❄️ KURT'UN KALBİ -PART 2-

45.2K 3.8K 1.2K
                                    

Dediğim yerde şarkıyı açarak okuyun lütfen! şarkı aşağıda :D

▏₰ Alysa

Göğsümde baş gösteren kasırgayı artık tüm vücudumda hissediyordum. Sahip olduğum anılar iyisiyle, kötüsüyle, günden güne artıyordu. Kilit altında tuttuğum sandık bugün zorla açılmıştı. Anahtara kim sahipti? benden başka kim yerini bilebilirdi? Mazilerime dayanan sayfalar eskimiş, yıpranmışlardı. En ufak bir dokunuşumda dağılacak kadar hassas görünüyorlardı. Onlara bakmak canımı yakıyordu. Aldıkları her darbeyi, göğüslerini gererek kabul etmişlerdi. Şimdiyse onca vuruştan sonra geride kalan izleri taşımanın mesuliyeti altındaydılar. 

Zihnimin en ıssız köşelerine attığım sandığa yaklaştım. Burasının tenhalığı, havasında ki ağırlık ve ötekileşmiş her şeyin yansıttığı soğuk... her gelişimde kalbimi üşütüyordu. Paslanmaya yüz tutmuş kilide kaygı gözlerim. Kaçmak için içine teptiğim hatıralardan sonra hiç dokunulmamış olması gerekiyordu. Burada sonsuza kadar kalıp, varlığını bile unutmam. Lakin öyle olmamıştı. 

Titreyen ellerimle sandığın kapağını açtığımda, orada gördüğüm geçmiş yerli yerinde duruyordu. Aralarına saklanmış, bana ait olmayan yapraklarda bir isim yazılıydı.    

Zeref... O kimdi? 

Büyükannenin idamı bilinç altımı tetiklemişti. Açığa çıkardığı şey bu isimdi. Duyduğum ses bana aitti. Zeref denen kişiye onu sevdiğimi söylüyordum. Kendi sesimi başka birisiyle karıştırmama imkan yoktu. Tüm bunlar bir sorundu elbette. Ancak asıl problem ettiğim konu; bu isme sahip kimseyi tanımıyor oluşumdu. O halde nasıl oluyor da böyle bir anıya sahip olabiliyordum? kafam allak bullak olmuştu. 

Her şeyi yoluna koyduktan sonra Elistanın ahalisine veda etmiştik. Köylerine yapılan büyü artık bozulmuştu. Başlarına gelen felaketlerin sahibi bulunmuş ve cezası verilmişti. Önceden yaşadıkları yer nasıl bir görünüşe sahipti bilmiyorum. Şuanda gördüğüm kent harabeden farksızdı. İlk iş olarak köylerini eski haline geri getirmekle başlayacaklardı. Ellerinde kalan son yiyecek stoklarıyla idare edebileceklerini söylemişlerdi. Bir dahaki ekin zamanında tarlalarını sürüp, elde ettikleri malzemelerin bir kısmını satacaklar ve ellerine geçen parayı aralarında paylaşacaklardı. Bir yıla kalmaz bütün sorunları çözülecekti. 

Büyüyü yapan Kara Cadıyla ilgili yapabilecekleri bir şey yoktu. Aylarca şahit oldukları hadiselerle ilgili kötü duygulara sahip olsalar da o kadının adını bile duymak istemiyorlardı. Tek yapabilecekleri Cadıya yardım eden insanların ölümüyle kinlerini temizlemekti. Bütün ahali bizi yolculamak için ana girişe dek gelmişti. Hepsinin tekrar tekrar ettikleri teşekkürü kabul ettikten sonra anca ayrılabilmiştik. 

Yaşadıklarım şuanda bana hayal unsuru gibi geliyordu. Sanki o köye hiç gitmemiş, hortlaklarla savaşmamıştık. İnanmakta güçlük çekmem anlaşılabilirdi. Daha dün sıradan bir insanken şimdi Kalash'a ruh çağırıp, onlarla konuşabilen biri olarak geri dönüyordum. Tecrübe ettiğim olaylar itiraf etmek istemesem de bana ders olmuştu. Orta dünyada ne kadar kalacağım belirsizdi. Eğer buradan canlı ayrılmak istiyorsam kendimi korumayı öğrenmeliydim. Tamam, beni muhafasa edecek Kurtlarla arkadaştım ama her an yanımda olacakları ihtimaline tutunamazdım. Hatta geri dönünce bitki derslerine de sıkıca asılmayı planlıyordum. Bu tarz görevlerde her an yaralanabilme olasılığına sahiptik ve bilgisiz bir Şaman ayak bağından başka bir şey olmuyordu. 

Ormanda bir gece geçirdikten sonra klana az bir mesafe kalmıştı. Allahtan yeni bir canavar saldırısına maruz kalmadan atlatmıştık verdiğimiz molayı. Uyumadan öncede, uyuduktan sonrada vaktim hep düğümleri çözmeye çalışmakla geçmişti. Bu yüzden pek dinlenebildiğim söylenemezdi. Yürüyordum ama ben değil de, adımlarım bana eşlik ediyormuş gibi geliyordu.

KIŞ ÖPÜCÜĞÜ |Tamamlandı|Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin