16.Bölüm

24.6K 1.7K 37
                                    

Hasret ve İsmail Kıratlı konağının önünde el ele bir süre beklediler.
"Korkuyor musun ?"
"Cık "
"Sen yanındamsın sadece heyecanlıyım birde bacaklarım titriyor "
"Bende "deyip kıza baktı.
"Seninde mi bacakların titriyor İsmail "deyip gülümsedi.
"Senin İsmail diyen diline kurban olayım bende heyecanlıyım portakal çiçeğim "
Hasret adamın sözleri ile başını eğip birbirine kenetli ellerine baktı.
"Eğme başını çiçeğim bir bakayım güzel gözlerine "
"Pısırık İsmail'in cesarete ihtiyacı var "
"Deme öyle sen pısırık değilsin "
"Artık değilim sen bu gözlere baktın bu eli her şeye rağmen tuttun ya cesaretim sevdandan gelir" deyip alnını öptü.
"Hadi girelim bakalım bizi Kıratlı konağında nasıl karşılayacaklar "deyip birlikte el ele içeri girdiler.

Bütün aile avluda oturmuş sohbet ediyorlardı herkesin başları sırayla kapıdaki ikiliye döndü.
Miran ve karısı neşe ve gururla baktılar .
Dila hanım ve Ahmet ağa ise oğulları Berat'ın tepkisine dikkatle bakıyordu.
"Allah'ım şükürler olsun sonunda şu kapıdan el ele girdiler "deyip Narin oğlu İsmail'e ve Hasret'e sımsıkı sarıldı.
"Kızımın elini hemen bırak İsmail efendi "
"Berat oğlum ne diyorsun sen ?"
"Berat abi kaç yıldır bugünü bekliyorum kurban olayım izin ver "
Hasret ve İsmail hala el ele duruyorlardı .
Kızın gözlerinden yaşlar akmaya başlamıştı boynunu hafif eğip babasına yalvaran gözlerle baktı.
Bu aileye bir hayat borçluydu babasının sözünden çıkmazdı normalde fakat İsmail'e bir söz vermişti bırakamazdı artık ayrılamazlardı onsuz nefes almanın bile anlamı yokken sevdasından vazgeçemezdi.
"Baba "deyip iç çekti .
"Amca nolur izin ver ben seviyorum "
Hasret İsmail'in gözlerinin içine bir an bakıp babasına döndü.
"Sende seviyorsun ağladığına göre Hasret hanım "
"Seviyorum "deyip İsmail'e bakıp başını yere eğdi.
Asmin kocasının yapmak istediğinin farkındaydı ama artık uzatmanın kızını üzmenin bir anlamı yoktu.
"Berat yeter artık kızımı üzme "
"Gelin elimi öpün bakalım ama bu kadar kolay değil kızımı kıymetlimi almak İsmail efendi "
"Akşam babanı ananı al gel Allah'ım emri ile isteyin kızımı "dedi.
Ahmet ağa gevrekçe gülerek oğluna döndü adam artık iyice yaşlanmış yürüyemez olmuştu .
Torunlarının mürüvvetini görmeyi en çok o istiyordu .
"Akşama çiçeğimiz çikolatamızla sendeyiz Berat ağa ne de olsa torunlarım evleniyor istemekte vermekte bana düşer "deyip gülerek Hasret ve İsmail'i yanına çağırdı ikiside dedelerinin babaannelerinin elini öptüler.
Miran babasının sözleri ile gülerken Berat bu durumdan hiç memnun değildi .
Aile yıllardır beklediği haberi almanın mutluluğunu yaşarken kapıdan gelen kişi ile herkesin gülüşü yüzlerinde solup kaldı .

Güneş ise konağın kenarına Hasret'in arabasını parkedip çalışanlardan birine anahtarı verdi .
Kendi konaklarına doğru yürümeye başladı .
Aklında hala deli adamın söyledikleri dönüp duruyordu.
Resmen evlenmek teklif etmişti camışça öküzce olabilirdi ama sonuçta onunla evlenmek istemişti.
Aklına gelen bu düşünce ile yüzüne genişçe bir gülümseme yayıldı.
'Beni çirkin bulmuyor kısa bulmuyor o yüzden gülüyorum hemen yanlış anlama '
'Ya he he Güneş çok inandım sana '
'Sana ne be sevinirim yakışıklı adam sonuçta beni beğendi hangi kız olsa sevinir bir kere 'deyip iç sesine adeta çemkirdi .

Konaktan içeri neşe ile girince herkes delirmiş gibi kıza bakıyordu .
"Kuzum sen iyi misin ?"
"Giderken bir tuhaftın şimdi gülüyorsun tövbe estafurullah "
"İyiyim anne Hasret ve İsmail için mutlu oldum sonunda kavuştular görmeliydin çok tatlılar "
"İyi bakalım hayırlısı olsun darısı senin başına Allah onlarında ayırmasın "dedi.
Güneş annesinin dediklerini yanlış anlayıp hemen savunmaya geçti.
"Ne ne alakası var anne ben istemiyorum onu " deyip ağzını eliyle kapattı.

"Var sende bir haller çıkar kokusu Güneş hanım "deyip gülümsedi.
"Zelal teyzemler gitti mi ?"
"OOo sen o sinirle çekip giderken onlar valiz taşıyordu ama neredeyse aklın bunu bile görmez oldun "
"Çok ayıp olmuş mudur ?"
Yeliz kızının söyledikleri ile gülmeye başladı .
"Anlaşılan Dicle çok haklı gelirler yakında affettirirsin kendini "
"Ne yumurtladı yine o kaktüs ?"
"Nereye gitti evde de yoktu ?"
"Zelal teyzenlerle çıktı havaalanına o bıraktı pek bir güzel anlaştılar "
"Dikenlerini bir görsünler kaçacak yer ararlar "
Yeliz Zelal'i bile  kıskanan kızına gülerek baktı.
"Sen bırak Zelal'i Dicle'yi de gel bakalım annenin yanına az biraz dertleşelim"
"Ne derdi anne benim derdim falan yok ?"deyip gözlerini kaçırıp annesinden uzaktaki sedire kendini bıraktı .

"Güneş uzatma bu karnımla bana cadılık yaptırıp peşinde koşturma ben senin annemin kızım "
"Bu ailede kaç kişiyi kavuşturdu arasını yaptı senin anan  gözündeki ışıktan anlarım ben adamın "deyip kızına muzip muzip baktı.
"Ne varmış benim gözümde kimse yok ?"
"Bir deli vardır hem gözünde hem gönlünde de hala kendine bile inkar edersin "
"Aman anne ne işim olur benim Cemal ile yaşı benden çok büyük babam abi de diyor hem o çok kaba ben onu boğarım bağırıp çağırdığı anlarda öldürürüz birbirimizi kesin  "
Yeliz başını sağ sola sallayıp kızının yanına gelip oturdu kızını kollarına aldı .
"Ben Cemal dememiştim ama senin aklına hemencecikte o geldi"
Güneş panikle konuşmaya başladı .
"Tek tanıdığım deli o çünkü"
"Koca kasaba da öyle mi ?"
"Anne "
"Söyle kuzum ayıp değildir acemi kalbin ne hissediyor anlat annene  "
"Ben onu aradım ağzıma geleni saydım benimle evlenmek istemiyormuş o kim oluyorda beni istemiyor "
"Bende seni istemiyorum dedim "
Yeliz duydukları ile kendini gülmemek için adeta sıkıyordu hazır Güneş'inin dili çözülmüştü kaçırmak istemedi .
"O ne dedi peki sen laflar saydın adama cevapsız bırakmadı seni değil mi ?"
"Şey dedi "
"Güldü bunu için mi aradın dedi "
"Güldü demek "
"Hemde ne biçim camış gibi güldü "
Yeliz kızının haline kıyamayıp daha da sarıldı saçlarından öptü.
Yolunu kendisi bulsun sevdiğini kendisi anlasın istiyordu hiç bir şey demedi .    
Güneş sonunda dayanamayıp en son konuştuklarını da anlattı  .
"Sonradan o beni aradı şey dedi "
"Ne dedi güneşim ?"
"Şey dedi seninle evlenmeye karar verdim dedi "
"Sen istersen kızımı sana vereceğim demiş ya babam onu dedi sonra da başka bir şey daha dedi "

"Evleneceksin domates güzeli ha bu topraklar senin gibisini görmeli "
"Benim karım olarak görmeli dedi "

Yeliz ağzı açık kızının tek nefeste söyledikleri ile kala kaldı .

"Bunların hepsini Cemal mi söyledi ?"

"Evet ben söyledim babaanne "
"Oğlum hani o kızı istemiyordun fikrini ne değiştirdi ?"
"İstediğime karar verdim "
"Tövbe estafurullah uşak madem istiyordun annangil niye dönerler biz gider kızı isterdik "
"Nişanı takar gelirdik sen fikruni yine değiştirmeden alirduk  kizu "
"Benim başka planlarım var sen bu kadarını bil anamgil gelince anlat yeter hayda Allah'a emanet" deyip evden çıktı .
Arabasına  atladığı gibi yollara düştü nereye gittiğini düşünmeden sürdü .

Yeliz ise ağzı açık bir şekilde kızına bakıyordu .
Öyle sakin anlatmıştı ki hala inanamıyordu .
Evlilik istemeyen Cemal kızını istiyordu hemde öyle yalandan değil belli yürekten istiyordu .
"Anne iyi misin sancın mı başladı  kardeşlerim mi geliyor bembeyaz
oldun "
"Yok kızım var doğuma daha Allah korusun "
"Seninle Cemal'i düşünüyordum ne olacak şimdi sen ne dedin bu lafları edince "
"Cevap vermemi beklemedi ki camış yüzüme kapattı "
"Aklıma gelen inşallaha başımıza gelmez kalk bana bir bardak su getir "
"Bu duyduklarımın  üstüne iyi gider "
"Anne istemiyorsun sende  Cemal'i değil mi ?"
Yeliz başını sağ sola salladı .
'Ah benim aşka sevdaya saf  kızım ben istemesem nolur sen zaten oğlana gel beni al demişsin o da almaya geliyorum diye haber vermiş 'diye içinden söylendi.
Bildiği gerçeği birde kızından duymak istedi hoş bu kaktüs daha kendine itiraf edememişti ama yinede şansını denedi.
"Onu bunu beni hatta babanı bile bırak sen istiyor musun bakalım?"
"Yüreğin ne diyor sen bana onu anlat "deyip bardağındaki son yudumu kafasına dikti.
Güneş yine konuşmaya şeylemeye başladı .
"Şey ben "
"Ne sen kızım çatlatma erken doğum yapacağım sayende "
"Şey ben " deyip sustu .

Çay Karası ♣️Where stories live. Discover now