65 .bölüm

15.6K 1.3K 53
                                    

Tahir geçen zaman zarfında kendine biraz olsun gelip toparlanmıştı.
Ceylan ile yaşadığı kısa süreli aşk onun içindeki karanlığa azıcıkta olsa ışık tutmuş adam onunla kavuşamayacağını geçen zaman zarfında kabul edip kendisinden yardım isteyen Asiye ile nişanlanmıştı.
İnsan yapmam dediği şeyleri yapıyor ,kanmam dediği yalanlara bazen kanıyordu.
Asiye kendini köyün kasabanın uyanığı sanırken ,kasabaya gelen askerlerden biriyle yaşadığı kısa süreli ilişkiden hamile kalmıştı.
Aldırmaya kıyamayan genç kadın ,asker yarini ararken adamın başka şehirde nişanlandığını öğrenince çaresizlikle ne yapacağını düşünürken aklına gelen hinlik ile Tahir'in kapısına geldi.
Amacı adamı Ceylan konusunda tehdit edip dediğini yaptırmakken Tahir gerçeği öğrenmek istemişti.
Kız bütün ayrıntıları ile anlattığında ne dalga geçmiş ne de hayır demişti.
"Olur, en azından hayatımda ilk kez hayırlı bir iş yapar ortada kalacak bir çocuğa baba olurum demişti."
İkisinin yaptığı anlaşmaya göre evlilikleri çocuk doğana kadar sürecek sadece kağıt üzerinde olacaktı.
"Çocuk doğduğunda bakmak zorunluğun falan olmaz .Yemin ederim nafaka falan hiç bir şey istemen yeter ki babasız bir çocuk olmasın ." Dedi.

Onlar masum bir bebek için birlikte bir yola  çıkmışken düğüne bir kaç gün kala Tahir'e İstanbul'dan gelen mektup Asiye'nin eline geçti.
Kız adama göstermeden bulduğu mektubu gizlice okudu ve kimsenin bulamayacağı bir yere sakladı.
Mektuptan ve olan olaylardan habersiz olan adam nikah gününde elinde ki telefonu çevirip duruyordu.
Son kez sesini duymak için bir bahane arayan adam dayanamayıp kızın numarasını çevirdi.

Sedef'in hayatlarına girişi ve yıldırım hızı ile gidişi ailede pek etki yaratmamıştı.
Herkeste Cemal ve Güneş'in düğünü için telaş varken Cihan ve Dicle'nin Berat'tan kaçışları  ise ailenin güldüğü yegane şeydi.
Berat ,kızını her gün görmek için gelen Cihan'ı evden kovunca pesetmeyen adam çatıdan çıkmış Berat'a yakalanmaktan ve kovalanmaktan kaçamamıştı.
En son Dicle'nin telefonuna el konulması ile süren bu komedi Cihan'ın Berat'ın karşısına yürekli bir şekilde çıkıp kızı tek başına istemesi ve kovulması ile son bulmuştu.
Kadir ve Ekrem düğünden sonra o işide halledeceklerinin sözünü verirken İlyas yeğenine kızı kaçırması konusunda her gün gaz veriyordu.

Ailede günler böyle gelip geçerken Ceylan verdiği karar ile önce abisinin karşısına geçti.
En çok onu hayal kırıklığına uğratan genç kız abisinin gönlünü almadan gitmek istemiyordu.
Cemal ,düğün alışverişi ev döşemesi derken yorgun geldiği konakta herkese baş selamı verip kaldığı odaya çıkınca Ceylan'da adamın peşinden gitti.
İkisi aynı anda odaya girince Cemal kardeşinin yüzüne bakmadan ve hiç konuşmadan yatağa uzandı.   
Gözlerini umursamaz bir şekilde kapatınca, Ceylan gözünden akan yaşlara rağmen konuşmaktan vazgeçmedi.
"Benimle konuşmamakta haklısın . Aslında böylesi daha iyi gözlerinin içine bakarak konuşacak cesaretim yok.
Bana ne söylesen ne kadar kızsan haklısın.
Hem Sedef konusunda hemde Tahir konusunda sonsuz kere haklısın ...
Ben ,Sedef ile ilgili konuyu bir yıldır biliyorum.
Babam ile birlikte rastlantı sonucu öğrendik.
O zamanlar yürüyemediği için ona verdiğim söze uydum.
Çok uğraştım sana anlatmak için ama yapamadım o çok çaresizdi.
Çocukluğundan beri acılar çekmiş tedaviler görüyordu.
Onun yerinde olsam bende ölü olmayı seçerdim diye düşündüm.
Ben daha ondokuz yaşındayım benden  akıllıca kararlar almamı ve uygulamamı beklememelisin .
Sedef konusunda hala aynı şeyi yapardım saklardım .
Ortaya çıkmak tamamen Sedef'in seçimiydi .
Ben çıkmasından yana değildim hala da Tahir'in bilmesini istemiyorum ama çoktan o da öğrenmiş olmalı Sedef'in mektubunu gönderdim ."
Cemal kardeşine hala hiç bir tepki vermeyince Ceylan konuşmaya devam etti.
"Sizin arkanızdan giden annem ve babamdan sonra ben balkonda yaralı bir güvercin buldum sardım kanadını.
O gün Tahir beni rızam dışında kaçırdı.
Onun aklında ben yoktum hiç bir zamanda olmamıştım.
Sen bilmezsin o zamanlar kasabada kalmazdın o yüzden Güneş ile de hiç karşılaşmadın ama Tahir karşılaştı hatta peşinden de koştu.
Senin yanında gördüğünde de amacı onu kaçırmakmış ama tanıdığı için çenesinden korkup beni kaçırdı.
Ben ona göre kolay lokmaydım öylede oldu.
Hastalıklı bir ruhum var sanırım abime yıllarca acı çektiren adama aşık oldum çünkü o da yalnızdı.

Ben Sedef'in yaşadığını öğrendikten sonra Tahir'i uzaktan çok izlemiştim.
Sana olan nefreti için yaşıyordu yoksa çoktan kaybolur giderdi.

İster kız ,ister affetme sevdim abi !
Annemin anlattığı Yeliz olmak istedim.
Karanlığa saplanan bir adama aydınlık olmak istedim oldum da ...
Tahir o iyi biri olma yolunda emin adımlarla ilerliyor.
Onun için mutluyum  kim bilir belki Sedef'i bir gün affedip evlenir bile ...
Ben onun mutlu olmasını bir aile kurmasını sana yaptığı bütün kötülüklere rağmen istiyorum her zamanda isteceğim.
En önemli konumuz sen ve ben !
Bana gelirsek öğrenci değişim programına  yazılmıştım cevabını aldım.
  Sizin düğününüzden sonra İngiltere'ye gidiyorum. "Deyince Cemal ilk kez kardeşine dönüp baktı.

"Kime sordun kimden izin aldın !"

"Ben reşitim abi kendi kararlarımı alacak yaştayım." Deyince Cemal güldü.
"İşine gelince reşitsin kendi kararlarını alabilecek yaştasın, işine gelmeyince ondokuz yaşındasın daha küçüksün ,yolun başındasın .
Sen hangisisin Ceylan önce buna karar ver !"deyip yataktan bir hışımla kalktı.
"Abi ,özür dilerim elimden başka bir şey gelmiyor. Ben senin için mutlu olma ihtimalini çöpe atıyorum affet artık beni !" Deyince Cemal sinirle arkasını kardeşine döndü.
"Herkes layığı olduğu yer de demek ki !
Senin o aşk dediğin şey ancak çöpe yakışır .
Ceylan benden daha fazla anlayış bekleme . Affetme konusuna gelirsek ben babamı ,dedemi ve Sedef'i affettim .
Bir gün seni de affederim ama unutmam .
Tahir'i de affettim ama unutmam .
Sırf onu öldürmüyorsam Güneş ile mutlu olma ihtimalimiz için .
Çünkü bizim aşkımız çöpe gitmeyi ,araya hasretin girmesini haketmiyor . " dedi.
"Abi !"
"Sakın benim için vazgeçme ya da beni bahane etme !
Eğer sen benim için bir şeyler yapıyor olsaydın o adamı hiç br zaman sevmez korumazdın.
Şimdi ister kapıyı açıp Tahir'e git ister düğünden sonra İngiltere'ye ama sakın bahanen ben olmayayım.
Ne yapıyorsan kendin için yap !" Deyip kapıyı açtı.
Ceylan kendisine hala sinirle bakan abisine söyleyecek söz bulmayıp açtığı kapıdan çaresiz bir şekilde çıktı.
Kaldığı odaya girince Rize'den getirdiği valizini çıkarıp eşyalarını içene doldurmaya başladı.
Kız hazır olunca bir süre ağlayarak yatağın üzerinde oturdu.
Hazırdı gitmek için fakat nereye kime gideceğini bilmiyordu.
Ceylan kendisine çıkar bir yol ararken çalan telefonda gördüğü numara ile daha çok ağladı.
Gözyaşlarını elinin tersiyle silip çalan telefonu açtı.
"Alo "
"Ceylan sen ağlıyor musun ?"
"Ne istiyorsun Tahir ! Niye beni arıyorsun ?"
"Ben Asiye ile evleniyorum ."
"Bunu söylemek için mi aradın ! İyi layığını bulmuşsun mutluluklar dilerim."
"Ceylan ,gözyaşlarının sebebi ben miyim ?"
Genç kız oturduğu yataktan kalkıp aşağıya avludaki mutlu insanlara bakıp iç çekti.
Güneş ve abisinin birbirlerine bakışlarını görünce gülümsedi.
"Herkes hakkettiği aşkı yaşıyor Tahir .
Ben kötü biri miydim ? Neden bir tek ben mutlu değilim " deyince Tahir gülümsedi.
"Sen aydınlıksın,umutsun Ceylan . Sakın kendinden vazgeçme ,seni gerçekten sevecek ,koruyacak bir adam bul .Kendi aileni kur mutlu ol " deyince Ceylan gözyaşları arasından gülmeye başkadı.
"Sen öyle mi yapıyorsun ?"
"Evet "
"Niye aradın o zaman Allah'ın cezası niye !"
"Sesini duymak istedim . Sana veda etmek istedim ."
"Tahir biz ne zaman kavuştuk ki veda ediyorsun ?"
"Biz hiç ayrılmadık Ceylan hiç bir zamanda bitmeyecek . Bir gün karşına çıkacak kadar temiz bir adam olursam uzattığım eli tut olur mu ?" Dedi.
Kızın cevap vermesini beklemeden yüzüne kapattı.
Ceylan nereye gittiğini bilmeden gizlice çıktığı konaktan tek başına gözyaşları ile uzaklaştı.

Çay Karası ♣️Where stories live. Discover now