❄KANDAN DAHA KIZIL

En başından başla
                                    

Sonra işler daha da karmaşıklaşmıştı. Bu kasabaya geldiğimde hava karanlıktı şimdi ise küçük pencereden sabahın ilk ışıkları giriyordu. Saatin kaç olduğundan emin değildim ancak biraz daha burada kalacak olursam bayılacakmış gibi hissediyordum. 

Sanırım benim durumumda olan insanlara yağmurdan kaçarken doluya tutulmak deyimini kullanıyorlardı. 

İtiraf etmek gerekirse o deli saçmalıklarını dinleyince korkmuştum. Akıl sağlığı yerinde olmayan insanların yanında kalmaktansa kaçmak daha karlı gelmişti. Onların aksine buradaki insanlar bana şeytanmışım gibi davranıyorlardı. Onları korkutmuştum. Oysaki Yulierde o yaşlı kadında hiç benden korkmuş gibi görünmüyorlardı.  

'Yoksa kanlı Ay'ın açtığı kapıdan mı geçti?!'

Yulierin nereden geldiğim hakkındaki tahmini zihnimin kulvarlarında yankılandığında, hatıralarımın olduğu çekmeler açılıp kapanmaya başladı. Sonunda içlerinden birinden çıkan aşina olduğum anıyı hatırladığımda hafifçe kaşlarımı çattım. Falcının dükkanında Renginin gelmesini beklerken o iki liseli kızın konuşmalarına tanık olmuştum. O kızda kapılar, kanlı Ay hakkında bildiği efsaneleri anlatıyordu arkadaşına. Doğru olabilirmiydi? gerçekten kanlı Ay yüzünden açılan kapıdan geçmiş olabilir miydim? ilk uyandığım anda üst üste gelen olaylar yüzünden üstümdeki tedirginlik ve telaşı yatıştıramıyordum. Aldığım kararlarda aceleci olmuştu. Fakat şimdi tek başıma kalıp, kendimi dinleyebildiğim için sakinleşmiştim. 

Tırnaklarımı kollarıma geçirdim.

Ne yani şimdi hiç bilmediğim, bambaşka bir diyara mı sürüklenmiştim?

İç çektim. Biraz daha düşünmeye devam edersem kafamın içi patlayacakmış gibi hissediyordum. Buradan kurtulmama imkan yoktu. Her ne kadar kabullenmek istemesem de bu insanlar bana geçmişi yad ettiriyordu. O halde hep tutunduğum soğuk kanlılığımı üstüme geçirerek burada neler olduğunu çözmekten başka çarem yoktu... 

Güneş tepeye çıktığında dışarıdan gelen ayak seslerini ve hararetli tartışmaları duydum. Bakışlarımı demir kapıya çevirerek beklemeye başladım. Kapının arkasındaki sürgü geri çekildi ve kapı gıcırdayarak açıldı. Yaşı ellilerin başında olan bir adam bana bakıyordu. İçeri girmedi, yerinde kalmayı tercih etmişti. Onun arkasında dün ki nöbetçilerin olup olmadığını bilmediğim bir düzüne adam vardı. Bu tedbirleri dudağımın kenarlarını hafifçe yukarı kaldırdı. Gerçekten benden o kadar çok korkuyorlardı ki birkaç kişiyle gelmeye bile cesaretleri yoktu. 

"Bakıyorum da hala yaşıyorsun" keyifsizce çıkan ses kaşlarımın çatılmasını sağladı. Bu hareketim içlerinden birinin gözlerine korkuyu nakış nakış işlemişti. "Daha tam olarak kara büyüyle haşır neşir olmamış olsa gerek. Yoksa duvara çizdiğimiz yok etme büyüleri onu çoktan öldürmüştü!" arkasındakilerin aksine bana korkuyla değil de büyük bir nefretle bakan adam neredeyse tükürerek konuşmuştu. Söyledikleri karşısında dona kalmıştım. Duvardaki şeylerin sıradan olmadığını ve bedenimdeki güçsüzlüğün nedeninin olduklarını idrak edebiliyordum ancak öldürmek?! beni niye buraya atıp saatlerce geri dönmedikleri şimdi belli olmuştu. Ellerini kana bulamaktansa işi duvardaki büyüye bırakmışlardı! 

Oturduğum yerden hışımla kalkmaya çalıştım ancak ayağa dikildiğim gibi başım dönerek tökezlememi sağladı. Elimi biraz önce yaslandığım duvara dayayarak destek aldım. Bu ani tepkim telaşla geri çekilmelerini sağlamıştı ancak o yaşlı adam ve nefretle bakan yerlerinde sabit duruyorlardı. 

Derin derin nefesler alarak aşağı düşen başımı kaldıra bildiğim kadar kaldırdım. Berbat görünüyor olmalıyım. Ter tüm bedenimi sarmıştı. Saçlarımda birbirine girerek dağılmıştı. Gözlerimin yorgunluktan pili bitmişti. Dedikleri gibi şuanda tıpkı bir cadıya benziyor olmalıydım. 

KIŞ ÖPÜCÜĞÜ |Tamamlandı|Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin