42.Bölüm

17.8K 1.4K 21
                                    

Tahir salonda televizyon izlerken Ceylan kafesteki yaralı güvercine bakıp iç çekti.
Adam ne elini ne ağzını bağlamıştı demek ki kaçmasından o kadar da korkmuyordu ya da gerçekten kaçarsam abimi öldürür diye düşündü.
Kaşları çatık bir şekilde adamı izlemeye devam etti.
"Daha ne kadar daha böyle amaçsızca bekleyeceğiz ?"
"Halinden memnun değilsen kalk bir kap yemek yap acıktım ."
"Sen delirmişsin ! Biz seninle buraya balayı için falan gelmedik Allah'ın cezası ! Sen beni kaçırdın ve zorla tutuyorsun !"
Tahir karşısında sinirle konuşan kıza gülerek ayağa kalktı.
"Çok konuşuyorsun hadi gel yardım et . Bugünlük yemek benden yarın sen yaparsın artık !"
Ceylan söylenerek adamın peşinde yürüdü.
"Allah'ım sen sabır ver ."
"Verir verir sen böyle dua etmeye devam edersen sabrı çuvalla verir . Hadi oyalanma şu soğanları soy ve doğra ."
"Bu kadar soğanı ikimiz mi yiyeceğiz ? Askere karavana yemek mi yapıyoruz be !"
"Ben soğansız kavurma yemem işine başla !"
"Zıkkımın kökünü ye inşallah !"
"Yok ben daha çok kuzunun kolunu severim ." Diyerek kızla dalga geçti.
Ceylan önünde ki soğanları soyup doğrarken gözlerinden akan yaşlara gözyaşlarını da ekledi.
Abisini ,annesini ailesinin meraktan deliye dönen hali aklına geldikçe nefesi kesiliyordu.
Aklına gelenler dayanamayıp Tahir ile konuşmaya başladı.
"Biliyorsun değil mi abim ve senin için her şey çok farklı olabilirdi.
İkiniz düşman olmak yerine kardeş olmaya devam edebilirdiniz ! O zaman her şey çok farklı olurdu."

"Ağzın değil elin çalışsın Ceylan ."
"Anlamıyorum sen abime bana bunları yapınca Sedef mutlu olacak falan mı sanıyorsun ?"
Tahir elindeki eti bırakıp sinirle bağırdı.
"Kapa çeneni Sedef'in adını ağzına alma ! Abin benim tek mutlu olma umudumu aldı anlıyor musun? Ama nereden anlayacaksın değil mi ? Rize'nin hali vakti yerinde ailesinin tek ve biricik şımarık kızı sen kimsesizliği yalnızlığı nereden bileceksin ?"
Deyip sinirle kapıyı çarpıp dışarı çıktı.
Ceylan kendisine acıyan adamın arkasından küçümseyerek bakıp yemek yapmaya nedensizce devam etti.
Aradan bir saat geçip Tahir biraz olsun siniri yatışınca kızın yanına mutfağa girdi.
Ceylan'ı salata yaparken etrafı toplamış bir şekilde görünce şaşırdı fakat belli etmemeye çalışarak kızın hazırladığı masaya geçip oturdu.
İkisi de hiç konuşmadan yemeklerini yerken Ceylan adamla yeniden konuşmaya başladı.
"Kaç yaşındasın sen otuz oldun mu ?"
"Sana ne Ceylan ne yapacaksın yaşımı yemeğini ye !"
"Merak ettim o olay yaşandığında abim dokuz yaşındaymış ama o geç başlamış okula o zaman 9 10 yaşında falanmış sen kaç yaşındaydın 8 mi ? O yaşta sevdiğin kızla evlenmeyi düşünecek kadar saf mısın ? Yoksa çok mu romantiksin bunu çözmeye çalışıyorum."
Tahir elindeki çatalı masaya sertçe bırakıp kalktı kapıyı çarpıp yeniden dışarı çıktı.
Ceylan kazandığı soğuk savaşın ikinci rauntuyla gülümseyip masayı toplamaya başladı.
Geçmişi merak edip bu konuyu araştırmamım bugünlerde işe yarayacağını bilseydim deyip iç çekti.
İçinde bir yerler dışarda oturan adama aslında acıyordu hatta salaksın sen bile demek istedi ama sustu çünkü bu konu ile ilgili babasına bir söz vermişti. Sedef konusunu kimseye anlatmayacak geçmişe gömülü bırakacaktı.

Mutfağı toplayınca yaralı güvercinin karşısına geçip oturdu.
"Kafeste yaşamayı sevmedin değil mi ? Bende hiç sevmedim ama merak etme ben kurtulamasam bile iyileşince seni özgür bırakacağım ."deyip yatağa uzandı.
Tahir kızın kuşla konuşmasını duymuş kafasını sağ sola sallayıp hiç bir şey demeden kapıyı kilitleyip kendi odasına geçti.
Geçen iki gün boyunca ne Ceylan adamla tekrar bir savaşa girmişti ne de Tahir kıza tek kelime etmişti.
O da artık bu kaçırma işinin saçma olduğunu kabul ediyor ona yemek yapan ,korkmayan kızdan nasıl kurtulacağını düşünüyordu.
Zaten Cemal efendi de peşine düşmemişti ve en önemlisi Tahir düşünüyordu.
27 yaşındaydı Sedef ölmeseydi sahi evlenirler miydi ?
Sedef'in intikamının peşine düşmesi hayatta başka amacı olmadığı için miydi ?
Artık bunları düşünüyor geçmişi sorguluyordu.
Ceylan'ın yüzüne bakınca kızda gözlerini ona dikti.
"Ne bakıyorsun bana ? Ah dur sen dediklerime hak vermeye kendini sorgulamaya başladın ? Eğer bunu başardıysam ilerde iyi bir psikolog olabilirim . Benimde tek hayalim bu . Abim gibi çaresiz acı çeken insanların ruhlarına iyi gelmek istiyorum. Biliyor musun aslında sen iyi durumdasın abim senden çok daha beter bir halde ! Ha aranızdaki fark o babasına benzemek istemiyor sen bunu umursamıyorsun çünkü aslında gerçek kötülüğü hiç bilmiyorsun ?"
Tahir kaşlarını çatıp kızın sözlerini dinlemeye devam etti.
Ceylan'da adamın sessizliğinden faydalanıp ona sorgulaması için bilgiler verdi.
"Abimin krizleri babası yüzünden ,öz dedesi ve babaannesi yüzünden başlamış . Bu çok korkunç değil mi ? Küçücük bir çocuk bu kuş gibi bir kafese kapatılmış yaralı da değilmiş o zamanlar . Çıkmak için çırpınmış ama olmayınca dayaklar yemiş ezilmiş . Babası başka bir kadın için onları terkedip gitmiş sonrada ölmüş . Babam annem ile tanışmasaydı annem ona hiç dokunmayacak bir adamın kuması olarak bir başına yaşayıp gidecekti buna yaşamak denirse tabi . Sen bu kadar acı bir hayat yaşamadın değil mi ? Ama olur mu sen evleneceğin kızı kaybetmiştin nasıl unuttum bak olmadı şimdi ."
"Kapa çeneni !"
"Evet Sedef ölmeyi hakketmedi ama eğer Allah'a inancın varsa kaza ve kaderin ondan geldiğini biliyor olmalısın!"
Tahir ayağa kalkıp kızın yanına geldi eliyle kızın çenesi sıkmaya başladı.
"Sana kapa çeneni dedim."
"Ben susacağım ama vicdanın hep konuşacak hatta başladı bile değil mi ? Kabul et pişmansın Tahir bana bulaşmak istemedin hatta benden korkuyorsun !"
Tahir sinirle kızın çenesini bıraktı.
"Ne sanıyorsun sen kendini sana aşık falan olacağımı mı düşünüyorsun küçük aptal !"
Ceylan kocaman açtığı gözleri ile adama baktı.
"Saçmalama bunu düşünmüyorum elbette o kadar da değil !"deyip kendisinin kaldığı odaya girip kapıyı kapatıp arkasına yaslandı.
"Sakın düşünme aklından dahi geçirme ben senden korkmuyorum küçük kız . Hani diyorsun ya sen abimin acılarını bilmiyorsun diye ! Sende benim yaralarımı bilmiyorsun Ceylan ! Sakın kaşıma o yaraları sakın !"deyip sinirle evden çıktı.
Ceylan sert kapı sesiyle odasından çıkıp adamın masanın üzerinde bıraktığı telefonu eline aldı.
Kimi arayacağım diye düşünürken açık pencereyi farketti.
Arkasındaki yaralı güvercine bakıp başını eğdi.
"Özür dilerim ama gitmem lazım sen belki onun yaralarına benden daha iyi gelirsin." Deyip evin yüksek duvarına rağmen atladı.
Ayağının burkulmasını önemsemeden önce babasını ,sonra Cihan'ı aradı. Bir yandan da karanlık ormanda koşuyordu.
Kimsenin açmaması ile Cemal yerine Güneş'i aradı .

"Alo"
"Güneş benim Ceylan nolur yardım et  !"deyip derin bir nefes aldı .Sonunda ailesinden birine ulaşmanın mutluluğunu yaşıyordu.
"Ceylan ne oluyor sen nerdesin ?"
"Bilmiyorum ormanlık bir yer burası nolur kurtarın beni çok korkuyorum !"
"Ceylan neden kim kaçırdı seni anlamıyorum! "Diye bağırırken karşı hat birden kesildi.
"Hey bakın burada bir fıstık varmış ."
"Siz sizde kimsiniz uzak durun benden"
Ceylan ellerinde içki şişeleri ile kendine doğru gelen adamlardan kaçmaya çalışırken sırtı ağacın soğuk sert gövdesine değdi.
"Nolur bırakın beni gideyim !"
"Biz bir şey yapmadık ki güzelim sen kendi ayağınla geldin buraya değil mi lan ?"
"Öyle abi nasıl güzel maşallah yerde kadın ararken ormanda bulduk." Deyip Ceylan'ın saçlarına dokunduğu an kız bütün gücüyle çığlık attı.

Tahir kızın anlattıkları ,en çokta son söylediği benden korkuyorsun sözüyle iyice sinirlendi .
O kimdi ki kocaman adam ondan korksun küçük fare kendini doktor adamı hasta sanıp aklınca tedavi mi ediyordu.
Eline aldığı taşları uçurumdan aşağı fırlatıp eve doğru yürürken ormanlık alandan bir kadın çığlığı duyması ile eve koşarak girdi.
Ceylan'ı evde bulamayınca neden onun için bu kadar korktuğunun bile farkına varmadan deli gibi koşmaya kıza daha çok sinirlenmeye başladı.
Ne vardı sanki oturduğu yerde otursa azıcık sussa Cemal onu bulup yüzleşince intikamını alıp zaten bırakacaktı.

Adamlardan biri ise Ceylan'ın bağırmaması için elini kızın ağzına kapattı.
Ceylan gözünden akan yaşlarla kaderine küfrediyordu.
Neden sanki karşısına çıkan insanlar iyi değildi neden Tahir'den kaçarken onun gelmesi için dua eder olmuştu.
Kendine gelerek sarhoş adamın dizine tekme atıp kendisine seslenen Tahir'e bağırdı.
"Yardım et bana burdayım  ! "
Celladından kaçarken ona sığınmak istedi .
Tahir iki adamın karşısına geçince Ceylan'ın dizine vurduğu adam kızın saçlarını bırakıp elindeki şişeyi taşa vurdu.
"Eğer buradan gitmezsen sabah cesedini bulacaklar yakışıklı ."
"Eğer siz o kızı bana vermezseniz sabah sizin cesedinizi denizden çıkaracaklar !"deyip elinde şişe ile kendine doğru gelen adama tekme attı.
Diğerinin de üzerine gelmesi ile Tahir kendini savunmaya çalışırken elindeki şişe parçası olan adam Tahir'in koluna sapladı.
Ceylan yerden topladığı taşları can havliyle adamlara atmaya başlayınca Tahir boşluklarından yararlanıp yerdeki şişeyi alıp kırdı onlara doğru tuttu.
"Hadi gidelim lan başımıza bela almaya değmez ."diyerek iki adamda arkalarına bile bakmadan kaçınca Ceylan olduğu yere elinde sıktığı taşla çöktü.
Kızın hıçkırıklarla ağlaması Tahir'in sinirini bozarken kolunun kanadığını yeni farketti.
Yavaş adımlarla kararsız bir şekilde Ceylan'ın yanına gelip çöktü.
"İyi misin ? Sana bir şey yapmadılar değil mi?"
Ceylan sinirle adama vurmaya başladı.
"Bir de soruyor musun ha ! Hepsi senin yüzünden beni sen getirdin buraya ! Senin yüzünden onlar bana dokundu ."deyip  Tahir'e yumruklar atmaya devam etti eli adamın yarasına gelince Tahir canın acısıyla kızın iki elinide sıkıca tuttu.
Ceylan elline bulaşan kanı görünce yutkundu girdiği şoktan çıkıp ağlayarak Tahir'e sarıldı.
Adam kızdan beklemediği bu hamle ile yere düşerken Ceylan daha çok sokuldu o kolların arasında küçücük kaldı.
"Tamam geçti Ceylan hadi eve gidelim ."deyip kızı ayağa kaldırdı. Birbirilerine tutunarak eve doğru yürümeye başladılar.
 

Çay Karası ♣️Where stories live. Discover now