❄️DOLUNAY

42.4K 3.3K 2.1K
                                    

Multimedia - Slander/ I'm sorry don't leave me. (Son kısımda dinleyin)

Arkadaşlar ben size Kış öpücüğüne daha fazla bölüm gelecek derken her hafta bölüm yazacağımı kastetmedim. Neredeyse tüm bölümler 25-30 sayfa nasıl yetiştirmemi bekliyorsunuz? Bölüm aralıkları uzasa bile zaten sayfa sayfa telafi ediyorum. (Mesela bu bölüm 7117 kelime)

▏₰ Alysa

Kelimenin tam anlamıyla kaosu yaşıyorduk.

Başıma ödül konulduğunu öğrenmemizin üzerinden bir hafta geçmişti. Yıllar sonra İnalih'de Beyaz Cadı soyunun göründüğünü ispiyonlayan ve ilanı veren suçluların aynı kişiler mi yoksa iki ayrı grup mu olduğunu bulamamıştık. Gideonun emrindeki Kurtlar gece gündüz aralıksız araştırmaya devam ediyordu. Elleri boş döndükleri her seferde Gideon cinnet geçiriyormuşçasına bağırıp çağırıyordu. Tek sorun zanlıların eşkalleri değildi elbette. Klanların eğittikleri mesaj kuşları resmen gökyüzünü ele geçirmişti. Biri inip, biri kalkıyor etkileşim kesintisiz sürüyordu.

Hepsinin içeriği aynıydı; Beyaz Cadı üzerinde hak talep etmek.

Arastaya saçılan ilanlardaki kışkırtıcı bilgiler mahsus eklenmişti. Titiz düşünen herkes emellerini görebilirdi. Amaçları ırkların garezini Kalash klanına yönlendirmekti. Hedeflediklerinin tam olarak bu olduğunu düşünsem de içime ektikleri şüphe tohumu yüzünden gerçekleştirdikleri entrikaların altında farklı manalar arıyordum. Ne zaman başımız belaya bulaşsa illaki planlarınca hareket etmeye zorluyorlardı bizi. Korkum düşmanlarımızı yendiğimizi sanma gafletine düşmemizdi. Belki de son darbeyi vurmak için en zayıf olduğumuz anı kolluyorlardı. Yalan haberler yüzünden İnalihte ikamet eden bütün türler Kurtların beyaz Cadıyı rehin tuttuğunu zannediyordu.

Kara Kurt gibi devrilmez bir lidere sahipken ilaveten görünen son Beyaz Cadıda klana katılınca endişeleri yersiz olmaktan çıkıyordu. Sık sık sözü geçen dengenin Kurtlardan tarafa kaymış olması isyanla sonuçlanmıştı. İlanı dağıtan kişi casuslarını kullanarak Kalash'ın İnalihte ihtilal yapacağını ve bütün ırkları bünyesi altında zorla birleştireceği hakkında dedikoduları da yayıyordu. Aklı selim olan hiçbir lider böyle bir tehdidi göz ardı edemezdi.

Kıvılcımı çakanlar şimdi koltuklarında oturarak keyifle büyüyen alevleri izliyorlardı.

Gideon ortalıkta pimi çekilmeye hazır bomba gibi dolaşıyordu.

İşin ucunda sadece klanı değil, mühürlüsü de vardı. Şayet aramızda bu tarz bir bağ olmasaydı muhtemelen diğer türlerle uzlaşmak için masaya otururdu. Lakin klanlar onun kadınını istemeye cüret ediyorlardı. Sinirden göz akları kızarmış, gidip mektup yollayan herkesi teker teker gebertmek istediğine dair Hyugayla tartışmaya girmişti. Şuanda sesini çıkarmıyormuş gibi görünse de mektuplar gelmeye devam ettikçe öfkesi yatışmayacaktı. Bir ara klanlarla konuşup Kalash'ta isteyerek kaldığımı söyleyebileceğimi teklif etsem de Yulier bunun işe yaramayacağını, Gideonun mühürlüsü olduğumu öğrenseler de tutumlarını değiştirmeyecekleri görüşündeydi.

Aslında konu rehin olmam veyahut Kalash'ta kendi kararımla kalmam değildi. Nerede olursam olayım klanlar beni elde etmek için aynı muameleyi gösterecekti.

Olay büyüyordu.

Ödül mevzusu ise şu anlık kimsenin umurunda değildi. Zengin klanların para gibi dertleri yoktu. Çoğunlukla alt tabaka ve kelle avcıları yapıyormuş bu işi. Metus ödül ne kadar ağız sulandıracak miktarda olsa da canları çok daha değerli olduğundan aç gözlülüğe kalkışmayacakları kanısındaydı, tabi istisnalar kaideyi bozmazdı. Gelenleri bizzat halledeceklerini teminat ediyordu. Öğrendiğim bir diğer şeyse başına ödül konulan ilk kişi olmadığım haberiydi. Boşuna o kadar telaşlanmışım. Gideonun, Hyuganın, Metusun hatta Yulier'in bile ödül ilanları varmış. Üçü olağan gelse de Yulier'in de aralarında olmalarını beklemiyordum. Seth doğana dek pekte uslu durmamış anlaşılan.

KIŞ ÖPÜCÜĞÜ |Tamamlandı|Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin