9. Bölüm

25.6K 1.9K 39
                                    

Güneş adamın söylediği sözle gülümsedi içini huzur kapladı.
Ona iyi gelmek istiyordu sanki yıllardır onu bekliyormuş gibi geldin demesi sarılıp kocaman adamın küçük kollarına sığınması hoşuna gitmişti.
Ne kadar öyle kaldıklarını hiç umursamadan birbirlerinin kollarında öylece durdular.
Cemal bu yaşadığı huzuru yıllar evvel yaşardı annesi ya da Yeliz ablası gelir sarılır her şey geçerdi.
Şimdi bu küçük kız gelmiş karanlıkta hapsolan adama uzaklardan bir kapı açmıştı.
Adam o ışığı görüyordu ama ona doğru gitmeye o ışıkta kaybolmaya henüz hazır değildi.
"Ben gitmeliyim "deyip kızdan ayrıldı.
"Nereye gideceksin Rize'ye mi döneceksin zaten yarın son gün bir şey mi oldu?"
"Gitmem lazım "
"Evde çalışanlardan başka kimse yok hepsi Berat amcamlardalar vedalaşmadan mı gideceksin ?"
"Tamam oraya götür beni vedalaşayım"
Güneş gitmek isteyen adamın sözleri ile başını eğip ayakkabılarına bakmaya başladı.
"Çantam yukarıdaydı alıp gelirim "
Hızla kızın önünden geçti arkasına bile bakmadan merdivenleri ikişer ikişer çıktı.

Çantasına eşyalarını yerleştirdi aklına Güneş'in gözlerindeki hayal kırıklığı gelince pencerenin önüne geçti aşağıdaki odaya baktı.
Kız hala çıkmamıştı ona acı çektirmek istemiyordu sevmek aşık olmak istemiyordu birinin özellikle de Güneş'in daha fazla yaralarını görmesini deli Cemal'i tanıyıp korkmasını kaçmasını istemiyordu.

Çantasını hazırlayıp kaldığı odaya son kez baktı.
Odadan çıkınca karşısındaki kapalı kapıdan içeri girip kızın odasına girdi.
Bembeyaz yatak odası rengarenk yastıklar süsler ile aydınlık neşeli tıpkı Güneş gibi bir odaydı.
Cemal kendini kızın dünyasına bu renkli odaya ait hissetmedi ait olmakta istemiyordu dolabın kapağından ucu görünen yazmaya öylece bakıp bir süre durdu.
Bir kaç adımda gidip yazmayı eline aldı ne yaptığını düşünmeden yazmayı koklayıp çantasına koydu.

Güneş merdivenlerden sert yüz hatları ile inen adama başını kaldırıp gözlerini kaçırmadan öylece bakıyordu .
Neden gidiyor diye mutsuz olmuştu neden mutsuz olduğunu bile bilmiyordu kalbi aşkı tatmamıştı adını koyamadı içindeki acının aklı ise uçup gitmişti.
Kızgındı ama kime neye kızgındı adamı saran bırakmak istemeyen kollarına mı yoksa o kollardan kaçarak çıkan adama mı kızgındı bilemedi.

"Arabanın tamir edilmesini beklemeyeceksin anlaşılan "
"Tamir mi ben onun çöp olacağını düşünüyordum"
"Bizim çocuklar meraklıdır araba işlerine yaptırmaya vermişler"
"Bir hafta sürer demişler "
"Sonra gelip alırsın olmaz mı ?"
"Bir daha geleceğimi hiç sanmıyorum domates güzeli "
"İlk ve sondu bu gelişim bu topraklar bu ev bana iyi gelmiyor deli damarım daha çok ortaya çıkıyor nefes alamıyorum burada "
"Geçmişi geride bırakmak unutmak istiyorum arabayı satmak en güzeli olur sanırım "
"Kaçıyorsun yani "
"Sen kaçıyorsun diyorsan kaçıyorumdur artık kavga etmeyelim gidiyorum beni bir daha görmeyeceksin"
Güneş adamın söylediği ile boğazına oturan yumruyu yutkunup yok saymaya çalıştı .
"Bir daha görüşmeyeceğiz madem içimde kalmasın o zaman söyleyeyim "
"Seni tanıdığıma sevindim yıllarca adımı Güneş koyan Cemal'i annemden babamdan dinledim "
"Umarım sakladığın yaraları bir gün göstermekten utanmazsın mutlu ol "
"Sende mutlu ol adın gibi bir kızsın gülmek sana yakışıyor "deyip konaktan çıktılar.
Güneş'in arabasının arkasına çantasını koydu yol boyu hiç konuşmadılar.
Cemal arada bir aynadan kıza baksa da kızda ona bakınca hemen bakışlarını kaçırıyordu yol boyu hiç konuşmadan böyle devam ettiler.
"Geldik "
"Sen gelmiyor musun ?"
"Seninle vedaşlaştık zaten bu gece dinlenmek istiyorum tarla da çok yoruldum "
"Anladım "
"Domates güzeli o oda aşağıdaki eski depo senin mi ?"
"Benim evet resim yapmayı seviyorum"
"O oda benim için karanlık bir odaydı kocaman bir güneş resmi çizer misin ?"
"Annemlerle gönder tamam mı ?"
"Çizeceğim ama bir gün sen gelip kendin alacaksın  "deyip arkasına bile bakmadan gaza bastı .

Cemal kızın arkasından tebessümle baktı ona umut vermek isterdi ama aşık olmak istemiyordu ve olmayacaktı .

İsmail giden kızın arkasından öylece dalıp bakan adama gülümsedi.
Tıpkı o adam gibi İsmail'de yıllarca sevdiğinin arkasından böyle bakmış uçup gitmesine izin vermişti.
İki adam yüz yüze gelince İsmail gülümsedi.
"Bende çok arkasından baktım çok pişmanım umarım sen pişman olmazsın"
"Güneş'e mi aşıksın Hasret'e mi anlamadım seni İsmail "
"Aşk mı benim Hasret'e hissettiğimin adı aşk olamayacak kadar yüce bir duygu "deyip yanından geçip gitti.
Cemal Kıratlı konağından içeri girince herkes şaşkınlıkla karşıladı.
"Sen gitmedin mi oğlum ?"
"İşlerim vardı hallettim veda için geldim "
"Abi yarın zaten gideceğiz birlikte dönelim"
"Siz isterseniz biraz daha kalın anne benim gitmem lazım "deyip herkesle tek tek sarılıp vedalaştı.
Ekrem yeğeninin koluna girdi kızının yemekteki mahsunluğunun sebebinin yeğeni olduğunu biliyordu.
"Ben bırakırım  seni  ?"deyip önden yürüdü.
Arabaların olduğu alana gelinceye kadar ikiside hiç konuşmadılar.
Ekrem yanındaki yeğenine son kez  bakıp arabayı çalıştırdı.
"Evden geliyorsun sanırım kim getirdi ?"
" Güneş bıraktı "
"Savaş baltalarını çabuk gömdünüz annesinin performansını gösteremedi güneşim "
"Çünkü bizim aramızda senin sizin sandığınız gibi bir şey yok amca "
"Bu topraklara bir daha gelmeyeceğim   biz Ekrem ve Yeliz'in yaşadığı aşkın kahramları değiliz "

Ekrem hiç bir yorumda bulunmadan yolu dikkatle izledi.
Kızını prensesini tanıyordu bugün ki yemekteki hali bu aşka korkak adam gitti diyeydi .
'Belli ki  kızımın canını çok yakacaksın Cemal efendi '
'O zaman seninde için yansın 'deyip adama sinirle baktı.
"Güneş zaten senin gibi biri ile yapamazdı annenede söyledim benim kızım sinirli adam sevmez sende neşeli kıpır kıpır kızla yapamazsın haklısın sen Ekrem olmazsın ben yaşadığım her şeye rağmen hayal kurmaktan hiç vazgeçmedim  sahip olduğum aile benim tek hayalimdi"
"Sen hayal kurmaktan bile korkan bir adamsın damadım olmazsın"deyip bakışlarını adama bir an çevirip sonra yola gülerek baktı.
Cemal'in ise duydukları ile morali bozulmuştu hemen laf sayar olmuştu amcası sanki o istemiyordu mutlu olmayı ama yapamıyordu işte hep bir engel vardı .

"Haklısın amca "deyip arabadan indi .
Havaalanına girince  güvenlik kontrolünden geçerken güvenlikler elindeki çantasını da açtılar.

Ekrem arabayı parkettikten sonra içeri girdi kontrolden geçmeye başladı.
Cemal'in yanına gelince güvenliğin kontrol ettiği çantadan yere düşen al yazmayı gördüğü an bakışlarını adama kaldırdı.
"Bu senin sanırım "deyip kara gözlerini karşısındaki adamın yeşil sert gözlerine dikti.
"Belki yanlışlıkla olmuştur eğer öyleyse geri ver "
Cemal parmaklarının ucundaki yazmaya uzanıp amcasından aldı.
"Herkese tekrar selam söyle  "
"Hakkını hiç bir zaman ödeyemem öz  babamın yapmadığı babalığı yaptın "
"Helal et"deyip sarıldı.
"Helal olsun kapım her zaman sonuna kadar açık sakın unutma "
"Unutmam "dedi.
Cemal arkasını dönüp giderken Ekrem dayanamayıp adama seslendi.
"Çantandaki yazma sahibini bulacak  çocuk o güne kadar emanetine iyi bak "deyip adama gülümseyerek havalanından çıktı.
Konağın önüne gelince sedirde gülüşen aile fertlerini gördü.
"Hoşgeldin "
"Hoşbulduk"
"Güneş nerede niye yanınızda değil "
"Biz geldiğimizde uyumuştu tarlada çok yorulmuş işçi değil kızımız Ekrem üzülüyorum "
"Seviyor güneşim çalışmayı ben çalışma desemde gelir üç yaşından beri tarlalarda güzel kızım"
"Ben kızımı özledim bir gidip bakayım size iyi geceler "

Kızının odasının önüne gelince derin bir nefes aldı bir baba için zordu kızının aşık olduğunu bir adamı sevdiğini bir gün o adam için babasını bile arkasında bırakıp gideceğini düşünmek bunu bilmek kabullenmek  çok zordu.

Odaya girince yatağında tavanı izleyen kızının yanına uzandı.
"Gitti mi ?"
"Gitti ama geri gelecek güneşim "
"Bir daha gelmem dedi baba "deyip babasına sımsıkı sarıldı.
"Benim kızımın gözlerinin içine bakıp o ışığı görüp gelmeyecek öyle mi ?"
"Gülerim buna "dedi.

Çay Karası ♣️Where stories live. Discover now