50.Bölüm

18.8K 1.4K 46
                                    

Ceylan ,ne için ağladığını bilmeden saatlerce iç çekerek hıçkırıklarla ağladı.
Bir tarafı Tahir'in gidişi için acı çekerken diğer yanı abisine acı çektiren bir adamın kollarına aklını kaybetmiş bir şekilde atılmasına kızıyordu. Cemal Adana'da ölüm kalım savaşı verirken Ceylan yaptıklarına hala inanamıyor ,mantığını bulamıyor Tahir ile yaşadığı anlar aklına geldikçe ,eli dudağına değdikçe kendinden nefret ediyordu.
Yıllarca aşkın çok masum bir duygu olduğunu düşünüp, masallarla büyüyen kız yaşadığı duygudan deli gibi korktu.
Babası ve annesi birbirlerini gözleri ile severken ,Tahir o kadar yanlış bir adamdı ki nereden bakarsa baksın ortak bir gelecekleri olmayacağı çok keskin bir şekilde belliydi.
Genç kız içinden çıkamadığı duyguları ve pişmanlığı ile boğuşurken hava kararmaya güneş yerini aya bırakmaya başladı .

Kızın kaldığı kulübenin önüne bir araba gelince Ceylan yattığı koltuktan ayağının izin verdiği şekilde heyecanla kalktı.
Aklı ne kadar olmaz desede ,kalbi hala deli gibi Tahir'in ona gelişini bekliyordu.

Evin önünde duran arabadan Kerem'in çıkışı ile Ceylan gözyaşlarına engel olamadı.
Bu gözyaşları kurtulduğu için değildi bu gözyaşları başlamadan biten , hiç bir zaman geleceği olmayan aşkın yası için akan gözyaşlarıydı.
Kerem'in eve doğru her adım atışında Ceylan'ın hıçkırık sesi evde bir o kadar artıyordu.
Genç kız bir haftasını geçirdiği eve son bir defa baktı.
Tahir ile yemek hazırladığı mutfak masası, kavga ettikleri koltuk, birbirlerinin yaralarını sardıkları koltuk ve kavuştukları ve sonsuza kadar ayrıldıkları küçük kanepe ...
Derin bir nefes alıp gözyaşlarını sildi. Kerem kapıyı çalmadan kız kapıyı açtı.

Genç adam ne olduğunu anlayamadan kollarına sığınan kızı kendine çekti.
"Korkma geçti Ceylan ,sana bir şey yapmadı değil mi ?"
"Nolur gidelim burdan bir şey sorma nolur ! " diye sayıklayarak Kerem'e daha sıkı tutundu.
Kerem kızı kucağına aldı arabaya oturmasına yardım etti.
İkisi hiç konuşmadan yola çıkmak için hazırlanırken Tahir bir kaç metre uzakta kalbine hiç girmemesi gereken kızın kendisinden çok uzaklara gidişini çaresizlikle izledi.
Kerem'in ona dokunan elini , saçına değen nefesini dahi  kıskanan adam içinde yanan kıskançlık ateşi ile kavruldu fakat bir adım atıp gitme diyemedi.
Hayatı boyunca kendisinden giden kadınların arkasından baktığı gibi  Ceylan'ın da arkasından uzun uzun baktı.
İki acemi aşık düştükleri ateşte ya birlikte yanmayı göze alacaklardı ya da hayatları boyunca içlerinde ki bir küçük kıvılcım ile yaşıyacaklardı.
Ceylan yanında oturan Kerem'e bakıp iç çekti.
"Keşke Tahir'e dediğim gibi seninle sevgili olsaydık ,keşke benim aşkımda annem ve babamın ki kadar masum kalsaydı" Diye düşünüp parmakları dudaklarına gitti  adamdan kalan  son izleri aradı.

"Biraz iyiysen eğer bana her şeyi anlatabilirsin . Bir yerde oturalım eve gidince zaten ablam gelecek ister misin ?"Dedi.
Ceylan başını hayır anlamında bir  sağ bir sola sallayıp derin bir nefes aldı.
"Ben bir an önce ailemin yanına gitmek ve  bu şehirden kurtulmak istiyorum."
Çaresiz bir bıkkınlıkla Kerem derin bir nefes alıp öyle  konuştu.
"Sen bilirsin ! Anlatmak istersen dinlerim ." Dedi.

İstanbul'da ki eve kadar bir daha ne Ceylan kendinde konuşacak gücü bulabildi  ne de Kerem kıza soru sorma gereği duydu.
Kerem ve Kenan'ın öğrenci evinin olduğu siteye gelince genç adam arabayı garaja çekti.
Arabadan inmeye çalışan kızın yanına gelip kolunu uzattı.
"Bak biliyorum beni pek sevmezdin ,yani biz pek anlaşamazdık ama şu an bana mecbursun o yüzden ablam gelene kadar anlaşmayı deneyelim tamam mı ?"

Ceylan ağlamaktan şişen gözlerini devirerek adama baktı.
"Tamam" deyince Kerem'in kolları uzanıp  kızı kucağına aldı.
"Maden anlaştık böyle daha çabuk eve varırız ." Deyip asansörü beklemeye başladı.
Eve gelince Ceylan'ı kanepeye bıraktı .
Odadan kızın üzerini örtmek için battaniye getirdi ,ayağındaki sargıyı görünce  dokunmak,yarasının durumuna  bakmak  istedi.

Çay Karası ♣️Where stories live. Discover now