Keşke Olsaydı

By bidesvu_

206K 12.9K 9.8K

Sadece keşke olsaydı dediklerimiz... YavBah #1 More

☘ 51'den devam 1 ☘
☘ 51'den devam 2 ☘
☘ 51'den devam 3 ☘
☘ 51'den devam 4 ☘
☘ 51'den devam 5 ☘
ꕥ 51'den devam ꕥ
ღ 51'den devam 1 ღ
ღ 51'den devam 2 ღ
ღ 51'den devam 3 ღ
Yazarınızı Tanıyın
Bölüm 17
Bölüm 17 / 2
⌘ 51'den devam 1 ⌘
⌘ 51'den devam 2 ⌘
⌘ 51'den devam 3 ⌘
⌘ 51'den devam 4 ⌘
❅ 12'den devam 1 ❅
❅ 12'den devam 2 ❅
❅ 12'den devam 3 ❅
✮ 45'ten devam 1 ✮
✮ 45'ten devam 2 ✮
◈ 49'dan devam 1 ◈
◈ 49'dan devam 2 ◈
◈ 49'dan devam 3 ◈
✢ 43'ten devam 1 ✢
✢ 43'ten devam 2 ✢
✢ 43'ten devam 3 ✢
✢ 43'ten devam 4 ✢
✢ 43'ten devam 5 ✢
✢ 43'ten devam 6 ✢
✠ 39'dan devam 1 ✠
✠ 39'dan devam 2 ✠
✠ 39'dan devam 3 ✠
✠ 39'dan devam 4 ✠
✠ 39'dan devam 5 ✠
❀ 25'ten devam 1 ❀
❀ 25'ten devam 2 ❀
❀ 25'ten devam 3 ❀
❀ 25'ten devam 4 ❀
Sadece bir şey...
✧ 66'dan devam 1 ✧
✧ 66'dan devam 2 ✧
✧ 66'dan devam 3 ✧
✧ 66'dan devam 4 ✧
〄 51'den devam 1 〄
〄 51'den devam 2 〄
〄 51'den devam 3 〄
〄 51'den devam 4 〄
〄 51'den devam 5 〄
❁ 41'den devam 1 ❁
❁ 41'den devam 2 ❁
❁ 41'den devam 3 ❁
❁ 41'den devam 4 ❁
❁ 41'den devam 5 ❁
ÖNEMLİ
❁ 41'den devam 6 ❁
❁ 41'den devam 7 ❁
❈ 23'ten devam 1 ❈
❈ 23'ten devam 2 ❈
❈ 23'ten devam 3 ❈
❈ 23'ten devam 4 ❈
❈ 23'ten devam 5 ❈
❈ 23'ten devam 6 ❈
❈ 23'ten devam 7 ❈
❈ 23'ten devam 8 ❈
❈ 23'ten devam 9 ❈
❈ 23'ten devam 10 ❈
❈ 23'ten devam 11 ❈
❈ 23'ten devam 12 ❈
❈ 23'ten devam 13 ❈
❈ 23'ten devam 14 ❈
❈ 23'ten devam 15 ❈
❈ 23'ten devam 16 ❈
❧ 51'den devam 1 ❧
❧ 51'den devam 2 ❧
❧ 51'den devam 3 ❧
❧ 51'den devam 4 ❧
♧ Özel Bölüm ♧
§ Mini-Özel Seri 1 §
§ Mini-Özel Seri 2 §
§ Mini-Özel Seri 3 §
§ Mini-Özel Seri 4 §
§ Mini-Özel Seri 5 §
§Mini-Özel Seri 6§
§Mini-Özel Seri 7§
DUYURU (10.12.2023)
KO-1
KO-2
KO-3
KO-5
KO-6
KO-7
KO-8
KO-9
KO-10
KO-11
KO-12
KO-13
KO-14

KO-4

412 30 52
By bidesvu_

15.01.2024

Herkese merhabaaa 💁🏻‍♀️

Yeni bölümle sizi baş başa bırakmadan önce bol satır arası yorumlarınızı ve oylarınızı beklediğimi iletiyorum efenimmm 🤭

İyi Okumalar.

§

Hayatta hiç kimseyi hiçbir şey zorlayamam. Yanımda tutmaya zorlayamam. Beni sevmeye zorlayamam. Ama zorlamasam da bunları yapmasını istediğim kişi olmadan çok zorlanırım. Yanımda sevdiğim kimse yokken yaşamak çok zor gelir. Sevdiğin olmadan ne seni mutlu eder ki? Kahve içmek mi? Başlarda yalnız içmek keyifli gelebilir. Ama bir süreden sonra kalbi acıtır. Evde tek başına keyfine bakmak mı? Başlarda çok güzel gelir. Özgürsündür, istediğini yaparsın ama sonradan yalnızlık koyar.

İnsan yanında bedenen değilse bile ruhen sevdiğinin olmasını ister. Onun yanında olduğunu hissetmek ister. Hissederken güzeldir yalnız bir şeyler yapmak. Çünkü bilirsin o his, onu sana getirecek. Sevdiğinin yanında olduğu hissi senden gittiğinde ise hayatın ne tadı kalır ne tuzu...

Hayatımdan ruhen çekip giden o kadar çok sevdiğim oldu ki artık kendimi sevilmeye değer birisi gibi bile hissetmiyorum. Hayatımdan beni koşulsuz sevmesi gereken kişiler bile öyle bir gitti ki varlığımdan şüphe ettim.

Yavuzun da beni varlığımdan şüphe ettiğim raddeye sürüklemesinden korktum. Beni bu ihtimale sürüklediği için kırıldım. Ama şimdi o şüpheye giden yolda bileğimdeki kelepçe ayaklarıma pranga oldu. Hareket etmeme, o şüpheye sürüklenmeme izin vermiyor, bileğimdeki kelepçe.

Şöminenin önünde Yavuzun dizine yatmışken yüzüme harıl harıl yanan odunların sıcaklığı vuruyordu. O sıcaklık beni mayıştırmıştı.

Şuracıkta huzurlu bir uykuya kendimi teslim etsem ne olur ki?

Yavuzun zoruyla babasının yaptığı çorbadan bir kase bitirmiştim. Ağzıma sokulan her kaşıkta kendimi kusacak gibi hissedip yemekte zorlansam da kase bittiğinde kendimi daha iyi hissetmiştim. Sanırım kendimi açlıktan kötü hissettiğim savı doğruydu.

Yemekten sonra saatin daha sekiz olduğunu öğrenince uyumak istememiştim. Biyolojik saatimin çıktığı tatilden dönmesi gerekiyordu artık. Onu eski yaşantısında kavuşturmak için kendimi en erken ona kadar uyanık kalmak için zorlamam gerekiyordu.

Değişik bir düşünce işte benimki de.

Ben uyumak istemeyince şöminenin önüne gelmiştik ve beni yine zorla dizine yatırmıştı. Dilim istemiyorum dese de ruhum huzurun kucağına yerleşmek istiyordu.

Huzur.

Huzuru gerçekten bulabilmem için gerçekleri öğrenmem lazım benim. Her detayıyla hem de. Öğrendiklerimden sonra bu sefer gerçekten duygularımla değil mantığımla hareket edecektim. Elimden geldiği kadarıyla...

"Bana her şeyi anlat."dedim sıcaktan mayışsam da. "En başından. İlk öğrendiğin hatta şüphelendiğin yerden..."

Saçımdaki eli birkaç saniye duraksadı. Sesli bir soluk doldurdu içine. "Gizlilik diyeceğim ama yeterinde sıçtım zaten içine." Saçlarımı tekrar sevmeye başladı. "Yine üzüleceksin."diye uyardı beni.

Evet, belki üzülecektim ama gerçekleri bilmeye de ihtiyacım var. Gerçekleri bilmezsem nerede nasıl davranmam gerektiğini bilemem bundan sonra. Kim ne biliyor, ne kadar biliyor?

"Anlat."dedim uyarısına rağmen.

"Bir adamın peşindeydik."dedi bir süre sadece saçlarımı sevdikten sonra. "Evlendikten sonra elimize adamla ilgili bir ipucu geçti. Bir baston." Gözlerimi kapattım ondan tiksinirken. Elinden hiç bırakmadığı bastonu onun sonu olmuştu demek. Öyle şerefsizse olsundu sonu. "Sonradan babanla karşılaştığımızda bastonların aynı olduğunu fark ettim."

Gözlerimi açıp Yavuzun yüzünü görebileceğim şekilde çevirdim kafamı. "O akşam yemeğinde biliyordun değil mi? O yüzden çok gergindin."

Bu bir ihtimal olsa bile neredeyse emindim bu şekilde olduğundan. Yoksa tanıyorum Yavuzu. O zamanlar ben, sevdiğim adamı babamla tanıştırdığım için gergin bir heyecanım vardı ve bu detayı fark etmemiştim. Ama düşününce Yavuz kim olursa olsun ilk tanıştığı kişiyle bu denli gergin konuşmazdı.

Bakışlarını yüzüme indirdi. "Şüpheleniyordum. Nabzını yoklamak istedim." Sıkkın bir nefesle birlikte bakışları yanan odunlara döndü. "Aradığımız adamın o olduğundan emin olduğum gün kaçırıldığın gündü." Sertçe yutkundu. Bu konudan rahatsız olduğunu ve konuşmak istemediğini yavaştan sallamaya başladığı bacağından anladım. Gergin olduğunda yapardı bunu.

"Açığa çıktığı gün kaçırıldığım gün..." dedim emin olmak için. Taşlar yerine oturmaya başlarken "Seni, benimle tehdit etti değil mi?" diye sordum. Sıcaktan mayışmış halim yok olmuştu. O adama nefretim tekrar açığa çıkmıştı.

"Evet."dedi. Onun da duygu olarak benden farkının olmadığı sesinden anlaşılıyordu. "Seni kurtardıktan sonra karşı karşıya kaldık. İkimizden birisi o gün orada ölecekti Bahar."

Bir insanın içinde hem üzüntü hem nefret aynı anda olabilir mi?

İçimdeki kız çocuğu çok üzgün. Hayal kırıklığına uğradı o. Babası onu sevmedi, babası onu öldürmek istedi. Hani bu dünyada insanın en değerli varlığı evladı olurdu. Onun için canını bile verirdi. 

Bu bize söylenen koca bir yalan mı?

O adamdan nefret ediyorum. Benim yaşatmaya çalıştığım canları o, öldürmeye çalıştı. O, insanları uyuşturucuyla zehirledi. Gelen paralarla da terörü finanse etti. Onun parasıyla alının mermilerin kaçı kulağımın dibinden geçip gitti kim bilir? O mermiler tek benim değil bir sürü masumun canını yaktı. Kaç anayı ağlattı. Böyle bir babam olacağına hiç olmasın.

Orada ölmesi gereken o idi ve öldü. Bunda Yavuzun hiçbir suçu yok. O doğru olanı yaptı. Ben olsam ben de onu öldürürdüm.

Ben tüm bunları nasıl fark edememiştim? Bunları benden nasıl sakladılar? Herkes nasıl sakladı?

Kendimi tam bir aptal gibi hissediyorum.

"Kimler biliyor onun gerçekte kim olduğunu?" diye sordum beni şaşırtacak şekilde duygusuz çıkan sesimle.

"Bu davayla ilgilenen yetkililer."dedi.

Dizinden kaldırdım başımı. Önünde bağdaş kurup gözlerine baktım. "Ailemden." Annem başından beri Karabayır'a gelmeme karşı çıkmıştı. Bununla bir ilgisi olabilir mi? O da bu işlerin içinde olabilir mi? "Annem biliyor mu?" diye sordum daha açık olması için. Onun da bu işlerin içinde olma ihtimali canımı tekrar yaktı. Ağlamak istedim.

Gözlerindeki hüzün parçaları içime doğru süzüldü. Biliyordu.

"Onu da tehdit ediyormuş."dedi üzülerek. "Seninle." İçimde şaşırmak için bekleyen birkaç parçamı öldürdüm. "Annen sadece uyuşturucu ticareti yaptığını biliyormuş. Onu şikayet etmek istediğinde seninle tehdit etmiş. Annen de senin için susmuş. Aslında sen onun seni sevmediğini düşünsen de seni o aileden senin iyiliğin için uzak tutmaya çalışmış. Onlardan nefret edersen kendine uzakta bir hayat kurarsın diye."

O adamın benimle annemi tehdit etmesine şaşırmadım. Beklerdim bunu o adamdan. Sonuçta beni diri diri gömmüştü o. Ama annemin benim için kendinden nefret etmemi göze alması...

Yanağıma bir damla yaş aktı. Kabul etmek istemedim. Nasıl bile isteye bu kadar kötülük yapabilirdi kızına? Ben o benimle ilgilensin diye sürekli hasta numarası yapan bir kız çocuğuyken nasıl içi sızlamadı?

"Ama onun yüzünden diplomamı kaybettim ben. Uzakta bir hayat kurmama izin verse beni geri dönmeye zorlamazdı."

Yanağımdaki yaşı usulca sildi. "O da o adamın işi aslında."

Nasıl babamın işi olabilir? Sırf o istedi diye annem geri dönmem için her şeyi yaptıysa, ben diplomamı bu yüzden kaybettiysem, babam benim diplomamı almam için bana neden yardım etsin? Ben diplomamı alır almaz Karabayır'a geri dönmüştüm. Madem benim burada olmamı istemiyordu neden diplomamı almama yardım etti? 

"Ama diplomamı alınca Karabayır'a döneceğimi biliyordu. Buna rağmen, benim burada olmamı istemezken neden yardım etsin bana?"

Kafam o kadar karışıktı ki hiçbir parça birleşmiyordu artık içimde. Algılamakta zorluk çekiyordum.

Zekamdan şüphe ettiğim dakikalar içindeyim şu an.

"Annen yüzünden diplomanı kaybedince annenin safından, babanın safına geçmiştin. Seni kendine iyi göstermek için yardım etti muhtemelen. Karabayır'a dönmen konusunda da iplerinin onun elinde olduğunu düşündüğü içim müsaade etmiştir."

Bu olanları sindirmek için bakışlarımı önüme indirdim. Ellerimi sıkıca tuttuğunda "Annen de sen de bir oyunun içindeymişsiniz sadece."dedi.

Yanağıma bir damla yaş daha aktı.

Annem beni kendinden bilerek uzak tuttuysa beni seviyor. Beni babamdan uzak tutma sebebi ondan korumaya çalışmak. Demek ki katı bir anne olsa da beni seviyor. Annem beni seviyor. Annem beni seviyorsa o adam öldükten sonra neden bana gelmedi? Neden bana gerçekleri anlatmadı? 

Annem beni sevmiyor mu?

"Tüm bu bilgileri senden saklamamızın sebebi bu hikayedeki en masum kişi sen olman Bahar. Ve bu hikayenin içindeki herkesin zaafı olman. Baban öldükten sonra annen savcılığa gitmek istemiş, bu zamana kadar seni korumak için sakladığı şeyleri anlatmak için. Ama bu terör öyle boktan bir şey ki gidenin yerine hemen birisi geliyor. Baban ölse de anneni tehdit etmeye devam etmişler."

Dolu gözlerim Yavuzun mavilerine çıktı. Hala birileri annemi benimle tehdit ediyor ve yanlış bir şey yaparsa beni öldürecekler. Bu hakkı da onlara veren kişi babam olacak adam.

"Annen kendisi savcılığa gidemediği için gizli bir şekilde bizimle iletişime geçti. Bildiklerini anlatıp ifade verdi bize. Senin hala tehlikede olduğundan bahsetti." Ellerimi sıkıca tutup gözlerimin en içine baktı. "Seni canım pahasına korurum ben ama sen gerçekleri öğrenirsen çıldırırdın. Şimdi çıldırdığın gibi... Mantığınla hareket etmiyorsun bir haftadır. Bundan korktuk. Sen mantığını devre dışı bıraktığın anda ölüme kucak açacaktın Bahar." Güçsüzce "Açtın da."dedi.

Kaşlarım çatıldı. Anlamaya çalıştım onu. Tamam, bana açıklamamalarını kabul ettim. Gizlik ve can güvenliğim. Ama ben nasıl ölüme kucak açtım? Ne yaptım ben?

"Nasıl?"

"Gerçekleri öğrenmen seni savunmasız yaptı. Dikkatin dağıldı. Çevrende olup bitenleri fark edemeyecek durumdasın ve bu da onlara davetiye çıkarttı." Ellerimi bırakıp yüzümü avuçlardı. Korkuyla bakan gözlerimin en içine güven aşılayarak "Seni her şeyden, herkesten koruyacağım."dedi. "Saçının tek bir teline bile zarar gelmesine izin vermem Bahar."

İçimdeki birbirine karışan duygularla ne tepki vereceğimi bilmiyorum artık ben.

Annem beni seviyor. Beni öldürmek istiyorlar. Bir kere annem bana tüm sevgisiyle sarılmadan ölmek istemiyorum. Korkuyorum bundan. Yavuz yanımda olduğu için güvende hissediyorum kendimi. O varken korkmuyorum ama yokken korkuyorum. O adamdan nefret ediyorum. İçimde sevdiklerime karşı bir kırgınlık var. 

Ağlamak istiyorum.

Yüzüm avuçları arasında alnım alnındaydı. Yüzümdeki ellerini tuttum. Kapalı gözlerimden yaş aktı gitti.

Alnımızı ayırıp yanağımdaki yaşı öperek aldı. "Ben seni asla bırakmayacağım." Diğer yanağımı öptü. "Senden ayrılmayacağım." Alnımı öptü. "Yuvamsın sen benim." Çene kemiğimin kulağıma yakın kısmından öptü. "Yuvamı terk etmeyeceğim." Çenemin altını öptü. "Hep yanında olacağım." Yüzünü boynuma gömdü. "Hep seveceğim seni."

Hangi duygunun etkisiyle olduğunu bilmediğim gözyaşları aktı yanağıma. Yavuzun dudakları boynuma ıslak öpücükler kondurmaya başladığında başımı yana yatırıp ona yer açtım.

Kırgın olsam da sevdiğim için mi yoksa zaten çoktan affettiğim için mi bilmiyorum ama onun ruhumu sevmesini istiyorum. Çok sevmesini istiyorum.

Sağ elim ensesine çıktığında onu boynuma bastırdım. Benden aldığı sözsüz onayla ıslak öpüşleri çeneme, çenemden dudaklarıma ulaştı. Ağlayarak öpüşmeye başladım Yavuzla.

Dudakları sırayla dudaklarımı emdi. Dili beni ziyarete geldi. Savaşır gibi öpüştük. Boynumdaki eli yine arabadaki gibi boynumu sıkmaya başladığında beni minderin üzerine yatırdı. Yavuz sağ elini ben sol elimi rahat kullanamazken iki bacağımın arasına yerleşip üzerime uzandı.

Dudaklarımda kaybolup boynumda buldu kendini. Boynumda kendine ait izler bırakırken aklımda sadece Yavuzla sevişmek vardı.

Ellerimizin bize izin verdiği kadarıyla birbirimize dokunduk. Dokunmaya çalışırken birimiz diğerimizin elini çekiştirdi. Demir parçası derimize çarptı. Acıttı. Ama pes etmedik.

Yavuz kendini geri çekip açlıkla bana bakarken sweatimin eteklerinden tuttu. Üzerimdekinden kurtulmak için sırtımı minderden ayırdığımda sweatim yukarıya sıyrılmaya başladı. Çıkması için kollarımı kaldırdığımda bileğimdeki demir yine tenime çarptı.

Sweat yüzümü kapattığında "Çıkmaz ki."dedim. Sesimdeki arzu muhtemelen Yavuzu çıldırtıyordu.

Sweat başımdan ve sağ kolundan çıktı ama sol kolumdan çıkmadı.

"Aç kelepçeyi."dedim.

Beni duymuyormuş gibi yüzünü tekrar boynuma gömdü. Elleri belimin iki yanından kalçama kayarken bacaklarımı beline doladım. Benim hareketimle kendimi Yavuzun kollarında, sırtım minderden ayrılırken buldum.

Beni kucağına alıp nasıl zorlanmadan kalktığını bilmesem de merak da etmedim. Yüzümü Yavuzun boynuna gömüp benim boynumda çoktan oluşmaya başlayan morluklara benzer izler bırakmaya başladım.

Yavuzun adımları kalçamın bir yere değmesiyle durduğunda kendimi bir masada otururken buldum. Bedenimden çekilen sol eli bir şeyler aradığını belli ederek bir yerlere çarptı. Aradığını bulduğunda beni kendinden uzaklaştırdı.

O anın büyüsüyle gözlerimi açmakta zorlansam da bunu başardığımda elinde bir makasla sırıtıyordu.

Düzensiz nefesler alıp verirken "Ne yapacaksın onu?" diye sordum.

"Kazağı keseceğim, yavrum."dedi. Sweatimin sol kolunun bilek kısmındaki lastiği tuttu. Dehşetle "Saçmalama."dedim. "Kelepçeyi çözmen daha mantıklı değil mi şu an?"

Sweatimi kesmeye başladığında "Hayır."dedi. Şaşkında dudaklarım aralandı.

Boydan boya kesilen kolla birlikte sweatim yere düştü. Eli sütyenimin askısına gittiğinde "Dur."dedim. Sweati kesti ama bunu kesemez. En sevdiğim sütyenim bu benim. "Askısı çıkıyor onun zaten."dedim.

Kaşları çatık bir şekilde sütyenin askısına baktı. Eli ona dokunduğunda "Ha!"dedi anlamış şekilde. "Çıksın o zaman." Makası masaya bırakıp askının kancasını çıkarttı.

Damarlarımda kandan çok arzu dolanırken çıplak tenime baktığında bile kalbimin atışını görebilirdi. Bunu biliyordu da. Bildiği için gülerek dudaklarını sol göğsümün üstüne bastırdı.

Yavuzla sevişmek istiyorum sadece.

O göğsüme diliyle kendini çizerken elim onun kazağına gitti. Üzerinden çıkarttım. O ilgilendiği kısımdan kendini ayırmazken bana yaptığı gibi kestim kazağın kolunu. Onun kadar kolay olmamıştı benim için bu. Zira ben onu ellemiyordum o an. O ise sütyenden açıkta kalan göğsümü diliyle takan edip taytımın üzerinden iç bacağımı okşuyordu.

Onun bir öpüşü, bir dokunuşu bile bana zevk verirken bunu boğazımdan çıkan seslerle belli ettim bolca.

Yavuzun kazağını zorlanarak ondan kopardıktan sonra eli sırtıma ulaştı ve beni sütyenden kurtardı. Çıplak göğüslerimizi birbirine yapıştırıp beni kucağına aldı. Bacaklarım belindeki yerini alırken şehvetle parlayan gözlerini gözlerimden ayırmadı.

Sonrası ise şöminenin önündeki mindere uzanan bedenlerimizle bilindik hikayeydi. Onun dokunuşlarıyla parçalanıp tekrar birleştim. Onun nefesiyle boğulup tekrar can buldum. Onun hırçınlığında yara alıp yine onun narin dokunuşlarıyla iyileştim.

Yavuzun kollarında kendimden geçerken her zaman neredeyse aynı anda zirveye ulaşan bedenlerimizde bu sefer bir farklılık oldu. Sevişmemiz normalde beni hep tatmin eden o sevişmelerimizden bile daha güzel geçse de Yavuzla aynı anda zirveden aşağı kelebek gibi süzülemedim.

"Yeterince sevemedim mi seni?" diye sordu yüzü boynuma düşerken. Boynumda iki saniye soluklanıp parmakları beni deli eden o kısma ulaştığında "Yoksa fazla mı inatçısın bugün?" diye sordu sesi zevk inleyişime karışırken.

Yine sadece kendini düşünmedi. Kendisi doruğa ulaşmışken öylece bırakmadı beni. Sevmeye devam etti beni. Ruhumla sevişmeye, ruhuma dokunmaya devam etti.

O gece istatistiksel olarak ilk defa onun ikinci zirvesi benim ilk zirveme denk düştü. Buna rağmen bilimsellik hala çöptü bizim için.

Bacaklarımı hissetmediğim anları tekrar kendimden geçerek yaşarken terli bedenini bedenimin üzerine bıraktı.

Yavuzla sevişmek çok başka bir duyguydu. Çok tatmin ediciydi insanı. Bu tatmin yüzümde çarpık bir gülümseme oluştururken derin soluklar alıp verdim. Nefeslerimi düzenli tutmaya çalıştım ki kalbim bir an önce yavaşlasındı.

Sol bileğim deli gibi acırken sağ elimin tırnaklarını Yavuzun bel oyumuna bastırdım. Nefesim hala düzensizken gülerek "Kelepçe fantezin olduğunu da öğrendim bu gece."dedim. Tırnaklarımı teninden çekmeden sırtına yol aldım. "Nesin sen?" diye sordum. "Christian Grey mi?"

Güldü. Gülerken burnundan çıkan nefes içime aktı. Boynumu dişledikten sonra "Yavuz Karasu."dedi.

Tırnaklarımı bir kez daha sırtına bastırdım. Kendini bana bastırdı. "Kelepçe fantezini reddetmiyorsun yani?"

Yüzünü boynumdan çekip üzerimdeki ağırlığını aldı. "Fantezi olması için önceden beri yapmak için hayalini kurmuş olmam gerekmiyor mu?" Sırtındaki elim omzuna kaydı. Dudaklarıma ıslak bir öpücük kondurdu. "Bizimki hayal değil, ani gelişen bir şey."

Dudaklarımı yalayıp bıraktığı ıslaklığı aldım. Onu bunu itiraf ettirmek için meydan okudum. "Çıkartmadın ama."

Dudaklarını büzüp ciddi bir ifadeyle gözlerime baktı. "Anahtar yukarıda pantolonun cebinde kaldı."

İtirafıyla güldüm. Beni kucağına alıp makas aramak yerine yukarıya çıkmak daha mantıklı değil miydi?

Kaşlarını kaldırıp "Ayrıca."dedi. Çapkınca sırıttı. "Bunu da deneyimlemiş olduk." Çenemin altını öptü. "Sevdiysen hep yaparız."

Çıplak tenine bir şaplak attım. "Pis."

Yavuzla cinsel konularda utanmadan konuşabilsem de bu ayrı bir boyuttu artık. Bazı tatlı imalar, ufak dokunuşlar ilişkiyi dinamik tutuyordu zaten. Güzeldi o yüzden. Hoşuma da gidiyordu ama bu biraz ileriydi sanki. Utandım.

"Kocana?"

"Garip fantezili adama."

§

Yavuzun kucağındaki çıplak bedenim, Yavuz yukarıya doğru her basamak çıkışında biraz daha üşüyordu. Yukarı kata tamamen çıktığımızda "Çöz artık şu kelepçeyi."dedim isyanla. Aşağıda şöminenin orada birbirimizle uğraşmaya başladığımızda bileğimi görmüştüm. Mosmor olmuştu. O morluğu gördükten sonra acısını hissetmeye başlamış ve ağlamak istemiştim.

Bana cevap vermeden banyoya girdi. Işığını açmadığı banyoda ne yapacağını sorguladım.

İçeriye girip kapının arkasındaki dolabın kapağını açtı. İçinden bir şey alıp geri kapattı. Ben, kucağında ben varken nasıl bu kadar rahat hareket ettiğini sorgularken banyodan çıktı.

Beni yatağın yanına gelip yere bıraktığında elinde bir havlu olduğunu gördüm.

"Yavuz duymuyor musun?"dedim. Artık gerçekten rahatsız oluyordum şu kelepçeden. "Nerede pantolonun?"diye sordum anahtarı almak için.

Havluyu çıplak bedenime sardı. "Bilmem."dedi.

Yatağın üzerindeki yorganı kaldırdı. Beni takmayışı sinirlerimi bozmuştu. "Kime diyorum?"dedim sinirle. Kelepçeli elimi sertçe sağa sola sallayıp onu da rahatsız etmesini istedim. "Çıkart şunu." Kendi bileğim onunkinden daha çok acıdı sanırım.

Yatağa oturdu. "Bu kelepçenin çıkmasının tek bir şartı vardı Bahar."dedi. Kaşları çatıldı. "Ama gerçi benimle seviştin."dedi. Bacaklarımda derman olmadığı için kendimi yatağa bıraktım. "Seviştiğine göre affettin."

Seviştiğine göre affettin.

Affettim mi? Seviştiğim için affetmiş mi oluyorum?

En çok kırıldığım benden vazgeçmesiydi. Benden vazgeçmemiş ama.

Yavuzu affedip affetmediğimi anlamak için önce ondan vazgeçebilir miyim diye düşündüm. Onunla evli olmasak da hep içimde Yavuz olacak. Onu seveceğim. Onu sevmekten vazgeçmeyeceğim.

Onunla ömrümün sonuna kadar birlikte olmak istiyorum ama onun beni bir daha bırakıp gitmeyeceğinden de emin değilim ki. Bu zamana kadar beni hep bıraktı. Bunları hep travmalarına verip onu affettim ama her seferinde yine bırakıldım.

Ben onu yine affedip bir kez daha terk edilmek istemiyorum. Ben, beni bir daha bırakmayacağına hala emin değilim.

Bugün kırgın olsam da hep sığınağımın Yavuz olduğunu gördüm ben. Kırgın olduğum adamın kollarında huzur buldum. Bu benim için anneden dayak yiyip yine annenin kollarında ağlamak gibi bir şeydi. Bir çocuğun adımları en sonunda nasıl hep annesini buluyorsa, benim de adımlarım hep Yavuzda son buluyor.

Ne yaparsın? Seviyorum adamı. Çok seviyorum. Ruhuma dokunuşunu seviyorum, ruhumu iyileştirişini seviyorum, ruhuma huzur verişini seviyorum, ruhumu sevişini seviyorum... Her şeyini seviyorum bu adamın.

Bu adam benim kalbim. İnsan kalbi olmadan yaşayabilir mi?

Bugün ben her şeyi yolumun sonu hep bir şekilde Yavuza çıktığı için yaptım. Bir şey hariç... Evet, Yavuzu içten içe affetmek istiyorum. Ama ben bugün Yavuzu affettiğim için sevişmedim onunla. Ben bugün Yavuzla sevişmek istediğim için seviştim.

Ona affetmem için beni asla bırakmayacağından emin olmam lazım. Söz yetmiyor işte. İnanmam, hissetmem lazım.

Boğazımda bir yumruk oluştu. "Ben."dedim. Dudaklarım rüzgarda sallanan yapraklar gibi titriyordu. "Seni affetmedim."dedim içim acıya acıya. "Ben sadece seninle sevişmek istedim." Yanağıma bir damla yaş aktı. "Belki de son defa..."diye fısıldadım ruhumdaki acıyla.

Bakışlarım, gözlerine değdiğinde içindeki hayal kırıklığına en yakından şahit oldum. 

§

Bölüm Sonu.

Umarım beğendiğiniz bir bölüm olmuştur.

Oylarınızı ve yorumlarınızı bekliyorum canlarımm ✨

Tekrardan görüşene kadar hoşça kalınn 💕

Continue Reading

You'll Also Like

227K 21.9K 24
Jeon Jungkook, 20 yaşına gelen herkesin dolunay gecesi kurt cinsiyetini ôğrenmesi şerefine düzenlenen baloda, kardeşinin kurt cinsiyetini kutlamaya g...
172K 17.7K 31
Ülkesine dönen delta ve kendi halinde takılan sessiz bir omega bir gece birlikte olur.
1.3M 75.2K 45
Damla Naz Aydoğan yirmi altı yaşına gelmiş, istediği her şeyi elde eden, zengin, egoist, kibirli, ukala, çok bilmiş, şımarık ve bir o kadar da güzel...
4K 1.6K 21
Planlanmış bir anne, planlanmış bir bebek, planlanmış bir sperm ama planlanmamış bir küçük annenin hikayesine hoş geldiniz... ...... Zeytin ağaçlar...