14.Bölüm

23.6K 1.8K 40
                                    

"Hasret iyi misin yüzün bembeyaz oldu"
"İyi iyiyim ben gitmeliyim tekrar hoşgeldiniz Berna "deyip arkasına bile bakmadan çiftlik evinden çıktı .
Bacakları sanki tutmuyordu yıllarca sevdiği adamla tam kavuştum derken kaybetmek çok zoruna gitmişti.
İsmail'in arkasından seslenmelerini duymadan gaza bastı .
Portakal ağaçlarının olduğu yere gelince aklına geçmiş günler geldi .
Ağlayarak ağacın dibine oturup o günleri düşündü.
5sene önce

Nişandan bir hafta sonra Berna İstanbul'a dönmüştü .
Hasret ise iyice içine kapanmış Güneş ve Dicle'den  başkası ile konuşmaz olmuştu.
Seni seviyorum demeyi yıllarca beklerken  iki kelimeyi bir türlü söyleyememin yüreğine verdiği acısı dilinin ucunda kalmıştı.

İsmal'i düşünürken karşıdan onun gelmesi ile iç çekip yerinden kalktı.
"Asmin yengem her yerde seni arıyor sen ağaç diplerinde oturuyorsun "
"Giderim şimdi "deyip üzerini çırptı.
"Küs müyüz portakal çiçeği konuşmuyorsun artık benimle ?"
"Küs değiliz "
"Küsecek kadar yakında değiliz ben gidiyim artık "
"Hasret "
"Nişanlın çok güzel tebrik ederim İsmail abi Allah mutlu mesut etsin "
İsmail elinden kayıp giden kızın arkasından seslendi.
"Sağol portakal çiçeği sende bir gün seversen ilk benimle tanıştır"
"Merak etme ilk sana getireceğim"diye tıslayarak yanından ayrıldı .

Oturduğu yerden kalkıp arabaya bineceği sırada kendi kendine konuşan sinirli Güneş'i ta uzaklardan farketti.
Bilirdi bu küçük cadının sinirli hallerini belli ki biri fena damarına basmıştı.
Kızın tırmandığı ağaca doğru yürümeye başladı.

Güneş Cemal'e bütün siniri ile ettiği laflardan sonra pişman olup kendine kızdı .
'Salak Güneş ne demeye adamı arıyorsun ne sebeple '
'Birde bende seni istemiyorum diyorsun bunu söylemek için aradım diyorsun sen iyice kafayı yedin geçmiş olsun '
'Allah'ım nasıl gülüyordu birde camış ya kadın ruhundan anlamayan öküz '
'İnşallah belanı bulur birini seversin kız da seni istemez süründürür 'diye laflar sayarak odasından çıktı.
Aşağıda oturan kadınlar kızın dalgın haline bakıp şaşırsalarda ses çıkarmadılar .
Tam Ceylan vedalaşmak için kızın yanına gidecekken Dicle durdurdu.
"Onun kafa şimdi burada değil daha çok görüşürsün yengenle bırak kaçırdığı keçileri bulmaya gitsin "deyip gülümsedi.
Zelal ve Yeliz kızın sözlerine gülerken Cihan Dicle'yi beğeni ile süzüyordu.
"Sende o yeşil gözlerini çek üstümden benden sana yar olmaz başka kapıya "deyip kadınların yanına oturdu.
Cihan kızın tavrına gülerken Zelal ve Yeliz bu kadar açık sözlü olmasına şaşkınlıkla bakıyorlardı.
"Dicle seni alan yandı biliyorsun değil mi ?"
"Zelal teyze senin gelininde benden aşağı değil bakma şimdi Leyla gibi gezdiğine"deyip güldü.
"Düğünü ne zamana yaparız genç kaynanalar beni bırakın siz artık bunları düşünmeye başlayın bak buraya yazıyorum üç aya kalmaz evlenir bunlar "
"Baldız yüzüğü isterim şimdiden anlaşalım "diye konuşarak kadınların ağzını açık bıraktı .

Güneş arkasından konuşulanlardan habersiz sinirle yürümeye devam etti.
Dicle'nin dediği gibi kaçırdığı keçileri bulması için yıllarca çıktığı ağaca gitmeli üstünde azıcık oturmalıydı.
Ağacın yanına gelince tutunup tırmanmaya başladı .
Başını bir dala yaslayıp derin bir nefes aldı .
Siniri gitmişti ama geriye kocaman bir pişmanlık kalmıştı.

"Ne yapıyorsun orada yine kim bastı kuyruğuna kaktüs"
"Sen beni bırakta asıl sen ne arıyorsun burada yavuklunun yanında olman gerekmiyor mu senin ?diyerek ağaçtan dikkatli bir şekilde inmeye başladı.
Hasret ağacın köküne oturup kızın yanına gelmesini bekledi.
"Hasret ne oldu korkutma beni ?"
"Berna dönmüş "
"O kimdi be hatırlamıyorum ?"
"İsmail beyin nişanlısı şimdi hatırladın mı ?"
"Ha evet şu salak kızı diyorsun eeee ne var döndüyse "
"Ondan sana rakip olmaz sizi ayıramaz ki "
"Haklısın ondan olmaz ama oğlundan olur "deyince Güneş kocaman gözlerle kıza baktı.
"Oğlu varmış Güneş o kıza dokunmuş birde çocuk yapmışlar"
" Saf salak Hasret'te yıllarca beklesin o pısırık İsmail'i "deyip sinirle akan gözyaşlarını sildi.
"Tam mutlu oldum tam kavuştuk diyorum bu çıktı başıma "
"Ben üzülmekten yoruldum artık sevmeyeceğim artık İsmail'i vazgeçtim"deyince Güneş gülmeye başladı.
"He he tamam sevme zaten yakışıklı da değil "
"Yanına bile yakışmıyor senin daha iyilerine layıksın sen ne o öyle koyun şeyi gibi gözleri var gülünce görünmüyor"
"Deme öyle İsmail'in gözleri çok güzel"deyip ağlamaya devam etti.
"Niye biz tam kavuştuk derken bir şey çıkıyor Güneş "deyip arkadaşına sarıldı.
"Allah sevdiği kuluna önce eşşeğini kaybettirir sonra buldururmuş"
Hasret duyduğu sözle başını kızın omzundan kaldırdı anlamayan gözlerle bakmaya başladı sonra ikisi birden gülmeye başladılar .
"Bu söz buraya uymadı sanırım "
"Eşşek İsmail bu uydu ama "
"Kapına gelip anırsa dizlerind kapansa bile affetme sakın"deyip kızın saçlarını yüzünden çekti.
"Gelir mi ki Güneş yoksa vazgeçer mi benden ?"
"Unutur mu beni ?"
"Evlenir mi o kızla çocukta hazır zaten" deyip iç çekti.

İsmail bir süredir dinlediği kızlara şaşkınlıkla bakıyordu .
Hasret'in son söyledikleri ile derin bir nefes aldı.
"Unutmaz eşşek pısırık İsmail artık bırakmaz portakal çiçeğini "deyip iki kızın tam önünde durdu.
Hasret ışıl ışıl gözlerle bakarken Güneş adamın önüne geçip sinirle konuşmaya başladı.
"Birde utanmadan kızın karşısına mı çıkıyorsun sen ?"
"Nerede oğlun babasız bırakmasaydın yazık değil mi küçücük çocuğa "
"Güneş yok öyle bir şey Berna yalan söylüyor"
"Yemin ederim dokunmadım ona Hasret "deyip kızın yanına oturdu.
"Ama o babası dedi sana "
"Yalan söylüyor inan bana ispat edeceğim sen benden şüphe duyma yeter "
"Nasıl inanayım sana ?"

"DNA testi yaptıracağım ne gerekirse yapacağım sen yeter ki tut elimi inan bana "
"Babam çok kızacak "
"Sen tut elimi umrumda bile değil hiç kimse "
"Sen inan bana bir tek sen inan yeter "
Hasret gözlerinden akan yaşlara engel olamıyordu kalbi inanmak istiyordu ama mantığı anlamıyordu bir kadın neden bunca yıl sonra yalan söylesin kısa sürede ortaya çıkacak bir şeyin için neden kendini rezil etsin anlamıyordu.

"İnanıyor musun Hasret "deyip kızın gözlerinin ta içine baktı.

"İnanmak istiyorum İsmail ben seni çok seviyorum hep sevdim "deyip ağlayarak sarıldı.
"Ama "deyince İsmail parmağı ile susturdu.
"Sen bana inan gerçeği ortaya çıkaracağım söz veriyorum yeter ki vazgeçme beni sevmekten "deyip sımsıkı sarıldı .

Güneş ağzı açık bir şekilde imrenerek ikisine bakarken telefonunun sesi ile iki aşıktan uzaklaştı .
"Alo"
"Beni dinle domates güzeli yok öyle laf sayıp kapatmak "
"Ne istiyorsun benim seninle konuşacak meselem kalmadı "
"İstemiyorum seni çıkma karşıma unut Güneş diye biri yok sil hafızandan "
"Olmaz yapamam günde iki kez aklıma geliyorsun sabah akşam görüyorum "seni deyip tam tepede duran güneşe başını kaldırıp baktı.

"Tövbe yarabbim duyanda bir kalbin var aşık oldun falan sanacak "
"Yok aşık olmam ben "
"Ne ne o zaman arıyorsun beni ?"
"İlk sen aradın sahi numaramı nereden buldun epey zor olmuştur "
"Elinin köründen buldum oldu mu ?"
"Olmadı "
"Ne için aradın söyle uzatma "
"Eski nişanlım hamileymiş çocuk benden diyor biliyorsun buraları "
Güneş arkasını dönüp Hasret ve İsmail'e baktı.
Gülerek başını sağa sola salladı .

"Kesin çocuk senden değildir kız yalan söylüyor değil mi ?"
"Evet sen göründüğünden daha zekisin aferim"deyince Güneş sinirlendi .

" Ne yapayım bende sana inanayım elini mi tutayım ne istiyorsun benden ?"
"Bana niye anlatıyorsun bana ne senin kırıklarından "

"Düşündüm de ben seninle evlenmek istediğime karar verdim "
Güneş duydukları ile derin bir nefes aldı doğru duyup anladığından emin dahi olamadı .
Bir de kalbi vardı ki pıt pıt atıyor sesi kızın kulaklarında çınlıyordu .
Bir süre anlamaya çalıştı kalbinin ritmi azıcık düzelince kendine gelip derin bir nefes aldı.
"Ne sebeple seninle evlenecekmişim ?"
"İstemediğimi söyledim hatırlamıyorsun herhalde bir daha tekrar edeyim mi ne dersin ?"
"Gerek yok hatırlıyorum ama yıllar önce babanın dediklerini de hatırlıyorum "
"Sen istersen kızımı sana vereceğim demişti "
"Ve ben seni istiyorum domates güzeli "

Çay Karası ♣️Where stories live. Discover now