❄️LABRİS HARABELERİ

21.3K 2.9K 1.1K
                                    

Oy sınırı: 2100

▏₰ Alysa

"O haritayı benden alıp sakladığında bunun altından bir şey çıkacağını biliyordum." Saçımın ucuyla oynamaya devam ederken dudaklarında muzır bir gülümseme belirdi. Kolunu kovanın kenarına koyarak başını da üzerine yatırmıştı. Beş dakika önce birkaç kurt çadıra kovalar taşıyarak suyun içindeki buzları tazelemişlerdi. Gideon buzların dört, beş saatte bir yenilenmesini emretmişti. Vücudumdaki sıcaklık içinde oturduğum buzlu suyla katlanılabilir hale gelse de ateşimin düşmek yerine çıktığını hissedebiliyordum. 

"Sana ne olduğunu söyleseydim ateşi almak için gitmek isteyecektin." 

"Tabi ki de! Sonuçta Hadme'ye gücünü kullanmam şartıyla bir sene sonrası için mavi ateşin sözünü verdim." Ekil'in kurganında keşfettiğim harita mavi ateşin yerini gösteren haritanın ta kendisiymiş. Gideon Hadme'ye mavi ateşin sözünü ver dediğinde ilk başta tereddüt etmiştim. Kitaplara konu olan mavi ateşin yerini bu zamana kadar kimse bulamamışken biz mi bulup kırmızı ateşe verecektik? Meğerse başından beri her şeyi harfi harfine planlamış.

Kara kurt diğerlerine mavi ateşin yerini gösteren haritanın çok özel bir yeri işaret ettiğini söyleyerek orada gizlenmiş daha birçok hazinenin olabileceğini söylemişti. Çaka'da haritaya bakınca Gideona hak vermişti. Bölge çeşitli tehlikelerle dolu olduğundan biri değerli bir şey saklamak istiyorsa en iyi alternatiflerden biri burasıydı. Haliyle beyaz cadılardan birinin de kanını orada saklayabileceğinden şüpheleniyorlardı.

"Ateşi bizzat almaya gidecektim." 

Hafifçe kaşlarımı çattım. "Yani başından beri beni ateşin olduğu yere götürmeye niyetin yoktu." Parmağını çattığım iki kaşımın ortasına bastırarak "Akıllı cadı." derken benimle dalga geçiyordu. Eline vurarak parmağını alnımdan çekmesini sağladım. "Niye ateşi almaya giden sen oluyormuşsun? Ateş benim ateşim! Söz benim sözüm! Tutması gerekende benim!"

"Sana hediye etmek istedim." Şaşırmıştım. "Niye durduk yere bana hediye olarak mavi ateşi vermek istedin ki? Bana zaten bir sürü hediye aldın, yaptın."

"Bu farklı."

"Nesi farklı?"

Kolunda yatmaya devam ederken baş parmağını elmacık kemiğimdeki kılcal damarların üzerinde gezdirdi. Gümüşleri elalarımı yoklarken gözlerindeki çekingen ifadeyi yakalamak göğsümü anlamsız bir telaşın esiri altına soktu. Alt dudağını diliyle yoklayarak "Düğün hediyesi." deyince kalbime konan kar tanesinin yüreğimde eridiğini hissettim. Gözlerim duyduğum kelimelerle büyürken "An..lamadım?" dedim. 

Yüreğimin titreyişi sesime de vurmuştu.

Elimi suyun içinden çıkararak avucumu sol göğsünün üstüne bastırdı; seni seviyorum dediğinden içime huzurlu bir dinginlik aşılanmış, kirpiklerim usulca kısılmıştı. Parmaklarıma vuran hızlı nabız benim nabızlarıma eşlik etmeye başladı. "Alysa Ragana, hayır. Alysa Vellaï benimle evlenir misin?" Islanmış kirpiklerimi çevreleyen yaşlar bana bu anı gerçekten yaşadığımı doğrulayan bir sızıyla dolup taşırıyordu gözlerimi. 

Nefesimi seslice verdim. 

Buruk bir gülümsemeyle "Benimle evlenme fikri kulağa o kadar mı kötü geliyor ki cevap dahi veremiyorsun?" dediğinde aslında heyecandan nutkumun tutulduğunu ikimizde biliyorduk. Cevabımı beklerken nefes alışverişi sıklaşmıştı. O da benim gibi heyecanlıydı sadece bunu benden daha iyi gizliyordu.

"Sen ciddisin." 

"Ben kendimi on yaşındayken azar azar kaybetmeye başladım Alysa. Bedenim, ruhum, aklım büyüdü ama kaçtığım o çocuk hep aynı yaşta kaldı. Ondan kaçtıkça kendimden de, kafamın içindeki lanet seslerden de kaçarım sandım. O çocuk pes etmeden yıllarca bana ulaşmaya çalışsa da nihayetinde bir gün sesini duyamamaya başladım. Bunu fark ettiğimdeyse artık çok geçti." Zoraki bir şekilde yukarı kıvrılan dudaklarındaki kıvrımlar elemle dikilmişlerdi. "Bana giden tüm yolları o çocukla birlikte unutmuştum." 

KIŞ ÖPÜCÜĞÜ |Tamamlandı|Where stories live. Discover now