❄BEYAZ CADI

51.2K 4.4K 1.9K
                                    


▏₰ Alysa

Ilık meltem yüzümü yalayarak geçerken saçlarımızla birlikte kıyafetlerimiz bu akıma kapılarak göğün bağrında dalgalanıyordu. Dudaklarımın arasından dökülen sorunun nasıl çıktığının bilincine varmam zamanımı almıştı. Gümüş rengindeki irisler sorumu duymuş olmasına rağmen sessizliğini korudu. Orada öyle durmuş, birbirimizin gözlerinin içine bakmaktan başka bir şey yapmıyorduk. Sanki deveran eden akış bizim için bir süre durmayı göze almıştı. Sonunda bakışları gözlerimden farklı bir yere dudaklarıma düştüğünde neden bilmiyorum ama tüm bedenim gerildi. Parmaklarımın altındaki ağaç kökünü kavradı elim bilinçsizce. 

Bana doğru bir adım atarak yanıma yaklaştı ve önümde tek dizinin üstüne çöktü. Yapacağı şeyin stresi sarmıştı dört bir yanımı. Üzerimdeki gerginliğin kokusunu almışçasına beni ürkütmemeye özen göstererek elini yavaşça çeneme uzattı. Tenimle buluşan parmaklar alev gibi yanıyorlardı! birden bire ateşinin olup olmadığı düşüncesi düştü aklıma. 

"Yanıyorsun" yine düşünmeden konuştuğumda bir an için olsun çenemi tutan parmakları kasıldı ancak gene bir cevap alamamıştım. Baş parmağı dudağımın kenarına dokunduğunda orada baş gösteren sızıyla yüzümü ekşittim. Parmağını değdirdiği gibi elini geri çekmişti bu yüzden sızıda uzun süre kalmadı yerinde. "Başka yaran var mı?" diye sorduğunda daha önce sesini duymama rağmen tekrar kalbim göğsümde deli gibi çırpınmaya başladı. 

Ortada büyük bir gerçek vardı ki oda bu adamı tanımıyor olduğumdu! 

Çekingen bakışlarımı yüzüne çevirdim. Kaşlarını derinden çatmış, dudağımdaki yaraya bakmaya devam ediyordu. Ona bir yanıt vermediğimden olsa gerek bakışları bana doğru kaydı. Tanrım, bunlar nasıl gözlerdi böyle? donmuş bir göl gibi bir damla bile sıcaklık barındırmıyordu. Sanki buz yüzeyden ölçülemez derinliklere kadar devam ediyordu. İrisleri üstüne düşen herhangi birinin karşısında hiç şansı yoktu. Bu donmuş gölle karşılaştığınız anda etkisi altına giriyordunuz. 

Dudağının kenarı hafifçe yukarı doğru kıvrıldı. Bunu gördüğüm anda bütün utancım tenime hücum etti. Bakışlarımı anında yüzünden kaçırdım. Lanet olsun ne kadar zamandır onu izliyordum ben?! "Ne oldu? dilini mi yuttun?" ses tonundaki alayı saklamak gibi bir derdi yoktu! kaşlarımı çatarak ona döndüm ardından yanmış olan avucumu görebilmesi için uzattım. İlk önce bana sonrada uzattığım elime baktı. Avucumun içinde, çentik şeklinde ki yanığı gördüğü anda gümüş renkli göz bebeklerinden korkutucu bir ifade gelip geçti. Dişlerini sıktığı yanağındaki göçükken belli oluyordu.

"Seni buna zorladılar mı?" diye sorarken ki tınısı saf kin dolup taşıyordu. Nereden anlamıştı beni test ettiklerini? Başımı sağa sola sallarım. "Hayır, ben yaptım" gözleri kısıldı. "Emin olmak için mi?" duraksayarak bu sefer ben aklımdaki soruları ona sormaya başladım. "Tüm bunları nereden biliyorsun? sakın inkar etme. Elimde ki yanık izinden anladın değil mi cadı olup olmadığımı sınadıklarını?"

"Bunu her seferinde yaparlar. Sadece onlar değil bu çevredeki tüm insan kasabaları bu şekilde tedbir almıştır. Herhangi bir gariplik gördükleri insanı anında cadı olmakla yada diğer ırklardan birinin izini taşıyorsa şeytanlıkla suçlarlar. Hepsinin bu gibi durumlar için özel olarak tuttukları büyücüler var. Bu büyücüler duvarlara korunmak için rünler diğer bir deyişle büyülü semboller çizerler. Böylece kim insan, kim değil anlarlar" 

Yutkundum. 

Beni yakmaya kalkışmışlardı. Ciddi ciddi başıma gelenleri bilmeden, yargılamadan kendimi bir anda suçlayan insanların içinde ve yanan odunların arasında bulmuştum. Bu korkunç bir tecrübeydi. Nefes alıp verirken hala o kirli dumanı soluyormuşum gibi ciğerlerim acıyordu. Elimi geri çekerek bacaklarıma sardım. "Sende insan değilsin öyle değil mi?" diye fısıltıyla sormama rağmen beni duyduğunu biliyordum. Garip bir şekilde, yani yaşadıklarımı da düşününce sadece insanların yaşamadığı bir yerde olduğuma dair inancım biraz daha kuvvetleniyordu. Ve ben artık yanında kalmam gereken kişilerin insanlar mı yoksa neden bana yardım ettiklerini bilmediğim - ne olduklarını da bilmiyordum- bu şahsiyetler mi bilmiyordum.    

KIŞ ÖPÜCÜĞÜ |Tamamlandı|Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin