7.Bölüm

26.2K 1.8K 42
                                    

İsmail Güneş'in yanından ayrıldıktan sonra düşünmeye başladı.
Neden böyle olmuşlardı oysa geçmişte ikisi de gerçekten çok cesurlardı .
Berat mıydı aralarında ki tek engel ne eksikti aşklarında yoksa alışkanlık mı olmuştu Hasret'i seviyorum demek neydi ikisini yıllardır bir araya getirmeyen ama aklından çıkaramayan duygunun adı neydi içlerindeki cesareti öldüren ?
Kafası karışmış bir şekilde evin önüne gelince Hasret'in yanan ışığını gördü .
Artık konuşmanın bu işi bir sonuca bağlamanın zamanı diye düşündü .
Hasret'in camına küçük bir taş atıp kızın pencereye çıkmasını bekledi .

Hasret ise kızgındı hem Dicle'ye hemde Güneş'e en çokta İsmal'e kızgındı.
Madem seviyordu neden yıllarca gelip elini tutmamıştı neden uzaktan bakarak içlerinde yaşamışlardı .
Penceresine atılan taşla düşüncelerden çıktı aşağıdaki adamı görünce derin bir nefes aldı.
Yıllar evvel konuşması gereken iki aşık sonunda karar vermişlerdi bu gece onlar için her şey değişecekti .
İsmail'in kıza mesaj attı .
"Artık konuşalım mı ?"
Hasret derin bir nefes aldı aşağıda ona bakan adamın gözlerinin içine öylece baktı.
"Bizim konuşulacak bir meselemiz yok İsmail abi sana iyi geceler "
Adamın mesajı okuyanca dağılan yüzüne gözlerine uzun uzun bakıp perdeyi usulca kapattı.
Kendisi istediği için sevdiği için gelmemişti Dicle ve Güneş'in oyunları yüzünden geliyordu kızgındı Hasret hemde çok kızgındı.
Bunca yıl neden bekledi neden elimi uzanıp tutmadı .
Yatağın üzerine kendini öylece bıraktı .
"Yardım edin bana anne baba ben köşeye sıkıştım kalbim aklım ruhum birbirine karıştı"
"Ben onu seviyorum ama neden !"
"Neden gelip elimi tutmuyor ?"
"Kalbim deli gibi isterken aklım neden karşı çıkıyor "
"Çok yorgunum anne keşke yanımda olsaydınız"
"Siz yaşasaydınız ben ona koşardım sımsıkı sarılır bırakmazdım ama Berat babama yapamam onu ezip geçemem aşkımdan ölsem de yapamam "deyip ağlamaya başladı.

İsmail ise pencerenin altında öylece bekledi ayakları gitmiyordu kalbi sanki atmayı bırakmıştı .
Kızgındı öfkeliydi ama kime Hasret'e mi kendisine mi yoksa onun elini tutmasına engel olan kadere mi ?
En çok kime kızgındı onu kalbine yazıp yıllarca severken ömrüne yazmayan kaderdi işte tek suçlu .
İsmail'i tereddütte bırakan karşısında ki kızın yaralarının büyük olmasıydı.
Çok yaralıydı Hasret herkesin görmediği derinlerde kimsesiz bir kız vardı İsmail'in tek korkusuda buydu işte mutluluğu hakkeden kıza elini uzatamamak onu mutlu edememekti kanayan yarasını saramamak ağlayan kalbini koruyamamaktı.
Düşündükleri ile arkasına kızın penceresine baka baka yürüdü.
Konak ve kızın penceresi çok uzağında kalınca derin bir nefes aldı .
"Bizim konuşulacak meselemiz var Hasret "
"Bizim seninle yarım bir hikayemiz var "
"Tamamlamak istersen seni yarın çiftlik evinde bekliyor olacağım "
Yazıp kıza mesaj attı.
Hasret okuduğu mesaja gözyaşları ile baktı.
'Haklısın İsmail artık nokta koymamız gereken bir hikayemiz var' diye içinden geçirdi.
Uyumakta zorlansada sabaha karşı gözleri uykuya yenik düştü.

Güneş ise tarlalara gitmek için kurduğu alarm sesi ile erkenden uyandı.
Eren ablasının çıkardığı seslere homurdansada ablası odadan çıkınca uykusuna kaldığı yerden devam etti.

Kız parmak ucunda odaların koridorundan ses çıkarmamaya çalışarak  yürüyüp aşağıya mutfağa indi.
" Günaydın konağın güzelleri"
"Günaydın kızım erkencisin baban bile  daha kalkmadı"
"Benim işim başka yerde babamın işi başka tarlada ondandır annem"
"Güneş biraz konuşalım mı güzel kızım ?"
"Konuşalım annem bir sıkıntı mı var ?"
"Cemal ile ilgili " deyip kızını oturma odasına adeta sürükledi.
Güneş ise anlamıyordu neden Cemal ile ilgili bir mevzuyu benimle konuşuyor diye düşünüyor ama deli gibide merak ediyordu.
"Otur karşıma güzel kuzum "
"Anne ne oluyor benden bir şey isteme moduna geçmişsin kuzum falan demeler "
"Güneş"
"Tamam tamam sustum dinliyorum "
"Cemal zor durumda babanda bende ona yardım etmek istiyoruz ama seninde duyguların çok önemli"
"Beğenmen gelecek ile ilgili içinde azıcık umut olması bile bizim için önemli"
"Bende yıllar evvel tam olarak senin durumundaydım tabi benimki daha zordu çünkü bu sefer baban bana yardım ediyordu"
"Babanı istemedim biliyor musun ?"
"Ekrem'i sevme ihtimalim vardı bu yüzden korktum "
"Seninde içinde bir yerlerde böyle bir umut varsa yardım et ona Güneş'im sar onun yaralarını"
"Anne o benden yardım falan istemiyor"
"Bana çirkinsin çok kısasın dedi sizin düşündüğünüz gibi değil yani biz babam ve sen gibi değiliz bana dalga geçerek domates güzeli diyor "
" Sende king kong diyorsun "
"Altta mı kalayım anne tabi diyeceğim ilk karşılaşmamızda gerçekten goril gibiydi "deyip gülümsedi.
"Yani anlayacağın biz babam ve sen gibi değiliz o beni bende onu beğenmiyoruz"
"Ama yardıma ihtiyacı olursa yardım ederim isim babam sayılır değil mi ?"deyip gülmeye başladı.
"O zaman abi de Güneş Zelal teyzen umutlanmasın "
"Oğlu için çok üzgün tek umut olarak seni görüyor "
"Ta-tamam abi derim anne"deyip şaşkınlıkla yanından kalktı.

Yeliz giden kızının arkasından tebessümle bakıp iç çekti.
'Tam olarak bizim gibi değiller  bizden daha beterler "deyip  oturduğu yerden zorlukla kalktı.

Cemal'de kalkmış işleri  
uzaktanda olsa yoluna koymaya  babasına yardım etmeye çalışıyordu.
Aklına gelen fikir ile kardeşi Cihan'ı aradı.
"Alo"
"Abi saat daha kaç haberin var mı ?"
"Erken kalkan yol alır kardeşim hadi kalk Adana'ya geliyorsun "
"Ne neden bir şey mi oldu ?"
"Ben döneceğim annem kalmak istiyor sen onlarla kalırsın "
"Güzel kız var midur Cemal abi ?"diyerek dalga geçti.
"Bir Güneş var başka kız görmedim ben"
"Yok istemem o cadıyı onu sen al "
"İki deli yakışırsınız uşağum "
"Anladım uyandın sen Cihan hadi kardeşin saat dokuz uçağına ancak yetişirsin kalk giyin "diye söylenerek  telefonu kapattı.
Cihan acele ile yataktan kalkıp üzerini giyindi küçük bir çanta hazırlayıp babasına haber verip evden çıktı.

Cemal aşağıda avluda kahvaltı telaşında olan kadınları izliyordu tıpkı çocukluğundaki gibi bir telaş vardı fakat farklıydı herkesin yüzü gülüyor sessizlik içinde değil konuşarak hazırlık yapıyorlardı.
Aklına çocukken babaannesinin  onu kapattığı  boş oda gelince gözleri istemsiz oraya takıldı.
Yavaş adımlarla aşağıya doğru indi çocukluğunun kitli kaldığı odanın kapısını açıp içeri girdi.
Gözlerini açıp odanın yeni haline bakamıyordu olduğu yerde nefessiz kalınca yere çöktü.
Neden geldim ki sanki diye kendine kızarak bu odada hep yaptığı şeyi yapmaya başladı.
Oturduğu yerde gözlerini sımsıkı kapatıp sallanmaya başladı.
Gözleri kapalı olmasına rağmen yaşlar sicim gibi akıyordu.
Çıkmak istiyordu ama bacaklarında bu odadan çıkacak güç yoktu olduğu yerde öylece kaldı.

Hasret aklına düşen İsmail ile yataktan hızla kalkıp üzerini giyindi .
Bugün onlar için ya son olacaktı ya da başlangıçtı o yüzden güzel olmak istedi.
En sevdiği elbisesini giyip saçlarını omuzlarına açık bıraktı.
Asmin annesinin dediği gibi gerçek anne babası şimdi onuzlarında kızlarına güç veriyorlardı.

Konağın mutfağında kahvaltı  hazırlığı ile uğraşan kadınlara görünmemeye çalışarak evden çıktı.
Dicle ise balkondan giden ablasına bakıyordu .
"Umarım artık cesur olup sevdiğinin elini tutarsın abla ? "Deyip derin bir nefes aldı.

Cihan uçaktan inince abisi onu karşılar sanmıştı ama gelen giden yoktu.
Bir süre orada öylece bekledi baktı olacak gibi değil otobüslerin kalktığı yere  kadar yürüdü .
Önüne gelen herkese sorup kasabaya giden arabaya bindi .

Doğduğu topraklar babasının memleketiydi fakat Cihan kendini bu topraklara ait hissetmiyordu.

Uzaklardan bir kızın yürüdüğünü görünce hemen tanıdı arabayı durdurup kızın arkasından bağırmaya başladı .
Dört sene önce gördüğü kız hala aynıydı saçları simsiyah parlıyordu aklına kıza yaptıkları gelince gülümsedi adını bağırmaya devam etti.
"Hasret "
Hasret uzaktan  adını duyunca arkasına dönüp baktı karşısında tanımadığı bir adam vardı kim bu adım nereden biliyor diye söylenerek yanına doğru geldi .
"Benim Cihan "diye kendisine doğru yürüyen kıza seslendi.
Hasret  karşısında büyümüş adama bakıp başını sağ sola salladı.
  "Bela geliyorum demez tabi "diye söylenerek adamın tam karşısında durdu.

Çay Karası ♣️Where stories live. Discover now