❄️ÜÇ KURT'UN EFSANESİ

25.7K 2.9K 933
                                    


▏₰ Alysa

Çaydanlığın hülbüğünden seramik bardağa dökülen çayın şakırtısı çıt çıkmayan salonu sarıyordu. Minik melek otu taneleri sarımtırak çayın içinde usulca süzülüyordu. Ruby nine şöminenin içindeki demire çaydanlığı astıktan sonra bizim gibi bağdaş kurarak yere oturdu. Kare masanın etrafına dizilmiş beş kişi sessizlik yemini etmişçesine konuşmuyordu. İşiteceklerimin heyecanından mı yoksa korkusundan mı bilmiyorum tırnağımın ucunu kaşırcasına baldırlarıma sürtüp duruyordum. Pantolonum her ne kadar arada paravan görevi görüyor olsa da etimin kızardığını hatta örselendiğini acıdan hissedebiliyor fakat durmuyordum. İnzivaya çekilmeye kararlı göğsümdeki organ günlerdir olmadığı kadar hızlı atıyordu. Önüme bırakılan bardakla birlikte sinsice beni içine çağıran evhamlarımdan kafamı kaldırarak karşımdaki yaş almış kadına baktım.

"İç ki için ısınsın." İtiraz etmek için aralanan dudaklarım Ruby ninenin kızgın bakışlarıyla buluşunca gerisin geri kapanmıştı. İntihara teşebbüs ettiğimden sinir küpüydüler. Kabahatli olduğumu düşünmüyordum bu yüzden suçluluk duygusuyla uğraşmak gibi bir derdim yoktu. Ne bekliyorlardı ki? Yaşama sebebimi kaybettikten sonra hayatıma hiç bir şey olmamış gibi devam etmemi mi? Geçmişimden aşağı yukarı haberdarlardı. Onca nefretin, sevgisizliğin, mücadelenin ardından yaşam sevincimi yitirmiştim. Hayat benim için zorundalıktan başka bir anlam ifade etmiyordu. Her zaman meyilliydim. Kader beni İnalih'e getirip Kara kurtla tanıştırınca yarımımı elde edip beni sona iten zincirlerden azat edilerek tamamlandığımı sanıyordum, yanılmışım. Meğerse o zincirler beni terk etmemiş sadece şeffaflaşmışlar, görememişim. 

O varsa bende vardım.

O yoksa bende yoktum.

İki yarım bir kez birleşirse kopamaz.

Eğer koparılırsa; Birine ölüm, diğerineyse intihar uğrardı.

Aşk zalimdi.

Kimse bana sunulanı kabul ettiğim için beni suçlayamazdı.

Üşümüş parmaklarımın sardığı sıcak seramik canımı yaksa da umursamadım. Mart ayının ortalarına girdiğimiz için kar yavaşça yerini yağmura emanet ediyordu. Kaynar sıvıya üfledim. Aldığım ilk yudumla boğazımı yakarak aşağıya inen çayla şimdiden ısındığımı hissediyordum. Buna rağmen buz kesmiş ruhumdaki saçaklar yerli yerindeydi. Derin bir yırtıkla örselenen ruhum uyuşmuş acısını yamalayamıyordu. Oraya ait olmayan yamalar dikiş tutmuyordu. 

Bir daha aynı olmayacaktım.

Benden bir şeyleri koparıp duruyorlardı.

"Sizde durmayın çaylarınızı için." Yaşlı kurt tarafından paylanan kurtlar ve avcı kız bardaklarına uzandı. Melek otu çayı susuzluktan kuruyup çatlayan dudaklarımı ıslatarak nemlendirmişti. Bu ot kişiye sakinlik vererek yatıştırır aynı zamanda enerji aşılardı. Bize vermek için neden melek otu çayını seçtiği açıktı. 

Bu evde bu gece bağırış çağırışlar yükselecekti.

"Gideonu diriltmenin yoluna değinmeden önce sana üç kurt'un efsanesinden bahsetmek istiyorum kızım. Dinlediklerinden sonra kararı sen vereceksin ve biz sen ne dersen de ona uyacağız." Diğerleri de Ruby ninenin verdiği söze katıldıklarını belirterek kafalarını salladılar. 

"Sonuna kadar dinleyeceğim." En azından bunu onlara borçluydum tıpkı onlarında bana borçlu olduğu gibi. Yaşlı kurt derince iç çekti. Anlaşılan anlatacağı efsane mutlu sonla bitmeyenlerdendi. 

"Kurtlar; bozkurt ve gri kurt olmak üzere iki temel sınıfa ayrılır. Dünyaya gelecek olan kurtların yüzde altmış beşi bozkurt, yüzde otuz ikisi gri kurt olarak doğar. Kalan yüzde üçlük kısım ise kızıl, kara ve beyaz kurda atfedilir. Her kurt türü kendine has özelliklerle donatılmıştır. Bozkurtlar türdeşlerine kıyasla kurtların ana niteliklerini meydana getirdiğinden beta olarak adlandırılırlar. Gri kurtlar, bozkurtlardan güç olarak bir basamak yukarıdadırlar. Nedendir bilinmez omega olarak bilinen bu tür yaşayanların sahip olduğu duygulardan çoğunlukla ayrık doğar. Bu yüzden suikast ve işkence için akla gelen ilk zümredirler." 

KIŞ ÖPÜCÜĞÜ |Tamamlandı|Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin