Zheck’in suratında anladığını gösteren bir ifade belirdi ve başını kesin bir hareketle salladı.

“Tabii efendim. Şimdi gider, sizin için birini seçerim. Onları nereye getirmemi istersiniz?”

“Duadan önce odamda biraz dinlenmeliyim. Oraya getir lütfen. Daha sonra sizinle salonda buluşuruz.”

“Emredersiniz.”

Bu konuda da anlaşmaya vardıktan sonra kalan katları büyük bir hızla kat ettik. Buraya geldiğimden beri görmeyi en çok istediğim yere geldiğimizde, kalp atışlarım kulaklarımda yankılanıyordu. Hissettiğim adrenalinden kaynaklı bir soğukluk bütün bedenimi ele geçirmişti.

Heliodor taşından yapma, sarı renkli kapıya bakarken nefes alış verişim de hızlanmıştı.

“Nasıl açacağım? Anahtarım yok maalesef.”

Zheck elinde olmadan bir kahkaha attı. Ona şaşkınlıkla baktığımda aceleyle kendini toparlamaya çalıştı.

“Çok özür dilerim. Sizin bu konularda bizim gibi her şeyi bilmediğinizi sürekli unutuyorum. Lütfen beni affedin.”

“Önemli değil,” deyip aceleyle elim salladım. “Beni Aelryn ile karşılaştırmanız çok normal. O yıllardır burada ve her şeyin içinde. Gölge – Ruhlarla ilgili engin bir bilgisi var.

Ben ise daha çok yeniyim.

Fakat zamanla öğreniyorum.”

“Evet efendim, kesinlikle öyle.

Bu arada, kapıyı açmanız için bir anahtara ihtiyacınız yok.

Bu kütüphane doğdunuz anda siz ve Tyalaria Aelryn'in emrine verildi. O yüzden sadece sizlerin temasıyla açılabilir.”

“Sadece dokunmam gerek yani, öyle mi?”

“Evet efendim. Bu yeterli olacaktır.”

“Pekâlâ, o hâlde ben hemen içeri girip ihtiyacım olan kitabı bulayım. Sen de zindandan bir esiri odama getir, olur mu?”

“Sizi beklemem daha doğru, efendim. Belki işiniz uzun sürer.”

Gözlerimi kısıp ona baktım. Aelryn'in bir zamanlar bahsettiği şu bilgileri dışarı sızdırma teşebbüsünden dolayı böyle davranıyor olmalıydı.

“Benden kuşkulanıyor musun yoksa?” sesim bir anda buz gibi bir tınıyla kaplandı. Aslında yapmak üzere olduğum şey de tam olarak buydu: Onların gözünde bir hain olacaktım. Ne var ki, bunu umursamıyordum. Onların hakkımda ne düşünüp düşünmediği umurumda bile değildi. “Şu bir vakitler gerçekleşmek üzere olan hadise nedeniyle mi beni gözetim altında tutmak istiyorsun?”

Dakikalardır yanımda rahat tavırlar sergileyen Zheck, ondan hiç beklemeyeceğim bir panikle kıpırdanmaya başladı.

“Hayır efendim, hayır. Asla!

Bunu aklımdan bile geçiremem.

Sadece sizi yalnız bırakmak istemedim.

Belki başka şeylere de ihtiyacınız olur ve ben o yüzden duvarın bu tarafında sizi bekliyor olmamın doğru olacağını düşündüm.

Eğer sizi üzdüysem ya da öfkelendirdiysem lütfen beni bağışlayın.”

“Tamam tamam,” hâlen biraz mesafeli olsam da sahte kızgınlığımın geçtiğini görmesi için yarım bir tebessüm takındım suratıma. “Seni anlıyorum.

Ama beni beklemene gerek yok.

Kitabın kadim bilgiler bölümünde olacağını söylemiştin. Onu bulmam fazla sürmez diye ümit ediyorum.

VÂRİS : GÖLGE - RUH SERİSİ - Birinci KitapWhere stories live. Discover now