BÖLÜM 39

174 21 16
                                    

Multideki müziği açalım ve sessiz sakin yerde okuyalım.

Şarkı: Gökşin Derin- Zaman unutturmaz uyuşturur.

Oy kullanmayı ve yorum yapmayı unutmayalım. ♡


Çaresiz bir akşam üstüydü,omuzlarında dünyanın yükünü taşıyan bir adam için. Sessiz bir akşam üstüydü,kafasında tilkiler dolaşan bir adam için.

Savaş Demirhan... Fransa'nın Straousburg şehrinde elinde kara bir kalem ve kağıt,şehri ayaklarının altına seren terasında oturmuş bir şeyler karalıyordu. Altı aydır onu rahatlatan tek şey buydu aslında, her akşam kahvesini ve sigarasını alır bu terasa geçer sevdiği kadının farklı farklı çizimlerini yapardı. Fakat bu sefer farklıydı; bu kez sevdiği kadının saçlarını ya da yüzünü değil, ruhunu çiziyordu adam. Ve çizdiği ruhu bedenine kazıyacaktı...

Kahvesinden bir yudum alıp kafasını kaldırdı ve lacivert gökyüzüne baktı,çok güzel diye düşünürken. Şehrin ışıkları ağır ağır açılıp kendini göstermeye başlarken çizimine devam etti. Ta ki, telefonun melodisi dikkatini dağıtana kadar.

"Söyle," dedi telefona doğru. Giriş ve gelişme kısmını atlayıp direk sonucu öğrenmek istiyordu çünkü arayan kişiyi ve neden aradığını biliyordu.

"Adana'ya dönmüş."

Savaş'ın içi tarif edemediği bir hisle kıpırdanırken zorlukla yutkundu.

"Annesi uyandı mı?"

"Hayır."

Kısa bir sessizlik oldu. İki taraf da birbirlerinin sessiz nefeslerini dinlerken Barış ağabeyinden sakladığı gerçeği söyleyip söylememe konusunda kararsızdı. Her ay arayıp Hayal ile ilgili raporu verme dışında hiç konuşmuyorlardı ve Barış ağabeyinin dönme ihtimali yüzünden Hayal'in akıl hastanesine yatırıldığını değil,İstanbul'a döndüğünü söylemişti.

"Bu kadar mı?" Dedi sonunda Savaş parmaklarıyla burun kemiğini sıkarken.

Barış ağır ağır yutkundu ve gözlerini kapatıp bir yalan daha söyledi. "Bu kadar."

Hayal'in Karabatak Ali'nin oğlu ile hastaneden kaçtığını ve şimdi beraber olduklarını biliyordu. Fakat korkuyordu,bu saatten sonra dönerse hem ağabeyini öldürürlerdi hem de Hayal'in hayatı yeniden kararırdı. Üstelik tam da iyileşmişken...

Savaş bir şey demeden telefonu kardeşinin yüzüne kapatıp bir köşeye fırlattı ve hışımla ayağa kalktı. Elleriyle saçlarını deli gibi karıştırıp terasta bir oraya bir buraya dolanmaya başladı. Kadınına duyduğu özlem her geçen gün azalacağına giderek dayanılmaz bir hale geliyordu ve bu onu çıldırtıyordu. Yanında olmak,kestiği saçlarını okşayıp beraber uzatacaklarını söylemek, yanağını okşamak ve içine sokarcasına sımsıkı sarılıp kokusunu çekmek istiyordu. Bu istek değildi,delicesine bir arzuydu ve dayanamıyordu.

Derin bir iki nefes alıp sakinleşmeye çalıştı ve tekrar yerine oturdu. Kalemini alıp çizimine geri döndü ancak kalem parmaklarının arasında kırılınca daha çok öfkelenip onu da bir köşeye fırlattı. Ayağa kalkıp içeri gireceği sıra telefonundan gelen kısa mesaj bildirimi duymasıyla geri döndü. Çıplak ayaklarıyla attığı iki adımda telefonu yerden alıp mesajı açtı.

Kimden: Yaz Karayel

Hayal'in yeni numarası,belki sesini duymak istersin.
054********

Savaş gelen mesaja inanamayarak baktığında sinir bozukluğuyla güldü ve titreyen parmaklarıyla numaraya bastı. Ellerinin titrediğini görünce yumruk yaparak sıktı ve "kendine gel gerizekalı herif,kendine gel!" Diye mırıldanıp bekleyemeden numarayı aradı. Hayatında hiç bu kadar heyecanlandığını hatırlamıyordu. Kalbi gümbürdercesine kulaklarının içinde atıyordu ve bedeni tarif edilemez bir halsizlik ve titremeye tutulmuştu.

SAVAŞ ve BARIŞ Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin