Burnumu çektim. "Uğruna delirdiğim tek adamsın."

Elleri saçlarımdan omzuma düştüğünde beni bedeninden ayırdı,kısılan gözleri puslu gözlerimin derinine inercesine baktığında kaşları çatıldı. "Ne demek bu? Daha önce de böyle bir şey demiştin."

"Biliyorsun işte," dedim yutkunurken "yangından sonra aklımı yitirip o tımarhanede altı ay geçirdiğimi."

"Ne?" Dedi dehşetle. Gözleri şok içinde ayrılıp kaşları kalkarken bu sefer kaşlarını çatan ben oldum. Her şeyimi bildiğini söylemişti.

"Ne tımarhanesi Hayal? Sen ondan sonra evine dönmedin mi?"

Sesli bir nefes vererek güldüm. "Bunu bilmiyor olamazsın, beni hastaneye götüren Barış ve Yaz 'dı.

Yeni bir "ne?" Sorusu dudaklarından fırlarken ikimiz de bir süre sessizliğe gömüldük. İki yanındaki elleri kasılarak yumruk haline geldiğinde karnımı tutarak geriye çekildim. Sonrası ise tam bir karmaşaydı. Savaş'ın bağırarak aşağı inmesi,Barış'ın bunu beklercesine kabullenerek karşısına dikilmesi ve dayak yemesi, Yaz'ın ayırmaya çalışması,Savaş'ın küfürleri...

Yüzü kandan seçilmeyinceye kadar dövdü kardeşini ve Barış çıtını çıkarmıyordu,hak ettiğini düşünüyordu.

"Savaş yeter," dedim. Durmadı. "Savaş lütfen," yine durmadı. Derin bir nefes alarak "Savaş!" Diye bağırdığımda son yumruğu havada kaldı. Elim karnıma gittiğinde bebeğime dokunarak "yeter," dedim tekrar. Gözleri karnıma doğru indiğinde gözlerini sıkıca yumdu ve sakinleşmeye çalıştı. Yanına gidip yumruğunu elime aldım ve çözdüm. Sonra o elini tutarak ayağa kaldırdım ve "gel seni temizleyelim," dedim kan lekesi olan göğsünü ve ellerini göstererek. Başıyla onayladığında arkamızı dönmüş gidiyorduk ki, Yaz'ın "bir dakika!" Demesiyle durduk ancak ona doğru dönmedik.

"Hayal... sen hamile misin?"

Gözlerimi bir anlığına kapatıp açtım. Yeniden onlara döndüğümde Barış hala yerde ancak hafif doğrularak bize bakıyordu,Yaz ise şok içinde benim karnıma bakıyordu. Güç almak istercesine Savaş'ın elini sıktım. Karşılık olarak o daha çok sıktığında derin bir nefes alarak "evet," dedim tek nefeste. "Hamileyim."

Derin bir sessizlik.

İlmek ilmek aramıza örülen sessizliği Yaz'ın cıvıltılı çığlığı bozmuştu. "Teyze mi oluyorum ben? Teyze oluyorum!"

Gözümde bir an Doğa canlandığında gülümsedim. Barış yerden kalkıp bir süre bana baktı ardından bir şey demeden arka kapıdan bahçeye çıktı. O sıra boynuma atlayan Yaz'a sarılmakla meşgulken Savaş zorla onu benden ayırdı ve "çocuğuma zarar vereceksin, çık şuradan." Dedi sert bir sesle. Sesi de kendi de buz gibiydi. Benden ayrılan Yaz Savaş'a göz devirdi ve bana gülümseyerek yanağımı okşadı. "seninle de hesaplaşacağız." Diyen Savaş'a göz devirerek hızlıca sevdiği adamın geçtiği yerlerden geçerek onun yanına gitti.

Savaş aniden bana döndü. Yüzümü ellerinin arasına alıp "Hayal, bilmiyordum güzelim yemin ederim bilmiyordum. Bilsem gelmez miydim? Seni o soktuğumun yerinden çıkarmaz mıydım? Allah kahretsin ki,bilmiyordum!" Diye hızlıca konuştu.

"Savaş,tamam. İnanıyorum sana,biliyorum gerçekten. Ama geride kaldı,ayrıca bir daha küfretme sakın ." Dedim gülerek.

Güldü, "haklısın."

"Artık eve dönmem gerek."

"Bu gece burada kalsan?"

Başımı sağa sola doğru salladım. "Gitmem gerek."

SAVAŞ ve BARIŞ Donde viven las historias. Descúbrelo ahora