Salonun koltuklarında yan yana oturarak film izleyen ablamla Barış'ı gördüğümde elimi Savaş'ın elinden çektim. Evet,onun çocuğuna hamileydim ama el ele görünmekten çekiniyordum. Tuhaf bir kadındım.

Onların da bizi görmesiyle gözleri şaşkınlıkla aralandı. Ellerindeki mısırı orta sehpaya bırakıp ayağa kalktıklarında tedirgince gülümsediler. Ne saklıyorlardı?

"Hoş bir sürpriz oldu, değil mi Barış?"

Barış boğazını temizledi. "Evet. Şey, siz ikiniz barıştınız mı?"

Tam ağzımı açmıştım ki benim yerime cevap veren Savaş oldu. Önce elleriyle,sonra diliyle. Elimi yeniden tutarken sert bir sesle "evet." Dedi sadece.

Yaz gülümsedi. "Harika,her şey yoluna giriyor demek?"

Tepkisiz bir ifadeyle onları izlerken karnımda bir hareketlenme oldu. Bebeğimin yeni tekmesini hissederken elimi oraya götürmemek için kendimi zor tuttum.

Savaş baştan savma bir cevap verip "biz odamdayız," dediğinde onlara fırsat vermeden beni merdivenlere doğru sürükledi. Elimi hızlıca elinden çekerken kısık ama öfkeli bir sesle "bunun için mi getirdin beni buraya?" Diye kızdım. "Kardeşinle sidik yarıştırmak için mi?"

Kaşları alnını kırıştırarak çatıldığında "o umurumda değil," dedi sitemli bir sesle. "Şu elini bir daha çekme elimden."

Diğer elimle saçlarımı kulağımın arkasına atarken merdivenleri çıktık ve onun odasının kapısına geldik. Kapıyı açmadan önce dudaklarını yalayarak bana baktı. "Birazdan seni buraya neden getirdiğimi anlayacaksın." Deyip kapıyı açtı. İlk olarak beni içeri davet etti,davetine icabet ederek içeri girdiğimde yeni bir nefes tutulması yaşadım. Kalbim ayaklarımın altında eziliyordu sanki,nefes almayı unuttum. Gözlerim odanın duvarlarını arşınlarken ona baktım, mahcup bir gülümseme bahşetti bana. Mahcup Savaş,bunu sevdim.

Yeniden duvarlara döndüm,dört duvardan biri tamamiyle benim küçük kare fotoğraflarımla doluydu,duvar kağıdı gibi her yeri kaplamıştı. Birbirinden habersiz çekilen bir sürü fotoğraf.

Sol tarafımdaki,yatağın hemen yanındaki duvarda ise haberli çekilen tek fotoğraf vardı. Benim o uyurken çektiğim veda fotoğrafıydı ve tüm duvarı sadece bu kaplıyordu. Ellerimi ağzımla örterken kendi etrafımda birkaç tur atarak doya doya izledim onları. Sonunda almayı akıl ettiğim nefesle ona döndüğümde başım omzuma doğru meyletti. Şu an o kadar büyük bir duygu patlaması yaşıyordum ki,ağlamamakta zorluk çekiyordum.

Bana doğru attığı iki adımı tamamlayan elleri yanaklarımı okşadı, başımı eğip tepemden koklayarak öptüğünde geri çekildi ve arkasını dönerek dolabından büyük bir resim kağıdı çıkardı. Onu yatağın üzerine bıraktığında bana bakıp "bu senden uzakta öldüğüm günlerde senin ikimizin ruhunu çizdiğim bir resim," dedi. Ardından elleriyle kazağının eteklerini tutup yukarı doğru sıyırdı ve boynundan çıkararak onu da yatağa fırlattı. Beklenti içinde ona bakarken nereye bağlayacağını anlamaya çalıştım. Çıplak sırtını izlerken başı yere eğik yavaşça bana döndü. Gözlerim yüzünden aşağı düşerken sol göğsünün tümünü kaplayan dövmeyi gördüm. Çizdiği resmî bedenine kazımıştı,sol göğsüne benim ruhumu çizmişti. Keskin bir nefes alarak ağzımı örttüğümde gözyaşlarım buna direnemeden aşağı düşmeye başladılar.

Ellerimi ağzımdan çekerken ona doğru yürüdüm ve yere eğik başını avuçlarımın arasına alıp kaldırdım. Gözlerinin etrafı kan kırmızıydı. Dudaklarımı ıslatan yaşları yalayarak "sen gördüğüm en güzel adamsın,benim Savaş'ım ve aşkımsın." Deyip eğilerek sol göğsünü öptüm,boynuna sarıldım. Elleri saçlarımda gezinirken "uğruna öldüğüm tek kadınsın." Dedi.

SAVAŞ ve BARIŞ Where stories live. Discover now