BEDEL 14 *ÖMERLE İLK KARŞILAŞMA*

98.6K 4.6K 248
                                    

Gözümü ağır ağır açmaya çalışırken uğultular geliyordu kulağıma. Kolumda hissettiğim acıyla yüzümü buruşturdum. Gözümü açtığımda bana gülümseyerek bakan yabancı bir yüzle karşılaştım. Kolumdaki şırıngayı çıkarıp pamukla ovarken ben ne olduğunu anlamaya çalışıyordum. Büyük bir odadaydım. Yerimden doğrulmaya çalışırken başucumda duran doktorun uyarısıyla tekrar yastığa koydum başımı.

"Kalkmayın lütfen. Daha yeni kendinize geldiniz. Biraz dinlenmeniz lazım."

Ben ise olanları idrak etmeye çalışıyordum. Yolda bayılmışım ve yeni kendime gelmeye başlamıştım.
Annem geldi aklıma. En son yere yığılırken görmüştüm onu.

"Annem. Annemle konuşmam lazım. Telefonum nerede?"

Doktor odadan çıkmış hemen ardından Gülsüm hanımla birlikte tekrar dönmüştü.

"Yavrum iyi misin?"

"İyi değilim. Annemin sesini duymadan iyi olamam."

"Bende şimdi annenle konuşuyordum. Kendini toparlamış. Al birde sen duy sesini rahatla." Diyerek annemi aramış telefonu bana uzatmıştı.

Annemin sesini duymak iyi gelmişti. Konuşmaya mecalim yoktu o yüzden fazla uzatmadım. Kötü olduğumu anlamasın diye zoraki konuşmaya çalışmıştım. Sesi iyi gelmese de kendine gelmişti.

"Burası neresi?" Diye sormamla doktorla konuşan Gülsüm hanım bana dönmüştü.

"Oteldeyiz kızım. İyi olursan bir saate kadar çıkarız. Doktor hanım izin vermezse sonraki uçakla gideriz."

Daha önceden söylemişlerdi uçağa binmeden önce gelinliğimi çıkarıp biraz dinlenmek için otele gideceğimizi.

Doktor, yola çıkmamın sakıncası olmadığını söylemişti. Hafif baş dönmesi dışında iyiydim. Yola çıkabilirdim. Baş dönmesi sakinleştirici iğne yüzündenmiş.

Biraz dinlendikten sonra toparlanmıştım. Yolda giymem için alınan beyaz elbise getirilmişti. Gelinliğimi çıkarıp kıyafeti giymiştim.
Üzerinde sarı detaylar olan elbiseye uygun aldığım sarı renkteki eşarbı başıma bağlamak üzereyken kuaförüm içeri girdi. Buraya da getirmişlerdi. Yüzümdeki yorgun görüntüyü almak için hafif bir makyaj yapıp başörtümü bağlamıştı. Ne kadar kapatmaya çalışsa da bitkinliğim belli oluyordu.

Yola çıkma vakti gelmişti. Otelden çıkıp havaalanına ulaştığımızda kalabalık bizi bekliyordu. Bunların bazılarını kınada görmüştüm. Sultan hanım da aralarındaydı. Uçağın kalkmasına az bir zaman kalmıştı. İstanbul'dan kopma vakti gelmişti. Doğup büyüdüğüm şehirden ömrümü tüketeceğim yere gidecektim.

Uçak havalanırken pencereden manzarayı seyre dalmıştım. Annemi aklımdan çıkaramıyordum. Son olarak yere diz çökerken görmüştüm. O manzarayı ölsem unutamam.
Neden böyle ayırmışlardı bizi. Oysa ne güzel mutlu bir hayatımız vardı. Herşey üç gün içinde altüst olmuştu.

                 ***

Uçak alçalmaya başlamıştı. İki saatlik yolculuk sona ermiş Muş havaalanına inmiştik. Bitlis'te havaalanı yoktu o yüzden burdan arabayla Bitlis'e gidecektik Havaalanının çıkış kapısında kalabalık karşılamıştı bizi. Bana gösterilen arabaya bindim. Gülsüm hanım bir an olsun yanımdan ayrılmamış bana hep destek olmuştu. Uçakta bizle gelenler ve orda bekleyenler arabalara binmiş uzun bir araç konvoyu oluşmuştu. Bir saatten fazla süren yolculuğun ardından korna sesleri tekrar yükselmeye başlamıştı.

Gülsüm hanım çantasından çıkardığı kırmızı duvağı başıma örttü. Arabalar sokağa dolan kalabalığı aşarak etrafı yüksek duvarlarla çevrili büyük bir evin önünde durmuştu. Dışarda yüksek müzik sesi, silah sesleri, zılgıtlar ortalığı inletiyordu. Biraz bekledikten sonra arabanın kapısını açıp çıkmama yardım etmişlerdi.

BEDELHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin