Galerideki son fotoğrafı gördü. Beraber oldukları tek kareyi... habersizce uyuyan kendini ve yanında uzanan buruk gülümsemeli kadınını. Bir kez daha anladı, insanoğlu biçare bir varlıktı. O an,belki o an uyansaydı eğer engelleyebilirdi ama,ama,ama...

**

"Hayal, biz Masal ile markete gidiyoruz kızım istediğin bir şey var mı?"

Uzandığım kanepeden doğrularak mutfağa doğru "belki biraz fındık ezmesi ve çikolata." Diye seslendim.

Annemin gülen ses tonunu seçebilmiştim. Gülerek mutfaktan çıktı ve salona girip elimdeki nutellayı aldı.

"Bu aralar kilona dikkat etsen iyi olur, stresten kendini yemeğe vurdun kızım şişeceksin sonra."

Ah,evet. Bu aralar sürekli yiyor,ders çalışıyor ve uyuyordum. Evet ders çalışıyordum çünkü lise son sınıfın ikinci dönemini açıktan verip iki aydır üniversite sınavı için çalışıyordum. Henüz sınava aylar olmasına rağmen oldukça stresliydim.

"Off anne. Canım istiyor işte karışmayın."

Salondan çıkarken söylenmeye devam etmişti ama televizyonun sesini açtığımdan ne dediğini anlamamıştım. Beş dakika içinde de dış kapının açılıp kapanma sesi geldiğinde gittiklerini anlamıştım.

Derin bir nefes eşliğinde kanalları gezmeye başladım.

Artık eski hayatımdaydım. Aylar geçmiş onlardan ne bir iz ne bir haber vardı, sanırım bu ayrılışı kabullenmiş eski hayatlarımıza dönmüştük. Çok garipti, sanki hiç gelmemiş gibilerdi; sanki hiç okulumda karşılaşmamış ve sanki hiç birbirimizin hayatlarına dokunmamıştık. Sanki hepsi benim birer hayal ürünümdü... belki de beynimin bana bir oyunuydu.

Bu aylar içerisinde rutin hayatıma geri dönmüştüm. Eve ilk geldiğimde babam biraz mesafeli karşılasa da annem her zamanki annemdi. Zamanla babam da tekrar gitmeyeceğimi anladığında o da yumuşamıştı, biraz. Hayatım boyunca tek arzum sıcak, huzurlu bir aile ortamıydı. Yuvaydı. Şu an bu hissi yeni yeni keşfediyormuş gibiydim,huzurluydum. Eski hayatıma göre olan tek fark arkadaşlarımdı. Hepsi ayrı şehirlerde olduğu için görüşemiyorduk ama bir kere tatil için gelmişlerdi ve aradaki buzları eritmiştik. Zaten yakında sömestr tatili için yeniden geleceklerdi.

Düşüncelerimin arasından çalan zil sesi beni yeniden günümüze taşıdığında söylenerek yerimden kalktım.

"Anne,anahtarını mı unuttun?"

Ayağa kalkarken sıyrılan triko kazak karnımı açıkta bırakınca gerçekten de biraz kilo aldığımı fark ettim. Yeniden onu aşağı doğru sıyırırken içimden 'pazartesi diyete başlayacağım' diye geçirdim. Kapıya doğru ilerlerken aniden kalktığımdan olsa gerek gözlerimin önü karardığından ara holde duraksayarak duvara tutundum. Başım dönüyordu ve yer ayağımın altından çekiliyordu sanki. Bir iki saniye toparlanmayı bekleyerek durdum,tekrar yürümeye başladığımda başım hala dönse de aldırış etmeden kapıyı açtım.

Gözümün önü karardığından başta kim olduğunu seçemedim ama bir kadın olduğunu gördüm.

"Sürpriz!"

Ses tonuyla da birleştirdiğinde ortaya çıkan görüntü;ablamdı.

"Yaz?" Diyebildim zorlukla "ne... ne işin var senin-" dedim ve yere düştüm.

Gözlerimi tekrar açtığımda ise bambaşka bir yerdeydim. Bir hastane odasında,kolumda serum,sağımda ablam. Gözlerimi açtığımı görünce yerinden kalkarak "ah,uyandın demek bekle doktoru çağırayım." Dedi ve gözden kayboldu. İki dakika sonra doktorla içeri girdiğinde orta yaşlı kadın doktor gülümseyerek bana baktı.

SAVAŞ ve BARIŞ Where stories live. Discover now