10.Bölüm

27K 1.8K 46
                                    

Bazen neden gittiğini bilmez insan içinden bir his yapman gerektiğini söyler  ne istediğini tam olarak bilmediğin zamanlarda  kendini hayatın akışına  bırakırsın dalgalı denizlere bırakır gibi .
Cemal'in de aklı karışmıştı kalbi ise ilk kez bu kadar ses çıkarır olmuştu oysa çok kırılmış zamanla susmuştu neden şimdi böyle bir sızı çekiyordu adını hala koyamıyordu ya da biliyordu da dile getirecek cesareti yoktu.
Başını eğdi uçağın küçük penceresinden aşağı bakınca karanlıkta yanan ışıkların aydınlattığı şehre son kez baktı .
Bu şekilde baba topraklarına gelmeyi ve bu şekilde veda etmeyi ne bu şehir hakkediyordu ne de bu topraklarda doğmuş gülüşü güzel kendi bambaşka güzel kız hakkediyordu.
Bu yalnız kimsesiz vedayı deli Cemal'in kırık kalbide hakketmiyordu .
Başını koltuğa yaslayıp uyumaya iki günde yaşadığı her şeyi en çokta içine işleyen o ışığı unutmaya çalıştı.

Güneş ise babasının kollarına sığınmıştı aşık değildi belki ama kalbi üşüyordu babasının şefkatine sevgisine ihtiyacı vardı.
Cemal ile olmak iki günde onu yormuştu .
'Belkide haklıdır ben onun deli yanını görürsem dayanamam şimdi bile yorgunum yapamayız biz bir arada' diye düşünüp iç çekti.
Babasının kollarında aklında king kong dediği bir günde hayatına girip allak bullak eden adamı düşünerek uykuya  yenik düştü.

Hasret ise yine evin çatısında tek başına yatıyor yaşadıklarını yaşayamadığı sevdasını yıldızlara onu duyduğunu düşündüğü ama hiç tanımadığı anne babasına anlatıyordu.
Bu akşam olanlar aklına geldikçe sinirleniyordu .
Yemek yerken Cihan Hasret'e takılıp durmuş resmen kıza asılmıştı.
Hasret o anlarda öyle çok istedi ki İsmail gelip o benim sevgilim doğru konuş desin elinden tutup alıp götürsün ama İsmail her zaman ki gibi yine kalkıp gitmişti.
Sanki Cihan'ın yaptıkları Hasret'in suçuymuş kız yüz veriyormuş gibi birde sinirle bakmıştı o bakışları ölsem unutamam diye geçirdi içinden.
Neden çiftlik evine gelmedin diye bile sormamıştı mesaj dahi atmamıştı .
'Nasıl aşk bu Hasret kaç yıl daha buna katlanacaksın '
'Sana gelmeyen adamı daha ne kadar bekleyeceksin 'diyen iç sesine inat derin bir nefes aldı.
'Beklerim ömrümün sonuna kadar beklerim onun beni bebekliğimde  beklediği gibi bende onu beklerim '
'İçindeki sevda yüreğinde büyüyüp taşana kadar beklerim yeter ki kavuşmak nasip olsun 'diyerek derin bir nefes aldı.

İsmail de sinirliydi bir türlü yanlız kalamamışlardı kıza ne aşkını ne derdini anlatamadan  bir de başına Cihan belası çıkmıştı .
Ayakları onun evin çatısına nedensiz sürükleyince  yavaş adımlarla çıktı.
Yerde beyaz elbisesi etrafa dağılmış saçları ile yatan sevdiği kızı görünce gülümsedi.
Yanına usul usul yürüyüp tam tepesine dikildi.
"Ne yapıyorsun gece gece burada ?"
Hasret duyduğu sesle korkup sıçradı  gözlerini  kocaman açıp karşısındaki adama baktı.
"Öldürecek misin beni korkudan gidiyordum "
"Ne yapıyorsun gece gece burada ?"
"Sana ne ben sana soruyor muyum bu saate kadar nerdeydin diye ?"
"Hasret sinirlendirme beni "
Kız sinirle yerinden kalkıp adamın karşısına geçti.
"Söylesene sinirlensen ne olur ?"
"O Cihan ile bir daha konuşmayacaksın"
"Ne ?"
"Duydun mu konuşmayacaksın "
"Kimle konuştuğum seni niye ilgilendiriyor ki ?"
"Sen değil misin kalkıp giden yanımda dursaydın da engel olsaydın "
"Engel olsam kızmaz mıydın sana ne demez miydin ?"
"Sen bir bu dediğini yapta bakalım kızar mıyım sana ne der miyim görürsün " Derken siniri de öfkesi de uçup gitmişti bir süre adamın gözlerinin içine öylece baktı.
"Neden gelmedin saatlerce bekledim seni ?"
"Sende aramadın ?"
"Gelmedin diye kızdım "
"Mesaj bile atmadın bende  merak etmedin diye kızdım"
"Hasret"

İkisi de ilk kez cesur davranıyor birbirlerinin gözlerinin içine en derine  bakarak konuşuyorlardı.
Kalplerinin sesi öyle hızlı atıyordu ki Hasret de İsmail de onları dinleyen Dicle'nin kıkırtısını duymuyorlardı.
"Biz "
"Seninle ikimiz "

"Ay İsmail abi hadi artık kız düşüp bayılacak şimdi "diye araya girince İsmail de Hasret'te dönüp kıza baktılar.
Dicle merdivenlere uzanmış bir elinde telefon ile onları çekiyor diğeri ile el sallıyordu.
"Bu film tutar gençler hadi devam itiraf kısmını almam lazım tarihi bir an çekiliyor şuan sayın seyirciler "

İsmail Hasret'in gözlerinin içine bakarak gülümsedi.
"Yarın bir yere gidip konuşalım olur mu ?"deyip parmakları ile kızın bileğine dokundu.
Kız başını eğmiş eline dokunan elin sıcaklığına rağmen titremişti.
"Ben artık eski korkusuz cesur İsmail olmak istiyorum "
"Sende eski Hasret olarak gel "
"Eski Hasret mi ?"

"Hani beş yaşında ben ismail ile evleneceğim diye evi yıkan amcamdan kaçıp bana gelen ilk öpücüğümü çalan cesur kız hatırladın mı ?"

Hasret gözlerinin önüne geçmişte yaşadığı günler gelince adama bakıp gülümsedi .
"Hadi artık bir sarılın gençler kaç yıldır hasretsinizdir özlemediniz mi birbirinizi ?"

İkisi de başını çevirince Güneş ve Dicle ile karşılaştılar .
"Sen bu saatte ne arıyorsun ?"
"Yüzyılın kavuşmasına yetişemeyeceğim filmi kaçıracağım diye çok korktum ama aslan ortağım ölümsüzleştirdi" deyip Dicle'ye göz kırptı.
"He heyt benden kaçar mı be ?"
"Sessiz olun çatlaklar herkes uyuyor "
"Size inanamıyorum herkesi başımıza toplayacaksınız gülüp durmayın "
"Sizin yüzünüzden babam bizi"deyip sustu ayıracak demek istemedi çünkü henüz kavuşmamışlardı ki .
Sadece yıllardır önünde bekledikleri   kapının kilidini açmışlardı  ordan içeriye girebilecekler mi bunu zaman gösterecekti.

Ekrem ise kızının acele ile kollarından çıkışı ile uyanmıştı .

Yeliz de henüz uyumamıştı giden kızının arkasından öylece bakan kocasının yanına geldi .
"Dicle aradı İsmail sanırım Hasret'e bir adım atmış onu izlemeye gidiyor "
"Demek sonunda oldu Berat bakalım nasıl tepki verecek"
"Huysuzlanacaktır başta ama yıllardır bildiği bir şeydi hem İsmail iyi bir adam "
"Hasret'i mutlu edecektir "
Karı koca odalarına el ele gelip yataklarına uzandılar.
Yeliz kocasının kollarına sığınarak boynunu öptü.
"Peki sen kıymetli kızından ayrılabilecek misin ?"
"Cemal ile olmadılar ama bir gün biri gelecek ve kızımız  onu sevecek bizden gidecek " deyince Ekrem karısına gülümsedi.
"Paslanıyorsun Yeliz hanım kızımız çoktan  gitti bizden kalbi çok uzaklarda deli bir adamda"
"Ne demek istiyorsun Cemal ile ?"
"Senin şu al yazma Rize'ye yolculuk yapıyor çantasındaydı "

Kadın kocasına şaşkınlıkla baktı .
"Sen ciddi misin Cemal bizim Güneşimize tutuldu öyle mi ?"
"Hemde ne tutulma yazmayı elimden bir alışı vardı görmeliydin "
"Korktuğumuz gibi olmayacak demek ki aralarındaki elektrik çoktan yüreklerine bir ateş yakmış "
"Cemal söndürmeye çalışacaktır ama bakalım ne kadar  dayanacak "
"Bir yaktı mı sizin ailenin kızları o ateşi  söndürmeye kimsenin gücü yetmez sevmeyi bilmeyen Rüstem ağayı bile yaktınız bir ömür boyun"deyip karısının saçlarını öptü.
"Ben desen kül oldum ,Berat desen mecnun Poyraz efendiyi hiç söylemiyorum adam aşkından İlyas oldu "
"İsmail en beteri o yavrucak yedisinde tutuldu hala acısını çekiyor "deyip gülümsedi. 
"Bakalım deli Cemal ne olacak sevdiği Güneş iken yanmaya ne kadar razı olacak "
"Bak işte en çok bunun için endişeliyim Cemal yanarken tek başına yanmayacak Yeliz kızımızı da yakacak Güneşim acı çekecek "
"Bizim kızımız o Ekrem annesi küçük cadı ,babası boz ayı ,anneannesi Kezban hanım ,babaannesi Emine anne sence mümkün mü dayanamaması ?"
"Mümkün değil Allah Cemal'e yardım etsin "deyip karısını kollarına iyice çekip sımsıkı sarıldı.
"Bakalım buradaki altın kızlar kimin yüreğini yakacak "deyip karısının şişkin karnını öptü.

Çay Karası ♣️Where stories live. Discover now