8.Bölüm

25.1K 1.8K 41
                                    

Hasret karşısındaki büyümüş adama bakıp başını sağ sola salladı.
"Sen gelmeme sevinmedin ama ben seni gördüğüme çok sevindim sessiz peri "
"Hoşgeldin ?"
"Kimse karşılamaya gelmedi evi de hatırlamıyorum sen götürür müsün beni ?"
Hasret dönüp uzakta küçücük görünen çiftlik evine bir kaç saniye bakıp iç çekti.
"Tamam başka kurtuluşum yok gibi hadi gidelim "deyip önden yürümeye başladı .
Cihan ise kızı beğeni ile süzüyordu yıllar evvelde çok güzeldi ama şimdi bambaşka olmuştu.
Bir de bakışları vardı ta içinde öyle bir yara vardı ki Cihan en çok o yarayı seviyordu.
Çünkü tanıdıktı kızın hüznü annesinin abisinin gözleri gibiydi.
"Sen bir yere mi gidiyordun mani olmadım değil mi ?"
"Olmadın merak etme "
"Hasret "
Adını duyunca durup arkasını döndü.
"İsmail onu hala seviyor musun?"
"Sen sen nereden biliyorsun ?"
"Görmemek için kör olmak lazımdı sen soruma cevap ver "
"İsmail ile sevgili misiniz nişan falan ?"
"Yok değiliz "
Cihan duydukları ile gülümsedi .

"O zaman hala bir şansım var "
"Yok bir şansın dünyada ikimiz kalsak ben yine seninle olmam dönüp bakmam sana "
"Büyük konuşma peri kızı aşk bu "deyip kızın saçları ile oynayıp önüne geçti.
Hasret çekinmeden cesurca konuşan adamın arkasından bakıp derin bir iç çekti.
'Keşke sende bende bu çapkın kadar cesur olsaydık İsmail 'diye söylenerek yürümeye başladı .

Cemal  hala aynı odada yerde oturuyordu kimse gelip girmiyor merakta mı etmiyordu .
Artık dayanacak gücü kalmamıştı kendini yere bırakıp orada uykuya yenik düştü.

Güneş ise tarladaki işler için yola çıktı aklında annesinin sözleri vardı çıkarmak düşünmek istemese de engel olamıyordu.
Cemal ile  umut var mıydı aşkı Hasret ve İsmail'den birde etrafında evli olan çiftlerden biliyordu anlattıkları hiç bir şeyi Cemal'e karşı hissetmiyordu ki .
Adamla kendisini bir evin içinde bile düşünemiyordu kesin evde kırılmayan eşya tabak kalmazdı ya da plastik tabak bardak kullanmak zorunda kalırız deyip güldü.
Tarlada çalışmaya başlayınca aklındaki Cemal de evlilik düşüncesi de uçup gitti toprak ile ilgilenmek ona iyi geliyordu.

Cihan ile Hasret sessiz sessiz Kozan konağına doğru yürümeye başladılar .
İki gençte geçmişten habersiz geleceğin belirsizliğinde yolculuk ediyorlardı  ne Cihan biliyordu babasının Hasret'in babasını öldürdüğünü ne de Hasret biliyordu .
Aynı gün doğmuş yan yana kuvözlere konmuşlardı belki kader onlar için o an imkansızlık olarak yazılmıştı .
Konağın önüne gelince Hasret durdu .
"Sen gelmiyor musun peri kızı ?"
"Annemin haberi yok merak eder hem Güneş bu saatte evde yoktur "
"Gelseydin bir acı kahvemizi içerdin "deyip sırıttı.
"İstemem kalsın kırk yıl hatrı var diye peşimde dolanırsın çapkın Cihan'ı hiç çekemem "
"Kasabada çok kız var sen rotanı onlara çevir benden uzak dur "diye sinirle konuşup arkasını dönüp yürümeye başladı.
Cihan kızın arkasından gülerek bağırdı.
"Benim rotam belli peri kızı "
"Madem hala şansım var tam yol ileri "deyip kozan konağından içeri girdi.

Zelal çapkın neşeli oğlunu karşısında görünce şaşkınlıkla yerinden kalkıp ona doğru yürümeye başladı.
"Sen nereden çıktın iki gün sonra biz gelecektik evladım zaten ?"
"Abim çağırdı o gidecek yerine ben kalacağım "
"Bu nereden çıkmış kendi başınıza kararlar alıyorsunuz "
"Uy Zelal hanum bir sarul da uşağına hemen hesap sormak nedur?"deyip gülerek annesini kollarına aldı.
"Hoşgeldin neşeli oğlum hoşgeldin"
"Abim hayırsız nerede kaldım öyle havaalanında sap gibi ?"
"Yoksa ben gelmeden mi gitti deli adam ?"diye söylenerek   abisini aradı.
"Telefonu kapamış ulaşılamıyor "
"Gitti mi gerçekten Cemal şimdi ?"diye şaşkın bir şekilde soran Yelizdi vedalaşmadan gitmesine inanamıyordu.
"Estiyse gitmiştir deli abim"
" Yeliz ablam be bu ne güzellik
sen bir kız daha yapsaydın kesin evlenirdim "deyip kadını kolları ile sardı.
"Elimizde Güneş var artık idare edeceksin " kadın göz kırpıp güldü.
"Hayatımı karartmaya hiç niyetim yok gençliğimin baharındayım "
Takılarak konuşan neşeli genç adam ile Yeliz de keyiflenmişti.
Cemal'in habersiz vedalaşmadan gittiği için  kızğınlığı da kırgınlığını da Cihan ile birlikte unutmuştu  .

Herkes Cemal'in gittiği düşüncesini kabul edip akşam için Berat'ın evine yemeğe gitmenin planını yaparken Güneş yaşayacağı hayal kırıklığından habersiz eve geldi .
Bugün çok yorulmuştu ama hasılat çok iyiydi babası çok mutlu olacaktı neşe ile  eve girdi.
Sedir de oturan herkesi anlattıkları ile hipnoz eden Cihan'ı görünce kaşlarını çattı.
"Sen nereden çıktın ?"
"Bugün herkes bunu merak ediyor "
Dalga geçerek Yeliz'in karnını gösterdi.
"Biz faniler genelde böyle dünyaya geliyoruz kuzen "
"Hala aynı cıvık insan yaş alınca biraz ciddileşir değil mi ?"diye söylenerek   koşup Cihan'a sarıldı.
"Hoşgeldin"
"Döndürme ya  indir beni "
"Sen ne güzel olmuşsun kız Hasret'i bırakıp sana mı rotayı çevirsem "deyince Yeliz ve Zelal oğlanın dedikleri ile şok oldular Zelal ise öksürmeye başladı.
"Hasret'ten uzak dur Cihan duydun mu ?"
"Seni bu konu da bir daha uyarmayacağım "deyip hırsla  yerinden kalktı  odaların katına çıktı.
Oğlunun söylediği isimle adeta içi çekilmişti geçmişteki acılar artık bitsin bir daha hatırlanmasın istiyordu.
Evlatları babalarının katil olduğunu Hasret'in babasını ve  Berat'ın kardeşini  öldürdüğünü  bilsinler istemiyordu.
Kaldığı odasına   geçecekken Cemal'in eşyalarını almadan gittiğini gördü .
Hala oğlunun habersiz gidişini anlamıyordu Güneş'ten mi kaçmıştı acelesi neydi  ?
"Allah'ım sen yardım et evlatlarımı sen koru "diye dualar ederek odasına gitti.

Güneş Cihan ve Ceylan ile gülüp konuşsa da gözleri evin içinde Cemal'i arıyordu.  
"Cemal abiye bakıyorsun abla o gitti"
Kız duydukları ile başını kardeşi Eren'e çevirip anlamsız gözlerle baktı .
"Ona bakmıyorum ne alakası var Eren "deyip sinirle homurdandı.
" ama gittide ne demek babamın haberi var mı ?"
"Ne zaman gitti ?"
"Ne oldu ki birden gitti ?"
"Güneş sakin iyi ki merak etmiyorsun abimi bir nefes al "
"Yerine beni tayin edip kendisi dönmüş işler bu ara sıkışık babama yardım için gitti "
"Anladım "deyip düşen yüzünü saklamaya çalıştı .
İçinden adama saydırsa da dışından gülümsemeye çalışıyordu.
Bir süre sonra yorgunluğunu duş alacağını bahane ederek odasına çıktı.
Yatağının üzerine tozlu kıyafetleri ile öylece kendini bıraktı .
İçinde bir yer ona veda etmeden gittiği için kırgındı iç sesi ise neden umursuyorsun diye kendi kendine kızıyordu .
Zorlukla yataktan kalkıp banyoya duş almaya girdi aklında hala adamın habersiz gidişi vardı .
"bu kadar düşüncesiz biri mi yani insan bir veda eder "
"King kong insanlıktan nasip almamış me olacak "
Ilık bir duştan sonra üzerini giyindi acıkmıştı ama canı hiç bir şey yemek istemedi aşağıya inip mutfak yerine  çalışma odasının kapısının önünde durdu .
Tam kapısını açıp içeri girecekken Ceylan'ın sesi ile tuttuğu kapı kulpunu bıraktı.
"Efendim Ceylan "
"Gidiyoruz biz gelmek istemediğine emin misin ?"
"Evet şimdilik eminim "
"Tamam o zaman keşke gelseydin eski günlerdeki gibi kız partisi yapardık çatıda  "dedi.
"Yarın yaparız olmaz mı ?"
"Olur yarın yaparız Güneş hanım"deyip  konaktan diğerlerine yetişmek için hızla  çıktı.

Cemal ise uyanmıştı ama hala yattığı yerden kalkacak gücü kendinde bulamıyordu bir an  bağırmak istedi  ama aklına yeşil gözlü domates güzeli gelince vazgeçti  onu yeniden korkutmak annesini telaşlandırmak istemedi.

Yerinden yavaş yavaş kalkarken odanın içinin tablolarla dolu olduğunu anlaması çok kısa sürdü.
Bu oda bir zamanlar kullanılmayan bir samanlık ardiyeyken nasıl bu hale geldi diye düşünürken kapı birden açıldı.

Güneş karşısında bitkin duran adama öylece bakıp nefessiz kala kaldı .
Bir süre ikisi de konuşmadan birbirlerinin  gözlerinde adeta kayboldular .
"Gitmedin mi sen ?"
" Ne oldu sana niye öyle bakıyorsun ?"
"Konuşsana be adam korkuyorum gerçeksin değil mi gitmedin ?"
"Ama herkes gittiğini sanıyor " diye söylenerek adamın yanına gelip koluna dokundu.
Cemal karşısında ışıl ışıl gözlerle bakan kızı kollarına alıp hiç bir şey demeden sımsıkı sarıldı.
Kız adamın kollarında sıkışıp kalmıştı omzunda hissettiği gözyaşlarının ıslaklığı ile adamı küçük çocuk gibi kollarına alıp sarıldı bunu yaptığına sonradan pişman olacaksın Güneş diyen iç sesine rağmen sarmak sarmalamak korumak istedi koca adamı küçük ince kollarına aldı şefkat dolu bir sesle fısıldadı.
"Geçti bitti yanındayım ben geldim bak buradayım "
"Geldin sonunda geldin  "deyip ağlayarak daha da kıza sokuldu.
 

Çay Karası ♣️Where stories live. Discover now