64. Bölüm

16.1K 1.3K 44
                                    

Düğünden kaçan Cemal ve Güneş aileleri yinede merak etmesinler diye Ekrem'e iyi olduklarına dair kısa bir mesaj atıp telefonlarını kapattılar.
Belkide ilk kez baş başa sorunlardan uzak kalan ikili geldikleri Gaziantep'te kendilerini yemeğe ve gezmeye  vermişlerdi.
Şehrin her bir gezilecek yerini keşfedip baklavasında kaybolan çift şehre hayran kaldılar.
Cemal bir kaç günde kilo alan Güneş'in yanaklarını sıkıp alnından öptü.
"Keşke kaçmadan şu nikah işini halletseydik !" Deyince kız kendi nefesinde boğulacağını hissetti.
"Ne ne neden şimdi nikahtan bahsediyorsun? Sonuçta birlikteyiz bu yetmez mi ? " diye sorunca Cemal muzip bir şekilde gülümsedi.
"Sen yeter diyorsan bana yeter akşam güneşim ."
Güneş adamın ne için nikahtan bahsettiğini bal gibi bilsede durumu atlatmak için safa yatmakta hiç bir sakınca görmedi.
Akşam yemekten sonra odaya geldiklerinde kız aldıkları pijamayı giyip yatağa uzanınca Cemal odanın içinde bir sağ bir sola gidip duruyordu.
"Sen iyi misin ne bu halin ?"
"İyi iyiyim sen uyu güzelim !"
"Cemal ?"
Adam kız uyumadan yatağa yaklaşmak dahi istemezken kızın uykulu sesi ile derin bir nefes alıp arkasını döndü.
"Söyle Güneş'im bir şey mi oldu ?"
"Ben şey diyecektim ! Şey için uyumuyorsan yani nasıl desem ki ?"
Yani nikah olmadan da ben senin of boşver "deyip sustu.
Cemal kızın ne demek istediğini anlayınca yatağa yanına uzanıp Güneş'i kollarının arasına aldı.
"Seni seviyorum şansım ,en güzel kaderim . Biliyorum ben istersem sen bana hayır demezsin fakat ben seni beyaz gelinliğin ile babanın kolundan alıp evimize götürmek orada bir ömür yaşayıp son nefesimi seninle vermek istiyorum ." Deyince Güneş buğulaşan gözlerinde duran gözyaşlarının akmasına izin verince Cemal gözyaşlarını öptü.
"Yarın başka bir şehre gitmeye ne dersin ?" Deyip kızı rahatlatmak istedi.
"Bilmem ,sen istersen ben seninle her yere gelirim ."
"Gidelim Güneş'im belki en beğendiğimiz şehirde yaşar oraya yerleşiriz ne dersin ?" Deyince kız derin bir nefes alıp adama iyice sokuldu.
"Acaba bizim yokluğumuzu nasıl karşıladılar dersin ?"
"Bilmiyorum ama belki yokluğumuz birilerinin yolunu açar !"
Güneş  biraz doğrularak adamın yüzüne baktı.
"Ceylan'dan bahsetiyorsun ama inan  o defteri hiç açmadan kapattı Cemal buna ben şahidim ."
"Sence bu o kadar kolay mı ? Kapattım ,unuttum deyince gönül yarası kapanır mı ?"
"Bilmiyorum ama Ceylan hata yaptığının farkındaydı.
Hem Tahir'de öyle kardeşinin peşinde falan değil ki Asiye ile evlenmiş bile olabilir en son nişan yapmışlardı.
Gerçi Sedef'in yaşaması belki onun hayatını tamamen değiştirir."
İkiside susup daha fazla bu konu hakkında konuşmadılar. Cemal uzanıp kızın alnından öpünce Güneş adamın yanağından usulca öptü.
"Ben çok şanslıyım biliyor musun ? Hep şanslı bir çocuk oldum . Annem babam babaannem , Hacer ninem ve anneannem beni hep el üstünde tuttular . Kocaman ailenin tek kızı olarak prenses gibi büyüdüm. Hatta azıcık bak azıcık şımarık bile sayılırım." Deyince Cemal uzanıp dudaklarından öptü.

"Sen çok başkasın benim güçlü prensesim. Başkası olsaydı benim ona yaşattıklarıma bana dayanamaz çoktan arkasına bakmadan kaçar giderdi. "
"Kovsan bile gitmem ki bulmuşum böyle yakışıklı adamı bırakır mıyım hiç ?"
Cemal kızın kendine hayran bakışı iç çekişi ile güldü.
"Çok mu aşıksın sen bana ? Senin gibi ailesi , kendisi kusursuz olan bir kız benim gibi adamda ne buldu ki ?"
Güneş adamın yüzünü ellerinin arasına alıp dudaklarından uzun uzun öptü.
"Aşk işte ota da Cemal'e " deyince adam kızın üzerine uzandı.
"Demek Cemal'e de öyle mi ?"
"Hı hı ,hem sen demedin mi canım bak haklısın ben kusursuzum hatta mükemmelim ya düşündümde cidden ben sende ne buldum "deyince Cemal'in kaşları hafif çatıldı.
"Güneş sen egoist falan mısın ?"
"Birazcık !" adam kızın verdiği yanıt ile kahkaha ile gülmeye başladı.
"Bu birazcık halin mi senin ?"

"Güzelim bir kere ,sonra anlayışlıyım  , merhametliyim , zekiyim de daha ne ? Ben ego yapmayımda Dicle 'mi yapsın hiç yani ! "
"Anladım ben yandım ki ne yandım .Meğer benim derdim tasamdan hanımefendinin egosu saklanmış kıyılara köşelere."
"Ya ya sorma egom çok zedelendi kimsecikler beni övmedi. Herkes bir Cemal hayranı çıktı . Berat amca bile sana hayran , egom çok zedelendi . Hadi azıcık okşada kendine gelsin " deyince adam dudaklarını kızın boynuna gömdü usul usul öptü.
Güneş hem yaşadığı heyecandan hemde alışkın olmadığı için gıdıklanıp kıpırdanınca Cemal daha da sokuldu.
" Ben egomu okşa beni öv demiştim ."
Cemal hiç oralı olmayıp kızın çenesine yanaklarına, gözlerine küçük küçük öpücükler bıraktı.
Bir an yeşil  gözler buluşunca içinde gördükleri ateş ile ikiside yutkundu.

Adamın dudakları dudaklarına kapandığında Güneş nefes almak için araladığı dudaklarının arasından bir iç çekti.
Birbirlerinin nefesinde soluklanıp ,gözlerinde ki ateşi yangına çevirdiler.
Ne Cemal geri çekilebildi ne de Güneş adamı durdurdu.
İkisinin kendilerine ait bir dünya kurmak için kaçmalarına hiç gerek olmadığını bu derin öpücükle kanıtladılar.
Cemal kendisini kollarına bırakan sevdiği kızın yüzünü inceleyip burnunun ucuna küçük bir öpücük bıraktı.
"Düşündüm de bence biz yarın Adana'ya dönelim şu düğün işini halledelim sen ne dersin ?"
"Şimdiye kadar durduğun kabahat ! Sende de hafif bir İsmail abi ağırlığı varmış be Cemal'im ! Ben hızlı olmasam babam turbo anlayışlı olmasa sende kalırmışsın evde !"
Cemal kızın burnunu sıkıp kollarının arasına alıp sımsıkı sarıldı.
"Ben istesem kader izin vermiyor . Kader istese önümüze bir başkasının sorunu çıkıyor ben ne yapayın domates güzelim ?"
"Sabah gidip nikah günü alabilirsin mesela ! Sonra bir ev tutarız öyle çok büyük olmasına da gerek yok . İki oda bir salon ... Başka ne yapabilirsin ? Yüzüğüm kayboldu onun yerinede yenisini almak lazım. "
"Başka bir istedğiniz arzunuz var mı hanımefendi !"
"Bir de beni öpebilirsin malum Adana'da odalar full dolu ,baş başa kalmakta düğüne kadar hayal ,ay bir şey .." dediği an Cemal'in nefesini yüzünde hissedince gülümseyerek adamın dudaklarına uzandı.
Birbirlerinin nefesinde kaybolurken Güneş fısıldadı.
"Seni seviyorum ."
"Ben senin için ölüyorum ." Diyen Cemal'in buğulu sesi ile uykuya daldı.

Ertesi gün Adana'ya geldikleri an belediyeye gidip nikah işlemlerini halledip gün aldılar.
Kuyumcunun önünden geçerken Güneş adamın elinden çekip içeri soktu.
"Senin bana yüzük takacağın yok bari ben geçireyim sana kelepçeyi !" Göz kırpıp alyans beğenmeye başladı.
Beğendikleri yüzüğün içine Güneş ilk karşılaştıkları günün tarihini yazdırmak isterken Cemal kızın doğum gününde ısrar edip bu savaşı kazandı.
"Çok saçma niye benim doğum günümü yazdırdın ki ! Çiftlerin özel günleri olur bizim ki benim doğum günüm ne alaka ! "
"Benim için doğan bir güneşin tarihi o kıytırık bir gün değil ! Lüften sevgilim ve egosunu zedeleyecek şeyler söylemeyin sayın nişanlım !"
"Sen isteyince nasıl romantik laflar ediyorsun öyle . Bir daha desene tarihin anlamını nolur ?"
"O gün Adana işgalden kurtulmuş mühim gün güzelim ." Deyip yanağını sıktı.
Güneş dudağını sarkıtıp yürürken Cemal'in bir anda durması ile adama hafif çarptı.
Tam ne oluyor diye soracağı anda adamın önünde diz çöküşü ile gözleri dolmaya başladı.
Şehrin merkezinde herkes etraflarında çember oluşturup onları meraklı gözlerle izlerken Cemal derin bir nefes alıp konuşmaya başladı.
"Benimle evleneceksin söz verdin , tarihide aldık !"
"Cemal ne yapıyorsun kalk rezil oluyoruz!"
"Ben hayatım boyunca hep rezil oldum , deli oldum . Kimsesiz ,babası bile sahip çıkmayan Cemal'de oldum . Bir kız çıktı karşıma ben yine tam delirirken ..
Benim için kendisi önemsiz fakat sözleri ağır biri senin gibi adamı kim ne yapsın iki gün dayanmaz kimse seninle evlenmez dedi fakat bir kız çıktı karşıma !
Adı gibi Güneş adı gibi ateş parçası ...
Yaktı kalbimi ama yıkmadı gönül evimi ...
Şimdi o kız benim karım ,ömrüm ,arkadaşım dostum ailem her şeyim olacak .
Sen dedin ya hani ben hep şanslıydım diye ! Ben seni tanıyana kadar ne kader bilmişim ne şans ...
Hoşgeldin şansım .Hoşgeldin bahar kokulu kaderim " deyip cebinden çıkardı tek taşı gözyaşları ile kendisine bakan Güneş'in parmağına taktı.
Etraflarında onları izleyen ,video çeken kalabalığa aldırmadan sımsıkı sarıldılar.

Dicle girdiği sosyal medya hesabından keşfetine düşen görüntü ile şok oldu.
Gördüğü videoyu ailede kimin hesabı varsa tek tek yollayıp annesine ve annesine ise keyifle izletti.
Berat gördüğü video ile derin bir of çekti.
"Bunun abisi böyleyse kendisi nasıldır . Allah'ım niye normal bir damadım yok. Biri tırsak diğeri cesur yürek !" Diye söylendi.

Cihan abisinin haline gülerken ,Kenan ve Kerem kardeşlerinin kendilerini de rezil ettiğini düşünüyordu.
Ekrem ise internete düşen aşıklar için mutluydu.
Karısına ve küçük kızlarına ise korkarak bakıyordu.
"Size bu kadar anlayışlı olmasam iyi olacak ." Diye fısıldadı.

Ceylan ise gördüğü görüntüyü yanındaki Sedef'e gösterince kızın gözlerinin içi güldü.
"Çok güzel bir aşk , hiç bir zaman böyle bir sevdayı yaşamayacağım ."
"Bende" diyen Ceylan ile vedalaşıp kızın eline bir mektup bıraktı.
"Tahir ile karşılaşacak gücüm yok bunu ben gidince ona postalar mısın ? Bu senden son isteğim. Ben özür dilerim Ceylan benim yüzümden sustun . Sen iyi bir arkadaşsın ." Deyip sarıldı.
Ceylan burukça giden kızın arkasından gülümseyip iç çekti.
"Keşke iyi bir kardeş ya da iyi bir aşık olmayı da başarabilseydim." Deyip kızın arkasından el salladı.
Elinde tutuğu mektubu havaalanından çıkmadan postaya verip derin bir nefes aldı.
Verdiği karar ile kendine kuracağı yeni hayatı için özgüvenli adımlar attı.

Çay Karası ♣️Where stories live. Discover now