❄️ULAK

44.5K 4.1K 859
                                    


Alysa

İnsanı etkisi altına alan çeşitli bitki kokusu içeri girdiğiniz anda ciğerlerinize çöküyordu. Ufak tefek şişelerin, küçük bir kazanın olduğu masanın üzeri demet demet bitkilerle doldurulmuştu. Birkaç bağ basit bir iple sarılarak toplanmıştı ancak hala bitkilerin ayıklanarak gruplandırılması gerekiyordu. Sabahın daha erken saatlerinde olduğumuz için evin içerisi sıcaktı. Gideonun evine kıyasla bu bölgedeki hanelerde güneşin ısısı soğuğu kırmaya yeterli oluyordu. 

"Otur Alysa" yerdeki geniş minderlerin birine geçerek oturdum. Dünün aksine bugün çember şeklinde yerleştirilmiş yastıkların ortasına dörtgen bir masa yerleştirilmişti. Masa cilalanarak parlatıldığı için gayet şıktı. Yüzeyine kazınmış antik harfler göze çarpıyordu. Simgeler bana bir şamanın evinde olduğumu unutmamam gerektiğini hatırlatmıştı. Zaten hangi akla hizmet bu işi kabul ettiğimi bilmiyordum! şimdide çatlaklarla dolu kararsızlığım küçük bir darbeyle tamamen parçalanmaya müsaitti. Sinsice bekleyen telaşa fırsat bırakmadan Ruby nineye odaklandım.

İki yandan ayırarak mısır örgüsü ördüğü kalın saçları, gözlerinin altında, alnında ve çenesinde ki garip dövmeler ondan gelen uhrevi hissiyatı güçlendiriyordu. Bu ürkütücü olduğu kadar arkanıza bakmadan buradan kaçma isteğinizi de körüklüyordu. Gözlerimize inmiş perde bizi diğer alemden ayıran en kalın sınırdı ancak onun irisleri bahsedilen perdeden yoksundu. Gördüğü şeylere nasıl katlanabiliyordu? bu çok ağır bir yüktü.

Önüme birkaç kitap bıraktığında irkildim. Düşüncelerime kapıldığım için kendi dünyama çekilmiştim. Çıkan ses ise beni oradan çıkaran etken olmuştu. Tek temennim Ruby ninenin bu dalgın halimi fark etmesiydi. Zira ona tatmin olacağı bir açıklama yapamazdım. 

Karşıma oturdu. Bana dönmeden önce soluk yeşil renginde ki kitaptan bir sayfa açmıştı. Açtığı sayfaya 24 sembol karalanmıştı. Ruby nine sembolleri incelemem için bana zaman tanıdı ardından peş peşe sordu. "Büyünün ne olduğunu düşünüyorsun Alysa? büyünün kaynağı sence nedir? büyü nasıl aydınlık ve karanlık diye ayrılır?" sorduğu sorular üzerlerinde kafa yorulması gereken şeylerdi. Fark ettiğim bir diğer konuysa bunları daha önce hiç sorgulamadığımdı. Cadılar, büyücüler yada adlarını bilmediğim diğer ırklar beyaz ve siyah olarak iki tarafa ayrılırlardı. Lakin bunları neye göre ayırıyorlardı? ayrıyeten iki büyü tarzımı vardı? yoksa nedeni çok daha derin anlamlar mı taşıyordu? 

Ruby nine yüz ifademden cevabımın olmadığını anladığında ufak bir tebessüm etti. "Bu tarz soruların yanıtını çok az kişi merak ederek arar. Büyü gücüne sahip olanlar bile kaynaklarının nereye dayandığını umursamaz. Karanlık ya da aydınlık tarafta olmasının doğduğu anda kaderinde belirlendiğine karar verir ama işin aslına bakarsak öyle olmadığını görürüz" parmağını sembollerin üzerinde gezdirerek "İşte büyünün kaynağı bu mistik imcelerdir" dedi.

"Ritüeller ve büyüler bu harfler vasıtasıyla gerçekleşir. Nasıl her soyun kendine ait bir dili varsa büyünün de lisanı var. Lisan tek olsa da her zaman parlak değildir. İşte bir diğer sorununda cevabı burada yatıyor. Sanılanın aksine büyünün tek bir dili vardır. Yan yana getirilen harfler, gönlündeki istek ve arzu birleşerek, yoğrulur böylece büyü karanlık yada aydınlık olarak dışarı çıkar. Karanlıkla ruhu yıkanmış bir cadı aydınlık büyülerini içeren güçlerden sonsuza dek kovulur. Aydınlık taraf ise isterlerse karanlık büyüyü de kontrol edebilir. Tabi ki sonuçlarını tartmak şartıyla. 

Aydınlığı seçmiş kişiler aç gözlülük ederek karanlık büyüye de el atmaya çalışırlarsa bunun hoş sonuçlar doğurmayacağı kesindi. Esasen bunun bir tuzak olduğunu da öngörebilirdik. Karanlık büyünün tadını alan saf ruhlar git gide bataklığın içine gömülerek elinde sonunda kara büyücüye dönüşeceklerdi. Ve bunun geri dönüşü olmayacaktı. Bakışlarımı Ruby nineden alarak sayfaya çevirdim. Bunlar sandığımın aksine sembol değillerdi önümdeki kitap koca bir büyü dilinin alfabesini içeriyordu. 

KIŞ ÖPÜCÜĞÜ |Tamamlandı|Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin