23.Bölüm

24.7K 1.8K 100
                                    

Berna gözlerindeki yaşı silerek kapıdan giren adama bakıp bakışlarını hemen yere indirdi.
Yerinden kalkabilecek gücü olsaydı bir an durmazdı ama ayakları sanki uyuşmuştu.
Baran ise bir kaç haftadır  gelmediği  evin yolunu sonunda bulmuştu.
Kapıdan girdiği an gördüğü kızın gözleri ile yutkundu.

"Selam sen kimsin bizim kaktüslerden birinin arkadaşı mısın?"deyip ayağa kalkan kızı baştan aşağı süzdü .

"Ben şey aslında "dediği an Dicle yukarı merdivenlerden ikizini görmenin sevinci ile çığlık atıp  koşarak inmeye başladı.
Berna o anda karşısındaki adamın kim olduğunu anladı .
Yıllar evvel bana abla demelisin olmadı yenge demelisin diye takıştığı Baran'dan başkası değildi .
Geçen yıllar o delikanlıyı kocaman bir adam yapmıştı ve Berna bu adamın bakışlarından tedirgin olmuştu.
"Hoşgeldin ikiz evin yolunu kaybettin sandık  şu haline bak dedemin bile sakalı böyle değil "deyip kardeşine sarıldı .
Dicle ne kadar deli dolu hareketli ise Baran onun tam tersi ciddi sessiz sakin ve sert biriydi .
Hasret bile ondan iki yaş büyük olduğu halde abisi gibi görürdü Dicle 'de aynı şekilde yıllarca  ikizi değil abisi varmış gibi hissetmişti.
Bilirdi biriyle kavga ettiğinde yaramazlık yaptığında Baran gelir onu kurtarırdı bu yüzden genç adam arkalarını topladığı üç kıza kaktüs derdi .Üçü de karşısına geçip hesap sorar dilleri ile Baran'ın kafasını şişirirlerdi.

"Hoşbuldum beğendin mi sakalları mı daha da uzatacağım"deyip sıvazlarken Emir elinde bir salkım üzümle avluya çıktı .
Baran'ı görünce korkup elindeki üzümü düşürdü annesine koşup korkuyla  sarıldı.

Berna oğlunun küçük kollarının vücudunı sarması ile kendine geldi.
"Korkma tavşanım bu abi benim ikizim"deyip Dicle çocuğu rahatlatmaya çalıştı.
"İkiz ne demek ki ?"deyince Dicle tebessümle çocuğun yanına geldi .
"Gel mutfağa gidelim hem üzüm alalım hemde ben sana anlatayım hatta bugün seni arkadaşımla tanıştırayım annesi ikizlere hamile ve üçüz çocukları var "deyince Emir'in kafası iyice karışmıştı.
Berna da giden ikilinin peşinden giderken Baran kıza seslendi .
"Hatırladım seni"
"Sen  yaralı serçesin "
Kız adamın sözleri ile arkasına dönüp baktı.
"Evet o sensin İsmail'in yardım ettiği bana yenge abla dedirtmeye çalışan kızsın"dedi.
Kıza yaklaşarak konuşmaya devam etti.
"Yine mi yaraladılar seni o yüzden mi geldin serçe bizim konağa "deyip şefkatle konuşunca Berna ağlayarak adamın yüzüne baktı hiç bir şey söylemeden mutfağa Dicle ve Emir'in peşinden girdi.

Baran ise yukarıdan ona seslenen babaannesinin sesiyle yönünü değiştirip merdivenlere yaşlı kadının yanına yöneldi.

Güneş adamın yanına hala gelmeyeceğini anlayınca arabadan indi .
Sisli dağlara bakan Cemal'in yanına gitti yüzüne bakıp elini küçük ellerinin arasına aldı .
Adam başını kıza çevirip kısa ama bir ömre değecek gibi baktı sonra birbirine kenetlenmiş ellerine bakıp konuşmaya başladı .
"Buralarda güneş'in doğuşunu görmek zordur genelde sis olur "
"Adana gibi değildir yani "
"Çok güzel ama bir kaç kez gelmiştik yaz tatillerinde ama sen yoktun hiç karşılaşmadık "
"Bilerek kaçıyordun değil mi annem ve babamdan ?"
"O zaman bende öyle düşünüyordum hazır değildim geçmiş ile yüzleşmeye hala hazır değilim ya neyse ama şimdi daha iyi anlıyorum onlardan değil ben  hep senden kaçmışım meğer "deyince Güneş yönünü adama döndü konuşmasını bekledi ama Cemal konuşacak itiraf edecek gücü kendinde bulamadı kızda adamı daha fazla zorlamak istemedi.
Biliyordu zaten ikisinin kaderi birdi o yüzden iki gün gördüğü adamın peşinden gelmişti ya buralara yoksa cesaret edilir miydi ?
Tanımadığın huyunu suyunu bilmediğin biri ile yola çıkmak üstüne üstlük  evlilik düşünmek  mümkünüydü?

Çay Karası ♣️Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin