer! Bana söylesen ben de alırdım aynısından; ben de giyerdim bugün, dedi.

-Sen de çok güzel oldun kızım bu elbiseyle; hem ne o öyle aynı giyinmek? Bugün Önder ve Türker aynı kıyafeti giyip gelse hoşuna gider mi? der demez iki kuzen aynı anda,

-Hayııır! diye çığlık attı önce, sonra da kahkahalar attılar. İlk toparlanan Nilüfer oldu.

- Hadi, içeri geçelim, derken kapı çaldı.

Gelenler elbette beklenenlerdi. Önder ve Türker ellerinde çiçekleri ile içeri davet edilmeyi bekliyorlardı. Türker Nilüfer ile Naz'ı görünce yol boyunca içini kemiren bütün endişelerinin kaybolduğunu hissetti. Bu iki güzelliği istiyordu ve ne pahasına olursa olsun alacaktı, başka yolu yoktu. Nilüfer ve Naz kendisine yaklaşınca önce,

-Çok güzel olmuşsunuz, dedi ve elindeki beyaz gül buketini Nilüfer'e ve buketin arkasında saklanmış olan küçücük bir buketi de Naz'a uzattı ve ne olduğunu anlamadan kendini Nilüfer'in sevgisini tüm benliğiyle hissettirdiği kollarının arasında buldu. Fırsattan istifade o da Nilüfer'e sımsıkı sarıldı. Gözlerini açıp baktığı zaman karşısında Nilüfer'ín annesi ile halası olduğunu tahmin ettiği bir kadının gülen gözlerle kendilerini izlediğini gördü. Kendini zorla Nilüfer'den çekerken boynuna yine de bir öpücük kondurdu. Sonra kulağına eğilip,

-Büyüklerimizi daha fazla kapıda bırakmayalım bence; eksi puan istemiyorum, dedi. Nilüfer de ona,

-Bu kalpte bütün artı puanları topladın sen, merak etme, dedi gülümseyerek. O sırada Naz Nilüfer'in kucağından Türker'e doğru hamle yapınca Türker hemen kucağına aldı ve mavi gözlerle kendisine bakan küçük hanımefendiye "Merhaba güzellik" dedi ve kocaman bir gülümsemeyle ödüllendirildi. Nilüfer'e tekrar baktığında tebessümle kendilerine baktığını gördü ama bir şey vardı o gözlerde; sanki hüzün, sanki sonbahar...Türker o an Nilüfer'inin sonbaharını ilkbahara çevirebilmek, bu uğurda savaşmak şerefine nail olmayı tüm kalbiyle diledi...Türker'in Nilüfer'i hep ilkbaharı yaşamalıydı.

Önder ve Leyla da bu sahneyi izliyorlardı. Onlar da çok duygulanmıştı. Önder bu güzel tablodan cesaret alarak Leyla'ya çiçekleri uzattı ve Leyla çiçeklere uzanırken birden ona sarıldı.

-Derhal o kollarını çek! diye tıslayan Leyla'nın sözleri kulaklarını tırmaladı.

-Ama neden, yaa?

-Bize bakıyorlardır çekil dedi. Önder kollarını gevşetip ayrılırken küskün bir sesle

-Keşke senin de bir çocuğun olsaydı, Leyla! dedi. Leyla kaşlarını çatarken

-Nedenmiş o? dedi.

-Belki o zaman biraz merhamet eder, sevgini bu mecnundan esirgemezdin, diye cevap verdi Önder ve Leyla'yı neredeyse iterek içeri geçti.

Leyla kalbinin taş ile ezildiğini düşündürecek bir acı duydu. Fazla mı sert davranmıştı gerçekten ve o salak Önder kendisini sevmediğini mi imâ etmişti? "Ah, salak adam" dedi içinden. Sevgisinden nasıl şüphe ederdi? Karşısındaki Leyla idi, Leyla. Yaptığı onca saçmalığa rağmen ondan vazgeçmeyen Vural'a kafa tutan Leyla. Peki bunları biliyor muydu Önder? Söylemesine gerek yoktu ki, Önder anlamalıydı! Neredeyse saçını başını yolacaktı, o kadar sinirlenmişti. Ancak şimdi susmalıydı. İçinden ona kadar sayıp sakinleşmeye çalıştı ve Önder'in arkasından ilerledi.

Türker Nilüfer'in gözlerine tekrar baktı ve,

-Neyin var, Nilüfer? dedi. Şaşıran Nilüfer,

-Yok bir şeyim. Hadi gel seni halamla tanıştırayım, dedi. Onlar da Önder ve Leyla'nın ardından bir iki adım atmışlardı ki

-Halide teyzeee!

-Önder! diyerek birbirine gülen gözlerle bakan Önder ve Halide Hanıma bakakaldılar.

Bölüm kısa oldu, idare edin artık. Acaba Önder ve Halide Hanım nerden tanışıyor? Fikri olan var mı? :))











Continue Reading

You'll Also Like

302K 5.2K 20
༺༻ Bütün hakları saklıdır "Ben geldim" Gülümseyerek ve son harfi uzatarak kurduğum cümle ile o da gülümsedi. Sandalyesini biraz masadan geri çekti...
2M 32.3K 53
- Ahh...abim gelicek yapamayız.. Üstümdekileri delice yırtarak çıkardı. - Abini boş ver gece. Bugün gelmeyecek güzelim Erkekliğini boxer'ından çıkar...
394K 1.7K 4
YENİDEN YAZILIYOR 🍷⛓️🌓 Enemies to lovers... ⛓️ ~mafya İyi kalpli ama yaşadığı ilişkiler yüzünden kırık olan Ahu ablası evlenince onunla aynı evde...
611K 25.5K 44
30-50k izlenen Yağız her gün yayın açar, Sohbet eder ve korku oyunları oynar. Işıl ise o yayıncıya aşık bir kızdır. Işıl habire yağıza Instagramdan y...