❄️ KAVGA

41.2K 3.7K 1.3K
                                    

NOT! arkadaşlar bölümün bu kadar geç gelmesinin sebebi benim final ödevlerimle uğraşmam. Biraz zaman buldum bölüm yazmaya derken bu sefer de hasta oldum maalesef. Hala da tam iyileşmiş sayılmam yine de sizi bölümsüz bırakmak istemedim. Bölüm gecikmeleri de göz önüne aldığım için 5 BİN KELİME!! benden haber almak istiyorsanız instagram hesabımızı takip etmeniz gerekiyor. Link profilimde var. Orada sadece duyuru kesit değil. Bölümden fotoğraflarda atıyorum yada soru-cevap yapıyoruz. Bir, iki güne canlı yayın açmayı da planlıyorum bakalım. Ya da sadece duyurulara ulaşmak ve kitabın bildirimlerini almak istiyorsanız profilimi takip edin lütfen. Hepinize tek tek cevap verecek zamanı bazen bulamıyorum. 

▏₰ Alysa

Çürümüş etin kokusu evin içine sızmıştı. Ölümün katılığından doğan kan çekilmesi, cesetlerin kesilirken kan akıtmamasını sağlıyordu. Lakin bedenlerinde hiç kan yokta değildi. Damarlarında arta kalan sıvı akışkan yapılarını kaybetmiş, balçık kıvamında topaklanmıştı. İnsanların bağırışları, yardım çığlıklarının arasına karışıyordu. Gideonun sürüsü hortlakları köyden uzak tutmak için var güçleriyle savaşıyordu. Gel gör ki hortlakların sayısı baş edecekleri sınırı çoktan aşmıştı. Hal böyle olunca açık bulan cesetler insanlara saldırıyordu. Ağızlarında tek tük kalmış dişlerle; derilerini yırtıyor, parçalıyor ve onları zevkle yiyorlardı.

Ciğerlerime dolmuş çürük kokusuna, güçlü bir kan kokusu sindi.

Bu şeyler ciddi ciddi mezarlarından kalkıp gelmişlerdi.

Tırnaklarımı avuç içime sapladım. Benim bu lanet olası yerde ne işim vardı? buraya düştüğüm günden beri akıl olmaz olaylara şahit oluyordum. Benim dünyamda olağanüstü yaratıklar sadece mitlerden yada hurafelerden ibaretti. Ancak burada büyüde, insanımsı yaratıklarda gerçekti. Ölüm kalım savaşları sıradan, gündelik olaylardan ibaretti. İnsanların yaratığımsı türlere karşı neden nefret beslediklerini anlayabiliyordum. Orta dünyada sadece güçlü ayakta kalırdı. Yaşam hakkı sadece onlara aitti. İnsanlar ise bu dünyadaki en zayıf canlılardı belki de.

Cam patlama seslerine eşlik eden hırıltıları normalden daha yakın işiten kulaklarım, sinir uçlarımı uyarıyla yaktı. Yaklaşıyorlardı. Çaresizce burada saklanıp, bir şey yapmadan bekleyemezdim. Eğer o cesetlerden biri içeri girecek olursa, ölüm kaçınılmaz olurdu.

Kendime bunu yapabileceğim hakkında telkinler vererek, hazır olmaya çalıştım. Çöktüğüm kapı arkasından kalkarken, bacaklarım acizce tökezledi. Bu kanın beynime sıçramasına yetti. 22 yıllık hayatımda bu kadar korkuyu peş peşe yaşamamıştım ben. Ellerimi sertçe yanaklarıma vurdum. Acı, düşünce yetimi keskinleştirmişti. İçimde tüten korkuyu baskılayarak derin bir nefes aldım ve bunu yaptığıma anında pişman oldum. Yoğun koku hücrelerime kadar nüfus etmişti.

Sırtımı kapının yanında ki duvara yaslayarak, dışarıyı pencereden kolaçan ettim. Büyükannenin evi ana girişten çok uzak değildi. Konumu da tüm köyü görecek biçimde ayarlanmıştı.

Gözüme ilk yansıyan görüntü Kurt'a dönüşmüş üyelerden birine aitti. Devasa kurt ayaklarının altına hortlaklardan birini alarak ezmiş, ona doğru dişlerini gösteriyordu. Hortlak ise içine düştüğü tehlikeden habersiz, tırnaklarıyla kurt'u tırmalamak için havayı pençeliyordu. Halbuki bu çabası anlamsızdı zira ona ulaşmaktan çok uzaktı. Kurt dişlerini cesedin boynuna geçirdi. Ardından başını savurmasıyla, hortlağın kafasını omuriliğinden kopardı. Havaya fırlayan kafa yere düşerek, dört beş takla attı. Kurt hareketsiz kalan cesede bir daha bakmayarak yeni bir avın peşine düştü.

Neredeyse somut bir gri rengini alan ceset yeniden ayaklanmamıştı. Ağız çevresindeki taze kanı görünce başım döndü. Birilerini ısırmıştı! O anda zihnimde bir şimşek çaktı. İzlediğim filmlerden hatırladığım kadarıyla; cesetleri kalbinden bıçaklasanız bile yeniden öldüremiyordunuz. Onları hareketsiz kılacak tek şey bağlantıyı sağlayan beyinleriydi! beyinlerinden vurulduklarında ya da başları kesildiğinde olağan ölülere dönüyorlardı. Bu çağda silahın bulunduğunu pek sanmıyordum. Yine de hortlaklarla baş edebilecek pençelere ve dişlere sahiplerdi. Kilit noktanın başları olduğunun bilincindeydiler!

KIŞ ÖPÜCÜĞÜ |Tamamlandı|Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin