29.Bölüm

22.5K 1.8K 75
                                    

Hasret yıllarca ona gelmesini beklediği adama baktı, birde bu yaşa gelmesini sağlayan sahip çıkan aileye baktı .
İsmail ise kızın tereddütü ile içinde bir şeylerin koptuğunu hissetti.
Berat yanlarına gelince İsmail yaşadığı hayal kırıklığı ile elini yere doğru indirdi.
Gözleri dolu dolu bir ömür büyümesini beklediği kıza veda eder gibi son kez bakar gibi baktı.
Hasret'de ondan farklı değildi adamın düşen eliyle içinin acıdığını hissetti boğazı düğüm düğüm oldu.
Yapamıyordu ailesine arkasını dönüp gidemiyordu ama ya İsmail onu nasıl bırakacaktı.
Güneş ile kıyaslamıştı Hasret' ama ikisi bir değildi ki ..
Bu aileye borçlu hissediyordu ,belki karşısındaki gerçek anne babası olsa minnet duygusu bu kadar ağır basmasa o da tutardı sevdiğinin elini hiç tereddüt etmeden ama şimdi eksikti yarımdı bir yanı ..
"Üzülme Hasret kızmadım sana "dedi.
Berat ise sessizce üç adım uzaklarında durdu ikisinin ne yapacağını izliyordu.
Bir baba olarak evladının kaçmasını istemek normal değildi ama o istiyordu .
Hasret artık minnet duygusundan kurtulsun gerçek ailesi gibi onlara karşı rahat olsun .
Sevdiği için çekip gitsin gerekirse arkasını dönsün ,onu büyüten sahip çıkan aile gibi değil, borçlu gibi değil anne babası gibi görsün affedin ama çok seviyorum demesini bekliyordu.

İsmail bir adım geriye gidince Hasret'in dudaklarının arasından bir hıçkırık koptu.
Adam arkasını döndü hiç bir şey demeden kıza dokunmadan konaktan çıktı.
Hasret gözünden akan yaşlarla olduğu yerde dondu kaldı .
İsmail onun sevdiğiydi yıllarca yolunu beklediği ,uğruna canımı veririm dediği adam gözünde yaşla gidiyordu.
Annesine ve babasın başını kaldırdı ağlayarak baktı .
"Çok seviyorum sizi iyi ki benim annem babam oldunuz iyi ki bu aileyi verdiniz hakkınızı canımı versem ödeyemem"
"Ama o benim kendi ailemi kurmak istediğim adam baba "
"Uğruna ölmek istediğim kabul olan duam anne "
"Affedin beni "deyip arkasına bakmadan bütün gücü ile koşmaya İsmail'e yetişmeye çalıştı.

Arabasının içinde ağlayan İsmail kapının açılması sevdiğinin yanına oturması ile gülmeye başladı .
"Hasret'im "deyip hıçkırık koptu boğazından .
İkiside gözyaşları ile birbirlerine sarıldılar .
"Beni bırakıp gittin diye seni affetmemem lazım biliyorsun değil mi ?"
"Affetme hep hatırlat başıma kalk ama yanımda ol Hasret "
"Ben senden ayrılmak için gitmedim sadece ağladığımı görmesinler diye çıktım "deyip saçlarını öptü.
"Seni seviyorum İsmail artık senden başka gidecek bir evim yok "deyip başını göğsüne yasladı.
"Ben sana evde yuvada ailede olurum yeter ki bekletme artık beni "
"Ömrüm seni bekleyerek geçti portakal çiçeği"
"Bizimde ömrümüze yaz gelsin artık ne dersin "deyip elini uzattı .
"Gelsin ömrümüze yaz gelsin ,ben seninle kışlarada varım ya neyse"deyip güldü.
"Çok seviyorum İsmail çok "deyince adam sevdiğinin kokusunu içine çekerek anlından öptü.

Emir hala dışarıda arabada olduklarını görünce yanlarına doğru koşmaya başladı .

İsmail kendilerine doğru gelen küçük bacaksıza gülerek baktı .
Arabadan çıkıp ikiside çocuğa sımsıkı sarıldılar .
"Bu saatte tek başına çıkma tamam mı paşam ?"
"Temelli mi gideceksin Hasret ben seni çok sevmiştim "
"Bende seni sevdim annene çok iyi bak"
"Ufaklık geleceğiz merak etme küçük bir işimiz var "deyip kızın elini tuttu .
"Şey bunu Dila babaannem verdi "deyip küçük bir kutu uzattı.
" Ben gideyim annem beni arıyordur "
"Baran abimde dediki onu üzersen seni pişman edermiş "deyip koşarak konağa girdi.

İsmail kutuyu açınca babaannesinin yüzüğünü gördü .
Hasret'in gözleri yeniden dolarken İsmail'in gözleri umutla parladı .
Bu yüzük mutlu olun arkanızdayız evlenin dönün demekti .
Sevdiğinin önünde diz çöküp yüzüğü uzattı.
"Benim evim yuvam olur musun Hasret'im "deyip kızın gözlerinin içine baktı ,
"Sende bana ev ol yuva ol İsmail birbirimizin her şeyi olalım "deyip adamın elinden tutup ayağa kaldırdı.
Kızın parmağına yüzüğü takıp dudağına eğileceği anda Dicle'nin sesi ile durdular .
"Gördün mü Güneş nasıl güzeller sayemde bu anı kaçırmadın "diye konuştu.
"Ay pardon gençler siz öpüşebilirsiniz "
"Gelini öpebilirsiniz damat bey mutlu olun bizi unutmayın çabuk dönün sıkılırım ben tek başıma "
"Haa Güneş'te diyor ki ailede ikizler üçüzler meşhur sizinde ikiz olursa aşkınıza verdiğimiz destekten ötürü bizim adımızı çocuklarınıza vermeliymişsiniz" deyip bahçe duvarından içeriye atladı .
Hasret bütün gücüyle bağırdı "Hepinizi çok seviyorum çok "dedi.
İsmail elinden tutup arabaya bindirdi .
"Biraz uzaklaşalım öyle öpeceğim seni yoksa bu sefer yakalanacağımız kişi baban olcak "deyince ikisi birden gülmeye başladı .

Arabaya binip yüzlerinde kocaman gülümseme kalplerinde yıllanmış aşkları ile mutluluğa doğru yol almaya başladılar.

Güneş Dicle ile konuşup Hasret ve İsmail'e bıcır bıcır laf yetiştiriyordu.
Cemal sevdiği kızın elini avucunun içine alıp öpünce elindeki kamera bir anda ikisine tuttu.

Dicle hiç konuşmadan sessizce hala Hasret ve İsmail şokunu atlatamayan aileye Cemal ve Güneş'in bakışlarını gösterdi.
Adam kaş göz yaparak kendisine sevgi dolu gözlerle bakan kıza kamerada onlara  bakan aileyi işaret edince ağzı açık bir şekilde şaşkınlıkla dondu kaldı.
"Ee gençler siz nasılsınız düğün ne zaman ?"
"Yakında çok yakında "
"Haber verinde bizde gelelim unutmayın evladım bizi "
"Aslında annemler daha bilmiyor ama biz düğünü orada yapmaya karar verdik değil mi Güneş ?"
"Hı hı öyle oldu "
Berat karşısında kızaran utanan kızı görünce gülümsedi.
Sanki yıllar evvel köy evinde gördüğü Ekrem'in yanındaki Yeliz'di .
"Güneş cadısı mı o Allah Allah benimle laf yarışa giren kızın rengi değişti görüyor musunuz ?"
"Berat amca yaa "
"Sen beni  bırak kızı sonunda kaçırmış İsmail nasıl izin verdin ? "
"Hatırlatma bak sinirim tepeme geliyor Ekrem nasıl anlayışlı adam seni oralara yolladı kıymet bilin kıymet "

Güneş anne babasını hatırlayınca iç çekip yanında duran adama baktı.
"Güneş'im iyisin diye sormuyorum yanındaki öyle güzel bakıyor ki eminim iyisindir "
Kız bakışlarını yeniden Cemal'e kaldırıp gülümsedi.
"İyiyiz yakında görüşürüz düğünümde dans edeceğiz unutma Berat amca "
"Halay başını çekeceğim kız yeter ki mutlu olun " dedi.
İkiside aynı anda "İnşallah" deyince  bütün ailenin gülme sesi telefona geldi.
Telefonun ekranında görünen kadın Cemal bir an geçmişe gitti kadının gülümsemesi ile kanının çekildiğini hissetti.
Sanki babaannesi dedesi ölmemiş yeniden o konağa hapsedilen küçük Cemal olmuştu.

Güneş ve Asmin adamın durumunun  farkına varmadan hala gülerek konuşuyorlardı.
"Utandırmayın kızımı hadi güzelim kapat bu deliler İsmail ve Hasret'i kaçırdı kendilerine yeni oyuncak arıyorlar "
"Dikkat edin birbirinize kızımız sana emanet Cemal "
Kadının söylediklerini duymuyordu kızın tuttuğu elini bırakıp ellerini yumruk yaparak sıkmaya başladı.

"Ederiz Asmin teyze   "diyen Güneş oldu.
Cemal hala  yumruklarını sıkıyor bakışları bile değişmeye  başlamıştı.
Kız  adamın  değişen durumu hala farketmeden karşısındaki aile ile gülerek konuşuyor adam ise titremeye başlamıştı.

"Görüşürüz Kıratlı ailesi sizi seviyorum"
"Hepinizi öpüyorum"  deyip telefonu kapattı.
Adamın kendinden bir kaç adım uzakta olduğunu görünce şaşırdı.
"Cemal bir şey mi oldu ?"
Yanına gidip gö
Cemal hiç bir şey söylemeden kızı arkasında öylece bırakıp hızla yürümeye başladı.
"Ne olduğunu anlat bana nolur kaçma sokma aramıza mesafeler "
Ağlamaya adamın arkasından yürümeye devam etti.

"Güneş izin ver geleceğim güzelim nolur biraz süre ver bana "
"Neden ama ?"
"İyiydin Asmin teyzem ne yaptı ki sinirlendin ?"
"O iyi bir insan Cemal "
Bütün aile bahçeden gelen seslerle dışarıya çıktı.
"O kadın benden babamı aldı iyi biri falan değil !!"
"Sakın bana onu savunma sakın !!" Adeta delirmiş gibi bağırıyor akan gözyaşlarını  umursamıyordu.
Güneş  az çok duymuştu  geçmişte olanları ama detayları bilmiyordu.

Her şeye rağmen ona  bağırsa bırakıp gitsede ağlayan adamın yanına gitti şefkatle yaklaştı .
Arkalarında onlara bakan aileye aldırmadan boynuna sarıldı.
"Ağlayacaksan dizimde kollarımda ağla "
"Bağıracaksan birlikte bağıralım ama nolur kalbime girmişken  gitme benden"
Cemal sıktığı yumruğunu gevşetti ona sarılarak ağlayan kızın ince beline ellerini sarıp saçlarını koklaya koklaya öptü.
"İyileştir beni Güneş unuttur bana geçmişi nolur " daha çok, daha sıkı sarılmak mümkünmüş gibi sarıldılar.

Zelal kocasının kolunda zar zor ayakta duruyor akan gözyaşlarına engel olamıyordu .
"Ağlama bak onun koruyucusu yanında"
"O tepeye gitmeden bağırmadan ilk kez bir krizi atlattı "
"Geçecek bugünler geçecek gözümün nuru ağlama "

Çay Karası ♣️Where stories live. Discover now