❄️FISILTI GÖLÜ - PART 1-

38.7K 3.4K 2.1K
                                    

Multimedia - Prismo / Solo

Bölüm 4365 kelime.

▏₰ Alysa

Gideon en önde koşarken diğer kurtlarda arkasından takip ediyorlardı. Öyle bir süratle ilerliyorduk ki ormanın içerisindeki ağaçların yanından geçerken yalnızca bulanık gölgeler olarak görüyordum onları. Nefes alışverişleri hızlanıyordu. Neredeyse yarım saat olmuştu yola çıkalı. Bu süre zarfı içerisinde nasıl oluyor da dinlenmeye ihtiyaçları olmuyordu idrak edemiyorum. Soğuk hava yüzümü yaladıkça ürperiyordum. Başlarda esen rüzgarla başa çıkmam bir hayli çetin olmuştu. Kış vakti olduğundan havanın derecesi eksi seviyelere kadar inmişti. Kıyafetlerim de beni bir yere dek ısıtıyordu. Yüzüm uyuştuğundan olsa gerek eskisi kadar hissetmiyordum ayazı. Başımı kaldırarak gökyüzüne baktım. Gecenin çarşafına serilmiş yıldızlar bize yukarıdan göz kırpıyordu. Ormanın içi derin bir sessizlikle örtülmüştü. Üşümekten kaskatı kesilmiş parmaklarımı oynatmak istesem de düşme tehlikesini göze alamayacağımdan kıpırdamamaya çalışıyordum.

Gideonun kuzguni bir siyahı yâd eden tüylerini daha sıkı kavradım. 

Bizzat yaptığı bıçak setini bana hediye ettikten sonra gelişen olayları her düşünmeye kalkıştığımda karnıma ağrı saplanıyordu. Bana silahların efendisini andırması gerektiğini söylemişti ve sırf benim içim maden olarak elması seçmişti. Bu alemde elmasın değeri ne ederdi bilmiyorum fakat benim dünyamda çok pahalı bir cevher olduğu kesindi. Hele de bıçağın ucu için kullandığı miktarı düşünürsek. Elmasın özelliği sert olmasından geliyordu. Kolay kolay işlenememesi de cabasıydı. Mücevher ustaları bile küçücük yüzük için konulacak elmasla günlerce uğraşırdı. Gideon ne zamandan beri elması şekle sokmaya çalışıyordu acaba? onun sahip olduğu kuvveti düşünürsek mücevher ustalarından daha iyi iş çıkardığı kesindi.

Aşinam. 

Dudaklarının arasından kavurucu bir sıcaklıkta çıkan hitap derin bir sahiplik eki içeriyordu. Yanaklarıma iğne misali batıp çıkan sancıların suçlusu olarak havanın soğukluğunu görmek istesem de başaramıyordum. Ben ne kadar ret edersem edeyim Gideon varlığımı gönülden kabulleniyordu. Onun bakış açısında Alysa kendisinin mühürlüsüydü. Garip bir şekilde bu düşünceden rahatsız olmuyordum. Hatta Gideona mührün görünür kalmasını ben söylemiştim. Sanki önüme konulmuş bir sınır çizgisinin tam ortasında dikiliyordum. İleriye doğru adım atsam kendimi Gideona bırakacak gibiydim. Geriye gitsem bu alemi, içindekileri ve mührü ardımda bırakacaktım. Seçim yapmam gerektiğini biliyordum. Her halükarda istemesem de bir gün buna zorlanacaktım. Son ana kadar tarafsız kalmak istiyordum. Zira emin olamadığım birçok şey vardı. 

Bir daha asla hislerime güvenerek hareket etmeyecektim. 

Çünkü sonu hep acıyla kesişmişti.

İç çektim. Gideonun sözlerinin altında yatan mana benim güçlü olduğumu sarf ediyordu. 

Bana inanıyordu.

Neden acaba? geçmişte sevdiğim insanları ikna etmek için ne denli çabalarsam çabalayayım kimse bana inanmayı seçmemişti. Yalandan da olsa bunu söylemeye gerek bile duymamışlardı. Ama o... hiçbir şey yapmadığım halde bana inanıyordu. Ne olursa olsun söyleyeceklerimi dinliyor ardından inanıyordu. Bir kez ret etmemişti beni. O yüzden onca tanıdığın arasında Gideon en çekimser hissettiğim kişiydi. Ve yaklaşması en zor olan. Onu hayal kırıklığına uğratmak istemiyordum. Belki de böyle düşünmemin sebebi minnettarlıktı. Gerçekte yalan söylediğini bilecek olsam dahi, yalnızca inandığını söylüyor oluşunun bile bende ne büyük bir anlam ifade ettiğini bilemezdi. İşte bu sebepten olurda bir gün inancını sarsacak bir şey yaparım diye korkuyordum.  

KIŞ ÖPÜCÜĞÜ |Tamamlandı|Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin