BÖLÜM 12

383 41 25
                                    


Multi: Barış Ve Hayal ❤

Not: Barış karakteri değişmiştir yeni Barış'ımız Paul Wesley.

Kızım. Biriciğim. Hayal'im...

On sekizinci yaşın kutlu olsun Hayal'im. Baban nasıl anlatır bilmiyorum ama artık büyüdün ve gerçekleri bilmen gerek. Belki beni hiç affetmeyeceksin ama ben yine de yazmak istedim.

Ben babanın ilk aşkıyım ama baban benim ilk aşkım değildi kızım. Babanı sevdim, çok sevdim ama onun aşkı bana fazlaydı. Onun aşkı içinde boğuluyordum. Kıskançlıkları içinde boğuluyordum. Kısıtlamaları içinde boğuluyordum. Giderek benliğimden uzaklaşıyordum. Önce kendimden uzaklaştım. Sonra babandan. Sonra da... biliyorsun işte.

Seni sekiz yaşında annesiz bırakmak istemezdim kızım. Ama seni yanımda götüremezdim. Babanın sana sağladığı imkanları ben sağlayamazdım. Sen babanın yanına aitsin ama ben hiç babanın yanına ait olamadım. Bir parçam hep eksikmiş gibi hissettim.  Psikolojisi bozuk bir anne olup her gün benden uzaklaşman yerine, seni terk eden bir anne olmayı seçtim.  Beni anla ve bağışla demiyorum. Benden nefret et. Nefret et ki şimdi söyleyeceklerimden sonra beni bulmaya çalışma.

Hayal. Kızım. Sen benim kanımsın,canımsın. Seni terk ettikten sonra seni düşünmediğim bir gün geçmeyecek biliyorum. Senin için endişelenmediğim bir gün geçmeyecek. Anneler böyledir işte kızım. Ve ben her gün diken üstünde yaşamak istemiyorum. Bu yüzden buna mecburum. Mecburum kızım. Seni hafızamdan silmeye mecburum. Babanı,seni,evimi unutmaya mecburum... Buradan çıktıktan sonra İsviçre'ye gideceğim. Oradaki ünlü bir hastanede hafızamı sildireceğim. Başka türlü yaşayamam kızım. Aksi takdirde babana geri dönerim diye korkuyorum. Beni anlama. Bağışlama. Nefret et. Ve beni bulmaya çalışma. Nerede olacağımı ben bile bilmiyorum...

Son olarak kızım... her şeye rağmen sen benim kızımsın. Melih Karaevren'in kızısın. Güçlü ol. Hoşçakal...

"Hoşçakal anne."

Annemin veda sözünün üstüne düşen gözyaşımla mektubu sonlandırıp tekrar katladım ve sekiz yaşımda yaptığım gibi ona sarılıp içim sökülene kadar ağladım. Ağladım. Ağladım. Ağlayınca geçer dedim tekrar ağladım. Vücudumun yüzde yetmiş olan sıvısını yüzde ona indirecek kadar ağladım. Gözyaşlarım kurudu dediğim anda daha beter ağladım. Geçmedi.

Geçmiyor anne.

"Bunu yapmış olamazsın. Olamazsın. Beni silmiş olamazsın. Lütfen yapmamış ol... Yalvarırım anne."

Hiç bilmediğim bir yerde benden habersizdi annem. Ben burada her gün onu özlerken onun hafızasının en kuytu yerinde bile yerim yoktu benim. Annem sadece beni terk etmemişti. Annem beni silmişti. Her şey bitmişti. Bir gün merak eder de gelir umudum yerle bir olmuştu. Göğsüme oturan koca yumruya rağmen nefes almaya çalıştım. Bu kadarını yapmış olamazdı değil mi? Bir parçam hâlâ yapmamış olmasını diliyordu.

Yarım saattir kapıma vurulan yumruklara aldırış etmiyordum. Ta ki onun sesini duyana kadar.

"Hayal? Orada mısın?"

Mektubu çekmeceme koyup kapıya ilerledim. Ne demişti annem? Güçlü ol. Ben de tam olarak öyle yapıp gözlerimi sildim ve duruşumu dikleştirdim. Kapıyı açtığımda Barış bir şey dememi beklemeden kendini içeri davet etti ve kapıyı da benim yerime kapattı.

"İyi misin?"

Kırgınım. Kızgınım. Üzgünüm. Yaralıyım. Öfkeliyim. Yorgunum. Hissizim. Bok gibiyim. Bombok gibiyim.

SAVAŞ ve BARIŞ Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin