BÖLÜM 33

251 16 10
                                    


Bu bölümü cuma günü doğum günü olan ama o güne yetiştiremediğim için ona özel olan bir bölüm. İyi ki doğdun canım destekçim ve okuyucum. Sare Tuanna ♡

Bölüm şarkısı: Missio- can I exist
Multide Hayal'in kolyesi mevcuttur.

Karanlığın içinde yüzen bilincim,gözlerimi hedef alan sıcak bir ışık huzmesi sayesinde giderek aydınlığa doğru yüzdü ve yavaş bir biçimde uykumdan arındım. Yattığım yerde usul usul sallandığımı hissediyordum,kulaklarıma çarpan dalgalar ise nerede olduğumu hatırlatarak gözlerimi açmama sebep oldu. Rüya değildi,dün gece gerçekti hem de her anına kadar.

Üzerinde yattığım sert bedenin nefes alış verişleriyle havalanan başımı yavaşça yukarı doğru kaldırdım. Gözlerime serilen manzaranın azizliği karşısında sertçe yutkunarak göğsünde duran elimi yüzüne tırmandırdım. Sakallarının süslediği pürüzlü yanağını okşayıp uyanmaması için yavaş hareketlerle yanından sıyrılarak ona arkamı dönüp yerde duran siyah kazağını üzerime geçirdim hızlıca. Omzumun üzerinden ona son bir bakış atarak ayağa kalkıp mutfağı aramaya başladım. Çıplak ayaklarım tahta zemine her bastığında gıcırdayarak ses çıkardığı için parmak uçlarımda mutfağa yürüdüm ve meraklı gözlerle içeriyi süzdüm. Beyazın hakim olduğu minik mutfakta gözlerim kahve makinesini aradı ve bulmakta da çok gecikmedi. Siyah mermer tezgahın üzerindeki makineye adımlayıp kendime kahve koyarak pişmesini bekledim. O pişerken elimi yüzümü yıkamak için lavaboya girdim ve bir süre aynadaki yansımamı izledim. Dün geceden kalan bir iz arıyordum ama boynumdaki hafif morluk ve dudaklarımın şişmesi haricinde herhangi tek bir iz yoktu. Halbuki kendimi farklı hissediyordum,eski Hayal değildim sanki. Bir kadındım ve onun kadınıydım.

Bedenimde yoktu ancak ruhumun her tarafı artık Savaş'ın izleriyle doluydu. Her bir santimime imzasını kazımıştı ruhunu karanlığa emanet eden adam.

Sağ elimle dolgunlaşan dudaklarıma dokunur dokunmaz zihnimde dudaklarımızın birleşmesi şimşek gibi çaktı. Parmak uçlarım dudaklarımdan kayıp boynuma inerken aç bir kurt gibi kendini boynuma gömmesi zihnimde yankılandı ve nereye dokunursam aynı şeyler tekerrür etti. Sanki dokunduğu her yere mührünü vurmuştu ve ben o mühürlere dokunduğum an etkisi zihnimde yankılanıyordu,bir daha unutturmamak üzere...

Aynadaki yeni görüntümden bakışlarımı çekip suyu açtım ve birkaç kez yüzüme çarparak geri kapattım. Yüzümden süzülen soğuk su çenemden boynuma doğru inerken içim anlamsız bir ürpertiyle dolmuştu. Eğildiğim musluktan kalkıp tekrar aynaya baktığım esnada gözlerim onun arkamdaki yansımasına çarptı ve aynı anda kahve makinesinin otomatik sesi duyuldu. Gözlerine bakmak her zamankinden daha zor geliyordu.

“Uyanmışsın,” dedi uykulu bir sesle. Sesimi çıkarmadan başımla onayladığımda kaşlarını hafifçe çatıp yanıma geçti ve benim gibi eğilerek yüzünü yıkadı. Yeniden doğrulduğunda yandaki havluyla yüzünü silip bana yandan bir bakış attı. “Kazağım çok yakışmış.”

Kızararak ona arkamı dönüp gözlerimi sıkıca yumdum. “Ben...kahve ister misin?” sesim haddinden fazla tiz çıkarak heyecanlandığımı ele veriyordu. Kahretsin.

“Olur,” deyip yanağımdan makas alarak banyodan çıktığında derin bir nefes alarak sakinleşmeye çalıştım. Ellerimle kuş yuvasına dönen saçlarımı düzeltip çıktım ve ona da bir kahve hazırlayarak yukarıya,yanına çıktım. Teknenin burnunda üstsüz bir şekilde duruyor, hırçın dalgaları izliyordu. Benim açıkta kalan bacaklarım bile sabahın ayazında donarken onun nasıl üşümediğine hayret ettim. Belki de içindeki ateş dışındaki buzu eritiyordu,bilemiyordum.

SAVAŞ ve BARIŞ Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin