BÖLÜM 25

298 24 18
                                    

Multide yine bir Hayal videosu :) onu aklınızda iyice canlandırmak istiyorum çünkü Hayal çok önemli ve farklı bir karakter bunu bu bölüm daha iyi anlayacaksınız^^

Bölüm şarkısı: Can Kazaz Bunca Yıl.

Keyifli okumalar bakalım ♡

Ölümün soğuk nefesi sıkıştığımız bu küçük depoya sızmış, hepimizin ensesinde kol geziyordu. Azrail ellerini ovuşturarak bir köşeye sinmiş,tek bir kurşunun yaralayacağı bedenin ruhunu almak için fırsat kolluyordu,yüzünde görevini yapmanın verdiği bir huşu ile. Ama o azrailin bilmediği bir şey vardı ki, o da görevini yapmaması için elimden geleni ardıma koymayacağımdı.

Halsiz düşen kanlı bedenime aldırmadan omuzuma düşen kafamı kaldırdığımda saçlarımın bir kısmı yüzüme düşmüştü. Gözlerim karşımda bir kartal ifadesiyle beni izleyen keskin gözlerle çarpışınca gözlerimi ondan çekmeden kurumuş dudaklarımı araladım.

“Eğer onları öldürüp de beni canlı bırakırsan...seni buna pişman ederim.”

Keskin yeşil gözler öfkeyle biraz daha kısılınca çizgi halini alan gözlerinin arasında parlayan tek şey öfkenin yeşil hareleriydi.

Tehdidime gülerek karşılık veren Selim Demirhan elindeki ölü izmariti yere atıp parlak siyah kundurasının sivri burnuyla onu ezerek elini beline attı ve ölüm makinesini tereddüt etmeden çıkardı. Yanımda oturan ablam derin bir nefes alıp omuzlarını dikleştirmişti. Ölüme hazırdı. Köşede onun ruhunu almak için bekleyen azrail bu ifadeyi görünce yüzüne hinli bir gülümseme yerleştirdi.

“Hayal?” demesiyle başımı ona çevirdim. Başını onaylarcasına hafifçe eğdiğinde, “en azından bunu senin için yapmama izin ver,” diyerek dudaklarının kenarlarını hafifçe kıvırdı. Bir şey demedim. Kelimeler anlamını yitirmiş,ne desem boşluğa düşüp yokluğa uğurlanacaklardı.

Selim Demirhan ağır adımlarla bize doğru yaklaşırken elindeki siyah ölüm makinesini Yaz'a doğru doğrultmuştu.

“Son duanı et eks gelinim,ah eks ne de güzel uydu şu anki durumuna değil mi?”

Silah turunu Yaz'ın şakağında tamamlar tamamlamaz aceleyle “Buradan çıkar çıkmaz peşine düşerim!” dediğimde silahı tutan el duraksadı. Barış bana kafasını sağa sola sallayarak baktığında ona aldırış etmedim.

“Bu piç kurusu öldükten sonra uğraşacak bir şeyim kalmadığı için üzülüyordum. Sanırım artık yeni uğraşımı buldum.” diyen cani adama baktım.

“Beni öldüremezsin,” dediğimde başını yana yatırarak haince gülümsedi. “ölmekten beter edebilirim ama,”

İçi boş sözlerine aldırış etmedim çünkü namlunun ucundakini ve bir sonraki hedefini öldürerek zaten beni öldürmekten beter ediyordu, haberi yoktu. Kenara çekilmiş ruhumun can çekişmesini izliyordum. Hiçbir işkence, hiçbir eziyet bundan daha beter olamazdı. Ruhunu karanlığa teslim eden bir kadın düşünün,yapabileceklerini tahmin edebiliyor musunuz? Kadınların ne kadar tehlikeli olduklarını anlatan bir dolu film, bir dolu kitaplar vardır. Peki ya kırılmış bir kadın? Kırılmış bir kadın yavrusu elinden alınmış aslandan daha tehlikeli,daha hırçındı.

Acıyla yoğrulmuş bir kadındım ben,ruhuna inatla o karanlık lekeyi bulaştırmayan ama aynı zamanda acıyı göğüsleyen bir kadın… güçlü olmayı ben istemedim ancak verdiğim kayıplar ve çektiğim yalnızlıklar beni buna mecbur kılmıştı. Şimdi o kadının umudunu elinden alırsa eğer,yapabileceklerimi ben bile tahmin edemiyordum.

“Hoşçakal ufaklık, Barış'a iyi bak.”

Azrail saklandığı köşeden çıkarken siyah pelerinin eteklerindeki ateş arkasında uçuşuyordu. Birazdan o karanlık ateşe ablamı verecektim. Ama azrailin bilmediği bir şey daha vardı ki ben çok inatçı bir kadındım, kanımın son damlasına kadar savaşçı bir ruhtum. Bu düşüncemi kabul eden bedenim bağlı olduğu kalın iplere rağmen çırpınmaya başladı. Her çırpınışımda sızlayan yaram bağırmama neden olsa da aldırmadan acıyı kabullenip çırpınmaya devam ettim. Acımı güce çevirip kullanıyordum. Son çare Barış'a baktım, “bir şey yap Barış bir şey yap!” diye bağırdım sesimde kalan son umudun kırıntılarıyla.

SAVAŞ ve BARIŞ Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin