❄UYANAN ÖLÜLER

41.4K 3.8K 1.5K
                                    

Multi media : LP - Lost On You

Bölümü bu şarkıyla yazdım. Sizde bana şarkı önerebilirsiniz ;)

▏₰ Alysa

Tamamen boşalmış midemden geriye, arada sırada nüks eden ufak kasılmalar kalmıştı. Bir dakika kadar önce bakışlarımı Gideonun yüzünden çekmiştim. Ay ışığıyla bütünleşmiş irislerinde ki gümüşi şavk, buz keserek bir katilin cellatlığına bürünmüştü. Öldürdüğü şey bir canavardı. Bizi kurtardığı için bir tarafım ona minnettardı. Lakin o canavarın kafatasında delik açarken olsun, canavarın gözlerindeki yaşam ışığı sönerken ya da ruhunu kaybetmiş ceset yere devrilirken. Tüm olanları kapsayan kısacık zaman dilimini... zevk alarak izlemişti. 

O hali.. beni canavarın dehşetinden daha çok korkutmuştu.

Omzuma dokunan elle yerimden zıpladığımda "Şhii, korkma benim" diyen Metus'un sesini duyarak, rahatladım. Çabalamaktan boncuk boncuk terlemişti.  Mantikor olarak çağırdıkları canavarın kuyruğunu, tereyağından kıl çekermişçesine kestiğini hatırlıyordum. Bunu yaparken tereddüt etmemişti. Kontrollü ve tetikte hareket ederek istediğini almıştı. 

ikisi de oldukça soğuk kanlıydı. 

İkisi de öldürmek için saldırmıştı.

Tüm bunları kabul ettiğim halde neden Metus'un yanında hala gevşeyebiliyorken, Gideonun yaklaşmasının düşü bile ödümü koparıyordu?    

Çünkü Eğleniyordu.

Sürüsündeki kişilerin tek derdi hayatlarını o canavarın pençesinden kurtarmaktı. Bir ölüm kalım savaşıydı yaşadığımız. Metusun isteğinin de arkadaşlarından ayrı olduğunu sanmıyordum. Onlar mantikor'un karşısında kan ter dökerken, Gideon sadece oyun oynuyordu. İşte onu ötekilerden ayıran odak nokta, burasıydı. Minicik olmasına rağmen etkisi, boynuna geçirdiğin intihar ipi kadar yıkıcıydı.   

"Al, ağzını çalkala" elinde tuttuğu matarayı uzattığında itiraz etmeden aldım. Birkaç kere ağzımı çalkaladıktan sonra suyu tükürdüm. Kuruyan boğazımı ıslatmak için de iki yudum aldım. Matarayı ona geri uzattığımda, kamp alanında gözlerimi gezdirmeye başladım. Omzu delinen adamın başında bir kişi vardı. Aldığı darbeyle ormanın içerisine süratle uçan ise, kafasına takılmış ot ve yapraklarla birlikte çalılıkların arasından çıkmıştı. Kırık, çıkığı yokmuş gibi duruyordu. 

"O mutant bizi fena hırpaladı" hakareti ses tonuna bile yansıyordu. Çuvalladıklarını anlatırcasına başını iki yana sallarken, bir yandan da somurtuyordu. "Gideon bunun için bizi kötü azarlayacak" kaşlarımı çattım. "O şeyin saldıracağını bilemezdiniz. Geldiğini göremedik bile!"

İç çekti. "Alysa fark etmemiş olamazsın. Gideon en başından beri mantikor'un varlığını sezmişti" Düşündüm. Gideon ağacın dalında otururken tüm olanlara hakimmiş gibiydi. Sanki mantikor'un bir anda saldırmasına şaşırmamıştı. İyide, neden kimseyi uyarmamıştı? tüm bu olanlara izin vermişti! onun yüzünden kaç kişi yaralanmıştı? içimizden biri ölebilirdi bile!

"Bu duruma akıl erdiremiyorsun değil mi? için Gideon'a öfkeyle doluyor. Olanlardan onu suçluyorsun"

Kaşlarımı yapabilirmiş gibi daha çok çattım. "Benimle aynı fikirde olmalısın. Tüm kabahat onda!" karşı çıkarcasına kaşlarını yukarı kaldırdı. "Hayır. Gideonun kendince yöntemleri var"

"Bahsettiğin yöntemler insanların hayatını tehdit ediyor! buna nasıl katlanabilirsiniz?!" üzerine basa basa, hak verdiği yöntemlerle alay etmemi sorun etmiş gibi durmuyordu. 

KIŞ ÖPÜCÜĞÜ |Tamamlandı|Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin