BEDEL 80 *HOŞGELDİN KADINIM*

Start from the beginning
                                    

"İnadından vazgeçeceksin artık. Gerekirse seni bağlarım yine de izin vermem gitmene. Çocukların bizimle büyüyecek." Dediğinde kızar gibi olsa da mutluluğu gözlerinden okunuyordu. Hala inanamıyor gibi tekrarladı. "Çocukların.. İki tane."

"Bu yüzden geri dönmek istemedim. Korktum. Onların da kızımla aynı kaderi yaşamasından korktum."

"Asıl çocukların için dönmeliydin. Herşey yoluna girmişken, kendinle birlikte onları da yıpratmaya hakkın yoktu."

Saat gece yarısına yaklaşırken hemşireden zorla izin alıp sevinç içinde Ömer'in odasına girdim. Kapıyı açmamla başını çevirince gözgöze geldik. Ağlamıyordum artık. Ağlasam da sevinçten olurdu gözümdeki yaşlar. Ömer'in yüzündeki mutluluğu, çektiği acıyı bastırıyordu. Yanına yaklaşınca uzattığı elini tutup öptüm. Elimi geri çektiğinde o da benim elimi öperek yanına oturttu beni.

"Hoşgeldin kadınım. Hoşgeldin yaşama sebebim."

Elini elimden çekip karnıma koyduğunda heyecanını hissedebiliyordum.

"Hoşgeldiniz canlarım. İyiki geldiniz. İyiki tuttunuz ellerimden. Söz veriyorum babanız hiç bırakmayacak sizi. Ne sizi..." Karnımdan çektiği eli tekrar elimle buluşunca gözgöze geldik. "Ne de bu elleri. Gitmeyeceksin artık. Ölsem bırakmam seni."

"Ölmek yok. Gitmek yok. Yaşamak var. Birlikte yaşlanmak var."

Onu rahatsız etmemek için yataktan kalkıp sandalyeyi yanına çekerek oturduğumda başımı onun yastığına koydum. Bir süre hasretle bakıştık. Öyle özlemiştim ki onu saatlerce durup seyretmek istiyordum.

"Sabah çok korkuttun beni. Şimdi iyisin değil mi?"

"İki defa kalbim durmuş ama ölmedim. Azrail canımı almadı ama Azrail'im sen olacaktın neredeyse. Bir an Azrail'in, canımı almak için senin kılığında geldiğini düşündüm."

"Ölümden bahsetme ne olur. Zaten çok korktum sana birşey olacak diye."

"Kişi, sevdiğini Allah'a emanet ederse onu bir daha görmeden ölmezmiş. Ben giderken seni Allah'a emanet ettim. Rabbim, birdaha görmeyi nasip etti."

Hemşire gelip beni yine odadan çıkarınca mecburen kalktım yerimden. Ömer'in saçına öpücük bırakıp çıkarken söylenmeye başladı.

"Eve git dinlen. Bak ne hale gelmişsin. Bu saatte kalma buralarda."

"Hayır gitmem. Birlikte gideceğiz burdan."

"Söz dinle artık. Asilik yapma. Kendini düşünmüyorsan bebeklerimizi düşün."

"Tabi, sen de beni değil onları düşünüyorsun değil mi?" Diyerek şakayla surat astığımda Ömer bıkkınlıkla oflamıştı.

"Ben şimdi senin bu hamile halini dokuz ay boyunca çekecek miyim? Son zamanlardaki tavrından anlamalıydım hamile olduğunu." Demesiyle gülmeye başladık.

Doktor, fazla yanında kalmamıza izin vermiyordu. Enfeksiyon kapma riski yüksekti. Odadan çıktığımda Bekir ağanın çağırmasıyla yanına gittim. Yüzündeki mutluluktan herşey anlaşılıyordu.

"Hayırlı olsun. Allah bir defa daha anne olmayı nasip etti. Sana emanet edilen canlara iyi bak. Biz de iyi olmanız için elimizden geleni yapacağız."

"Sen bizi aptal mı sanıyorsun?" Diye haykıran Sultan hanımın sesiyle şaşkın bakışlarımı ona çevirdiğimde öfkeli gözlerle karşılaştım.

"Kimden peydahladın karnındakileri?" Demesiyle başımdan aşağı kaynar sular dökülmüştü sanki. Bir süre, söylediklerinin şokunu atlatmaya çalıştım.

BEDELWhere stories live. Discover now